1) Kesin bir doğruymuş gibi, denir ki; “Bir karanlık el ülkenin farklı renkleri Sünni ve Alevileri çatıştırıyor”
Bu “doğru” tümüyle yanlıştır: Çünkü, Alevilerin Sünnilere saldırısı
olmamıştır. Bu anlamıyla da ortada bir Alevi-Sünni çatışması yoktur, yalnızca Alevilere saldırı vardır. “Alevi-Sünni çatışması” genellemesi ile siyasal İslâm’ın ve Sünniliğin suçu hafifletilir, Aleviler de “suçlu” kategorisine dahil edilir.
2) Kesin bir doğruymuş gibi, denir ki; “Madımak olayından yola çıkarak Alevi vatandaşlarımızı tahrik ve tahkir etmeye kimsenin hakkı yoktur.”
Bu “doğru” tümüyle yanlıştır: Çünkü, Alevilerin tahrik olduğu ve saldırdığı bir tek örnek bile yoktur! Ama daha dün Başbakan’ın “hayırlı olsun” mesajından güç alarak, İstanbul Üniversitesi’nde “yaktık ulan yine yakarız” diye öğrencilere saldıran bir zihniyet bütün vahşiliğiyle orta yerde durmaktadır.
3) Kesin bir doğruymuş gibi, denir ki; İslam’da asla şiddet yoktur, İslam bir barış dinidir.
Bu “doğru” doğru gibi gözükse de yanlıştır: Çünkü, 1966’da Ortaca’da, 1978’de Maraş’ta, 1978’de Sivas’ta, 1980’de Çorum’da ve 1993’de Madımak’ta saldıranlar ve katledenler tekbir sesleriyle saldırmışlar ve katletmişler, “İslâm’a ve şeriata” atıfta bulunan benzer sloganları kullanmışlardır. Üstelik saldırı senaryoları da hep aynıdır. Saldırı için tesadüf bu ya mutlaka camilerden çıkılır ve çıkılan gün de mutlaka Cuma’dır!
4) Kesin bir doğruymuş gibi, AKP yöneticileri der ki; Sivas olduğunda AKP yoktu.
Bu “doğru” doğru gibi gözükse de yanlıştır: Çünkü, bugünkü Cumhurbaşkanı ve Başbakan başta olmak üzere, O dönemin yöneticilerinin çoğu bugünün AKP’lileridir. Üstelik bu “tesadüf” bununla da sınırlı kalmaz. “Tesadüf bu ya” Sivas katliamını yapanların avukatlarının çoğu da bugün AKP’lidir! Kaldı ki, 10 yıldır iktidarda olan ve isteseler “zamanaşımını” önleyecek, firarileri yakalayacak iktidar da AKP iktidarıdır!
5) Kesin bir doğruymuş gibi, denir ki; “Yalnızca 5 kişi için alınan zamanaşımı kararı sanki çok fazla kişi için alınmış gibi yaygara koparıyorlar oysa davadaki 131 kişiden 79’u ceza aldı, 40’ı beraat etti, 15 kişi de Kırmızı Bülten’le aranıyor.”
Bu “doğru” doğru gibi gözükse de yanlıştır: Çünkü, 5 kişi semboliktir, o gün oteli yakmak için “yakın ula yakın” diye otelin etrafını saran ve sonra da otel yanarken tekbir getiren tam 15 bin kişi vardır. Yani geride yargılanması gereken 14 bin 869 kişi daha vardır! Ve on beş bin kişilik bir eylemin dünyanın hiçbir yerinde münferit ilan edilmesi mümkün olmasa da bizde her zamanki gibi “münferit” ilan edilmiştir…
Şimdi sormak gerekmez mi?
Sahi bu karar kimler için “hayırlı” olacaktır?
Yakılan otuz beş kişi için mi?
Yangından yaralı kurtulanlar için mi?
Yoksa bunların yakınları için mi?
Yoksa, elini kolunu sallayarak gezen 5 + 14869 kişi için mi?
Yoksa, bu kararla “otel dışındaki vatandaşımıza bir şey olmamıştır” diyen Başbakan ve “gazamız mübarek olsun” diyen Belediye Başkanı da “temize çıktığı” için mi karar “milletimize hayırlı olmuştur?”
Yoksa, katilleri savunan avukatlar için mi?
Başbakan bunları da açıklasın da bilelim!
17-03-2012 11:38 - 188 Defa Okundu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder