15 Oca 2012

‘İşimiz Bitti, Artık Bu Adam Senin!’


Cumhuriyet 15.01.2012
BILIM VE SIYASET
Orhan Bursalı


Cehennem alevlerinin giderek arşı âlâya yükselmeye başladığı bir Türkiye’deyiz. Kılıçdaroğlu’nu Balbay’ın yanına göndermek için, Silivri’den bir ateş daha yakıldı!
İktidarın Yeni Şafak’ı geçen yıl 4 Ekim’de“Çember daraldı, Kemal Bey içeride”manşetini atmıştı.
O zaman Erdoğan, Alman vakıflarından para aldıkları uydurmasıyla CHP’ye yüklenmiş ve yargıyı CHP ve liderinin üzerine salmak istemişti. Fos çıktı!
O sırada atılan “çember daraldı” manşeti,aslında bugün içindi! Türkiye’de çemberi daraltıyorlar her gün!
Bakın Başbuğ içeride! Arkasından, cemaatçi tetikçiler haberi verdi: Arkası gelecek!
Büyükanıt hakkında soruşturma açılmış. O da “bireysel kurtuluş hava cıvadır”ı göreceğe benzer! Sırada başka generaller var. Görevde veya emekli!
Genelkurmay başkanlarını ve komutanları makamlarına atıyorlar, tepe tepe kullanıyorlar. Emekli olunca onları ne yapıyorlar dersiniz??
“Bizim işimiz bitti, artık bu adam senin”diyerek yargılarına teslim ediyorlar!


Kılıçdaroğlu’na bakıyorum, iktidar askere vurdukça “yetmez, ona da vur” havasına girdi! CHP lideri, “Askerler tutuklandıkça bu ülkeye demokrasi geliyor” soytarılığını ülkeye yutturmaya çalışan iktidarla örtüşmemeli! Bugün hukuksuzluğun bataklığında olan, yüzlerce subay ve aileleri var! Ülkenin vicdanı kanıyor!
CHP liderliği, davalardaki hukuksuzlukları, saçmalıkları, çoktan çürütülmüş iddiaları görmezse, insan haklarını ve gerçek hukuku savunmazsa, ülkenin dayanılacak demokrasi gücü ve kalesi olamaz ve oy da alamaz! AKP ve yandaşlarının “değerlerini” paylaşarak iktidar olunmaz.
Silivri çadır tiyatrosunda sadece Balbay ve Haberal yok! Uydurulmuş belgelerle Balyozadıyla derdest edilen koca bir Deniz Kuvvetleri ve bağlantıları var! Türkiye’nin karanlık geleceği, oradaki tezgâhlarda dokunuyor!
Kılıçdaroğlu bugün orduya vurarak daha çok demokratik lider ve demokratik parti olamaz! Kendini demokrasi ayar merkezi sanan, iktidarın TV’lerinden yemlenen, sözde denge gözeten veya tamamen iktidarın kümesinden öten birkaç gazeteciye şirin görünmek için bunu yapıyorsa, yanlış!
Bugün artık şu veya bu nedenle içeri tıkılan askerler, içeri tıkılacak yenilerine, Kılıçdaroğlu’larına, gazetecilere, diğer sivillere kapıları açıyor demektir!
Kılıçdaroğlu’nun çevresinde bu gelişmeyi görecek ve söyleyecek insanlar var mı, yok mu!..


Türkiye’yi bir siyasi yargılama ülkesine dönüştüren Erdoğan’ın rotası belli. Koyulaşan bir otoriter siyasi rejimin bütün altyapısı her yönüyle tamam gibi. Yandaş hukuk ve yargı yapılandırılmasıyla, çadırın çimentosu döküldü. Şimdi üzerinde dans ediyorlar!
Bu şüphesiz uzun soluklu, İslami bir toplum ve yönetim tasarımıdır.
İşte, 19 Mayıs gösterilerini(*) “İslami toplum kurmanın koşulları var Türkiye’de” diyen ve Başbakan’ın yanından asla eksik etmediğiMilli Eğitim Bakanı yasaklıyor. Lafı ağzında eveleyip geveliyor; havalar soğuk da, çocuklar üşütmesin de, derslerinden geri kalıyorlar da... Ben olsam bunları söylemeye utanırım!
Bir iktidar milletvekilinin, Kurtuluş Savaşı’nda Yunanlılarla savaş olmadı demesinden sonra, bu karar geldi.. daha önce de bir tarihçi soytarı, bize milli kurtuluş savaşı diye yutturdular demişti!


Adım adım söküyorlar geçmişi ve kendi geleceklerini inşa ediyorlar!
Silivri, Balyoz, Ergenekon, Odatv ve daha niceleri, hepsi, bu “geleceklerinin inşası”nın temel taşlarına dönüştü; bu taşlar başlangıçta da öyle konmuştu zaten, ama bazı aymazlar sandı ki, demokrasinin taşları döşeniyor!
Daha önce yazdım: Erdoğan ve ortaklarının bu dört nala gidişleri için, en büyük güvenceleri, ABD ve AB... Daha doğrusu, öyle hesap ediyorlar.
İçeride kuracakları diktatörlüklerine karşı, Batılılara sundukları, Ortadoğu planlarına yardımcılık...
Suriye’yi yıkma girişimlerinin Türkiye’den planlanması, operasyonların başlaması, bu politikanın sonucu. Batı için Türkiye’den daha iyi bir sopa bulunamaz Suriye ve İran’a karşı!
Böylece, despotluklar, hukuk tanımazlıklar karşısında, Batı’dan birkaç cılız ses dışında büyük bir ses yükselmeyecek...
Hesap bu, ama tutar mı?
(Yarın; Erdoğan İktidarını Ne Yıkar?)

(*) Bloğuma (günce’me) dün bu konuda bir yazı koydum.

Hiç yorum yok: