14 Oca 2012

Topun ağzında kim var?


Değerli yazarımız Mustafa Mutlu, Vatan gazetesindeki köşesinden sormuş başlıktaki soruyu (6 Ocak 2012). Aslında günün sorusu budur. Bütün magazin sayfalarında ve korku deliklerinde bu soru konuşuluyor.
Düşmanın sormamızı istediği soru
Bu soru temelden yanlıştır.
Bu soru, bilinçli soru değildir; düşmanın sormamızı istediği sorudur. Psikolojik savaşın bizi getirdiği yerde takılıyor bu çengeller kafalarımıza. Girdap, Mustafa Mutlu gibi namuslu birçok yazarı içine çekmiştir.
Bu soru, dolduruşa gelen, kafayı üşüten toplumun içinde dalgalanan merakların sorusudur.
Bir dedikodu sorusu Türkiye’nin gündemi olmuştur.
Neden dedikodu sorusu
Çünkü topun ağzında olan, sen, ben, o değildir; Türkiye’dir topun ağzında olan!
Gülleler peş peşe patlamakta, ama biz parçalanan Türkiye’ye gözlerimizi kapayıp, acaba şimdi kimi içeri atacaklar merak ve telaşı içine düşmüşüz.
Kimlerden söz ettiğimiz havada kalmasın. Ertuğrul Özkök, Enis Berberoğlu, Sedat Ergin ve onların ne yazık ki çıraklığından vazgeçmeyen Nedim Şener ve Ahmet Şık kardeşlerimiz gibiler, keşke yanlış görüyor olsak, “Ben topun ağzından kurtulayım da, Türkiye’ye ne olursa olsun” eğilimi içine girmişlerdir.
Gladyo’nun (kontrgerillanın) 40 yıllık medya kadrosu olan, başta Milliyet, sonra Vatan, Sabah, Taraf, Hürriyet, Zaman ve diğerleri, bu psikolojik iklimi yaratma görevini yerine getirmişlerdir. Bu gazetelerden medet umanlar, Ricciardone’nın affına mazhar olmak peşindedirler.
Başka deyişle Gladyo’nun lütfuna sığınmaktadırlar. Çünkü Gladyo, ABD ve AB’nin, TÜSİAD ve Soros’un, NATO’nun Gladyosudur. “Topun ağzından” kaçanlar, Gladyo’nun kucağına düşmektedirler.
Topun ağzından kimi kurtaracağız
Türkiye, buradan “Topun ağzında kim var” sorusuyla çıkamaz!
Önce şu saptamayı yapmak durumundayız:
Topun ağzında Türkiye var, Cumhuriyet Devrimi var, Atatürk var, millet var, çağdaşlık var, insanlık var, özgürlük var.
Yoksa mesele, Org. İlker Başbuğ’u, Mustafa Balbay’ı, Mehmet Haberal’ı, Engin Alan’ı, Tuncay Özkan’ı, Nedim Şener’i ve Ahmet Şık’ı ve onlara ayıp olmasın kendimi de katayım Doğu Perinçek’i topun ağzından kurtarma meselesi değildir. Obama ve Ricciardone amcalar, topun ağzından kurtulmak için çeşitli şerefsiz seçenekleri herkesin önüne sermişlerdir.
En sağlıklı mevzi
O nedenle bugün en sağlıklı olan mevzi, milletle ve Atatürk’le birlikte topun ağzındaki mevzidir.
Bakın İşçi Partililer, Yalçın Küçük arkadaşım, Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, Mehmet Demirtaş, Oktay Yıldırım, Doğan Yurdakul ve Soner Yalçın topun ağzında olmaktan hiç yakınıyorlar mı? Hatta fevkalâde memnun gözüküyorlar.
E. Org. Çetin Doğan, Hv. Org. Bilgin Balanlı, Koramirallerimiz Feyyaz Öğütçü, Mehmet Otuzbiroğlu, Kadir Sağdıç, Deniz Cora ve komutanlarımız topun ağzına göğüslerini siper etmiş görev başındalar. Hasdal’a demirlemiş donanmamız bile mevcuttur. Bir süre sonra düşmanın hâli merak konusu olacaktır.
1 numara Kocatepe’de
En başımızda da Afyon ovasına atlamaya hazır “bir sarışın kurt gibi bakan” Ergenekon’un 1 numarası!
Şunu herkes bilsin, topun ağzına göğüslerini siper edenler, Namık Kemal-Mustafa Kemal-Nâzım Hikmet neslinden gelen devrimci fedailerdir.
Bizim yeminimiz 150 yıllık yemindir:
Zulmün topu var, güllesi var, kal’ası varsa
Hakkın da bükülmez kolu, dönmez yüzü vardır!
Yeminimiz Seyyit Nezir’in deyişiyle menzildedir!
Halkın sillesi, adrese teslim yoldadır!
Şimdi anladınız mı topun ağzında kim var?

Hiç yorum yok: