18 Kas 2011

Kozinoğlu’yla birlikte gömülmeyen sırlar


Kozinoğlu’yla birlikte gömülmeyen sırlar
Türkiye’nin yıllardır en çok merak ettiği ve kamuoyunun “Hayalet” lakabıyla tanıdığı MİT’çi Kaşif Kozinoğlu, geçtiğimiz Cumartesi akşamı tutuklu olduğu Silivri Cezaevi’nde hayatını kaybetti.
Kozinoğlu, yargılanacağı Odatv davasında 22 Kasım Salı günü ilk duruşmasına çıkacaktı. Duruşmasına 10 gün kala, henüz kesinleşmeyen bir nedenle hayatını kaybetti. MİT’çinin sır ölümüyle ilgili, bütün kamuoyunda olduğu gibi, Kozinoğlu’nun hem yakın çevresi hem de devre arkadaşlarının kafasında soru işaretleri gittikçe büyüyor. En büyük soru işareti ise Adalet Bakanlığı’nın ölüm sebebi olarak “ağır ve yoğun spor yapması” şeklindeki açıklamasının, Kozinoğlu’nun koğuş arkadaşları tarafından doğrulanmaması.
Kendi kaleminden
Kaşif Kozinoğlu’nun ölüm haberi duyulur duyulmaz, herkesin ilk tepkisi “Sırlarıyla öldü” oldu. Gazeteler “MİT’in kara kutusuydu” manşetleri attı. Ancak Kozinoğlu, sırlarının bir bölümünü ölmeden önce kendi el yazısıyla kaleme aldı ve bu notları Aydınlık’la paylaştı. Aydınlık, “Kendi el yazısıyla Kozinoğlu’nun sırları” yazı dizisini bugün başlatıyor.
Gündem değiştirecek mektup...
Fethullah Gülen cemaatinin Türk Cumhuriyetlerindeki örgütlenmesi... Cemaat hiyerarşisi ve işleyişi... MİTCIAcemaat bağlantıları... Hakan Fidan ve MİT’te yeni dönem... Abdullah Gül-Tayyip Erdoğan-Fethullah Gülen ilişkileri ve karşıtlıkları... Anayasa Mahkemesi ve AKP’ye kapatma davası... Mehmet Eymür ve Ergenekon tertibi... Eymür ve cemaat ilişkileri... Kaşif Kozinoğlu’ndan Türkiye gündemini sarsacak açıklama ve bilgileri el yazısından aynen kamuoyuyla paylaşıyoruz...
MİT'çi Kozinoğlu, ABD'nin Gülen okullarını nasıl kullandığını anlatıyor:
Gülen okullarının müdürleri CIA'ya rapor veriyor
1. Özbekistan, Rusya Federasyonu ve en son Türkmenistan Fethullah Gülen okullarını hangi gerekçe ile kapatıyorlar? “İrticai faaliyetler” Görevlilerden bir kısmı da anılan ülkelerdeki bağımsız mahkemelerde yargılanıp hapis cezası alıyor. Diğer kısmı söz konusu ülkeden kovuluyor.
2. Rusya Federasyonu anılan okulları kapatırken bir tespit yapıyor. Basına yansımıştır anılan tespit: söz konusu okulların, “ABD adına istihbari faaliyet gerçekleştirdikleri ve anılan okulların ABD’li istihbaratçıların barınma yuvaları olduğu...”
3. Anılan okulların faaliyet göstermesi için çok büyük meblağlarda para gerekmektedir. Anılan para Türkiye’deki bazı işverenlerin bağışlarından elde edilen paranın çok üzerindedir. Bu paraları ABD vermektedir. (N. Veren* de benzeri şekilde ifade ediyor.)
4. ABD, bu okulları sadece istihbarat ve barınma bağlamında değerlendirmiyor. ABD'nin esas amacı, “Söz konusu okullar sayesinde, İRAN’ın Asya’daki Fundamentalist akımını engellemek ve dengelemek.” 
5. Söz konusu okulların 1. düşmanı İRAN’dır. F. Gülen hareketi, ABD İRAN’ı sevmediği için İran’ı düşman bellemiştir.
Anılan ülkelerde belirttiğim şahıslar, özellikle okul müdürleri o ülkelere ilişkin raporlarını da, belli periyotlarda anılan ülkelerdeki CIA temsilcileri ile paylaşmaktadırlar. Ayrıca o şahıslar o ülkelerden bayanlarla evlenip, o ülkenin pasaportlarını da almaktadırlar...

*Nurettin Veren, Fethullah Gülen'in eski Başmuavini ve 35 yıllık yol arkadaşı 

Yarın: Yurtdışındaki Fethullah Gülen okulları nasıl çalışıyor? Kimlerle iş birliği yapıyor?

Kozinoğlu’yla Birlikte Gömülmeyen Sırlar-2
Tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nde Cumartesi günü henüz bilinmeyen bir nedenle hayatını kaybeden MİT’çi Kaşif Kozinoğlu’nun ölmeden kısa süre önce Aydınlık’a ulaştırdığı mektubunun dün yayımladığımız ilk bölümü geniş yankı uyandırdı. Aydınlık, Kozinoğlu’nun kendisiyle birlikte mezara gömülmeyen sırlarını kamuoyunun önüne sermeye başlamışken, diğer gömülmeyen sırları ise örtülmeye çalışıldı. Kozinoğlu’nun Silivri Cezaevi’nde el yazısıyla hazırladığı 40 sayfalık savunmasına savcının el koyduğu öğrenildi. Cezaevi kaynaklarından edinilen bilgiye göre, Kozinoğlu, mahkemeye sunmak üzere çok etkili bir savunma hazırladı. Savcı, Kozinoğlu’nun 40 sayfalık savunmasına koğuşuna giderek el koydu. Şimdi yazı dizisine başladığımız bu mektup daha da önem kazandı.
‘Para kaynağı ABD’
Dün yayımladığımız bölümde Kozinoğlu, yurt dışında özellikle de Türk Cumhuriyetlerindeki Fethullah Gülen’e bağlı okulların ABD ve CIA ile bağlantılarını anlatıyordu. “Gülen okullarının müdürleri CIA’ya bulundukları ülkelere ilişkin rapor veriyor” diyen Kozinoğlu, söz konusu okulların para kaynağını da söyle ifade etmişti: “Anılan okulların faaliyet göstermesi için çok büyük meblağlarda para gerekmektedir. Gereken para Türkiye’deki bazı işverenlerin bağışlarından elde edilen paranın çok üzerindedir. Bu paraları ABD vermektedir.”
Uzun yıllar MİT Asya Ülkeleri Daire Başkanvekilliği görevini yapan Kozinoğlu, mektubunun bugün yayımlayacağımız bölümünde ise Fethullah Gülen cemaatinin Türk Cumhuriyetlerinde bürokrasi ve büyükelçiliklerde nasıl örgütlendiğini, söz konusu ülkelerin Gülen cemaatine karşı nasıl mücadelede verdiğini anlatıyor. İşte Kozinoğlu’nun anlatımıyla Orta Asya Türk Cumhuriyetlerindeki cemaat örgütlenmesinin şifreleri...
‘Büyükelçilikler, THY ve TİKA cemaat ofisi gibi’
Kaşif Kozinoğlu, Türk Cumhuriyetlerinde büyükelçilikler, THY ve Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı’nın (TİKA) Gülen cemaatinin ofisleri gibi kullanıldığını anlatıyor
“Kırgızistan’da uzun yıllardır ve halen tüm okulların başında olan şahıs Orhan İnandı, aslında Fethullah Gülen’in ‘Asya İmamı’dır. Kırgız Devleti ile irtibatlı olan esasen odur. Büyükelçiden hiçbir farkı yoktur. TC Devleti de bu şahıs üzerinden Kırgız yönetimi ile irtibat kurmaktadır. Anılan şahıs Kırgızistan’da, F. Gülen cemaatinin bilgisi dışında gizli bir şahsi servet de edinmiştir. Haremi vardır. Lüks içinde yaşamaktadır. Kırgızistan servisi tarafından angaje edilmiştir. Kırgız gizli servisi her adımını bilmektedir. Anılan Kırgız servisine de F. Gülen cemaatini anlatmaktadır. Kırgızlar, F. Gülen’in okullarına muhtaç oldukları için şu an itibarıyla kapatamamaktadırlar. Orhan İnandı’dan elde ettikleri tüm bilgileri, Rus ve Çin servisine aktarmaktadırlar. Aslında Rusya ve Türkmenistan’daki okullar, Orhan İnandı’nın verdiği bilgiler sonrası kapatılmıştır.
‘Türkiye parsel parsel satılıyor’
Ayrıca Kırgızistan, Kazakistan, Türkmenistan, Azerbaycan, Afganistan, Tacikistan’daki Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı (TİKA), Türk Hava Yolları (THY), büyükelçiliklerdeki eğitim, ticari, ekonomik, din ve kültür müşavirliklerinin tamamı F. Gülen’ciler tarafından kapatılmıştır. Söz konusu ülkelerde F. Gülen’ci olmadan iş yapmak, ticaret vb. hiçbir faaliyet yaptırılmamaktadır. TİKA-büyükelçilik-THY’nin açık olduğu (faaliyet yürüttüğü) yerlerde okullar ve işadamları bir ekip şeklinde çalışmaktadır. Tüm bu söylediğim gruplar, bu ülkelerde barınabilmek, ülkeden atılmamak için anılan ülkelerin gizli servislerine aynı zamanda verdikleri bilgilerle, Türkiye’yi de parsel parsel satmaktadırlar.
‘ABD okullar kapanmasın diye uğraşıyor’
Türkmen Başı’nın ölümü sonrası Türkmenistan Cumhurbaşkanı olan Berdimuhammedov, öncelikle bakan yardımcılığına kadar yükselen, Türkmenistan sayesinde çok büyük paralar kazanan Ahmet Çalık’ı bitirmiş, gücünü elinden almış ve son olarak da F. Gülen’in okullarını kapatarak aslında çok büyük bir maddi damarı da kesmiştir. İşte Rusya Federasyonu’ndan sonra Türkmenistan’da da okulların kapatılması F. Gülen grubunu çıldırtmıştır. Şimdi kesinlikle sıra Azerbaycan ile Kazakistan’a gelecektir. Bu kapatma olayı fakir olmaları nedeniyle en son Afganistan vb. bölge ülkelerinde olur. Özbekistan’dan sonra Türkmenistan’da da bu okullar kapanmasın diye, ABD’nin çok uğraşısı olmuştur. Ancak RF (Rusya Federasyonu), Özbekistan ve Türkmenistan, anılan okulları ülke güvenlikleri ve Nurculuk faaliyeti yapmaları dolayısıyla kapatmaktadır.
‘Nurculukla mücadele departmanı’
Asya’da en yoğun Kırgızistan’da yerleşik durumdadırlar. Özbekistan, F. Gülen faaliyetlerine hiçbir şekilde müsade etmemekte. Yakaladığında ülkeye iade etmiyor, yargılayıp hapse attırıyor. Ancak Özbekistan, her yönüyle bölgenin en önemli stratejik ülkesi olması bağlamında her yolu deneyerek bu ülkeye girmeye çalışmaktadır. Özbekler de bunları kısa sürede yakalamaktadır. Özbek İçişleri Bakanlığı’nda Nurculukla mücadele departmanı kurulmuştur (1994). Aynı yıl Özbekler Türkiye’de çeşitli okullarda okuyan tüm talebelerini geri çekmiş ve Özbekistan’daki okullarını kapatmıştır. Özbekistan’daki büyükelçilikte din müşaviri yoktur.
‘Salih, Başbakanlık tarafından korunuyor’
Dışişleri Bakanlığı mensupları, her şeyi tüm çıplaklığıyla bilmelerine rağmen korkudan bu konuda merkezlerine kripto çekememektedir. Özbekistan lideri İslam Kerimov’un muhalifi Muhammed Salih, ABD ve F. Gülen organizesi ile Türk topraklarında barındırılmakta, başbakanlık tarafından korunmaktadır. Muhammed Salih’in kızı ile Emine Erdoğan’ın çok yakın bir arkadaşı evlenmiştir. M. Salih, ABD’nin terör örgütleri listesinde yer alan Özbekistan’a muhalif İslami Hareket adlı terör örgütü ile direkt olarak irtibatlıdır ve örgüte para yardımı yapmaktadır.”

PDFYazdır
Kozinoğlu’yla Birlikte Gömülmeyen Sırlar-3
MİT’çi Kaşif Kozinoğlu’nun Silivri Cezaevi’nde sır ölümü nasıl aydınlanır bilemeyiz. Ancak Kozinoğlu’nun Aydınlık’a mektubu çok önemli konuları aydınlatacak. 3 gündür yayımladığımız Kozinoğlu’nun mektubundan bölümleri, bu konuda iz sürmek isteyenlerin dikkatine sunuyoruz. Son yıllarda MİT’te yaşanan tasfiye ve dönüşüm, Aydınlık okurlarının yabancı olduğu bir konu değil. Ancak yıllardır MİT’in ciğerinde yer almış, MİT Orta Asya Ülkeleri Daire Başkanvekili Kozinoğlu’nun anlatımları, MİT’in fotoğrafını daha da berraklaştırıyor. İşte Kozinoğlu’nun el yazısıyla MİT’te son durum ve Hakan Fidan...
MİT’çi Kozinoğlu anlatıyor: Tayin ve terfileri Gülen cemaati yapıyor
‘Emniyet’ten sonra sıra MİT’te’
“Hakan Fidan’ın MİT’e gelişi ile söz konusu okullarda (Fethullah Gülen okullarında) çalışan öğretmenlerden birçok isim MİT’e davet edilmiş ve MİT’te göreve başlamıştır. Emniyet Genel Müdürlüğü gibi MİT de F. Gülen cemaatine mensup kişilerce ele geçirilmek üzeredir.
‘Gerektiğinde içki de içerler’
F. Gülen okullarında görev yapan personel, gerekirse eşinin başını açar. Çok az maaş aldıklarını ifade ederler. Lüks içinde yaşarlar. Gerektiğinde içki de içerler. F. Gülen’in okullarını kapatan ülkelerin “kapatma” nedenlerinin metinleri yayınlanırsa bu F. Gülen için ağır bir darbe olur.
‘Gülen tek başına Apo gibi’
Dünya genelinde 800’e yakın F. Gülen okulu vardır. F. Gülen tek başına Apo gibi! Yani kendisinden sonra bir ikinci şahsın olmasına izin vermeyen bir kişilik. F. Gülen neden ABD’ye gitti? Cemil Çiçek Adalet Bakanı iken ‘Türkiye’ye dönebilir’ demesine rağmen neden hâlâ Türkiye’ye dönmüyor? Dönecek mi? Dönecekse ne zaman dönecek?
‘ABD, dönmesine izin vermiyor’
F. Gülen, Türkiye’ye dönmeye korkuyor. Ayrıca ABD dönmesine izin vermiyor. ABD ne zaman verirse izni, o zaman döner. Nurettin Veren bulunup konuşturulmalı. Bu konu çok önemlidir! O adam çok şeyi belgeli anlatacaktır.
‘Atatürk düşmanı yetiştirilir’
Tüm F. Gülen okullarında görev yapan öğretmenler ışık evlerinde yetiştirilmiş gençlerdir. Sorulduğunda ‘askerlik görevlerini yaptıklarını’ söylerler. F. Gülen okullarının talebeleri özenle seçilir. O ülkedeki bürokrat, siyasetçi ve diğer ileri gelenlerin çocuklarıdır. Amaç o nesille, o ülkeyi ileride ele geçirmektir. N. Veren’in açıkladığı milyarlarca dolarlık mal varlığının kaynağı nedir? Bu para birçok ülkenin hazinesinde mevcut değildir. Okullarda görevli öğretmenler, bulundukları ülkenin şartlarına ayak uydurur. Her okulda Atatürk köşesi vardır. Bu, aslında takiyedir. Okullarda talebelere risaleler ezberlettirilir. Atatürk düşmanı olarak yetiştirilirler (dünyadaki bütün okullarda).


Gülen okullarının müdürleri CIA'ya rapor veriyor
1. Özbekistan, Rusya Federasyonu ve en son Türkmenistan Fethullah Gülen okullarını hangi gerekçe ile kapatıyorlar? “İrticai faaliyetler” Görevlilerden bir kısmı da anılan ülkelerdeki bağımsız mahkemelerde yargılanıp hapis cezası alıyor. Diğer kısmı söz konusu ülkeden kovuluyor.
2. Rusya Federasyonu anılan okulları kapatırken bir tespit yapıyor. Basına yansımıştır anılan tespit: söz konusu okulların, “ABD adına istihbari faaliyet gerçekleştirdikleri ve anılan okulların ABD’li istihbaratçıların barınma yuvaları olduğu...”
3. Anılan okulların faaliyet göstermesi için çok büyük meblağlarda para gerekmektedir. Anılan para Türkiye’deki bazı işverenlerin bağışlarından elde edilen paranın çok üzerindedir. Bu paraları ABD vermektedir. (N. Veren* de benzeri şekilde ifade ediyor.)
4. ABD, bu okulları sadece istihbarat ve barınma bağlamında değerlendirmiyor. ABD'nin esas amacı, “Söz konusu okullar sayesinde, İRAN’ın Asya’daki Fundamentalist akımını engellemek ve dengelemek.” 
5. Söz konusu okulların 1. düşmanı İRAN’dır. F. Gülen hareketi, ABD İRAN’ı sevmediği için İran’ı düşman bellemiştir.
Anılan ülkelerde belirttiğim şahıslar, özellikle okul müdürleri o ülkelere ilişkin raporlarını da, belli periyotlarda anılan ülkelerdeki CIA temsilcileri ile paylaşmaktadırlar. Ayrıca o şahıslar o ülkelerden bayanlarla evlenip, o ülkenin pasaportlarını da almaktadırlar...

*Nurettin Veren, Fethullah Gülen'in eski Başmuavini ve 35 yıllık yol arkadaşı 

Yarın: Yurtdışındaki Fethullah Gülen okulları nasıl çalışıyor? Kimlerle iş birliği yapıyor?
Fehmi Koru’nun kardeşi...
Dışişleri Bakanlığı da F. Gülen cemaati tarafından tamamen ele geçirilmiştir. Kurumları ele geçirirken önce personel departmanı’nı ele geçirirler. Örneğin F. Koru’nun (Fehmi Koru) kardeşi Naci Koru, Dışişleri Bakanlığı’nın personel işlerinden sorumlu müsteşar yardımcısıdır. Daha birkaç yıl öncesinde Şikago Başkonsolosu idi. Bunlar atlaya zıplaya ve hiçbir hiyerarşi dinlemeden gitmektedir. Dışişleri Bakanlığı, cemaatçi olmasa bile F. Gülen’in personelinden korkmaktadır. Yurt dışını ziyaret eden tüm siyasetçiler F. Gülen okullarına mutlaka uğrarlar. Onlardan hediye ve para zarfları alırlar.
Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı (TİKA), tamamen F. Gülen’in kontrolündedir. Dışişleri Bakanlığı bazı konularda, büyükelçilikleri değil, anılan okulların (Gülen okulları) müdürlerini ve o ülkenin TİKA sorumlularını muhatap almaktadır. Korkmaları nedeniyle Dışişleri mensupları bu duruma seslerini çıkaramamaktadır. Emniyet Genel Müdürlüğü’nde (EGM) olduğu gibi, Dışişleri’nde de tayin ve terfileri F. Gülen cemaati yapmaktadır. Birkaç ay içerisinde MİT’te de yapmaya başlayacaktır.”

Yüksek yargıdan bir yetkili: Anayasa Mahkemesi’ne şantajla Başkan seçildi

Yüksek yargıdan bir üst düzey yetkili, AKP’nin kapatılma davası dışında Haşim Kılıç’ın Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’na seçilmesinin de “Serdar Özgüldür’ün intihali” şantajının etkili olduğunu bildirdi.

Kaşif Kozinoğlu’nun yaşamını yitirmeden önce el yazısı ile Aydınlık’a “Anayasa Mahkemesi üyesi Serdar Özgüldür’ün intihal yaptığı hususu Fehmi Koru tarafından tespit edilmiş ve bu olayı gündeme getirme tehdidi Özgüldür’e o malum tarihi oy verdirtilmiştir” açıklamasından sonra yeni bir gelişme yaşandı.
Aydınlık’ı arayarak konu ile ilgili bilgi veren yüksek yargıda görev yapmış üst düzey bir yetkili, şunları söyledi:

‘İntihal davası örtbas edildi’

“Sadece AKP’nin kapatılma davasında değil, Haşim Kılıç’ın Anayasa Mahkemesi Başkanı seçilmesi sırasında da aynı yöntem izlendi. İntihal davası şantaj yapılarak oy alındı. Haşim Kılıç, 6’ya 5 oyla Anayasa Mahkemesi Başkanı oldu. Kılıç’a oy veren 6 kişinin de özel öyküleri var. Bir gün bunlar yayınlanır. İntihal davasının yargı konusu olmaması için gerekli girişimler ve baskılar yapıldı ve konunun bugüne kadar kapalı kalması sağlandı. Bunun için de bu şantajdan yararlanan kişiler büyük çaba gösterdi.”
EL KAİDE BU RESMİN NERESİNDE?
PDFYazdır
Dizinin dibinde oturduğu adam terör örgütü lideri
.Kaşif Kozinoğlu, Başbakan Erdoğan’ın da önünde diz çöktüğü terör örgütü lideri için şunları söylüyor: Usame Bin Ladin liderliğindeki El Kaide esas olarak Gülbettin Hikmetyar tarafından himaye edilip büyütüldü
Kaşif Kozinoğlu, ölmeden önce Aydınlık’a gönderdiği açıklamada, Usame Bin Ladin liderliğindeki El Kaide’nin esas olarak Gülbettin Hikmetyar tarafından himaye edilip büyütüldüğünü belirtiyor. Kozinoğlu, Tayyip Erdoğan’ın Asya ve bütün dünyanın istikrarını bozan “Hizb-i İslam” terör örgütünün lideri Hikmetyar’dan ilham aldığını belirtiyor ve Ömer Dinçer’in de Hikmetyar ile irtibatlı olduğunu söylüyor.
Hizb-i İslami’nin lideri

İşte yıllarca o bölgede çalışmış olan Kozinoğlu’nun anlatımıyla El Kaide-Ladin ve AKP...

“Gülbettin Hikmetyar, halihazırda terör örgütleri listesinde yer alan ve ABD’nin başına 15 milyon dolar koymuş olduğu bir terör örgütü lideridir. Dünyada terör, uyuşturucu, insan kaçakçılığının ana kaynağını oluşturan Peştunlardan olan Hikmetyar, Taliban ile ortaklaşa terör eylemleri gerçekleştiren Hizb-i İslami’nin lideridir. Zaman zaman Pakistan’ın Peşaver şehrindeki Şemse-tu kampında, zaman zaman İran’ın Meşhed, Zahodan, Tahran ile Afganistan’ın Celalabad şehrinin Kunar Vadisi’nde saklanan Gülbettin Hikmetyar, ülkesi Afganistan’ın, Asya’nın ve bütün dünyanın istikrarını bozan önemli terör örgütü liderlerinden biridir.

Hikmetyar, 1996 yılında ikinci kez Usame Bin Ladin’i Afganistan’a (Ladin, Afganistan’a Sudan’dan gelmiştir) kabul eden, Ladin’in liderliğini yaptığı El Kaide’ye Afganistan ve Pakistan’da barınma ve eğitim alanları sağlayan teröristtir. Sonra da Ladin’i Taliban’la ortaklaştırmış ve El Kaide’yi tüm dünyanın başına bela yapmıştır. Hikmetyar esas adamdır...”
‘Hükümetin Molla Ömer’le irtibatı var’
“Şimdi Türkiye’yi yöneten Başbakan Tayyip Erdoğan, işte bu teröristin dizlerinin dibine oturmuş ve bu teröristten ilham almıştır. Öte yandan; sonradan bakan olan intihalci Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer de diğer bir Gülbettin Hikmetyar hayranı ve irtibatlısıdır. Bu hükümetin Taliban lideri Molla Muhammed Ömer ile de bire bir irtibatı vardır...” diyen Kozinoğlu, “Gerekirse, Usame Bin Ladin ve 11 Eylül saldırısıyla ilgili gerçekleri gündeme getirebiliriz” ifadesini kullanıyor.
Kozinoğlu’ndan, Deniz Feneri soruşturmasıyla ilgili çok önemli açıklama: Deniz Feneri dosyasındaki 4 CD’yi Sinirlioğlu sızdırdı
Üst düzey MİT görevlisi Kaşif Kozinoğlu, ölmeden önce Aydınlık’a yaptığı açıklamalarda, Alman mahkemelerinin “Yüzyılın soygun hareketi” diye tanımladığı Deniz Feneri yolsuzluğuyla ilgili önemli bilgiler verdi. Kozinoğlu, Almanya’nın Deniz Feneri’nin Türkiye ayağındaki dava için gönderdiği belgeler arasındaki AKP için “çok tehlikeli” olan 4 CD’nin, Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu tarafından AKP’ye sızdırıldığını açıkladı. Kozinoğlu’nun “AKP için çok tehlikeli” dediği 4 CD’nin içeriği ve akıbeti aydınlatılmayı bekliyor.
İşte Kaşif Kozinoğlu’nun Deniz Feneri davasıyla ilgili çok önemli açıklamaları:

‘Almanya bazı belgeleri göndermedi’“Almanya, Deniz Feneri yolsuzluğunu bulmuş ve ‘yüzyılın yolsuzluğu’ ilan etmiştir. Birinci davayı açmış, hapis cezası verdiği şahısların sorgularından kendilerinde eksik olan AKP ve Tayyip Erdoğan’a kadar uzanan bilgi ve belgeleri temin etmiştir. Bu sorguları, Alman gizli servisi BND ve iç servisin uzman personeli gerçekleştirmiştir. Ayrıca Almanya, Deniz Feneri’nin Türkiye’deki mahkeme safahatını da yakın tarihe almıştır. Almanya sonucun bu olacağını çok iyi biliyordu. Hatta dava bile açılamayacağını düşünüyordu. Davanın açılmasına ve gerçekleştirilen tutuklamalara şaşırdılar.

Dışişleri üzerinden...
TC Adalet Bakanlığı, Deniz Feneri evraklarını Almanya’dan gelen dosyaların içeriğine bakabilmek için Dışişleri Bakanlığı üzerinden istemiştir. Tabii Almanya elindeki belgelerin tamamını göndermemiştir. Ancak AKP, gönderilen belgeler arasında kendileri için tehlikeli olan 4 CD’yi Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu vasıtasıyla temin etmiştir.

‘Gülen ve Gül’ün adamıdır’
Sinirlioğlu, şu andaki rezil dış politikanın sorumlusudur. Çocuğu ABD’de okumaktadır. CIA tarafından numaralanmıştır. Sinirlioğlu, Hakan Fidan’ı MİT’in başına getirtenlerden de biridir. Esasen Fethullah Gülen ve Abdullah Gül’ün adamıdır. İlk büyükelçilik görevini İsrail’de yaptığı için aynı zamanda İsrail’in de adamıdır. En büyük ideali, müsteşarlık sonrası ABD’ye büyükelçi olmaktır. Eşi de büyükelçidir.”

Kozinoğlu, Dışişleri Müsteşarı Sinirlioğlu’nun oğlu için “CIA tarafından numaralandırıldı” demişti
Üst düzey MİT yöneticisi Kaşif Kozinoğlu, ölmeden önce Aydınlık’a yaptığı açıklamalarda, Alman mahkemelerinin “Yüzyılın soygun hareketi” diye tanımladığı Deniz Feneri yolsuzluğunda Dışişleri Feridun Sinirlioğlu’nun oynadığı kritik rolü açıklamıştı. 24 Kasım günlü Aydınlık’ta yayımlanan açıklamalarında Kozinoğlu, Almanya’nın Deniz Feneri’nin Türkiye ayağındaki dava için gönderdiği belgeler arasındaki AKP için “çok tehlikeli” olan 4 CD’yi, Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu’nun AKP’ye sızdırdığını ortaya koymuştu. Kozinoğlu’nun açıklamalarında önemli bir nokta da Sinirlioğlu’nun ABD’de okuyan oğluyla ilgili olan bölüm. Kozinoğlu, Dışişleri Müsteşarı’nın oğluyla ilgili şunları söylemişti: “Sinirlioğlu’nun çocuğu ABD’de okumaktadır. CIA tarafından numaralanmıştır.”
İstihbarat uzmanları değerlendirdi

Kozinoğlu’nun Sinirlioğlu’nun oğlu için “CIA tarafından numaralandırmıştır” demesi dikkat çekti. İstihbarat uzmanlarına numaralandırmanın ne demek olduğunu sorduk. İstihbarat uzmanları “Numaralandırma”nın karşılığının “Güvenilir eleman” olduğunu belirtti. Uzmanlar, “güvenilir eleman”ın ihtiyaç duyulduğunda ABD ve istihbarat örgütü CIA tarafından kullanılabileceğini ifade etti.
‘Fethullah Gülen ve Gül’ün adamı’
Kozinoğlu Sinirlioğlu için şunları söylemişti: “TC Adalet Bakanlığı, Deniz Feneri evraklarını Almanya’dan gelen dosyaların içeriğine bakabilmek için Dışişleri Bakanlığı üzerinden istemiştir. Tabii Almanya elindeki belgelerin tamamını göndermemiştir. Ancak AKP, gönderilen belgeler arasında kendileri için tehlikeli olan 4 CD’yi Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu vasıtasıyla temin etmiştir. Sinirlioğlu, şu andaki rezil dış politikanın sorumlusudur. Çocuğu ABD’de okumaktadır. CIA tarafından numaralanmıştır. Sinirlioğlu, Hakan Fidan’ı MİT’in başına getirtenlerden de biridir. Esasen Fethullah Gülen ve Abdullah Gül’ün adamıdır. İlk büyükelçilik görevini İsrail’de yaptığı için aynı zamanda İsrail’in de adamıdır. En büyük ideali, müsteşarlık sonrası ABD’ye büyükelçi olmaktır. Eşi de büyükelçidir.” (24 Kasım 2011, Aydınlık)

Üst düzey MİT yöneticisi Kaşif Kozinoğlu AKP’nin nasıl kapatılmadığını anlatıyor: Fehmi Koru’dan mahkeme üyesine ‘intihal’ şantajı
‘Anayasa Mahkemesi üyesi Serdar Özgüldür’ün, intihal yaptığı hususu Fehmi Koru tarafından belgeli olarak tespit edilmiş ve bu olay gündeme getirilme tehdidi ile Özgüldür’e o malum ‘tarihi oy’ verdirilmiştir'
Silivri Cezaevi’nde henüz belirlenemeyen bir sebeple hayatını kaybeden MİT Asya Masası Başmüşaviri Kaşif Kozinoğlu, ölmeden önce Aydınlık’a yaptığı açıklamalarda, AKP’ye kapatma davasıyla ilgili gündemi sarsacak önemli açıklamalarda bulundu. Kozinoğlu açıklamalarıyla Anayasa Mahkemesi’nin AKP’yi “laiklik karşıtı eylemlerin odağı” olmakla mahkum etmesine rağmen kapatmamasının şifrelerini veriyor. Kapatılma kararı için 1 tane daha “kapatılsın” oyunun gerektiğini hatırlatan Kozinoğlu, askeri kontenjandan AYM üyeliğine atanan Hakim Albay Serdar Özgüldür’ün şantajla “kapatılmasın” oyu verdiğini açıklıyor. Kozinoğlu, Özgüldür’e santaj yapanı da açıklıyor: Abdullah Gül’e yakınlığıyla bilinen Taha Kıvanç takma adlı Star Gazetesi yazarı Fehmi Koru. Santaja konu olan olay ise Özgüldür’ün akademik çalışmasında “intihal” yaptığı iddiası. Kozinoğlu olayı şöyle anlatıyor: “Serdar Özgüldür’ün, intihal yaptığı hususu gazeteci Fehmi Koru tarafından belgeli olarak tespit edilmiş ve bu olay gündeme getirilme tehdidi ile Serdar Özgüldür’e “O” malum tarihi oy verdirilmiştir” diyor.
Serdar Özgüldür’ün kardeşi, Harp Okulu’nda görevli Ayhan Özgüldür ve eşinin, Fehmi Koru ve ailesi ile çok “sıkı fıkı” olduğunu belirtiyor. Kozinoğlu, Ayhan Özgüldür’le ilgili çok ciddi bir bilgiyi gündeme getiriyor: “Ayhan Özgüldür, Fethullah Gülen‘in Harp Okulu’ndaki İMAMI’dır!”

İşte Kozinoğlu’nun ifadeleriyle AKP’ye kapatma davası...
“AKP’yi esasen kapattırmayan, “kapatılsın” oyu vermeyen, askeri kontenjandan Anayasa Mahkemesi üyeliğine atanan Hkim Albay Serdar Özgüldür’dür. Serdar Özgüldür’ü, Anayasa Mahkemesi’ne üye yaptıran emekli Org. Yaşar Büyükanıt’tır.

Özgüldür, AKP’nin “laikliğe karşı eylemlerin odağı olduğunu” kabul etmesine rağmen, ‘Kapatılsın’ yönünde oy vermeyerek (6 olan “kapatılsın” oyunun, 7’ye yükselmesini önleyerek) kapatma kararının hayata geçirilmesini engellemiştir... Serdar Özgüldür’ün, intihal yaptığı hususu gazeteci Fehmi Koru tarafından belgeli olarak tespit edilmiş ve bu olayı gündeme getirme tehdidi ile Serdar Özgüldür’e o malum ‘tarihi oy’ verdirilmiştir.

‘Tümg. Çubuklu biliyor’
55 yaşında olan ve 65 yaşına kadar Anayasa Mahkemesi Başkanlığı yapabilmek uğruna, bir asker olarak Cumhuriyeti, tarihi boyutları ile satabilen Serdar Özgüldür, bakalım 65 yaşına kadar görevinde kalabilecek mi? Ve tarih sayfalarında nasıl yer alacak? Anayasa Mahkemesi üyeliği gibi kıyak bir göreve gelen bir subay AKP’yi kapattırmamıştır. Gerçek budur! Söz konusu gerçeği de en iyi Genelkurmay Adli Müşaviri Tümgeneral Hıfzı Çubuklu bilmektedir.

AKP’yi kapatmayan bir subaydır. Adı da Serdar Özgüldür’dür. Sana Anayasa Mahkemesi hayırlı olsun! Harp Okulu’nda yediğin yemekler ise haram!.. Balyoz’dan yatan subaylara özellikle duyurulur. Gerçekleri bilelim değil mi?

Bir çok komplo, bu tip gündemlerle  doğrularla engellenir.

Türkiye doğruları bilmeye başlayacak artık.

Hakikatler Türkiye’yi özgür kılacak!
‘Mehmet Eymür, Gülen’den 50 bin dolar maaş alıyor’
MİT Orta Asya Ülkeleri Daire Başkanvekili Kaşif Kozinoğlu, ölmeden önce Aydınlık’a yaptığı açıklamalarda, ki MİT Kontrterör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür’ün, ABD’den Ergenekon tertibini kurgulamak için geri döndüğünü açıkladı. İstanbul’daki Fethullahçı polislerle Eymür’ün sık sık görüştüğünü belirten Kozinoğlu, Eymür’ün eski Ergenekon savcısı Zekeriya Öz ve Turan Çolakkadı ile her hafta mutlaka görüştüğüne dair MİT’in elinde bilgi olduğunu ifade etti
Kaşif Kozinoğlu açıklıyor...

'Mehmet Eymür, Fethullah Gülen’den maaş almaktadır. Gülen’in tüm faaliyetlerini iyi bilen diğer bir şahıs da halen ABD’de öğretim görevlisi olan Soner Çağaptay’dır. Çağaptay, Gülen’in tüm sırlarını bilmektedir.'
Ayrıca Mehmet Eymür’ün çok yüksek maaş aldığı (ayda 50 bin dolar) ABD’den, Ergenekon’u kurgulamak üzere Türkiye’ye geri döndüğü; hakkındaki tüm davalardan Gülen mensubu yargıçlarca sıyırdığı; İstanbul’da Fethullahçı polislerce sıkı sıkıya korunduğu; eski Ergenekon savcısı Zekeriya Öz ve Turan Çolakkadı ile her hafta mutlaka görüştüğüne dair MİT’in elinde belge ve bilgiler mevcuttur. Mehmet Eymür, Emre Taner tarafından da korunmuştur.

‘Gülen, koyu bir İsrail yandaşı’

Fethullah Gülen koyu bir İsrail yandaşıdır. Bunun için Mavi Marmara olayında ‘Muktedir olanın sözünü dinleyecektin’ diyerek Tayyip’e adeta fırça atmıştır. F. Gülen-İsrail, F. Gülen-İran, Tayyip Erdoğan-İsrail arasındaki olaylar ve ilişkiler, Fethullah Gülen’in bir diğer yumuşak karnıdır.”

‘Esas adamı Gül’dür’
“Abdullah Gül mü, Recep Tayyip Erdoğan mı aşamasına gelindiğinde Fethullah Gülen kesinlikle Gül’ü tutacaktır. Gül, her ABD’ye gidişinde gizlice Fethullah Gülen ile buluşmuştur. Fethullah Gülen’in esas adamı Abdullah Gül’dür. Tayyip, menfaat ilişkisi içindedir. New York Başkonsolosu Mehmet Samsar (Abdullah Gül’ün eski özel kalem müdürü) F. Gülen’e iyi bakabilmek için uzun yıllardır başkonsolosluğu sürdürmektedir.

Tayyip Erdoğan bu nedenle istemeye istemeye Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı yapmıştır. (Hakan Fidan, Gül’ün adamıdır. Yani Gülen’in aynı zamanda...) Esas kırılma, Tayyip Erdoğan’ın devlet başkanlığı arzusunda, seçim dönemi geldiğinde yaşanabilir. Gül, bir 5 yıl daha Cumhurbaşkanı olabilir. Bu da Tayyip Erdoğan’ın bütün planlarını suya düşürür. Fethullah Gülen ile Tayyip Erdoğan aslında kesinlikle birbirini sevmemektedir.”
Üst düzey MİT yöneticisi Kozinoğlu’ndan çok çarpıcı açıklama:
Tayyip’in ‘gizli hesap’ bilgilerini CIA’ya Arınç verdi
Üst düzey MİT yöneticisi Kaşif Kozinoğlu, Tayyip Erdoğan’ın İsviçre bankalarındaki gizli hesaplarıyla ilgili bilgileri CIA’ya Bülent Arınç’ın verdiğini açıkladı. Kozinoğlu; Cemil Çiçek, Abdüllatif Şener, Nevzat Yalçıntaş ve Salih Kapusuz’un da Rus istihbaratına Erdoğan ve AKP’ye ilişkin hassas bilgiler ulaştırdığını belirtti
Aydınlık dün, Wikileaks belgelerinde de geçen “Tayyip Erdoğan’ın gizli hesapları”yla ilgili çok önemli bir haber yayımladı. Uzun zamandır tartışma konusu olan gizli hesaplarla ilgili ilk net bilgileri kamuoyuyla paylaştı. Üst düzey MİT yöneticisi Kaşif Kozinoğlu, ölmeden kısa süre önce Aydınlık’a yaptığı açıklamada, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın İsviçre bankalarında 8 ayrı hesapta yaklaşık 800 milyon dolar parası olduğunu ifade etti. Kozinoğlu, bu gizli hesapların belgelerini Alman istihbarat örgütü BND’nin 30 milyon Euro karşılığında İsviçre’de bir banka müdüründen temin ettiğini ve Erdoğan’a karşı koz olarak kullandığını kaydetti. Bu belgelerin ABD istihbaratının da elinde olduğunu belirten Kozinoğlu, CIA’nın elindeki bu belgeleri Türkiye’deki kaynaklardan hatta AKP içinden temin ettiğini dile getirdi. Kozinoğlu, Erdoğan’ın hesaplarıyla ilgili CIA’ya kaynak sağlayan kişinin de Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç olduğunu açıkladı.

‘Kaynak AKP’liler’

İşte Kaşif Kozinoğlu’nun gündem yaratacak o açıklaması:

“Aynı belgeler CIA’nın elinde de mevcuttur. CIA bu belgeleri Türkiye’deki kaynaklarından temin etmişti. Söz konusu kaynaklar, Bülent Arınç ve ona yakın AKP’lilerdir. Belgelerin temin edilmesi sonrası, ABD’nin Ankara Büyükelçisi söz konusu 8 hesabı mesaj olarak merkezine yazmıştır. Bu mesaj Wikileaks’te de yayınlanmıştır.” Kozinoğlu, aynı belgelerin MİT Müsteşar Yardımcısı Ahmet Köksoy ve Bülent Arınç’a çok yakın olan diğer MİT Müsteşarı Aydın Güler’de de bulunduğunu belirtiyor. Kozinoğlu bu açıklamalarıyla, Wikileaks belgeleriyle gündeme gelen ve tartışma yaratan “Erdoğan’ın gizli hesapları”na ilişkin ilk kez net bilgiler veriyor.
Üst düzey MİT yöneticisi Kozinoğlu’ndan çarpıcı mesaj: BENİ ÖLDÜRECEKLER
Geçtiğimiz Cumartesi Silivri Cezaevi’nde hayatını kaybeden Kaşif Kozinoğlu, ölmeden kısa süre önce gönderdiği açıklamada “Öldürmek dahil her şeyi yaptırabilir” diyor. İşte Kozinoğlu’nun “Sona geldi” başlıklı mesajı:
“Dünyanın demokratik olan olmayan hiçbir ülkesinde, hatta Hitler Almanya’sında bile gazetecilerle yapılan toplantı gibi bir toplantı gerçekleştirilmemiştir. Resme bir bakalım: Tüm büyük gazete patronları aynı anda (hepsi birer muhabir gibi) önlerindeki kağıda not alıyor.
Recep Tayyip Erdoğan dikte ettiriyor.
‘Çok korkuyorlar’
Tek mikrofon RTE’nin önünde mevcut. Yani konuşma hakkı sadece ona verilmiştir. Diğerlerine soru sorma hakkı bile tanınmamıştır. Bu toplantı neden bu şekilde yapılmıştır? Çünkü medyadan çok korkuyor. Normal bir ülkede son 7 ayda yaşananlarla 10 hükümet devrilirdi. Çok korkuyor, çünkü sona geldi.
Her türlü girişimi yeni Anayasa’ya yöneliktir. Bu bağlamda öldürmek dahil her şeyi yaptırabilir. SONA GELDİ! Ancak bunu benim gibi birçok insanın bilmesi, harekete geçmesi gerekir. Buradan bile kurtulma ihtimali çok düşük de olsa mevcuttur!”
HÜKUMET-PKK GÖRÜŞMESİNİ ALMAN İSTİHBARATI SIZDIRDI
Kozinoğlu, Oslo’da gerçekleşen ve çok tartışılan Hükümet-PKK görüşmesinin ses kaydının Alman gizli servisi BND tarafından sızdırıldığını belirtti
Üst düzey MİT görevlisi Kaşif Kozinoğlu, ölmeden önce Aydınlık’a yaptığı açıklamada, Oslo’da gerçekleştirilen HükümetPKK görüşmesinin ses kaydını Alman gizli servisi BND’nin sızdırdığını açıkladı. MİT’in en tepesindeki iki isimin katıldığı “çok gizli” toplantının dışarıya sızması kamuoyunda tartışma konusu olmuştu.
Kozinoğlu’nun açıklamaları bu tartışmayı da aytınlatır nitelikte. Bu görüşmeye hükümet adına Başbakan’ın özel temsilcisi sıfatıyla şimdiki MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş katılmıştı. PKK tarafını ise PKK’nin üst düzey yöneticileri Sabri Ok, Mustafa Karasu ve Zübeyir Aydar temsil ediyordu.
‘PKK’nın arşivine sahipler’
Kozinoğlu, kendi elyazısıyla gönderdiği açıklamada olayı şöyle anlatıyor: “Oslo görüşmelerini Alman gizli servisi sızdırmıştır. Elinde bu bağlamda daha çok bilgi mevcuttur. Alman gizli servisi PKK’nın tüm arşivine de sahiptir.”
Yabancı bir istihbarat örgütünün Türk istihbarat örgütünün tepesindeki iki yöneticiyi nasıl dinlediği ve bu toplantıdan nasıl haberdar olduğu ise cevaplanmış değil. Ancak MİT içinde yaşanan gelişmeler ve teşkilatın tepe kadroları arasındaki çelişkiler dikkat çekici. Alman gizli servisinin AKP Hükümeti ile PKK arasındaki “gizli görüşme”yi neden dinleyip sızdırdığı ise netleşmiş değil.
Ancak Kozinoğlu, Almanya Devleti’nin Fethullah Gülen cemaati, AKP ve Hakan Fidan’dan duyduğu rahatsızlıktan dolayı uzun zamandır Alman gizli servisinin faaliyet yürüttüğünü anlatmıştı. Bu sızdırmanın da bu kapsamda olabileceği yorumları güç kazanıyor.
Kaşif Kozinoğlu’nun MİT’e önemli mektubu: TERTİBE SON VERMEZSENİZ KONUŞACAĞIM
Ölümünden 1 ay önce Aydınlık’a ilk yazılarını yolladığı günlerde Kozinoğlu, avukatı aracılığıyla MİT’e mektup yolladı. MİT’ten ses çıkmadı. Cevap ‘kalp krizi’yle geldi
Silivri Cezaevi’nde hayatını kaybeden üst düzey MİT yöneticisi Kaşif Kozinoğlu’nun, ölmeden önce MİT’e bir mektup yolladığı ve kendisinin de dahil edildiği tertibe son verilmesini istediği öğrenildi. Kozinoğlu, tertibin devam etmesi halinde bildiklerini açıklayacağını söyledi.

Cemaat basını işareti verdi
MİT’ten Kozinoğlu’nun mektubuna herhangi bir cevap gelmedi. Kozinoğlu, söz konusu mektubu yolladığı günlerde çok önemli bilgilerini el yazısıyla kaleme aldı ve Aydınlık’a göndermeye başladı. Aradan 1 ay geçmeden Kozinoğlu henüz anlaşılamayan bir nedenle geçirdiği kalp krizi nedeniyle hayatını kaybetti.

Cemaate yakınlığıyla bilinen Aksiyon dergisinin 21 Kasım 2011 tarihli 885. sayısında “Hayalet MİT’çinin ölümünde alfa radyoaktivite şüphesi” başlığıyla yayımlanan yazıda, üst düzey MİT yöneticisi Kaşif Kozinoğlu’nun ölümü için “Asla çözülemeyecek ölümlerden” demesi dikkat çekmişti. Kozinoğlu’nun gizli tanık ve itirafçı olduğunu da öne süren Aksiyon, “Kozinoğlu’nun eski MİT mensuplarını, generalleri ve siyasileri, Silivri’ye gönderecek kadar bilgi ve belge bulundurduğu ileri sürülüyor” şeklinde iddialar ortaya attı.

Kozinoğlu’nun Ergenekon ile ilgili bildiklerinden dolayı öldürüldüğünü ima eden dergi, Kozinoğlu’nun ölmeden önce bıraktığı mektup ve açıklamalara ise hiç değinmedi. Benzer iddialar diğer yandaş basında da öne sürüldü. Amaç Kozinoğlu’nu öldürüp, suçu da Ergenekon’a yıkmaktı.

Aydınlık hesaplarını bozdu
Ancak Kozinoğlu’nun Aydınlık’a yaptığı açıklamaları bilmiyorlardı. Aydınlık’ın yayını bütün hesaplarını bozdu. Kozinoğlu’yla birlikte gömülmeyen sırlar, BOP Eşbaşkanlığı ve F Tipi yapının suçlarını Türkiye kamuoyunun önüne serdi.



2009 YILINDAN BERİ DİNLEMİŞLER
Salı, 13 Aralık 2011 03:08

Devlet sırlarını asıl savcılar ‘temin’ etmiş
Odatv davası tutuklu sanıklarının avukatları Celal Ülgen ve Hüseyin Ersöz, Yarsuvat Hukuk Bürosu’nun Kozinoğlu’nun savunması diye verdikleri 10 sayfalık word belgesini, İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sundu
Savunmasına, “Ben halen Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başmüşaviri olarak görev yapan, mesleki kariyerinin 17 senesi MİT mensubu olmak üzere 34 yıldır Terörle mücadelede görev yapmış, Cumhurbaşkanları ve MİT Müsteşarları başta olmak üzere devlet büyükleri tarafından başarılarından ötürü nişan, rütbe ve takdirname ile ödüllendirilmiş bir devlet görevlisiyim” diye başlayan Kozinoğlu, iddianamede yer alan “Devlet güvenliğine ilişkin belgeleri” temin etmek ve “silahlı terör örgütüne yardım etmek” suçlamalarını reddediyor.
Devletin gizli kalması gereken bilgilerini soruşturmayı yürüten asıl savcıların ifşa ettiğini vurgulayan Kozinoğlu şöyle diyor: “İddianamede özel hayatın gizliliğine önem verildiğinibelirten savcılık makamı MİT’e ait operasyonel telefonlarımı 2009 yılından beri dinlemiş ve 15.03.2011 tarihli MİT yazısında “Aydın” adlı şahısla yaptığım görüşme için operasyonel görüşmedir ve operasyonda görevli MİT mensubu ile yapılmış bir konuşmadır” demesine rağmen iddianameye koymuş ve asıl devletin gizli kalması gereken bilgilerini kendisi ifşa etmiştir.”
İtibarsızlaştırma operasyonu
Oda TV’den elde edilmiş bir bilgisayarda var olduğu iddia edilen “Devletin güvenliği nedeniyle gizli kalması gereken” veya “yasaklanan” belgeleri kendisinin sağlamasının mümkün olmadığını belirten Kozinoğlu, “Ben hiçbir gazeteciye bu türden veya başka bir belge temin etmedim...
Açık ve net bir biçimde ifade edebileceğim tek gerçek bu klasöre soyadımı veren kişi/ya da kişilerin amacının beni hedef göstererek itibarsızlaştırmak ve Oda TV davasını çok önemli bağlantıların olduğu önemli bir dava havasına sokmak olduğudur” dedi.
“İddianameye göre, benim bu suçu işlediğimi gösteren “tek delil” bir Odatv bilgisayarlarındaki bir harddiskte bulunan bir klasörün adının “kozinoğlu3” olmasıdır... Bu harddisk gerektiği şekilde incelense idi, 20.12.2010 tarihinde ve toplamda yaklaşık 7 saniyede yaratılmış olduğu anlaşılan bu klasörün ne suretle oluşturulduğu tespit edilmiş olacak ve belki de ben şu an burada bu suçlama ile ilgili savunma yapmak yerine görevimin başında olacaktım.”
MİT ispatladı
Kozinoğlu, MİT’in bu belgeler için “Güvenlik İstihbarat Dairesi’ne ait olduğu ve Kaşif Kozinoğlu’nun bu Daire’ye erişiminin mümkün olmadığı ve erişim halinde bunun Teşkilat tarafından tespit edileceği ifade edilmiş ve bunların “dağıtımlı evrak olduğu” vurgulanmıştır” dediğini vurguluyor. Kozinoğlu, “Cezaevinde yatmak devlet görevi ise kabulümdür ancak komplo sahiplerinin iddiaları ile yargısız infaz edileceksem ve baş kasının suçunu üstlenmeye zorlanacaksam bunu kabul etmem mümkün değildir” ifadesinde bulunuyor.
Gülen okullarının davayla ilgisi yok
Kendisinin iddialarla Fethullah Gülen cemaatine hedef gösterilmek istendiğini belirten Kozinoğlu, şöyle diyor: “Fethullah okulları ile ilgili araştırmalarım olup olmamasının bana yöneltilen suçlamalar ile bir ilgisi bulunmamaktadır; bu soruların cevaplarının şöyle ya da böyle olması benim ‘Devlet güvenliğine ilişkin belgeleri veya yasaklanmış belgeleri temin ettiğimi’ ya da etmediğimi göstermez.”
Mehmet Eymür’e sorun
“Şirket & Köstebekler” isimli dokümanın Mehmet Eymür’ün medyada yer alan iddialarının toplandığı bir doküman olduğunu belirten Kozinoğlu, Eymür’ün basına yansıyan açıklamalarının ve “ www.atin.org” adlı siteden kendisi hakkındaki iddialarının asılsız olduğunu belirtiyor. Kozinoğlu, iddianamenin “başkasına suç isnat etmek suretiyle kendi adını temize çıkarmak isteyen kişi ya da kişilerin tek taraflı iddialarına dayanarak” oluşturulduğunu vurguluyor. Savcıların, Kontr-Terör Merkezi ile ilgili iddiaları, kendisine değil, o tarihte merkezin başkanı olan Mehmet Eymür’e sorması gerektiğini belirtiyor. Kozinoğlu savunmasının sonunda mahkemeden tahliye talebinde bulunuyor.




Mehmet Eymür, Kaşif Kozinoğlu’nun MİT’e girişini engellemeye çalıştığını fakat başaramadığını iddia etti. Ancak Kozinoğlu’nu MİT’e ve Kontr-Terör Merkezi’ne alan Eymür’ün bizzat kendisi. Bir süre Mehmet Eymür ile Kaşif Kozinoğlu çok yakındı. Kozinoğlu, Eymür’ün ailesinden biri gibiydi, evine girer çıkardı. Daha sonra Eymür ile Kozinoğlu’nun arası açıldı. Bu olay da dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı’nın Kontr-Terör Merkezi’nin operasyonlarına itiraz ettiği tarihle örtüşüyor
Eski MİT Kontr-Terör Daire Başkanı Mehmet Eymür, 14 Kasım günü Milliyet gazetesine verdiği mülakatta Kozinoğlu için “Disiplinsiz buluyordum kendisini. Ama ben bu adamları suçlamıyorum; bu insanları tutan sisteme itiraz ediyorum... Ben mücadele ettim, Şenkal sahip çıktı” dedi. Habertürk gazetesine yaptığı açıklamada da Kozinoğlu’nun MİT’e girmesini engellemeye çalıştığını ancak başaramadığını öne sürdü. Oysa Kozinoğlu’nu Kontr-Terör Merkezi’ne alan bizzat Mehmet Eymür’ün kendisi. Çünkü merkezin başında Eymür vardı.
Yollar ayrılıyor
 Eymür, 1993 yılında dönemin Başbakan’ı Tansu Çiller’den yasa dışı Kontr Terör Merkezi’ni örgütleme görevini alınca Özel Kuvvetler Komutanlığı’ndan 8 subay ve astsubayı bizzat seçerek yanına aldı. Albay Orhan Çoban’ı kendisine yardımcı yaptı. Binbaşı Kaşif Kozinoğlu ve Astsubay Duran Fırat da Kontr-Terör Merkezi’ne alınan isimler arasında. Özel Kuvvetler’den alınan subay ve astsubaylar Ankara’daki Atatürk Orman Çiftliği’nde eğitimden geçirildi. Eğitimden geçiren de Mehmet Eymür. Kontr-Terör Merkezi’nin ilk yıllarında Eymür ile Kozinoğlu’nun ilişkisi çok sıkı. Kozinoğlu sık sık Eymür’ün evine de girip çıkıyor. Eymür ailesinin bir ferdi gibi. Daha sonra Eymür ile Kozinoğlu’nun arası açılıyor. Bu olay da eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı’nın Kontr-Terör Merkezi’nin operasyonlarına itiraz ettiği tarihle örtüşüyor.
‘Perinçek suikasti’ni Eymür yönlendiriyor
Eymür ve Kozinoğlu, Doğu Perinçek’e suikast olayında da karşı karşıya geldi. Mehmet Eymür 10 Ağustos 2004 günü Atin adlı kendi internet sitesinde, Doğu Perinçek’e yönelik suikastı tertipleyen kişinin Kaşif Kozinoğlu olduğunu ima etti. Ancak Alaattin Çakıcı, Perinçek’e suikast girişimiyle ilgili Eymür’ü işaret eden çok önemli açıklamalarda bulundu.
Alaattin Çakıcı, TBMM Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu’nda 3 Mayıs 2000’de verdiği ifadede, “Mehmet Eymür eski bana bağlı olan kader arkadaşım birkaç tane ülkücüyü programlıyor. Ve benimle irtibata geçiyor. Çocuk ‘Ağabey, bu Doğu Perinçek, senin için de ‘CIA ajanı’ dedi. Bu Topal’ı koparalım mı?’ diyor... Onun üzerine biz bu işe engel oluyoruz. Yani Eymür, o arada iki tane ülkücüyü kullanarak Doğu Perinçek’i öldürtecek, ihaleyi de bana yıkacak “ dedi. Alaattin Çakıcı bu suikast girişimi konusunda Aydınlık dergisine bulunduğu Tekirdağ Cezaevi’nden Avukatı Bozkurt Nuhoğlu kanalıyla da açıklama gönderdi. 2000 yılında TBMM Soruşturma Komisyonu’na verdiği ifadesinin tamamen doğru olduğunu anlattı. (Aydınlık, 23 Ocak 2005)
MİT Eymür’ü şemadan çıkarıyor
Eymür, Alaattin Çakıcı’nın açıkladığı suikast planını Kozinoğlu’nun üzerine atarak kurtulmak istedi. Eymür’ün son günlerdeki açıklamalarıyla, başında olduğu Kontr-Terör Merkezi’nin yasa dışı faaliyetlerini ve suçlarını başkalarının üzerine yıkma çabasında olduğu görülüyor. Ancak MİT 26 Kasım 2008 tarihinde yaptığı basın açıklamasında Eymür’ün ve başında bulunduğu Kontr- Terör Merkezi’nin suçlarını açıkca ilan etti. MİT Müsteşarlığı açıklamasında “Kuruluş ve işleyişi tartışmalı olan Kontr-Terör Merkezi, sorumluları ile birlikte 1997 yılında kuruluş şemasından çıkarılmıştır” dedi.



1000 SAYFALIK SAVUNMA NEREDE?

Odatv davasının sanığı MİT mensubu Kaşif Kozinoğlu’nun avukatları tarafından kendi ağzından yazılan ve 22 Kasım’da görülen ilk duruşmada mahkemeye sunulan savunması, medyada geniş yer buldu
Basına dağıtılan ve dava dosyasına giren Kozinoğlu’nun savunmasında, “(...) İddianamenin ekinde Odatv’nin 19 Ağustos 2010 tarihli haberine yer verilmiş ve bu haberde ‘Bilindiği gibi cemaatin okulları Rusya ve Özbekistan’da kapatılmıştı’ ifadesinden hareketle ‘koz.doc’ isimli doküman bu haberle ilişkilendirilmeye çalışılmıştır. Benim Fethullah okulları ile bir ilişkim ya da husumetimin bulunup bulunmamasının hakkımdaki suçlamalar ile ilgisi bulunmamakla birlikte, bu konuda iddianamede delil değerlendirilmesi gibi yer almış hususların nasıl gerçek dışı olduklarını ortaya koyacağı için belirtmek isterim ki: Söz konusu haberdeki ifadenin benimle hiçbir ilgisi bulunmamaktadır” ifadesi yer alıyor.
Yok saymak istiyorlar
Savunmada geçen bu ifadelerle ilgili olarak Hürriyet Gazetesi, “Hiçbir gazeteciye bilgi, belge vermedim” başlığıyla sunduğu haberde, “Kozinoğlu, Aydınlık Gazetesi’nde yer alan ve kendisine ait olduğu iddia edilen mektuplarda ise tam tersi olarak şunları söylüyordu: Fethullah Gülen okullarında görev yapan personel, gerekirse eşinin başını açar. Çok az maaş aldıklarını ifade ederler. Lüks içinde yaşarlar. Gerektiğinde içki de içerler. Fethullah Gülen’in okullarını kapatan ülkelerin ‘kapatma’ nedenlerinin metinleri yayınlanırsa, bu Fethullah Gülen için ağır bir darbe olur. Dünya genelinde 800’e yakın Fethullah Gülen Okulu vardır. Fethullah Gülen tek başına Apo gibi! Yani kendisinden sonra bir ikinci şahsın olmasına izin vermeyen bir kişilik. Fethullah Gülen neden ABD’ye gitti? Cemil Çiçek Adalet Bakanı iken ‘Türkiye’ye dönebilir’ demesine rağmen neden hl dönmüyor? Dönecek mi? Dönecekse ne zaman dönecek?” yazarak,  bir çelişkiyi ortaya koymuştu.
Aslında dikkatli okurlar, bir çelişki olmadığını kolaylıkla fark edeceklerdir.
Aydınlık, MİT mensubu Kaşif Kozinoğlu’nun kendi el yazısıyla yazıp gönderdiği mektupları kamuoyu ile paylaştı. Dün basına dağıtılan ve dava dosyasına giren “savunma” metninde, Aydınlık’ta çıkan haberlerin aksi yönde ifadeler olduğu görülüyor. Kamuoyunda oluşturulmak istenen düşünce, algı yanılmasını sağlamak ve Kozinoğlu’nun mektuplarını yok saymak üzerine kurulu.
Avukatlarca hazırlandı
Ölümü halen tartışılan MİT mensubu Kaşif Kozinoğlu’nun hayatını kaybetmeden kısa bir süre önce avukatına henüz içeriği bilinmeyen bir mektup yazdığı ve duruşmada okuyacağı bir savunma metni hazırladığı ortaya çıkmıştı. Kozinoğlu tarafından kaleme alındığı belirtilen savunma ve mektuba, Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı ölümünün ardından el koymuştu. Avukat Hüseyin Derin Yarsuvat, Kaşif Kozinoğlu’nun ölümünün ardından söz konusu mektubu ve savunmayı savcılıktan talep etti. Ancak Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturma dosyası üzerinde gizlilik kararı verildiğini, bu nedenle mektup ve savunmayı veremeyeceklerini bildirdi.
Sözün kısası; basına dağıtılıp dava dosyasına giren savunma metni, avukatlarının hazırladığı metindir!


ALMANYA KIRMIZI BÜLTEN HAZIRLIĞINDA

Kaşif Kozinoğlu, Almanya’nın hazırlığını yaptığı 2. Deniz Feneri davasında Başbakan Tayyip Erdoğan’ı ifadeye çağıracağını, gelmediği takdirde de hakkında “kırmızı bülten” çıkartacağını açıklıyor. Alman mahkemelerinin Zahit Akman ile birlikte diğer Deniz Feneri sanıklarını da ifadeye çağıracağını belirten Kozinoğlu, hazırlanan 2. Deniz Feneri iddianamesinde Tayyip Erdoğan’ın gizli hesap bilgilerinin de yer alacağını belirtiyor. Kozinoğlu, daha önce yayımladığımız açıklamasında, Tayyip Erdoğan’ın İsviçre bankalarındaki 8 ayrı gizli hesapta 800 milyon doları olduğunu gündeme getirmişti.  Kozinoğlu, Almanya’nın başka ülkelerdeki Erdoğan’ın gizli hesaplarını da saptadığını belirtiyor
MİT Orta Asya Başmüşaviri Kaşif Kozinoğlu, ölmeden önce kendi el yazısı ile Aydınlık’a yaptığı açıklamada, Alman devletinin Tayyip Erdoğan’ın İsviçre bankalarındaki gizli hesap bilgilerini açıklamaya hazırlandığını ifade etti. Daha önce Aydınlık’ta yayımlanan açıklamalarında Kozinoğlu, Alman istihbarat örgütü BND’nin Erdoğan’ın İsviçre bankalarındaki 8 ayrı gizli hesapta 800 milyon doları olduğunu saptadığını, BND’nin Erdoğan’ın gizli hesap bilgilerini 30 milyon dolar karşılığında İsviçre’de bir banka müdüründen temin ettiğini belirtmişti. Diğer yandan Kozinoğlu, Almanya’nın 2. Deniz Feneri davasını açmaya hazırlandığını da belirterek, “Alman mahkemeleri bu dava kapsamında Başbakan Tayyip Erdoğan’ı ifade vermeye çağıracak” diyor. Zahit Akman ile birlikte Deniz Feneri sanıklarının da ifadeye çağrılacağını belirten Kozinoğlu, ifadeye çağrılanların gitmemesi durumunda Almanya’nın haklarında “kırmızı bülten” çıkartacağını açıklıyor.
İsviçre dışında da gizli hesaplar
Kozinoğlu, Türkiye’deki Deniz Feneri soruşturmasının bu şekilde sonuçlanacağını bilen Almanya’nın 2. iddianame ile “davayı getirip Recep Tayyip Erdoğan’a kilitleyip” ifadeye gelmemeleri durumunda da “kırmızı bülten çıkarılacak” diyor. Kozinoğlu, Almanya’nın hazırlığını yaptığı 2. Deniz Feneri iddianamesinde Erdoğan’ın gizli hesap bilgilerinin de açıklanacağını vurguluyor. Almanya’nın Erdoğan’ın İsviçre dışındaki diğer ülkelerdeki gizli hesaplarını da bulduğunu belirten Kozinoğlu’ndan, Tayyip Erdoğan’ın İsviçre dışındaki ülkelerde de gizli hesapları olduğunu öğreniyoruz. Kozinoğlu, “Almanya, Fransa ve Hollanda gizli servisleri AKP bağlamında son 3 yıldır yoğun bir şekilde kendi aralarında bilgi paylaşımı gerçekleştirmektedir” diyor.
‘Gelmezse kırmızı bülten çıkartılacak’
İşte Kozinoğlu’nun gündem yaratacak çok önemli açıklamaları:
“Almanya çok yakında Recep Tayyip Erdoğan’ın 8 banka hesabını (İsviçre bankalarındaki) yayınlayacaktır/yayınlamaya hazırlanmaktadır. Almanya ayrıca  RTE (Recep Tayyip Erdoğan)’ın diğer ülkelerdeki gizli hesaplarını da bulmuştur/tespit etmiştir. Almanya, Deniz Feneri’nin ikinci davasını açıp elindeki mevcut bilgiler doğrultusunda başta Tayyip Erdoğan ile Z. (Zahid) Akman’ı ve diğerlerini Alman mahkemelerinde ifade vermeye çağırmaya, gitmedikleri takdirde de haklarında kırmızı bülten çıkarmaya hazırlanmaktadır.”
Almanya, Erdoğan ve AKP’ye uzanan belgeleri temin etti
Kozinoğlu, daha önce yayımladığımız açıklamalarında Almanya’nın Deniz Feneri soruşturmasıyla ilgili izlediği süreci şöyle anlatmıştı: “Almanya, Deniz Feneri yolsuzluğunu bulmuş ve ‘yüzyılın yolsuzluğu’ ilan etmiştir. Birinci davayı açmış, hapis cezası verdiği şahısların sorgularından kendilerinde eksik olan AKP ve Tayyip Erdoğan’a kadar uzanan bilgi ve belgeleri temin etmiştir.
Sorguları BND yaptı
Bu sorguları, Alman gizli servisi BND ve iç servisin uzman personeli gerçekleştirmiştir. Ayrıca Almanya, Deniz Feneri’nin Türkiye’deki mahkeme safahatını da yakın takibe almıştır. Almanya sonucun bu olacağını çok iyi biliyordu. Hatta dava bile açılamayacağını düşünüyordu. Davanın açılmasına ve gerçekleştirilen tutuklamalara şaşırdılar.” (Aydınlık, 24 Kasım 2001)
8 gizli hesapta 800 milyon dolar
Kozinoğlu, Erdoğan’ın gizli hesaplarını kamuoyunun önüne getirmişti: “Avrupa ülkelerinden; Almanya, Fransa, Hollanda, Avusturya ve Norveç gizli servisleri ile İsrail, AKP’nin iktidarda olmasını, kendi ülkelerine yönelik tehdit olarak görmekte. Bu bağlamda kendi hükümetlerini etkilemekte ve bilgilendirmektedir. Özellikle Alman, Fransız ve Hollanda gizli servisleri, AKP bağlamında son 3 yıldır yoğun bir şekilde kendi aralarında bilgi paylaşımı gerçekleştirmektedir. Almanya, AKP’ye karşı koz olarak kullanmak amacıyla Recep Tayyip Erdoğan’ın İsviçre bankalarında bulunan 800 milyon ABD doları civarındaki 8 ayrı hesabının numaralarını ve paraların kimler adına yatırıldığını bir İsviçre Bankası müdürünü kullanarak, 30 milyon Euro karşılığında temin etmiştir.”  (Aydınlık, 19 Kasım 2011)

Holdingzedelerin sözcüsü Demirci soruyor: ‘Erdoğan’ kodlu kaset Almanların elinde, Tayyip ses çıkarmıyor!
Avrupa Türkleri Dayanışma Derneği Başkanı Demirci, “Alman istihbaratının elinde Erdoğan kodlu kaset var” demiş Aydınlık bu bilgiyi 6 Ağustos’ta manşetine taşımıştı. Aydınlık’a konuşan Demirci, Erdoğan’ın kasete ses çıkarmadığı sorusunu tekrar sordu
Kaşif Kozinoğlu’nun Aydınlık’a gönderdiği açıklamalar içinde Almanya’nın Başbakan Erdoğan’a ‘kırmızı bülten’ hazırlığı içinde olduğu bilgisi yer alıyordu. Kozinoğlu’nun açıklamalarına göre Alman istihbaratının elinde Erdoğan hakkında delliler bulunuyor. Açıklamalar 6 Ağustos 2011 tarihli Aydınlık gazetesini akıllara getirdi. Aydınlık’ın o sayısında Avrupa’da dolandırılan gurbetçilerin sözcüsü ve Avrupa Türkleri Dayanışma Derneği(ATDD) Başkanı Muhammet Demirci, “Alman istihbaratının elinde Erdoğan kodlu kaset var” demişti. Demirci’ye ulaştık ve bu açıklamasıyla ilgili yeni bir gelişme olup olmadığını, en azından bir düzeltme yapılıp yapılmadığını sorduk.
Sayın Demirci, ‘Alman istihbaratının elinde Erdoğan kodlu kaset var’ şeklinde bir açıklama yapmıştınız. Bu açıklamanızla ilgili size Başbakanlık veya Alman istihbaratından bir düzeltme veya açıklama yapıldı mı?
DEMİRCİ: Biz Avrupa Türkleri Dayanışma Derneği olarak Deniz Feneri davasında tarafız. Bu nedenle mahkeme kararları ve delillerle ilgili bilgiler bize ulaşıyor. Deniz Feneri’nin Almanya’daki binasında yapılan aramalarda ele geçirilen deliller arasında bir takım kasetlerin de olduğu bilgisi var. İstihbarat bilgilerine göre kasetlerden birisi olan “Decep Amca” isimli kasedin Recep Tayyip Erdogan’la ilgili oldugu, hatta Deniz Feneri ve Kanal 7 sahiplerinin bu kaseti koz olarak kullandıkları yönünde bilgiler gelmişti. Biz de basın yoluyla, bu konu hakkında Başbakan ve AKP’den bilgilendirme istemiştik. Bu zamana kadar hiçbir açıklama duymadık, görmedik. Tam tersi Erdoğan ve bakanlarından Almanya’ya geldiklerinde engellemelerle karşılaştık. Herhalde bu nedenle olacak ki, kaset konusunda da hiçbir açıklama gelmedi. Ayrıca gurbetçileri dolandıran isimlerden biri olan Halil Demirkaya hakkında açılan dolandırıcılık davası 30 Kasım 2011’de zaman aşımına uğradı. Halil Demirkaya, Başbakan’ın yakın arkadaşı.
Kasedin içeriği hakkında bir bilginiz var mı?
DEMİRCİ: Kasetin içeriği hakkında kesin bilgimiz yok. Ancak içinde Başbakan’ı zora sokabilecek görüntüler olduğu tahmin ediliyor. Deniz Feneri davası sırasında da Alman savcılar Erdoğan’a sorular yöneltmek istemişti ancak ne olduysa böyle birşey maalesef gerçekleşmedi.

‘İslami holdingler gurbetçileri 30 milyar dolar dolandırdı’

Kaşif Kozinoğlu, Erdoğan hakkında Almanya’nın kırmızı bülten çıkaracağını belirtiyor. Erdoğan’ın Almanya’daki dolandırıcılıklarla ilgili bağlantısı olduğu iddialarını siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
DEMİRCİ: Sayın Kozinoğlu’nun iddiaları hakkında bize ulaşan bir bilgi yok. Ancak bir gerçek var ki, bu İslami holdingler gurbetçileri 30 milyar dolar dolandırdı. Bu bilgi AB İlerleme Raporları’na kadar yansıdı. Almanya ve İsviçre mahkemeleri insanların dolandırıldığına yönelik kararlar aldı ama Türkiye mahkemeleri bugüne kadar hiçbir şey yapmadı. Son olarak Başbakan’ın arkadaşı olan Demirkaya’nın alenen kurtarılması ve AKP tarafından hapisanelerin aydın insanlar tarafından doldurulması AB içinde endişe yaratmaktadır. Türkiye’deki bu gelişmeler nedeniyle Erdoğan’ın bu konularla ilişkilendirilmesi normaldir. Çünkü gerek Deniz Feneri gerekse dolandırıcı holdingler konusunda yol Başbakan’a çıkmaktadır. 
Kozinoğlu’nun önerdiği bölgesel strateji ve siyasetler: Bölge ülkeleri ABD’ye karşı ittifaka hazır
Üst düzet MİT yöneticisi Kaşif Kozinoğlu ölmeden önce Aydınlık’a gönderdiği açıklamalarında Türkiye’nin bağımsızlık ve bütünlüğü için, ABD emperyalizmine karşı bölgede geliştirilmesi gereken strateji ve siyasetleri açıklıyor
MİT’in uzun yıllar “Orta Asya Ülkeleri Daire Başkanvekili” görevini yapan Kozinoğlu, ABD emperyalizmin Türkiye ve bölge politikaları ile AKP-Fethullah Gülen hareketinin yıkıcı faaliyetlerinin engellenebilmesi için Türkiye’nin önünde duran Avrupa’dan Rusya ve Türk Cumhuriyetlerine; Kafkaslardan Çin’e kadar uzanan bölgesel işbirliği ve ittifak olanaklarını ortaya koyuyor. Kozinoğlu, sıraladığı ülkelere böyle bir ittifak için “Hazırdır” şeklinde notlar düşüyor.
11 Eylül gerçekleri

11 Eylül gerçekleri Açıklamalarından Kozinoğlu’nun elinde, “bölgede en çok yüklenilmesi gereken ülke” olarak tanımladığı ABD’ye karşı kullanılabilecek çok önemli bilgiler olduğu da anlaşılıyor. Bu noktada Kozinoğlu, ABD’nin Irak ve Afganistan’ı işgal etmek için gerekçe gösterdiği “11 Eylül saldırısı”yla ilgili önemli gerçekleri gündeme getirebileceğini belirtiyor ve saydığı ülkelerin AKP’ye karşı da net tutum alacaklarını vurguluyor.
İşte Kozinoğlu’nun kendi el yazısıyla bölgesel strateji ve siyasetler:
ABD: (En şiddetle yüklenilmesi gereken...)
1- Adana İncirlik (üssünün) faaliyetinin durdurulması  kapatılması...

2- Füze kalkanı askıya alınacak (daha tesis edilmedi).

3- Asya Kafkasya ve özellikle Afganistan ile Pakistan’daki ABD varlığına, Taliban ve El Kaide’nin haricinde organize edilecek gruplarla eylemsel faaliyetler... Örneğin Afganistan’da yaşayan Özbek, Türkmen, Tacik, Hazara (Şii) ve bazı Peştun asıllı Afgan gruplar vasıtasıyla; Özbekistan, Tacikistan, Türkmenistyan, Pakistan ve bunların yanı sıra Azerbaycan’da söz konusu eylemsellikler başlatılabilir. (Bu konuyu açıkça söyleyeceğiz; Anılan gruplar bu konuda Türkiye’nin desteğini hissetmeleri halinde çok üst düzeyde hazırlardır. Bir de ben konuşacağım. ABD, o bölgede benim ne yapabileceğimi en iyi bilen ülkedir.)

4- Afganistan’daki askeri varlığımızı çekeriz.

5- U.B Laden (Usame Bin Ladin) konusunda gerçekleri belgelerle ABD kamuoyuna açarız.

6- ”11 Eylül saldırısı”ndaki gerçekleri tekrar gündeme getiririz vb.
Almanya: Hazırdır

1- AKP’ye çok kızmaktadır.

2- Ülkede yaşayan 4 milyon Türk nüfusun içerisinde ciddi oranda bulunan Milliyetçi nüfus Almaya’nın “yumşak karnı”dır.

3- Rusya Federasyonu’na ve Çin’e önerdiğimizin aynısını Almanya’ya da önereceğiz. Ayrıca Almanya, ABD’den sonra Afganistan’da 2’nci sırada asker bulunduran ülkedir.
Fransa:

1- AKP’nin bitmesine en çok sevinecek ülke olacaktır.

2- Ülkesindeki 500 bin Türk nüfusu önemli bir gruptur.

3- Asya’ya özellikle de Kafkaslara ilişkin Azerbaycan’a zarar vermeyecek (şekilde) ortaklık önerilebilir.
Çin: Hazırdır
1- Rusya Federasyonu (RF) ile benzeri bir ortaklığı, Çin ile Sincan Uygur bölgesine ilişkin (bölgesi üzerinden) dengeli bir politika izleyeceğiz.

2- AKP’ye çok kızmaktadır
(RF) Rusya Federasyonu: Hazırdır
1- Tüm Asya’da... Doğu, kuzey, güney Afganistan ve Pakistan dahil olmak üzere, ABD çıkarlarına karşı bölgede her türlü ortaklık...

2- AKP’ye kızmaktadır
Kozinoğlu’na yanıt veremediler Eymür’ü öne sürdüler
 Eski MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür, üst düzey MİT yöneticisi Kaşif Kozinoğlu’nu hedef alan kampanyanın dozunu arttırdı. Gladyo, Kozinoğlu’na yanıt veremeyince, Eymür’ü öne sürdü. Eymür, Kozinoğlu’nu itibarsızlaştırmak için gazeteleri gezmeye başladı
Cemaat basınının başlattığı, Eymür’ün de sürdürdüğü kampanya “Gladyo’nun kirli işlerini Kozinoğlu’na yıkma çabası” şeklinde değerlendirildi. Aydınlık, Kozinoğlu’nu ve ölmeden önce kendi el yazısıyla yaptığı açıklamaları itibarsızlaştırmak için yürütülen kampanyanın ayrıntılarıyla ilgili özel bilgilere ulaştı. Kozinoğlu’nun Aydınlık’ta yayımlanan açıklamalarının Fethullahçı gladyo ve MİT içindeki CIA’cı ekipte büyük telaş yarattığı öğrenildi.

Gladyo’yu aklama çabası

İstihbarat kaynaklarına yakın üst düzey görevli, “Kozinoğlu kampanyası”nı şöyle anlatıyor: “Büyük panik içindeler. Kozinoğlu’nun bilgi hazinesinin olduğunun farkındalar. Kozinoğlu’nun sahip olduğu bilgilerin boyutunu Mehmet Eymür’e de teyit ettirdiler. Eymür’ün gözaltına alınması da bu kampanya içinde değerlendirilmelidir. Sadece Eymür değil... Dönemin gladyo eylemlerinin içindeki isimlerden de bazı kişiler alınacak. Ancak soruşturmadan kendileri aklanarak çıkarken bütün kirli işleri ölmüş olan Kozinoğlu’nun üzerine yıkacaklar. Yapılmak istenen bu...”
Gazeteleri dolaşmaya başladı

Başbakan Tayyip Erdoğan ve AKP, Kozinoğlu’nun açıklamaları karşısında “susma metodu”nu uygularken, cemaat, Aksiyon Dergisi üzerinden “Kozinoğlu’nun Ergenekon’da gizli tanıklık yaptığı” yalanını piyasaya sürdü. Ardından Eymür, gazeteleri dolaşmaya başladı.

“Faili Meçhul Cinayetler Soruşturması” kapsamında 29 Kasım’da gözaltına alınan ve 6 saatlik sorgunun ardından serbest bırakılan eski MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür, Silivri Cezaevi’nde hayatını kaybeden Kaşif Kozinoğlu’nun İHD Başkanı Akın Birdal’ı öldürmek için plan yaptığını öne sürdü. Habertürk Gazetesine verdiği röportajda Akın Birdal’ın öldürülmesini kendisinin önlediğini iddia eden Eymür, Kozinoğlu’nun MİT’e girmesini engellemeye çalıştığını ancak başaramadığını öne sürdü. “Kozinoğlu’nun birçok gayri resmi işlere karıştığını duymuştum” diyen Eymür, “Dönemin MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’un Kozinoğlu’nu korumaya aldığını ve kendi Dış İstihbarat Başkanlığı’nda kullanmaya başladı” iddialarını öne sürdü.
 
Kampanya Derhal Başlatıldı
Eymür’ün Kozinoğlu’nu hedef alan bir kampanya başlatması dikkat çekti. Eymür, Kozinoğlu’nu hedef alan açıklamalara ölümünün ertesi günü başladı. 14 Kasım günü Milliyet gazetesinden Aslı Aydıntaşbaş’a konuşan Mehmet Eymür, “Ölünün arkasından konuşmak istemem” dedi ama Kozinoğlu’nu Gladyo’nun “en karanlık adamı” ilan etti. “Disiplinsiz buluyordum kendisini. Ama ben bu adamları suçlamıyorum; bu insanları tutan sisteme itiraz ediyorum” diyen Eymür, “Ben mücadele ettim, Şenkal sahip çıktı” şeklinde konuştu.
Kozinoğlu’nu koğuşunda dinlediler
 Aydınlık, Kaşif Kozinoğlu’nun Ergenekon tertibiyle tutuklanıp Silivri Cezaevi’nde hayatını kaybetmesine kadar ilerleyen süreçle ilgili önemli bilgilere ulaştı. İstihbarat kaynaklarına yakın üst düzey bir yönetici, Kozinoğlu’nu ölüme kadar götüren sürecin MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile eski MİT Kontr-terör Daire Başkanı Mehmet Eymür’ün kontrolünde yürütüldüğünü açıkladı
İşte istihbarat kaynaklarına yakın üst düzey görevliden Kaşif Kozinoğlu’nun tutuklanması ve “sır ölümü”yle ilgili çok önemli açıklamalar:
“MİT Dış Operasyonlar Daire Başkanı Kaşif Kozinoğlu, uzun zaman eski MİT Müsteşarı Şenkal Atsagun ile ortak hareket etti. Kaşif Kozinoğlu, eski MİT Kontr-terör Daire Başkanı Mehmet Eymür’ün MİT’ten atılmasında çok önemli sebepler ortaya koydu.
Bu gerekçeler yalanlanamadı ve Eymür MİT’te etkisizleştirildi. O yüzden MİT içindeki CIA’ya en yakın adam olarak bilinen Mehmet Eymür’ün, Kozinoğlu’na kini çok daha eskiye dayanıyor.
Okullardaki ABD’lileri Eymür organize etti
Fethullah Gülen okullarının CIA ile ilişkilerini tespit edip raporlaştıran Kaşif Kozinoğlu, bu raporlarla Türk Cumhuriyetleri’nde Gülen okullarının kapatılmasını sağlamıştı. Kozinoğlu’na göre Fethullah Gülen’in yurt dışındaki okullarındaki Amerikalıları Mehmet Eymür organize ediyordu. Mehmet Eymür, Kozinoğlu’nu CIA ve MOSSAD’a da ihbar etti.
Fidan-Eymür işbirliği
Kozinoğlu’nu bitirmek için Eymür ve şimdiki MİT Müsteşarı Hakan Fidan işbirliği yaptı. Mehmet Eymür-Hakan Fidan birlikteliği Şenkal Atasagun-Kaşif Kozinoğlu ekibini bitirme projesiydi. Kozinoğlu’nun tutuklanması ve cezaevinde kalp krizi geçirmesine kadar bütün süreç Mehmet Eymür ve Hakan Fidan’ın bilgisi dahilinde gerçekleşti. Kozinoğlu tutuklanmadan önce geniş kapsamlı sağlık kontrolünden geçirilmişti.
Hiçbir rahatsızlığı yoktu
Kozinoğlu’nun hiçbir rahatsızlığı yoktu. Daha önce Kozinoğlu için hayati tehlikeye sebep olacak herhangi bir hastalığa dair sağlık raporu da verilmiş değil.”
Kalp krizine götüren süreç
Aynı yetkilinin anlatımına göre, Kozinoğlu’nu kalp krizine götüren süreç, kontrollü bir şekilde işledi. Cezaevi izleme grubu, Kozinoğlu’nu uzun süre izledi ve dinledi. Ortam dinlemesiyle koğuş arkadaşlarıyla yaptığı konuşmaları kayıt altına aldı. Bu kayıtlar gün gün dosyalandı. Dinlemeler, Kozinoğlu’nun etrafıyla hangi bilgileri paylaştığını öğrenmek ve tedbir için yapıldı. Bilgi paylaşımını önlemek için ölümünden 3 hafta önce dinlendiği ve izlendiği Kozinoğlu’na da hissettirildi. Bu yolla Kozinoğlu’na psikolojik baskı yapıldı, cezaevi yemekleri yemek istemedi. Dışarıdan getirilecek teslimatlı ev yemekleri istedi ancak bu talep cezaevi yönetimince reddedildi. 


Kaşif Kozinoğlu’nun mahkemeye gönderdiği 43 sayfalık el yazısı savunmasının bazı bölümlerini Hürriyet gazetesi yayınladı. Kozinoğlu, savunmasında Eymür’ü suçluyor
Yargılanacağı Odatv davasının ilk duruşmasına 20 gün kala Silivri Cezaevi’nde hayatını kaybeden MİT Asya Bölge Başmüşaviri Kaşif Kozinoğlu’nun 16’ıncı Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdiği el yazısı savunması ortaya çıktı. Hürriyet gazetesinin bazı bölümlerini yayımladığı savunmanın toplam 43 sayfa olduğu öğrenildi. Kozinoğlu, savunmasında hakkında yapılan suçlamaların esas olarak Mehmet Eymür tarafından üretilmiş olan gerçek dışı beyanlara dayandığını belirtiyor. Kozinoğlu’nun savunmasından satır başları şöyle:
MİT’ten seçilmiş bir “günah keçisi” olarak bu davada bulunuyorum. Ben ciddiyim. Delil niteliğinde olmayan bir bilgisayar verisi üzerinde kim tarafından oluşturulduğu belli olmayan bir klasörde soyadımın geçmesi. İddiaları doğrudan benim üzerime çevirmek için düzenlenmiş bir komplodur.
MİT bilgilerini o ifşa etti
MİT’te bir dönem faaliyet gösteren Kontrterör Merkezi ile ilgili iddialar var ise bunlar Kontr-Terör Daire Başkanlığı kapanana kadar bu bölümün Daire Başkanlığı’nı yapmış olan ve MİT’ten 2 kez ilişiği kesilen Mehmet Eymür’den sorulabilir. Demek ki MİT’ten 2 kez ilişiği kesilen kimmiş? Şahıs bellidir. Demek ki “Teşkilatın görev ve faaliyetlerine ilişkin gizli bilgi ve belgeleri ifşa eden kimmiş? Bellidir.
Odatv olayıyla ne gibi bir alakam var bunu anlamış değilim. Söz konusu belgeleri ile yalan olduğunu kolayca ortaya çıkardığım/çıkaracağım, asılsız palavraların hakkımdaki suçlamanın delilleri olamayacağı da çok net bir şekilde ortadır.
‘Trabzonlu olduğum doğru’
Kozinoğlu, savunmasında “Portre” başlıklı bölümde ise şunları söylüyor:
- Sayın başkanım, sayın üyeler ve değerli iddia makamı. Bence en can alıcı yere geldim. Tutuklandığım tarih olan 10 Mart 2011 tarihinden tam 3 gün sonra yani 13 Mart 2011 tarihinde Sabah Gazetesi’nde Ferhat Ünlü adında bir gazeteci kardeşimizin kaleme aldığı, “MİT’in esrarengiz MİT’i Kozinoğlu” başlığı ile bir yazı yayınlanmıştır. Anılan yazıdaki bilgilerin tamamına yakını, tutuklandığım gün bana sayın savcının sorgumda sorduğu sorular. Ayrıca yaklaşık 10 yıldır Mehmet Eymür’ün “atin.org“ web sitesinden yazdıkları ve şu an iddianamede benimle ilgili yazılanların tamamıdır. Gerçi doğum tarihim ve Trabzon’lu olduğum (her zaman şeref duyduğum) gibi hususlar doğru. Geri kalanı ise çok kolaylıkla ispat edeceğim şekilde uydurma ve yalandır. Anılan makalede “bazı yer, tarih, kimlik bilgisi ve olaylar” Mehmet Eymür’ün ağzından kurgulanarak verilmiştir ve tamamı uydurmadır.
‘Fotoğrafımı medyaya Eymür verdi’
Tüm bu yazılanları, yani bana sorgumda sorulan yalanları, iddianameye konulan bu uydurmaları kim yazdırmış. Ayrıca o silik eski fotoğrafımı medyaya kim vermiş. Mehmet Eymür. Onun da bu portre makalesine fotoğrafımı koymuşlar. Gülüyor. Bu gülümsemesinde “Bak Kaşif Kozinoğlu seni yalanlarımla nasıl içeri attırdım” diyor. Yazıda ne diyor bir de, “Yani ben Müsteşar Şenkal Atasagun’a birşey yapamadım. Ancak sana yaptım” diyor. Ben hiç kimsenin adamı olmadım. Ben devletimin adamıyım. Tüm bu yalanları yazan Mehmet Eymür’ün gerçeklerine dönelim müsaade ederseniz. Acaba benim hakkımdaki deliller, yalanlar gibi yalanları ile daha kaç kişiyi tutuklatmıştır.
Savcı aramızdaki sorunu sordu
Savcı bey sorgum yapılırken (ifade tutanağımın 2’nci sayfasında mevcuttur) sürekli sözü Mehmet Eymür’e getirerek, “Mehmet Eymür ile aranda ne problem var diye soruyor. O anda anlamadım. Zaten sorgumda soruların yüze 90’ının odatv olayı ile hiçbir ilgisi yokken, bana neden sorulduğunu anlamamıştım. Sonra iddianame yayınlandığında anladım. 134 sayfalık iddianamede benimle ilgili olan 4 sayfanın hemen hemen 3.5 sayfasında Mehmet Eymür’ün web sitesinden 10 yıldır yayınladığı ve benim cevap vermeye bile değer bulmadığım yalanlardır. Yargı bu yalanları değerli bulup iddianameye koyduğuna göre, benim de belgeli olarak yalan olduklarını ispatlama zamanım gelmiştir. Şimdi gerçekleri belgeli olarak sayın başkanımıza sayın üyelerimize, sayın iddia makamımıza arz etme zamanı gelmiştir.”
‘ABD’den Ergenekon için döndü’
MİT Asya Bölge Başmüşaviri Kaşif Kozinoğlu, 21 Kasım günlü Aydınlık’ta yer alan  açıklamalarında eski MİT Kontr-Terör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür’ün, ABD’den “Ergenekon tertibini kurgulamak” için geri döndüğünü, İstanbul’daki Fethullahçı polislerle sık sık görüştüğünü açıkladı. Kozinoğlu, Eymür’ün eski Ergenekon savcısı Zekeriya Öz ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı ile de her hafta mutlaka görüştüğüne dair MİT’in elinde bilgi olduğunu ifade etti. Mehmet Eymür’ün Fethullah Gülen’den 50 bin dolar maaş aldığını da belirten Kozinoğlu, şu açıklamalarda bulundu:
“Mehmet Eymür, Fethullah Gülen’den maaş almaktadır. Gülen’in tüm faaliyetlerini iyi bilen diğer bir şahıs da halen ABD’de öğretim görevlisi olan Soner Çağaptay’dır. Çağaptay, Gülen’in tüm sırlarını bilmektedir. Ayrıca Mehmet Eymür’ün çok yüksek maaş aldığı (ayda 50 bin dolar) ABD’den, Ergenekon’u kurgulamak üzere Türkiye’ye geri döndüğü; hakkındaki tüm davalardan Gülen mensubu yargıçlarca sıyırdığı; İstanbul’da Fethullahçı polislerce sıkı sıkıya korunduğu; eski Ergenekon savcısı Zekeriya Öz ve Turan Çolakkadı ile her hafta mutlaka görüştüğüne dair MİT’in elinde belge ve bilgiler mevcuttur. Mehmet Eymür, Emre Taner tarafından da korunmuştur.”



Hiç yorum yok: