18 Eki 2011

Siz Zamlara Devam Edin!


AL GÖZÜM SEYREYLE
Işıl Özgentürk


TC Maliye Bakanı Mehmet Şimşek -belleğim beni yanıltmıyor- İngilteredeki önemli görevinden ülkesine hizmet etmeye çağrılmış, o da gelmişti. Geldiğinde bir dâhi çocuk muamelesi görmüş, el üstünde tutulmuştu.
Adının dâhi çocukla kıyaslandığı bir Maliye Bakanı nasıl bütün bildiklerini unutur, açıkça adı zam olan ÖTV ve KDV artışları için, bütün ulusu salak yerine koyup “Bu bir güncellemeder, bunu anlamış değilim.
Ama Maliye Bakanının bir başka yanını takdir ettim. Sanırım yüreği mesleğine daha fazla ihanet edemedi, ürkütücü boyutlara gelmiş cari açığın (bunu da açıklayalım: Dış ticaret dengesinin ihracat aleyhine bozulması) yüzde 6.4ünü yapılan yeni güncellemeyle gelen vergi artışlarıyla sağlamak istediklerini söyledi. Ya da ağzından kaçırıverdi.
Seçimlerin hemen ardından elektriğe, kışa girerken doğalgaza, açıkça zam olduğu belirtilen zamları birbiri ardına ortaya sürmeye mecbur kalan AKP hükümeti, son zamlara itirazların hedefini şaşırtmak için Başbakanın daha az sigara, içki için sözlerine sığınmak zorunda kalıyor.
Maliye Bakanının bu önerilerinden dolayı Başbakanı uyarması gerek. Hani olur da memlekette sigara içenlerin çoğunluğu tütün sarmaya başlarsa ya da tezgâh altındaki kaçak sigaraya yönelirse ve gene ülkede her evde içki yapımı başlarsa, şu cari açığın yüzde 6.4ü nasıl kapatılacak?
Başbakanın sözlerine kanıp yeni zamların sadece içki ve sigara kullananları ya da lüks araç alanları ilgilendirdiğini sanan muhterem halkımız da erken bastıran kışla birlikte gelen doğalgaz faturalarından serseme döndüğünde ya da iletişim faturalarını artık karşılayamaz hale geldiğinde, kredi kartlarında asgari ödeme oranları ocak ayında yüzde 40a vurduğunda acaba Mutlu musunuz?anketlerine ne cevap verecek, gerçekten bunu çok merak ediyorum.
Vallahi gene hep bir ağızdan mutluyuz!” diye bağıracaklarını düşünüyorum.

Wall Street
Bir aya yakın bir zamandır, dünyanın gelişmiş kabul edilen ülkelerinde, en başta da Amerikada sokaklara dökülen insanlara bakıyorum. Kapitalizmin en acımasız aşamasında, finans sektörünün gaddar davranışlarıyla yoksullaşan ve geleceğinden endişe duyan dünya halkları binlerce kişilik protesto gösterileriyle hükümetleri ve sistemi uyarıyorlar.
Dalga dalga yayılan bu hareketler ne yazık ki, ülkemiz için sanki bir rüya. Pazar günü sosyal medyadan yapılan çağrılarla, dünyanın her yerinde Wall Streeti işgal edelimsloganı altında yüz binlerce insan toplandı. Bu çağrıya Taksim Meydanında ses veren ne yazık ki, toplam elli kişi ya vardı ya yoktu. Polisler şaşkın şaşkın dolaşıyorlardı, kime karşı ne tedbir alacaklarını bilemiyorlardı.
Vay canına, bu ülkeye ne oldu? Demirel, Özal zamanında en azından zam yapıldığında medyada bir açık tavır alış olurdu, şimdi bu da yok. Yani yüz liralık telefon faturasında 23 lirayı vergi olarak devlete vermeyi neredeyse severek kabul ediyoruz.
Açıkçası şu, zenginleri daha zengin etmek, zenginlerin değil yoksulların cari hesabı kurtardığı bir ülkede yaşamak, zengin olanın vergi vermemesini, vergi kaçırmasını bir kahramanlık olarak alkışlamak, sadece bize ait bir özellik. Diyeceksiniz ki, ağzını açanı içeri tıkıyorlar; doğru, öyleyse yeniden ve hep birlikte şunu öğrenmeliyiz: Sekiz yıl içinde sivil diktaya öyle bir alışmışız ki, sokağa çıkmaya korkar olmuşuz.
Salaklaşıp kendimizi demokrasinin olduğu bir ülkede yaşıyor sanmayalım. Biz zamlara bile karşı çıkamayan, korkak bir halk haline getirildik.
Bu arada Başbakan milletvekillerini nasıl da savunuyor. Zavallılar! Neredeyse aramızda para toplayıp milletvekillerine göndereceğiz.
O milletvekilleri ki, TRTnin Meclis görüşmelerine ayrılan saatleri kısıtlanıyor, yani sözlerinin millete ulaşmaması için çalışılıyor, tek bir ses çıkmıyor! Bir daha demokrasi sözünü söyleyenin

Hiç yorum yok: