16 Ağu 2012

Mucizelere nasıl bakmalıyız?

mucize-tas

Kur’an’da yer alan “bir takım hadiseler” kendi gerçekliğinin çok dışında sunuluyor. Örneğin, mucize kavramı üzerinden (ki bu kavramı yanlış yorumlayarak) bir takım olanaksız hadiselerin olabilitesi dinsel çerçevede bahis konusu haline getiriliyor. Bu hatalıdır. Kur’an ruhuna aykırıdır.
Mucize kelimesi “acz” kökünden gelir. Acze düşüren fiil manasına gelir. Yani, muhatabının direnişini kıran, ya da onu kuşatan ve etkin biçimde etkisizleştiren fiil. Örneğin, askeri başarılar, taktik zaferler bu kavramın anlam dairesine girer. Bir adamın kendisinden beklenmeyen bir biçimde başarı göstermesi, ABD’nin Vietnam’da yenilmesi gibi olaylar da bu kavramın genel dairesine girer.
Fakat halk lügatında mucize, doğaüstü olay gibi manalara gelir. Bu lügat, Kur’an dışıdır. İslam dışıdır.
Çünkü Kur’an’ı Kerim’in ilgili bahislerinde “O’nun sünnetinde bir değişiklik göremezsin” vurgusu yapılır. Yani Allah’ın davranışlarında hiçbir değişiklik olmaz. Peki Allah’ın davranışı nedir?
Güneşin doğudan doğması ve batıdan batması. Bunun aksi olmaz. Olursa, Kur’an-ı Kerim’in ilgili ayetleri yalanlanmış olur.
O halde ölmüş birinin dirilmesi mümkün değildir! Körlerin keramet sergilenerek iyileşmesi, denizin yarılması..vs.
“Destek Yayınları’ndan çıkan Şeytan Evliyaları adlı kitabımı okumanızı öneririm, o kitap bu konuda önemli veriler ihtiva ediyor.”
Kur’an’a göre Hz. Musa denizi ikiye bölmemiştir. Orada med-cezir ve benzeri bir hadise olmuştur. Mucize kısmı, o fiilin gerçekleşeceği tarihin Hz. Musa tarafından hesaplanmasıdır. İşte Hz.Musa bu akli üstünlüğüyle, Firavun ordularını acze düşürmüştür.
Aynı şekilde Hz. İsa “kalbi ölmüş kişileri diriltmiştir” yani çok iyi bir hatiptir. Laf anlamayanlara bile laf anlatabilmiştir. Körleri ve alacalıları iyileştirmiştir. Bunu yapabilmesi için keramet sergilemesi gerekmez. Demek ki “ilaç yapmayı bilmektedir.” Bilgedir, ve bu bilgeliği sistemi acze düşürmüştür.
Hz. İbrahim “taharriquhu” isimli bir ateşe atılmıştır. Ve oradan sağ salim çıkmıştır. Bu kelimenin asli anlamı “tahrik demektir.” Nemrut’un galeyana getirdiği halkın cefasından akli yöntemler kullanarak kurtulmuş ve kitleleri ikna etmiştir. İşte bu yönüyle “Nemrut’u acze düşürmüştür.”
Bu ve birçok diğer mucize, toplumun bilinç hafızasına kazınan türde gelişmemiştir. Kur’an’ın buyurduğu gibi Allah’ın sünnetine uygun gelişmiştir. Bu bahislerin tüm detaylarını Şeytan Evliyaları kitabımızdan okumanızı öneririm.
Bugün anadoluda her köyde bir keramet öyküsü anlatılır. Falanca şöyle uçmuş, filanca böyle kaçmış. Bu hikayeler adeta halkı afyonlayan bir takım faaliyetlerin önünü açmaktadır. Bu durum, mucize kelimesinin genel motivasyonu üzerinden meşrulaşır. Dolayısı ile bu kavram çok doğru bilinmelidir. Aksi halde, ruhban mezaliminin önü açılır. İslam’ın ana mesajı gölgelenir.
İslam’ın tarihsel, sosyolojik karakterinden bağımsızlaşan bir dinsel içerik sunuluyor. Şeyh uçmasa da mürid uçuruyor. Uçanlar, kaçanlar, kan içenler...
Milletin dinden anladığı şey, türbeye gidip “al sana bir göbek ver bana bir bebek” diyerek göbek atmak olmuş. Telli babaya gidip, saçmalıkları dinleştirerek hurafe bataklığına gömülmüş bir anlayış üzerinden kendilerini tatmin eden geniş yığınlar.
Anadolu bunlarla doludur. Her köşe bir türbedir. Her türbe “mumlarla donatılmış, çaput bağlanan ağaçlar ile süslenmiştir.” Bir keresinde “göğüslerime slikon yaptırmak istiyorum, lütfen biraz para...” gibi bir not dahi görmüştüm. Vatandaş türbeye gidip “göğsüne slikon istiyor.” Olacak iş değil. Böyle din mi olur!
Garip memleket. Garip insanlar!
Son Güncelleme: Salı, 07 Ağustos 2012 00:42

Hiç yorum yok: