25 Eyl 2011

Albay Hasan Atilla Uğur Anlatıyor

16 Şubat'ta 1999'da öğle saatlerinde İmralı Adası'nda sessiz bir bekleyiş vardı. Poyraz hücumbotunun uzaktan görülmesiyle sessizlik bozuldu. Bir gün önce Skorsky helikopterle İmralı'ya gelen askeri ekip, çözdüğü kriptodan Öcalan'ın getirildiğini biliyordu. Bu ekibin komutanı Hasan Atilla Uğur ise Öcalan'ı sorgulayacaktı.
Not:Öcalan’ı Türkiye’ye getiren ekipte olduğunu, ergenekon davasında yargılanırken açıklayan Jandarma istihbarat emekli albay Atilla Uğur, Antalya’dan bağımsız milletvekili adayı olmuştu. Silivri’de tutuklu yargılanan Atilla Uğur, 3 bin 800 oy alarak, sandıkta büyük yenilgi yaşadı. BDP destekli İhsan Nergiz ise 23 bin 241 oy aldı, seçilemedi. (2000 yılından beri Antalya da yaşayan biri olarak çok üzüldüm.)
“  KENYA’DAN APO’YU BEN GETİRDİM”
Ergenekon yöneticisi olmakla suçlanan Jandarma İstihbarat’tan emekli Albay Hasan Atilla Uğur, 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ndekiyargılama sırasında gizli bir bilgiyi ifşa etmişti.. 10 yıldır büyük bir sır olarak tutulan Abdullah Öcalan’ın Kenya’da yakalanıp Türkiye’ye getirildiği operasyonla ilgili konuşan ilk isim oldu. Albay Uğur’un  Öcalan’ı İmralı’da sorgulayan ekip arasında olduğu daha önce de dile gitiriliyordu. Ancak Öcalan’ı Kenya’dan getiren ekipte olduğu ilk kez ortaya çıktı. Uğur duruşmada, “Yıllarca terörle savaştım. Öcalan’ı Türkiye’ye getiren ekipte ben de vardım. Benim gibi bir adama PKK’lı demek, benden sonraki arkadaşlarımın azmini kıracaktır. Buna hiç kimsenin hakkı yok” dedi.
Şİmdi devletin muattap aldığı ve pazarlık yaptığı (Galipler görüşme yapar, şartları onlar koyar, mağluplar pazarlık yapar) PKK elemanları hakkında Doğu Perinçek'in saptamalarına bir göz gezdirelim.

Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül kliği ile PKK arasındaki görüşme kayıtları, şu olguları kanıtlamıştır:
1. PKK ile “Başbakanlık” görüşüyor
Görüşmelerde, Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül kliğini Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Hakan Fidan ve MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş temsil ediyor. Her ikisi de, doğrudan Başbakanlığa bağlı iki kurumun en üst düzey bürokratlarıdır. PKK ile “TC Başbakanlığı” levhası altında ABD’nin BOP Eşbaşkanlığı görüşmektedir.
2. CIA denetiminde görüşüyorlar
Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül kliği, PKK ile CIA denetimi altında görüşmektedir.
3. Birlikte anayasa yapıyorlar
Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül kliği, Bölünme Anayasasının en temel maddelerini PKK ile görüşerek, Abdullah Öcalan’ın da katılımıyla hazırlamaktadır.
4. PKK’yi yasallaştırıyorlar
Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül kliği, PKK yöneticileri ile PKK’yi yasallaştırarak normal siyasal hayata katma konusunda anlaşmış bulunuyor.
5. PKK’ye özgürlük alanı açıyorlar
PKK’nin yasallaştırılması anlaşmasının uygulanmasına geçilmiştir. “PKK’ye geliştirilen bir özgürlük alanı” fiilen açılmıştır.
6. PKK’nin silahlı güçlerine dokunulmazlık sağlamışlar
PKK’ye açılan özgürlük alanından, PKK’nin silahlı güçleri de yararlanmaktadır. Bu konuda Güneydoğu’daki vali ve emniyet müdürlerine gerekli talimatlar verilmiştir.
7. PKK’ye “düşmanlık yapan” kamu görevlilerini saptıyorlar
PKK ile yapılan anlaşmaya uymayarak, PKK’ye “düşmanlık ve şey yapan” kamu görevlileri, PKK’nin isim vererek yaptığı şikâyetlerle saptanmaktadır. (İsmi verilenlerin Ergenekon, Balyoz soruşturmalarına alınarak cezalandırıldığı anlaşılıyor.)
8.Habur’u birlikte örgütlemişler
PKK’lilerin Habur’dan girişi ve Habur’da Çadır Mahkemesi kurulması, AKP-PKK anlaşmasıyla düzenlenmiş ve uygulanmıştır.
9. MİT yöneticileri PKK’ye kuryelik yapıyor
Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül kliği, PKK ile Abdullah Öcalan arasındaki “yazışma ve çizişmelerde” MİT’in en üst düzey yöneticilerini kuryelikle görevlendirmiştir. MİT yöneticileri kurye görevini düzenli olarak yerine getirmişlerdir.
10. Yasadışı bir koalisyon kurmuşlar
Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül kliği ile PKK arasında yasadışı bir koalisyon fiilen kurulmuştur. Vali ve emniyet müdürlerine verilecek talimatlardan anayasa taslağına kadar ülkenin çok önemli kararları, bu koalisyonda görüşülerek kararlaştırılmaktadır.
11. Tayyip Erdoğan’ın kime hakaret ettiği aydınlandı
Tayyip Erdoğan’ın meydan nutuklarında, “PKK ile görüşenler, müfteridir, şerefsizdir, alçaktır” nitelemesiyle kimi hedef aldığı aydınlığa kavuşmuştur.
12. MİT Müsteşarı bilgi ve kişiliğini sergiliyor
Bugünkü MİT Müsteşarının argumentation diyecek yerde artikulation kavramını kullanacak kadar bilgili olduğu ve aynı zamanda bilgisini göstermek için yabancı sözcük paralamaya meraklı bir kişiliğe sahip olduğu görülmektedir.
13. AKP’nin kadro düzeyi görüşmelere yansıyor
Yılışıklığa varan ifadeler, senli benli konuşmalar ve lâubâlilik, görüşmelerin düzeyini yansıtıyor. Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül kliğinin kendilerine uygun kadrolarla çalıştığı görülmektedir.
Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül istifa etmelidir
Yukarıdaki saptamalar, görüşme kayıtlarının özetidir. Yorum katılmamıştır.
Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül istifa etmelidir.
Şimdi PKK' lideri ve PKK operasyonlarından sorumlu Abdullah Öcalan'ın Hasan Atilla Uğru'un sorularına ne cevaplar verdiğini yazıp bu rezil hakkındaki yorumu sizlere bırakacağım.
Bu arada verdikleri yanıtlarla

  1. Apo o dönemde verdiği bilgilerle PKK' nın ipini çekmiştir. Özellikle isim, yer, ve zaman açısından TSK'nın elini güçlendirmiş, örgütün büyük darbeler yemesine neden olmuştur.
  2. Apo yine verdiği yanıtlarda PKK programının politik ve siyasin bir değeri olmadığını, tarih boyunca Kürtlerle hep oynandığını söylemiştir.
  3. Bize tehdit, tehdit olmaktan çıkarılıncaya kadar mücadele etmenin, ondan sonra çözüme yürümenin ne kadar önemli olduğunun mesajını vermektedir.


  • Helikopterden indi, gözlerindeki bağlar açıldı resimde göreceğiniz ilk fotoğraf çekimi sonrası "Ben devletimin emrindeyim. Mustafa Kemal hayranıyım ve yolundayım" oldu.
  • PKK terör örgütünün dünya uyuşturucu ticaretinde oldukça önemli bir yeri var, bunu herkes biliyor, sen ne diyorsun?Önce ben uyuşturucuya karşıyım, böyle bir talimat vermedim.
  • "Elimizde bir çok rapor, ifade ve delil var. Ayrıca İngiltere Fransa arasında bulunan kara para aklama cenneti olarak da bilinen Jarsey Adasında 1995 yılı içerisinde PKK terör örgütü tarafından "Kürt Kredi Vakfı" adına bir vakıf tesis edildi. Bu vakıf oluşumunu Med televizyonunda görevli PKK ajanları yönetti ve Med tv uyuşturucu parası ile finanse edildi" deyince " Örgütün yaşaması için finans konusu hayati önemdedir. Özellikle Avrupa da halkın yardımı ve bizim yaptığımız küçük çapta ticaret vardır, ama bunlar yetmemektedir. Uyuşturucuya kişisel olarak karşıyım, ama başta kardeşim olmak üzere  bazı kadroların İran, Zagnos ve Romanya üzerinden Avrupa ya uyuşturucu sevk ettiklerini ve örgüte para temin ettiklerini biliyorum, hata yapmayın diye de kendilerine tembihte bulundum, ama kar etmedi"
  • Gülümsedim ve ona "PKK terör örgütünün acımasızlığı ile ün yapmış elebaşı olacaksın ve senin talimatın olmadan, hatta yapmayın demene rağmen kadroların uyuşturucu ticareti yapacak" dedim. "Başını öne eğdi" ve sustu.
  • Sen Türkiye Cumhuriyeti ülkesinden toprak koparabileceğine gerçekten inandın mı?"Asla benim böyle bir düşüncem ve idealim olmamıştır. Uygulanan yanıltma haberler böyle düşünüyormuşum gibi algılanmasını temin etmiştir. Başkanlık konseyi veya diğer arkadaşlar böyle düşünmüş olabilirler ama ben hiç düşünmedim. Bana göre biz haydi ayrılalım deseniz bile ayrılamayız, çünkü biz bütün Türkiye ye talibiz, Cumhuriyeti biz kurduk, her şey de biz de vardık"
  • Yani siyasette olmaktan, ülke yönetimine ortak olmaktan söz ediyorsun, öylemi?"Evet onu kastediyorum"
  • Peki, bunun için herhangi bir TC vatandaşının önünde engel mi var, bunca insanın kanına girerek mi bu amacına ulaşacaksın? "Haklısınız, benim de çok hatalarım oldu. Ama fırsat verirseniz inanın telafi edeceğim" dedi.
  • 1992-93 yıllarında Siirt ve Gabor da gece uçuşu yapan ABD helikopterlerinden teröristlere yardım malzemesi atıldığını, ele geçirilen bir çok sığınakta Amerikan ordusuna ait konservelerin, harp paketlerinin olduğunu hatırlattım. "Evet" dedi."Bizim bir talebimiz olmadan bu yardımlar yapılmıştır. Ama neticede bizi değil Talabani ve Barzani'yi tercih etmişlerdir. Ben uzun örgüt hayatımda Kürtlerin özgürlüklerinin Türkiye içerisinde bulunduklarını gördüm. Bana göre Kürtlerin derdi ayrı bir devlet kurmak olamaz, federasyon ve otonomi bir çözüm değildir. Türkiye de mevcut sistemde Kürtlerin siyasal hakları vardır.1990'lardan sonra Kürtlerle ilgili kültürel haklar geliştirilmiştir. Bu halen de yürürlüktedir. Kürtçe gazete çıkarılmaktadır. Kürt Enstitüsü kurulmuştur.Kürtlerin oy verdiği bir parti ve kültür dernekleri vardır. Bütün bunlar Türkiye de Kürtlerin özgür ifade hakkının geliştiğinin göstergesidir. Bununla şunu anlatmak istedim. Türkiye de Kürt meselesi demokratik sistem içerisinde  Kürtlerin ifade özgürlüğüne kavuşarak olumlu yönde gelişmiştir. Türkiye de demokrasi geliştikçe bundan elbette Kürtler de yararlanacaktır. Esasında daha cumhuriyet kurulmadan da, kurulduktan sonra da  Kürtler sizin asli unsurunuzdur"


  • Şimdi gelelim 1993 yılında, silahsız 33 Mehmetçiğimizin katledilmesi olayına. Bazı konularda konuşurken samimi olduğunu, sana inanmamız gerektiğini söylüyorsun, oysa o dönemde sözde eylemsizlik ilan ettiğin bir süreçti ve senin örgütün silahsız ve memleketine gitmekte olan 33 evladımızı kurşuna dizerek şehit etti. Saldırının alçaklığı bir yana,senin ve örgütünün eylemsizlik aldatmacası yoluna başvurmanızda bir o kadar iğrençtir. Peki neden böyle bir yola tevessül ettin? "Size tüm içtenliğimle söylemek isterim ki bu çok talihsiz bir olaydır. Ateşkes ilan ettiğimiz sürece denk gelmesi ayrı bir olumsuzluktur. Bingöl ilinde 33 askerin vurulması ateşkese indirilen en büyük darbe olmuştur. Bu olayı gerçekleştiren Diyarbakır bölgesi sorumlusu  Parmaksız Zeki kod Şemdin Sakık'tır. Bir silahlı çatışmada 16 örgüt mensubunun öldürülmesi üzerine bu eylemi misilleme olarak yapmıştır. Yani bu konuda benim direk talimatım yoktur. Sadece üzerinize gelirlerse özsavunma hakkınızı kullanırsınız demiştim."
ÖZGÜRLÜK ANCAK TC VATANDAŞLIĞIDIR: Benim programlarımın ve ideallerimin hayali olduğunu ta en başta anlatmıştım. PKK programının politik ve siyasi değeri olmadığını biliyorum. Ben Kürdistan ibaresini sadece coğrafi olarak ele aldım. KÜrt Devleti kurmanın mümkün olamayacağı ilmende sabittir. Gerekli de değildir. Mevcut Türkiye Cumhuriyeti devleti içerisinde, demokratik ortamda her şeyin gerçekleşmesi mümkündür. Ben bu sonuca vardım. Ama bu düşüncelerimi yeterince kamuya anlatamadım. Özgürlüğün ancak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı çizgisinde olduğunu izah edemedim. Ayrıca benim bu güne kadar Atatürk'e karşı, Türk Ulusuna ve Bayrağına karşı, onlar aleyhine bir özüm olmamıştır. Burada sizin önünüzde o kutsal bayrağı öptüm. Benim daha önce konuştuklarım hep eleştiri mahiyetindedir. Atatürk'ü küçük düşürücü sözlerim asla yoktur.
KENDİSİNE İNANANLARI SÜKUT-U HAYALE UĞRATTI: Apo aşağıda anlattıklarıyla PKK nın lider kadrosunda yer alan 11 kişi hakkında ayrıntılı bilgi veriyor. Aralarında Cemil Bayık, Duran Kalkan, Murat Karayılan'ında bulunduğu isimler arasında en çok dikkat çekenleri ile ilgili
" Cuma kod adlı Cemil Bayık  askeri ve pratik alanda zayıftır.Bana çok bağlıdır. Birey olarak öne çıkarsa genelde perspektif verebilir, dar bir sahada pratikleşmesi zayıftır. Genelde cephe gerisinde kalır. Eğitimlerde yararlı olur, savaş içerisine girmez. 1992 yılında bir mağarada 17 kadroyu yaralı oldukları ve ele geçririlmemeleri için öldürtmüştü, yine aynı biçimde karargahta  13 kadroyu disiplini sağlamak için öldürtmüştü, bu yüzden yoğun eleştiriler aldı."
"Cemal kod adlı Murat Karayılan Urfa Soruç Gedikli köyündendir.Eski kaçakcıdır. Becerikliliği hudutlardaki mayınları bulup sökmektir. Halkla ilişkileri iyidir. Ama köylü özellikleri hakimdir. Son Botan operasyonlarında derin bir askerlik anlayışı olmadığı için bir çok kadro kaybedildi. Bana çok bağlıdır. Genel Kurmay Başkanı Doğan Güreş'in kahvesine zehir konulmasını talimatını Karayılan vermiştir."



PKK HANGİ ÖRGÜTLERLE BAĞLANTILI: "1982 yılında Beyrut'ta Asala ile görüştüm. BUnların dışında İRA, ETA, Japon Kızıl Ordusu, Kızıl Tugaylar, Alman Raf Örgütü, Yunanistan 17 Kasım Örgütleri ile çeşitli ilişkilerimiz mevcuttur. Türkiye de Hizbulklah ile barış yaptıktan sonra bazı istihbari konularda birbirimize yardımcı olduk"
ŞEYH SAİT TOPRAK AĞASIYDI: "Şimdi artık  benim devletime hizmet için neler neler yapabileceğimi konuşmalıyız, bazı hususları size tek tek anlatmak istiyorum. Boş yere akıtılan kanların,çekilen çilelerin artık son bulması lazım. Bakın tarih boyunca Kürtlerle hep oynamışlardır. Mesela Şeyh Sait hadisesinin altında İngiliz vardır. Hem kışkırtma hemde maddi anlamda her türlü desteği vermiştir. Şeyh Sait zaten kendisi büyük bir zengindi, toprak ağası idi. Aslen Palu'lu idi ama Hınıs'ta oturuyordu, binlerce davarı vardı, ticareti iyi idi. Ne oldu, gel dediler, Kürdistan'ı kuralım, senide kral yapalım. Hırsa kapıldı, tabii İstanbul'daki  Van'lı Seyit Abdülkadir'de  İngilizlerle beraber bu işin mimarlarındandı"
SEYİT RIZAYI FRANSIZLAR AYAKLANDIRDI: " Önce Kürtçü değilim, şeriat elden gidiyor diye başkaldırıyorum dedi,sonra Kürtçü oldu. Yani tutarsızdı. Netice bir sürü ölüm ve acı...Daha önce de söylediğim gibi şiddet zaman zaman aşırı olsa da genç Cumhuriyet kendini korumuştur. Bakınız, Dersim Seyit Rıza olayı. Seyit Rıza ve aşiretini, maraba köylüyü ayağa kaldıran ve maddi destekte bulunan Fransızlardı. Neden çünkü o tarihte Hatay problemi var, Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak istiyorlar ve Dersim aşiretlerini başına bela ediyorlar. Seyit Rıza ve yandaşı aşiretlerinin derebeyliği Cumhuriyet ile sıkıntıya girmişti. Bundan dolayı çok rahatsızdılar. Yöreye yollar ve okullar yapılmasını istemediler, bir kıvılcıma bakıyordu ve oldu Yine binlerce insan telef edildi. Binlerce aile perişan oldu.. Yani hep kendi insanımız zarar gördü.
Apo mülakat sırasında altına hepimizin imza atacağı açıklamalar yapıyor: "Beni lütfen klasik bir solcu, ya da bir Kürtçü olarak kabul edip görmeyiniz. Yakalandıktan sonra hep düşündüm, Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyetini kurduktan sonra hem doğuda hem batıda isyanlar olmuştur. Bu isyanları Kürtçü bir isyan olarak görmek yanlıştır. Cumhuriyet henüz yeni kurulmuştur. İsyanı başlatanlar henüz Cumhuriyete alışmış değillerdir. Eski rejimi ve eski yönetimi, daha çok din kisvesini istemektedirler. Yani amaçları yeni kurulmuş Cumhuriyet rejimini yıkmaktır. İsyanların bastırılmasında belki zaman zaman aşırı şiddete başvurulmuştur. Ama bu şiddet kesinlikle 'Kürtleri ezmek için şiddet uygulandı' şeklinde algılanmamalıdır. Cumhuriyet kendini korumak mecburiyetindeydi ve haklıydı. Alınan bütün tedbirler Cumhuriyeti korumaya yöneliktir.

ERGENEKON VE AÇILIM SÜRECİNDE ÖCALAN:

  1. Öcalan "demokratik açılım projesinin" hayata geçirilme çabaları ile birlikte silahlı terör eylemlerini yaniden başlattı.
  2. Habur rezaleti, aymazlıklar, vurdumduymazlıklar, ihanetler kendisine yeniden güven kazandırdı.
  3. AKP'nin devlet ciddiyetinden uzaklaşması, ipleri elinden kaçırması, Apo'nun da değişmesine neden oldu.
  4. ABD'nin 2003 yılında Irak işgali sonrası oradaki yapılanmadan kendisine görev çıkaran Apo, ABD projelerinin en büyük destekçisi olmuştur.
Hasan Atilla Uğur
ABD DÜĞMEYE BASTI: Özellikle terörle mücadelede hayatını hiçe saymış, kanıyla canıyla ülkesi için savaşmış askerlerin, polislerin kamuoyu nezdinde küçük düşürülmesi, itibarsızlaştırılması hatta suçlu ilan edilmeleri gerekiyordu. Ortamın altyapısının hazırlanmasında Soros besleme vakıfları, omurgasız gazeteciler, mandacılar, Cumhuriyet ve Atatürk'ten intikam almak için zamanını bekleyen sözde ileri demokrasi aşıkları hazır kıta olarak bekliyorlardı. Düğmeye ABD bastı. Yukarıda ifade ettiğim güruh büyük bir kin ve nefretle harekete geçtiler. Ve ortaya düzmece Ergenekon örgütü çıkarıldı.
ERGENEKON VE BALYOZ UCUBESİ: Dünyanın belkide bu güne kadar gördüğü en büyük "psikolojik harekat" uygulaması başladı. Ömürlerini terörle mücadeleye adamış teröristlerin hedef listesine girmiş bir çok insan "teröristlik" suçlaması ile sabaha karşı yapılan baskınlarla evlerinden alındılar. İnsanımızı kafası Ergenekon ve Balyoz ucubesi ile meşgul edilirken "açılım" komedisi rahatlıkla uygulanabilirdi.


TAVİZKAR ve PAZARLIK KOKAN GÖRÜŞMELER: Çözüm, güvenlik güçlerimizin, vatandaşlarımızın canına, malına ve ülkemizin bütünlüğüne kasteden teröristlere şirinlik yaparak, onları çağırıp karşılama törenleri icra ederek, hakimimizi, savcımızı onların ayağına gönderip onları salıvererek, İmralı'da hükümlü Apo ile en üst seviyede tavizkar  ve pazarlık kokan görüşmeler yaparak, Kandil çetesi ile uzlaşma arayarak, eski etnik bölücüleri kaçtıkları Avrupa'dan Türkiye'ye davet edip, bakanlar düzeyinde ağırlama yaparak, terörle mücadelede kanını, canını feda etmiş ve isim yapmış insanları, komutanları, polisleri, Atatürk'çü aydınları esirevlerine tıkarak gerçekleşemez. 

Hiç yorum yok: