Biliyorum, önce CHP'liler, sonra da MHP'liler "ama bizim milletvekillerimiz orada hapis(ti)" diyerek, "CHP milletvekilleri o davaları hep izledi" diyerek itiraz edecekler.
Kuşkusuz bunlar doğru ama başka önemli doğrular da var.
Gelin en iyisi partilerin Ergenekon davaları konusundaki tutumlarını tek tek inceleyelim:
AKP: Davanın savcısı
Her ne kadar AKP bugün sıkıştığı için Ergenekon konusunda suçu cemaate atmaya çalışıyorsa ve davayı "milli orduya kumpas" diye nitelendiriyorsa da, gerçekte AKP bu davanın sahibidir.
Zaten Abdullah Gül önüne getirilen şemalara bakıp "bulun bir savcı, delillendirin" diyerek, Tayyip Erdoğan da "ben bu davanın savcısıyım" diyerek tertibin sahibi olduklarını göstermişledir.
Hatta diyebiliriz ki, AKP bu davalarla ve milli kuvvetlerin bu tertiplerle tasfiye edilmesiyle adım adım "tam iktidar" olmuş ve Cumhuriyeti yıkmıştır!
Dolayısıyla Silivri'nin boşaltılmasına en çok karşı olan parti AKP'dir. Bugün uzun tutukluluk meselesinin gündeme gelmesi ve 7,5 ile 5 yıl gibi lafların dolaşması AKP'nin sıkışmasıyla ilgilidir ve Erdoğan açısından bir mecburiyettir. O mecburiyeti yaratan da ayağa kalkan öncü kuvvetler ve halktır; Silivri'yi kuşatanlardır, Haziran'da ayaklananlardır, Arslanlı Yol'da yürüyenlerdir.
BDP: Davanın kazananı
AKP'nin açılım ortağı olan PKK, haliyle Ergenekon davasının da "savcı yardımcısı" olmuştur. Hem Öcalan hem de Karayılan AKP'nin Ergenekon operasyonlarına açıkça destek vermiş, sonuna kadar gidilmesini istemiştir.
Zaten o davalarla milli kuvvetler zayıflatıldıkça, PKK güçlenmiş ve adım adım hükümet ortağı olmuştur. Tablonun son haline bakıldığında, Ergenekon tertiplerinden en çok kazananın PKK olduğu görülecektir.
Y-CHP: Davanın faydacısı
Kuşkusuz CHP'li vekiller, tabi esas olarak da ulusalcı vekiller Silivri'de mahkemeleri yakından izledi. Hatta toplam 25 civarında olan bu milletvekilleri davanın kamuoyu gündeminde kalmasında önemli roller oynadı.
Öte yandan Silivri'yi kuşatanların, Haziran'da ayaklananların ve Arslanlı Yol'da yürüyenlerin içinde elbette CHP'liler de vardı.
Fakat bir de "Yeni CHP" var; "laiklik tehlikede değil" diyen, tarikat ve cemaatlere saygılı olan, 27 Mayıs'a karşı çıkan, "28 Şubat'ta Refahyol direnmeliydi" diyen, TSK İç Hizmet Kanunu'nu değiştirmek isteyen, AKP'nin Dersim kampanyasına destek veren Yeni CHP...
İşte Kılıçdaroğlu-Tanrıkulu-Toprak troykasının yönettiği bu CHP Silivri'nin boşaltılmasına karşıdır: TBB Prof. Dr. Metin Feyzioğlu'nun girişime karşı çıkarak, sulandırarak, destek vermeyip farklı bir yöntem önererek, sonra konuşulan tutukluluk sürelerini sulandırarak vs.
Silivri'nin boşalması ve AKP'nin karşısında etkili bir muhalefet odağı olma ihtimali, Yeni CHP'nin korkulu rüyasıdır!
MHP: Davanın gizli destekçesi
MHP ise Ergenekon davalarının gizli destekçisi olmuştur. Silivri yokmuş ve orada yatan kendi milletvekili değilmiş gibi davranan Devlet Bahçeli yönetimi, "darbeye karşıyız" sözleri ile AKP'ye stepnelik yapmıştır.
Bahçeli yönetimi de bilmektedir ki Silivri'nin boşalması MHP'nin yüzde 10'un altında kalması demektir. MHP Genel Merkezi o nedenle Silivri'yi boşaltabilecek ne bir eyleme ne de bir hukuk girişimine destek vermiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder