10 Eyl 2012

Bu satışlardan haberiniz var mı?


Batıcı ve özelleştirmeci hükümetler, sadece kamu kurum ve kuruluşlarını satmak, yabancılara vermek veya kapatmakla yetinmediler. Devletin taşınmazları da yağmalandı. Bina, arsa, sosyal tesis, tatil köyü, otel, makine ve teçhizat, gemi, feribot namına geride ne varsa sattılar, satmaya devam ediyorlar.
2001-2011 yılları arasında, kamuya ait tam 2 bin 717 taşınmazı, 2, 306, 687, 862 Dolara sattılar.
Ecevit-Bahçeli-Yılmaz Hükümeti sadece 2001 ve 2002 yıllarında, EBÜAŞ, KBİ, PETKİM, SEKA, SÜMER, TAKSAN, TDİ, TEKEL, TÜGSAŞ ve TZD Kurumlarına ait 315 taşınmazı sattı.
AKP Hükümeti ise, 2003 -2011 yılları arasında, KBİ, TEDAŞ, DMO, EBÜAŞ, Emekli Sandığı, ETİ ALÜMİNYUM A.Ş, İSDEMİR, KGM, PETKİM, SEKA, SÜMER HOLDİNG, Şeker Fabrikaları, TCDD, TDİ, TEDAŞ, TÜPRAŞ, TTA, THY, TEKELve Hazineye ait 2 bin 402 taşınmazı sattı.
AKP, sadece 2011 yılında,
TEKEL’in Adana, ın ve İzmir’deki taşınmazlarını,
Hazineye ait Antalya, Kırklareli, Muğla, Mersin, Elazığ, Kırıkkale/Yahşiyan, İstanbul, Aydın, Düzce, Afyon, Bolu, Şanlıurfa, İstanbul/Küçükçekmece, Ankara, Düzce, Bolu’daki 23 taşınmazı,
Ankara, Düzce ve Bolu’da, toplam 3 milyon 493 bin 9 metrekare ölçüsündeki arsaları,
İstanbul’da, Tem D100 bağlantı yolu paralelindeki, toplam 37 milyon 815 bin 75 metrekare yüzölçümlü 2 Prestij Hizmet Alanını,
T.C. Devlet Demiryollarına ait Mersin’de 1, Karabük’te 19 parsel taşınmazı sattı.
AKP, 2012’nin Eylül, Ekim ve Kasım aylarında ise, Ankara, Muğla, Antalya, Mersin, Kırıkkale, Malatya, Kars, Giresun, Yalova, Zonguldak, Tekirdağ, Samsun, Ordu, Niğde, Edirne, Çanakkale, Bursa, İzmir, Aydın, Burdur, Denizli, Karabük, Çankırı ve Elazığ’da, tam 1 milyon 792 bin 729 metrekare tutarındaki 82 arsa ve gayrimenkulü, bazılarını üzerindeki binalarla satmak istiyor.
Ankara Doğal Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş.(ADÜAŞ)’ye devredilen12 adet taşınmazı, İzmir ve Diyarbakır’daki Yaprak Tütün İşletmelerini, bina, makine ve teçhizatları ile beraber satılığa çıkardı.
“Ne banka bırakacağız, ne fabrika!”
Hükümetteki Bakanların,
“Staratejik yer imiş. Ne stratejisi, önemli olan müşteri bulmak... Müşteri gece gelsin, pijamayla çıkarım karşılarına. Seviyorum bu işleri arkadaş.”
“Kar edeni de, zarar edeni de satacağız!”
“Babalar gibi satarız!”
“Ülkenin işgal altına girdiğini söylüyorlar. Gelsinler işgal etsinler!”
‘’Ne banka bırakacağız, ne fabrika, Ne de işletme. Liman da bırakmayacağız. Hepsini satacağız!” dediği,
Başbakan’ın ise, ‘’Türkiye’yi pazarlıyorum. Benim için verilecek para önemlidir. Her şeyi pazarlar, satarız. Parayı veren düdüğü çalar. Ben ülkeyi pazarlamakla mükellefim” dediği ülkedeyiz.
Emperyalistlerin arzularını partilerinin programı haline getirenler, ‘devleti ekonomiden çekmek’le yetinmiyor, devleti satıyorlar.
Bir yandan Türkiye’nin toprakları yabancılara satılıyor, diğer yandan da devletin, arsa, arazi, taşınmaz, makine, teçhizat namına neyi varsa... Tefecinin emrine girmiş babanın, buzdolabını, çamaşır makinesini satmakla kalmayıp, halı kilim ve yatağını da satmasıdır bu.
Taşınmaz satışları ise meslek odalarının ve sendikaların umurunda bile değil.
Atatürkçü, milliyetçi ve Müslüman yurttaşlarımızın büyük kısmı ise, peşinden gittikleri partilerin, Türkiye’nin bu hale gelmesindeki paylarını unuttukları gibi, devam eden satışlara Partilerinin karşı çıkmayışlarını da sorgulamıyorlar.
Başlarını kaldırıp, “hem Türkiye’yi satmak, hem de Atatürkçü, milliyetçi veya Müslüman olmak nasıl olur arkadaş” demiyor, yüzlerindeki maskeleri indirmeye yeltenmiyorlar.
Oysa satılan Türkiye’dir.
Son Güncelleme: Cuma, 07 Eylül 2012 17:52

Hiç yorum yok: