İnsan nasıl bir yaratık?
O, içinde Tanrı’nın Nefesi’ni barındıran bir canlı; o, bir parça O! (Sâd, 72)
O, yeryüzünde Tanrı’nın halifesi! (Bakara, 30)
O, yaratılmışların en şereflilerinden; o, bir eşrefi mahlûk; o, yaratılmışların birçoğundan üstün.(İsra, 70)
Kuran'a göre insan işte böyle bir yaratık, sıradan bir ölümlü değil.
Peki, bu insan bunun bilincinde mi?
Heyhat!
İhanet ve zulüm dizboyu!
İnsan tarafından insana yapılan zulüm, aynı zamanda Allah’a karşı işlenen en büyük günahlardan.
Zulüm yalnız insanları öldürerek, mallarını mülklerini ellerinden alarak, ırzına namusuna göz dikerek, insanlar arasında eşit dağıtılması gereken mal ve nimetleri depolayarak yapılmaz.
En büyük zulümlerden biri de iftira atmaktır.
Ne diyor Tâhâ Suresinin 61. Ayeti:
“İftira eden perişan olmuştur.”
Perişan olacaklardır; bundan kurtulmaları mümkün değildir!
Allah bunlara bu yaptıklarının hesabını soracaktır!
İnşallah, iş Allah’a kalmadan, Türk Milleti de bu hainlerden hesap soracaktır; bundan hiç kuşkum yoktur.
Riya iliklerine işlemiş!
Bu illetin pençesine öylesine sıkışıp kalmışlar ki, hâlâ bu Milletin duygularını istismar edip ikiyüzlülüklerine devam etmekten bıkmıyor, riya çamurunda debelendikçe debeleniyorlar; ama kendileri de biliyorlar ki, artık ne bu Milleti kandırabiliyorlar, ne kendilerini.
Ulusal Kanal’da yayınlanan “Nasıl Yani” programına katılan Rasim Ozan Kütahyalı isimli vatansız, Türk Milleti’nin gözlerinin içine bakarak, yaptıklarından pişmanlık duyduğunu, kendisi gibi düşünenlerin de aynı duyguları paylaştığını, özeleştiri yapmak gerektiğini anlatıyor.
Vicdanları sızlıyormuş!
Küstahlıkları ve tarihi kalleşlikleri zerre kadar değişmemiş.
Türk Milleti’ni aptal yerine koymaktan, bu Milletin zekâsıyla alay etmekten; farkındadırlar değildirler bilmem, Allah’a tuzak kurmaktan kendilerini alamıyorlar.
Hiç utanmadan, sıkılmadan, yargılanmaların yeniden yapılması gerektiğini dile getiriyorlar.
Ne zaman peki?
Türk Ordusu’nun beli kırıldıktan, vatanseverler zindanlarda çürüdükten, kimi insanlar intihar ettikten, kimileri kanser olduktan sonra…
Bu kahramanların çoluk çocukları hem madden hem manen perişan olduktan sonra.
Planlanan hain oyun devreye sokulduktan, Türk Milleti ve vatanseverler tutsak alındıktan sonra!
Peki, Türk Milleti bunları affedecek mi peki?
Bunları ne bu Millet affedecek, ne de tarih!
Çocuklarının yüzüne bakacak halleri olmayacak!
Utanç, tüm bedenlerini sarıp sarmalayacak.
Perişan olacaklar…
Akıllarısıra suçu cemaate atıp kurtulacaklar.
Cemaat tüm bunları yaparken, neredeyse 6 yıldır Türkiye’nin namuslu insanlarına, kahramanlarına bu zulümler reva görülürken neredeydiniz!
Siz de o irin damlayan kalemlerinizle bu yalanlara ve iftiralara, bu zulümlere, bu kalleşliklere ortak olmadınız mı!
Şimdi mi aklınız başınıza geldi.
Niyetinizin ne olduğu açıkça belli olmuyor mu!
Güya Türk Milleti’ni bir kez daha kandırıp, cemaatle olan kavganızda taraftar toplamak istiyorsunuz.
Sizin vicdanla ne ilginiz var!
Kahramanlar-vatanseverler, namuslu insanlar hapislere atılırken var gücünüzle bu yalan ve iftiralara, kumpaslara, ahlâksızlıklara ortak olmadınız mı!
Bu vatanseverlere iftiraların en büyüğünü atmadınız mı!
Hadi, içinizden şerefli biri çıksın da, büyük vatansever Doğu Perinçek’in neden 6 yıldır küçücük bir hücrede tutulduğunu açıklasın.
Nedir bu vatanseverin ve diğer yüzlerce vatanseverin suçu!
Sizi gidi düzenbazlar, sizi gidi iftiracılar, sizi gidi riyakârlar sizi!
İnsan, utanan bir varlık; bu fıtratında var!
Ne var ki, bu vatansız hainler, insanın bu fıtratını ters çevirecek ölçüde riyakârlar.
Özeleştiri yapmak gerektiğini söylerken bile öylesine riyakârlaşabiliyorlar ki, insan ürpermekten kendini alamıyor.
Türk Milleti’nin gözünün içine baka baka yalan söylemekten dahi utanmıyorlar.
Tanrı bunun farkında:
Bu adamlar, eşrefi mahlûk olmaya layık değiller; bu adamlar içlerindeki Tanrı’nın Nefesi’ne layık değiller; bu adamlar, Allah’ın yeryüzündeki halifesi olma şerefine nail değiller.
Bu, bir gün sorulur!
Ne diyordu Kuran:
İftira eden perişan olmuştur!
Bunlar perişan durumdadırlar; riyakârlıklarıyla öylesine mefluç olmuş durumdadırlar ki, bunu idrak etmekten dahi uzaktırlar.
Vatanseverlere iftiralar atarak Türk Milleti’ne pusu kuranlar perişan olacaklardır.
Bu, Allah’ın vaadidir.
Allah’a emanet olun…
O, içinde Tanrı’nın Nefesi’ni barındıran bir canlı; o, bir parça O! (Sâd, 72)
O, yeryüzünde Tanrı’nın halifesi! (Bakara, 30)
O, yaratılmışların en şereflilerinden; o, bir eşrefi mahlûk; o, yaratılmışların birçoğundan üstün.(İsra, 70)
Kuran'a göre insan işte böyle bir yaratık, sıradan bir ölümlü değil.
Peki, bu insan bunun bilincinde mi?
Heyhat!
İhanet ve zulüm dizboyu!
İnsan tarafından insana yapılan zulüm, aynı zamanda Allah’a karşı işlenen en büyük günahlardan.
Zulüm yalnız insanları öldürerek, mallarını mülklerini ellerinden alarak, ırzına namusuna göz dikerek, insanlar arasında eşit dağıtılması gereken mal ve nimetleri depolayarak yapılmaz.
En büyük zulümlerden biri de iftira atmaktır.
Ne diyor Tâhâ Suresinin 61. Ayeti:
“İftira eden perişan olmuştur.”
Perişan olacaklardır; bundan kurtulmaları mümkün değildir!
Allah bunlara bu yaptıklarının hesabını soracaktır!
İnşallah, iş Allah’a kalmadan, Türk Milleti de bu hainlerden hesap soracaktır; bundan hiç kuşkum yoktur.
Riya iliklerine işlemiş!
Bu illetin pençesine öylesine sıkışıp kalmışlar ki, hâlâ bu Milletin duygularını istismar edip ikiyüzlülüklerine devam etmekten bıkmıyor, riya çamurunda debelendikçe debeleniyorlar; ama kendileri de biliyorlar ki, artık ne bu Milleti kandırabiliyorlar, ne kendilerini.
Ulusal Kanal’da yayınlanan “Nasıl Yani” programına katılan Rasim Ozan Kütahyalı isimli vatansız, Türk Milleti’nin gözlerinin içine bakarak, yaptıklarından pişmanlık duyduğunu, kendisi gibi düşünenlerin de aynı duyguları paylaştığını, özeleştiri yapmak gerektiğini anlatıyor.
Vicdanları sızlıyormuş!
Küstahlıkları ve tarihi kalleşlikleri zerre kadar değişmemiş.
Türk Milleti’ni aptal yerine koymaktan, bu Milletin zekâsıyla alay etmekten; farkındadırlar değildirler bilmem, Allah’a tuzak kurmaktan kendilerini alamıyorlar.
Hiç utanmadan, sıkılmadan, yargılanmaların yeniden yapılması gerektiğini dile getiriyorlar.
Ne zaman peki?
Türk Ordusu’nun beli kırıldıktan, vatanseverler zindanlarda çürüdükten, kimi insanlar intihar ettikten, kimileri kanser olduktan sonra…
Bu kahramanların çoluk çocukları hem madden hem manen perişan olduktan sonra.
Planlanan hain oyun devreye sokulduktan, Türk Milleti ve vatanseverler tutsak alındıktan sonra!
Peki, Türk Milleti bunları affedecek mi peki?
Bunları ne bu Millet affedecek, ne de tarih!
Çocuklarının yüzüne bakacak halleri olmayacak!
Utanç, tüm bedenlerini sarıp sarmalayacak.
Perişan olacaklar…
Akıllarısıra suçu cemaate atıp kurtulacaklar.
Cemaat tüm bunları yaparken, neredeyse 6 yıldır Türkiye’nin namuslu insanlarına, kahramanlarına bu zulümler reva görülürken neredeydiniz!
Siz de o irin damlayan kalemlerinizle bu yalanlara ve iftiralara, bu zulümlere, bu kalleşliklere ortak olmadınız mı!
Şimdi mi aklınız başınıza geldi.
Niyetinizin ne olduğu açıkça belli olmuyor mu!
Güya Türk Milleti’ni bir kez daha kandırıp, cemaatle olan kavganızda taraftar toplamak istiyorsunuz.
Sizin vicdanla ne ilginiz var!
Kahramanlar-vatanseverler, namuslu insanlar hapislere atılırken var gücünüzle bu yalan ve iftiralara, kumpaslara, ahlâksızlıklara ortak olmadınız mı!
Bu vatanseverlere iftiraların en büyüğünü atmadınız mı!
Hadi, içinizden şerefli biri çıksın da, büyük vatansever Doğu Perinçek’in neden 6 yıldır küçücük bir hücrede tutulduğunu açıklasın.
Nedir bu vatanseverin ve diğer yüzlerce vatanseverin suçu!
Sizi gidi düzenbazlar, sizi gidi iftiracılar, sizi gidi riyakârlar sizi!
İnsan, utanan bir varlık; bu fıtratında var!
Ne var ki, bu vatansız hainler, insanın bu fıtratını ters çevirecek ölçüde riyakârlar.
Özeleştiri yapmak gerektiğini söylerken bile öylesine riyakârlaşabiliyorlar ki, insan ürpermekten kendini alamıyor.
Türk Milleti’nin gözünün içine baka baka yalan söylemekten dahi utanmıyorlar.
Tanrı bunun farkında:
Bu adamlar, eşrefi mahlûk olmaya layık değiller; bu adamlar içlerindeki Tanrı’nın Nefesi’ne layık değiller; bu adamlar, Allah’ın yeryüzündeki halifesi olma şerefine nail değiller.
Bu, bir gün sorulur!
Ne diyordu Kuran:
İftira eden perişan olmuştur!
Bunlar perişan durumdadırlar; riyakârlıklarıyla öylesine mefluç olmuş durumdadırlar ki, bunu idrak etmekten dahi uzaktırlar.
Vatanseverlere iftiralar atarak Türk Milleti’ne pusu kuranlar perişan olacaklardır.
Bu, Allah’ın vaadidir.
Allah’a emanet olun…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder