28 Tem 2012

İbadette gösteriş ve riyakarlık!


Resûlullah şöyle buyurmuştur:
Allah buyurdu ki: Ben ortak edinmekten müstağniyim (yâni hiçbir varlığı zâtıma ortak etmeye ihtiyacım yoktur). Artık kim benden başkasını, bana ortak ettiği bir İbadeti ile ilişkim yoktur ve o ibadet -hayır, (bana) ortak ettiği kimseyedir.” (Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman Yayınları: 10/474-475.)
(Zevaid’e göre bu hadis “sened-i sahih” bir hadistir. Yani tüm raviler tarafından onaylanmıştır.)
Kim (ibâdetinde) riyakârlık ederse Allah onun riyakârlığının cezasını verir ve kim (ibâdetini gösteriş için halka) işittirse Allah onu(n niyetini halka) işittirir.” (Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman Yayınları: 10/477-479.)
(Zevaid yazan Ebu Said bu hadisi Zevaid nevinden saymıştır. Ehli Sünnet’e göre, bu hadis sahihtir.)
Ümmetim hakkında, en çok korktuğum şey, Allah’a ortak koşma (suçunu işlemeleri) dir. Bilmiş olunuz ki: Şüphesiz onlar güneşe, aya veya puta tapacaklar diyecek değilim ve lâkin bir takım ibâdetleri Allah’tan başkası için işliyecekler ve gizli bir şehvet arzulayacaklar.” (Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman Yayınları: 10/475-477.)
(Zevaid’e göre, hadisin senedinde Amr bin Abdullah vardır. Ve raviler, bu kimse hakkında hiçbir olumsuzluk işitmediklerini söylerler. Bu nedenle hadis Zevaid nevindendir. Yani sahih kabul edilir.)
Bence sizin için Mesîh-i Deccâl’dan daha korkunç olan şeyi size haber vermeyeyim mi? Buyurdu. Ebû Saîd demiştir ki: Biz de: Buyur (haber ver), dedik. Bunun üzerine: (Sizin için daha korkunç şey) gizli şirk (tir) ki: Adamın namaza durup da gördüğü bir başka adamın (kendisine) bakmasından dolayı namazını güzelleştirmesidir.” buyurdu. (Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman Yayınları: 10/475-477.)
(Bu hadis sened-i hasen olarak kabul edilir. Ravilerden Kesir bin Zeyd hakkında çeşitli ihtilaflar olsada, kabul edilmiş bir hadistir...)
İlgili hadislerde ibadette riyakarlık, “şirk-i hafi” yani gizli şirk kavramı ile birlikte anılır. Tümünde, ibadette riyakarlığın “şirk” ile anılması çok ilginçtir. Kişinin ibadeti Allah için ise farklı, başka bir gücün ya da otoritenin rızalığı için ise farklıdır.
Kur’an’da “tek cümle ile izah edilir bu durum.”
“Fe veyl’ün lil musalliyn/Yazıklar olsun onların namazına...” ve devam eder;
“Ellezinehum an salatihim SAHUN/Onların namazı BOŞTUR...” (Maun suresi.)
İbadeti şov aracına dönüştürmek, ya da hayatın içinde farklı bir otoriteye boyun eğerken, namazda Allah’a yakarma iddiası içinde bulunmak sureti ile bunu şeklen dayatmak. İşte bu, namaza küfürdür.
Yani, insanlığın kaderini belirleme hakkını kendisinde görenlere itaat eden bir kişinin namazı yoktur. Çünkü yetimleştiren de o dur, yoksullaştıran da... (Bkz. Maun Suresi)
Zulme boyun eğen birinin, Allah’ın önünde huşu ve hudu içinde eğilmesi mümkün değildir. Emperyalizm ve Kapitalizm “kaderinizi tayin ediyor iken”, Allah dışında bir belirleyici kabul etmediğinizi iddia etmeniz gülünç olur. Hele de cebinizde kapitalizmin mermileri (kredi kartları) var iken...
Kapitalizmin silahlarıyla donanmış olan insan, “Kelime-i Tevhid” hududunu aşmıştır. Yapılacak şey, namazı hakkıyla eda etmektir. Yani “riyaya düşmeden namaz kılacak ortamı ve zihni tesis etmektir.” İşte misyon ve vizyonumuz budur. Namazı nasıl kılacağımızı değil, namazın amacından sapmaması için olması gereken İDEAL ORTAMI nasıl inşa edeceğimizi tartışmalıyız.
Bu ince çizgiyi idrak etmeden kılınan namazlar, “anlamsız bir tapınma ayinine benzer.” Muvahhid/Tevhidi akıl bu ince sırrı görmelidir. Farkına varmalıdır.
Son Güncelleme: Pazartesi, 16 Temmuz 2012 23:12

Hiç yorum yok: