Yasalara bakılacak olursa, Türkiye laik bir ülkedir; ancak fiilen yürürlükte olan rejim, Haçlı irtica diktasıdır.
İktidar sahipleri, kanunların anayasaya uygunluğundan söz eder gibi, dinsel kaynaklara uygunluğuna gönderme yapmaktadırlar. Devletin siyasal, ekonomik ve toplumsal düzeni açıkça dine ve dince kutsal sayılan kaynaklara dayandırılmaktadır.
Cumhuriyet eğitiminin temelini oluşturan öğretimin birliği ortadan kaldırılmıştır. İmam Hatip Okulları, artık din adamı yetiştirme ihtiyacına değil, laik eğitim sistemini tasfiyeye hizmet etmektedir. İmam Hatip liseliler, katsayı düzenlemesiyle ayrıcalıklı konuma getirilmiştir ve düz lise öğrencilerinin üniversiteye giriş olanakları zayıflatılmıştır.
Eğitimde, 4+4+4 sistemiyle 4. sınıftan sonra İmam Hatip Okullarında öğretim yolu açılmıştır. Kur'an kurslarının yaş sınırı kaldırılmıştır. Türban üniversitelerden sonra ilköğretime kadar fiilen yasallaştırılmaktadır. İlköğretim ve lise öğrencileri için Diyanet İşleri Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı işbirliğiyle yarıyıl tatilinde 10 gün özel umre programı hazırlanmıştır (Hürriyet, 8 Ocak 2012). Öğrenciler yaz tatili kamplarında haremlik ve selamlık olarak ayrılmaktadır.
Devlet kurumları ne halde?
"Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda gençlik yetiştirme" hedefi, Milli Eğitim Temel Yasası'ndan çıkartılmıştır.
Devlet memurları, bulundukları kurumlarda Cuma namazına gitmek, namaz kılmak gibi ibadetlere yönlendirilmekte ve zorlanmaktadır.
Belediyeler, Şeyh Sait, Seyit Rıza gibi Cumhuriyet Devrimine silahla isyan eden şeyhlerin heykellerini dikmektedir. İstiklal Mahkemesi kararıyla idam edilen İskilipli Atıf Hoca gibi İngilizlerle işbirliği yapmış din hocaları hükümet yöneticileri tarafından yüceltilmekte ve isimleri devlet kurumlarına verilmektedir.
Cemaat-tarikat ağının görevi
En tehlikelisi, ABD güdümlü rejim, toplumu cemaat-tarikat ağıyla denetim altına almaktadır. 2011 yılında yapılan araştırmaya göre, toplumun yüzde 6,2'si "cemaat üyesi" olduğunu söylemektedir. Herkesin cemaat bağını ifade etmeyeceği dikkate alınırsa, bu oran daha yüksektir. Doğu bölgesinde oran, yüzde 10'un üzerindedir (Haber Türk gazetesi, 22 Haziran 2011).
Ruhban sınıf kime gerekli?
Bugün Türkiye'de Osmanlı ve İslam tarihinde görülmemiş boyutlarda bir "ruhban sınıfı" oluşuyor. Bu gerçeği, halkın safındaki İslamî ideolojik çevrelerin aydınları saptıyorlar.
İmam Hatip Okulları, din adamı yetiştirme işlevinin ötesinde, bugün AKP iktidarı tarafından ruhban sınıfının yetiştirildiği eğitim kurumları olarak kullanılmaktadır.
Güneydoğu bölgemizde "mele" diye anılan mollaları da maaşa bağlayarak "ruhban sınıfına" katma projesinin de uygulamasına geçilmiştir.
Mafyalaşan burjuvazinin olduğu gibi, ruhban sınıfının da Türkü ve Kürdü vardır.
Eren Erdem, bu ruhbanın "Cennetten arsa pazarladığına" dikkat çekerek bir çıkar zümresine dönüştüğünü belirliyor (Eren Erdem kitaplarında ve konuşmalarında ruhban sınıfının oluşmasını önemle işliyor. Ulusal Kanal, “İslam ve Kapitalizm” programı, 24 Temmuz 2011). Samimiyetle ve inançla görevlerini yapan imamlarımızdan farklı olan bu ruhban zümresi, halkın ibadet ihtiyaçlarına ve din bilgisine hizmetten çok, Türkiye'deki mafya-tarikat rejiminin toplum üzerindeki denetiminin hizmetindedirler. Eren Erdem'in laikliği "laruhbanilik", yani ruhbaniliğin reddi olarak bir sözcükle özetlemesi, tarihsel gerçeğe oturuyor. Yılmaz Yunak da, İslamiyetin kökeninde ve Kur'an'da ruhbanlığın mahkûm edildiğini önemle vurguluyor (Yılmaz Yunak, Ulusal Kanal, “İslam ve Kapitalizm” programı, 24 Temmuz 2011). Üretime katılmayan bir ruhban zümresi, saltanat sahiplerinin ihtiyacıdır.
Haçlı seferinin ruhbanları
ABD'nin Türkiye'deki BOP Eşbaşkanlığı ve AKP iktidarının "ruhban" zümresi, Haçlı emperyalistlerinin Irak'ta, Afganistan'da, Libya'da ve Suriye'de 2 milyona yakın kardeşimizin kanını dökmesine karşı Müslümanları savunmadığı gibi, Haçlı seferlerini destekleyen bir propaganda ağı da örmüştür.
Bu ruhban zümresi, AKP iktidarının eseridir. İslamın kökeninde olmayan ve Kur'an'da mahkûm edilen ruhban, din adamı ihtiyacıyla ilişkisi koparılmış olan İmam Hatip Okullarında yetiştirilmektedir. Din adamı görevi yapmayan bir kesim, AKP iktidarı tarafından ideolojik ve örgütsel inzibat işleviyle görevlendirilmektedir.
Tartışmaya çağrı
Türkiye halkı, ruhban sınıfının oluşmasına ne diyor?
Siyasetçiler, aydınlar, bilim adamları ne diyor?
Ruhban sınıfı dinen caiz mi, ulemâ ne diyor?
Türkiye, bu ruhban sınıfıyla nereye gidiyor?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder