6 Kas 2013

Gık muhalefet

Uğur Mumcu, Bahriye Üçok'un bir kitap paketi içine yerleştirilen bombayla öldürülmesi üzerine yazdığı yazıda "Neden öldürüldü?" diye soruyor ve içi yanarak yanıt veriyordu: "Üniversite ve yüksekokullarda kız öğrencilerin başörtü takmalarının İslam dini ile ilgisinin bulunmadığını, türban ve başörtünün birtakım tarikatların bayrağı gibi kullanıldığını kanıtladığı için.'' Üç yıl sonra, 1993, Uğur Mumcu katledildi. Ve şimdi, 2013, bu yazının basılacağı gün, 29 Ekim'den iki gün sonra Meclis'e türbanla giriliyor. Aydınlık yüreklere konan bombalarla örülmüş bu yolun vardığı yerde, "muhalefet" partileriyse, yönetim kademesinde, haydi "gık çıkarmıyor" demeyelim, olsa olsa "gık" diyor.
Sokakta korkak, mecliste arsız
Demek, mecliste türbana itirazları bulunmadığı açıklanan BDP-MHP koalisyonu bir yana, "muhalefet" partilerinin elinde "mecliste türbana" karşı, "gık" var. Halkın 29 Ekim'i kutlamasından, İstiklal Caddesi'ne polis ordusu yığacak kadar korkan hükümetin, Cumhuriyet Bayramı'ndan iki gün sonra "göstere göstere" meclise türban sokmaktan söz edebilmesinin "sırrı" işte burada yatıyor. 29 Ekim'de TOMA'ların arkasına saklanıyor ve sokaklarda gösteremediği cüreti, iki gün sonra Mecliste gösteriyor.
Kapatma özgürlüğü sömürme özgürlüğü
"Gık" siyasetinde pervasız liberaller "özgürlüklere karışma dönemi geçmiştir" ve utangaç liberaller "AKP'nin eline seçim öncesi mağduriyet kozu veremeyiz" diyor. Kadınları kapatma "özgürlüğünü"; daha altı, yedi yaşında çocukları, dinler tarihi, evrim, bilimsel düşünce öğrenmeden türbanlı hocaların eline verme "özgürlüğünü" bir yana bırakıyorum. Elhamdülillah özgürüz, içme suyuna bulaşan virüs nedeniyle 2 bin 500 kişinin hastanelik olduğu ilçenin belediye başkanı, durumu "takdir-i ilahi" diyerek açıklama özgürlüğüne sahip; ülkenin, işçilerini tek tek çağırarak Kur'an üzerine "Sendikalı değilim" yemini ettiren işverenleri, grev karşıtı hutbeleri var; yetmez ama evet, özgürlük de özgürlük, doymuyorlar.
'Kutsal' hac
Gelinen noktada, "inancı" için otuz beş yıldır türban giymemiş kadın, "özgürlük" diye Tayyip için kendini kapatıyor. Meclis'te "muhalefet", yönetim kademesi, yarım ağızla, gık, "mağduriyet kozu veririz" diyor. "Bu ne biçim özgürlük?" diyemiyor. İslam'la ne ilgisi var, Meclis dışında başı açık, meclise gelince kapıyor. Hangi mağduriyet, bunlar "kutsal" ne bilir, göstere göstere karşı devrime alet ettikleri hacları mı kutsal; yaptıkları, şeytan taşlar gibi cumhuriyeti taşlamaktır.
İşgal
Tekelokraside demokrasinin de, meclisin de göstermelik olduğunu bilmek durumundayız. Ancak muhalefetin işi, tanımı gereği, halkın gözü olmaktır. Dayatılanın, bu halkın inançlarıyla bir ilgisi olmadığını anlatmaktır. Haziran'dan 29 Ekim'e milyonlar, "Siyasal İslam" etiketiyle boğazımıza dayadıkları bıçağı reddetti. Bugün meclise sokulmaya çalışılan türban, dini bir simge değil, bir işgal simgesidir; muhalefetin işi, zihinlerin, Cumhuriyet'in ve bu halkın geleceğinin işgalinin karşısına dikilmektir.
Aşılanan tevekkül
Eski CIA şefi Graham Fuller'ın, "60'larda, 70'lerde Türkiye'de sol çok güçlüydü. Komünizmi zayıflatmak için İslam'ı ve sağ iktidarları destekledik," sözünü hatırlıyoruz. Ancak Fuller'ın açıklamalarında, ilginç olan bir nokta sıklıkla unutuluyor. Fuller, "sol çok güçlüydü", diyor, "ve İslam sol karşısında yeterince etkili değildi. Sağ hükümetleri bu nedenle de destekledik." Bu İslam bastırılmış değil, aşılanmıştır.
Yüksek Komutanlar darbeler yaptılar, iktidarı alır almaz din derslerini zorunlu hale getirdiler. Harp Akademileri'nden İslamizasyon başlattılar, Türk-İslam Sentezi elemanlarını, Akademi'ye "hoca" yaptılar. Amerika ile büyük sermayenin "İslamcı" siyaseti maşa yaparak orduya indirdiği Balyoz'la cezaevinde bulunan Korgeneral Metin Yavuz Yalçın bugün "asker vatan hainlerinden" söz ediyorsa, bunların nasıl beslendiği ortadadır. Mesele, nihayetinde, kıdem tazminatının yerine İslami tevekkül getirmektir.
Cumhuriyet arsızca taşlanırken, "aman, mağduriyet kozu veririz" sözünün arkasına saklanmak cumhuriyetle birlikte, Bahriye Üçok'ların, Uğur Mumcular'ın cesedini çiğnemektir.

Hiç yorum yok: