25 Ağu 2012

Bre aymazlar! Anayasa’nın 25. Maddesi’ni okuyun!


“Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz, düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.”
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu da aynı şeyleri söylüyor: “Madde 115 - (1) Cebir veya tehdit kullanarak, bir kimseyi dinî, siyasî, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya veya değiştirmeye zorlayan ya da bunları açıklamaktan, yaymaktan men eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Devlet hizmetinde çalışıp da Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’na aykırı işler yapanlara ancak “aymaz” derim ben. Ha yasa tanımayan devlet memuru, ha emanete hıyanet eden günahkâr!
Cami ya da Kur’an kursu
Başvekil hazretlerinin emirleriyle, önümüzdeki olimpiyatlarda bütün madalyaları toplayacak Türk çocuklarının yetişeceği spor kurslarına katılmak için bir form doldurmak gerekiyormuş. Bundan daha doğal ne olabilir? Ama öyle bir soru var ki her uygar, özgür, liberal ve demokrat insanı çıldırtabilir:
Cami ya da Kur’an kursu adı?”; “Gittiğiniz Kur’an kursu”nun adı?”
Be adam! Türkiye Cumhuriyeti yasalarının bile sormaya cesaret edemediği soruyu, sen, laik Cumhuriyetin vatandaşı bir gence nasıl sorarsın? Sen hangi karanlıksın ki Anayasanın, Ceza Kanunu’nun üzerine çıkıyorsun, hangi cesaretle, kimden aldığın cesaretle?
Genç vatandaş camiye ve Kur’an kursuna gitmiyorsa ne olacak, ne yapacaksın? Spor kursuna almayıp toplama kampına mı göndereceksin? Alevi, gayri müslim, deist, ateist vatandaşların spor kursuna katılmaya hakları yok mu? Sen nasıl ayrımcılık yaparsın?
Bu küt zekâlılar, yaptıkları işin ne anlama geldiğini, geleceğini bile anlayacak durumda değiller: İslam’ı her işe karıştırmak gibi spora karıştırmak da tehlikelidir ve spor gibi verileri ölçülebilir bir alan, sizin din ve inancınızı tartışılır hale getirir. Örnek isteniyorsa alın size örnek: Londra Olimpiyatları’nda sporcuların kazandığı madalyalar Müslüman olmayanların Tanrısı’nın Müslümanların Allah’ından, öteki dinlerin de İslam’dan çok daha güçlü olduğunu kanıtlamıştır. İyi mi?
CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz
Sözünü ettiğim skandalı, CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz ortaya çıkarmış ya da bu saçmalığı öğrendikten sonra Spor Bakanı Suat Kılıç’ın yanıtlaması istemiyle TBMM’ye soru önergesi vermiş. Bunu, Aydınlık okurları 15 Ağustos 2012 günü öğrendi ve Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlükleri’nin kullandığı form örneklerini gözleriyle gördü.
CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’ın Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’tan yanıtlamasını istediği sorular şunlar:
1. Sporcu tanıtım formlarında, çocuklarımızın ve gençlerimizin, sporla ilgisiz biçimde, gittikleri Kur’an kursu bilgisinin istenmesinin gerekçesi nedir?
2. Kur’an kurslarının, il spor merkezlerine katılımla ne ilgisi var?
3. Kur’an kursu, sporcu olmak isteyen çocuklarımız ve gençlerimiz için bir ön koşul haline mi getirilmek istenmektedir?
4. Çocuklarımızı ve gençlerimizi, “fişleme” anlamına gelen bu tür uygulamalarla Kur’an kurslarına gitmeye zorlamayı mı hedefliyorsunuz?
5. Çocuklarımız ve gençlerimiz üzerinde neden böylesi bir psikolojik baskı uyguluyorsunuz?
Bana sorarsanız, dini spora karıştıran Spor Bakanı’nı köşeye sıkıştıracak sorular değil bunlar. Bu dar dinli adama, Allah ve İslam’ın, Türkleri, Londra Olimpiyatları’nda neden desteklemediği sorulabilirdi.
Bakanın vereceği cevap
Bakanın vereceği cevabın hiçbir değeri ve önemi olamaz. Cevaplar, deniz seviyesinin üzerine kesinlikle çıkmayacaktır. TBMM’de, iktidarla mücadele etmede soru önergelerinin bir yarar sağlayacağını sanmıyorum. Yapılması gereken, A’dan Z’ye bu şikayet konusu katılım formunu hazırlayıp uygulamaya koyanları idare mahkemelerinde süründürmek, Danıştay’a gitmek. Çünkü hiçbir devlet memuru Anayasaya ve yasalara aykırı emirleri uygulamak zorunda değil. Uygularsa okkanın altına kendisi girer. Devlet memurlarına bunun böyle olduğu mutlaka gösterilmeli. Kanıtlanmalı!
Benim asıl merak ettiğim husus şu: Öğrenci ana-babaları, velileri bu formları doldurmayı nasıl kuzu kuzu kabul ediyorlar? Kabul ediyorlarsa yuh olsun onlara, yuh!
Hadi anayasa-babayasa umurunuzda değil, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu umurlarında değil. Peki kendi yavruları da mı umurlarında değil? Bu çocuklar, okul dersleriyle, Kur’an kursuyla, spor kursuyla birlikte yaşamalarını nasıl sürdürecekler?
Çocuklarına saygısı olan ana-babalar ile velilerin sızlanmayı bırakıp, Spor Bakanlığı’nı ve bu bakanlığın yerel memurlarını mutlaka mahkemeye vermeleri gerekmektedir. Bakanlığın amacı gençlerimizin sağlıklı ve başarılı sporcular olmasını sağlamak değil, bu fırsattan yararlanarak onları cumhuriyet düşmanı mollalar, softalar, yobazlar haline getirmek.
Bakan isterse inkar edebilir
Londra Olimpiyatları’ndan AKP iktidarının, besleme ve tutmalarının beklediğini beklemiyordum. Ama bu bozgunu da beklemiyordum. Halterciler ağırlıkların altında ezildi, güreşçiler rakiplerine tek bir oyun yapamadı minderde. Bronz madalya alan güreşçi rakibini iki kez minder dışına itip madalya aldı. Bu sefalettir, rezalettir. Güreş ve halterde mutlaka tarikatlar işe karışmıştır. Bozgunun nedeni budur.
Sporda, din ve imanın hiçbir dönüştürücü etkisi yoktur. Var diyenlere bir soru: Olimpiyat rekoru kıramamaları, 1500 metre koşucularımızın iman yetersizliğinin kanıtı olamaz mı? Şaçmalamayın yahu!


Son Güncelleme: Cuma, 24 Ağustos 2012 21:45

Hiç yorum yok: