8 Tem 2012

Davutoğlu’nun şifresi


Ahmet Davutoğlu adını daha çok “komşularla sıfır sorun” politikasıyla duyurdu. İlk başlarda “komşularla sıfır sorun” politikasında birçok kişiyi de ikna etti. CHP lideri Kılıçdaroğlu bile seçim öncesinde Diplomasi Muhabirleri Derneğinde Hükümete en yüksek notu dış politikada verdi.
Sonra “sıfır sorun” politikası komşularla “sıfır ilişkiye” dönüştü. Komşularla ilişkiler hızla kötüleşti. Kulislerde Davutoğlu’nun Türkiye’nin dış politikasını Amerika’nın dış politikasına entegre ettiği, Amerika’nın otomatik pilotuna bağladığı konuşuldu.
AKP’de de çok tartışılan biri. En çok tepki gören Bakanlar arasında olduğu kaydediliyor. “Müslüman’ı, Müslüman’la kavga ettiriyor” diyen AKP’liler var. Barzani yönetimi ile ilişkileri de sorgulanıyor. “Barzani yönetiminin menfaatinin bölgede denize çıkışı olan bir ülkeye entegre olmaktan geçtiğini” savunuyor. ABD’nin ve Özal’ın “Türkiye himayesinde Kürdistan” politikasına yakın görüşler dile getiriyor.
Dışişleri kadroları arasında “Akademik fantezileri için Türk dış politikasını kobay yaptı” diyenler giderek artıyor. Büyükelçilerin Fetullah okullarına destek vermesini, o okulları ziyaret etmesini istediği konusunda söylenti çok. Dışişleri kulislerinde büyükelçilikleri F tipi tarikatın bürosu haline getirdiği dillendiriliyor. Bu nedenle, yurt dışında F tipi elemanların Türk diplomatlarının amiriymiş gibi davranmasının bardağı taşırmak üzere olduğu bildiriliyor.
Hillary Clinton’la “çak” yapan fotoğrafı en çok yayınlanan fotoğraflarından biri. “Türkiye’nin dış politikasını en iyi anlatan fotoğraf” demek de mümkün.
Soğuk savaş yıllarında, “Türkiye’nin Moskova Büyükelçisini ABD, atar” sözleri çok duyulurdu. Sonra bu iş daha da ileri götürüldü. Başbakanların belirlediği Hükümet listesinin Çankaya’da nasıl değiştiğine hep şahit olduk. “Uyumlu” çalışma gerekçesiyle Ecevit’e bile Dışişleri Bakanının kim olacağının dikte edildiğini ilk ellerden dinlemiştim.
Bu nedenle Davutoğlu’nun parlamento dışından Dışişleri yapılmasının sırrı da hep merakımı çekti. Benzer yöntemlerin devam edip etmediğini öğrenme arzusu beni hep dürttü.
“Kim bu adam?” diye her Davutoğlu haberini en ince ayrıntısına kadar okumaya çalıştım. Davutoğlu’nun “stratejik derinliğinin” nerelere kadar uzandığını öğrenmeye gayret ettim.
Araştırmacı yazar Mustafa Yıldırım “Ortağın Çocukları” kitabında Moon tarikatıyla ilgili birçok bilgi var. CIA tarafından kurulduğu konusunda fazla bir tartışma da yok. Yıldırım’ın kitabında Davutoğlu’nun Boğaziçi Üniversitesinde asistanlık yaparken Moon tarikatının “Dünya Dindar Gençlik Seminerinde” Türkiye’yi temsil ettiğini belirtir. Kitabında Davutoğlu’nun Moon tarikatının çalışmalarını nasıl övdüğünü anlatır.
Moon tarikatının Malezyada’ki faaliyetleri de dikkat çekicidir. Dünyadan birçok ilahiyatçı ve tarikat ileri geleni akademisyen olarak ekipler halinde Malezya’ya gitmiş sonrasında da ülkelerinde uygun ortam bulununca önemli görevlere getirilmişlerdir. Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanlığı internet sitesinde, “1990 yılında, Malezya International Islamic University’de yardımcı doçent unvanı ile çalışmaya başladı” diye yazmaktadır.
Bir süre önce Abdullah Gül ile Suriye Devlet Başkanı Esad arasında yapılan görüşmeye Şam’da bulunan büyükelçinin alınmaması çok tartışılmıştı. Görüşmeye sadece Davutoğlu’nun alınması çok dikkat çekicidir.
Olay çok. Davutoğlu’nun yazdıklarını, yaptıklarını ve hakkında yazılanları okudukça, hiçbir şeyin tesadüf olmadığını daha iyi anladım.
“Birilerinin” işi şansa bırakmadığını gördüm.
Son Güncelleme: Pazar, 01 Temmuz 2012 19:41

Hiç yorum yok: