31 Oca 2014

Tokat

Evet, bu bir tokat…

Ama şefkat tokadı değil…

Teferruata girmeyeceğim ama hani mümin ayağı taşa çarpsa kendinden bilir ya! Bu sebeple bir iki sebep yazacağım haddim olmayarak…

Para toplarken sahabeyi, hizmeti sunarken ise Allahsız kapitalistleri taklit eden kardeşler! Sizedir bu yazı.

Yıl 1996. Balıkesir. İki yıllıkta okuyan ve hizmet evlerinde kalan bir gence, ağabeyleri ilahiyat okumasının gerekli olduğunu söylerler. Genç, sınava hazırlanmak için dershaneye kaydolmaya gider. Kendisinden dershane ücreti olarak istenen 500 bin lirayı ödemesinin mümkün olmadığını söyleyince, dershanedeki “abi”, gence şöyle der; “sen bu fiyatları kendi kafamızdan belirlediğimizi mi sanıyorsun? Her yıl dershane ücretlerini Resulullah’ın belirlediğini bilseydin, indirim isteyemezdin.” Genç susar…

Yıl 2003. Ankara. İki yetim çocuğu dershaneye kaydetmek için götürdüm. Dershane müdürü çok eskiden tanıdığım biri. Yetimlerden birinin ücretini benim karşılayacağımı, birini de dershanenin burslu okutmasının mümkün olup olmayacağını sordum. El cevap; “Vallahi hocam yapabileceğimiz maksimum indirim %20.” Sustum…

Yıl 2012. İzmir. Hayatını hizmet dairesinde geçirmiş ve elan Hizmet yurtlarında çalışan bir “abi”,çocuğunun dershane taksitlerini ödeyemiyor. Zira yurtta meccanen çalışıyor.
Bir gün ansızın evine gelen icra memurları eşyalarını haczediyor. Haczettiren dershane. “Abi” susuyor…

Üç misal kâfi…

Yaklaşık 30 yıldır Anadolu insanının hayır-hasenat adına verebileceği ne varsa topladınız. Zekât, fitre, kurban, sadaka… Dilenciye verilecek kuruşları bile hizmete aktarmak için esnaflara sadaka kutuları dağıttınız. Kuruşlar dahi zayi olmasın, hizmete gitsin. Bu paralarla satılık solcu eskisi yazarlara çuvalla ödeme yaptınız. Olimpiyatları finanse ettiniz. Şov yaptınız. Fukaranın hakkı olan parayla…

Hizmetin âli menfaati adına yalan söylediniz, yalan söylettiniz… Peygamberin en bilinen hasleti olan dürüstlüğe ihanet ettiniz.

Zulümlere sustunuz. Irak’a sustunuz. Zalimlere hoşgöründünüz. Müslümanların başına bombalar yağarken diyalog peşindeydiniz.

Ülkede, haklı-haksız, insanlar yıllarca mahkemelerde sürünürken sustunuz. Pardon, susmadınız. Başından sonuna kadar her duruşma öncesi ve sonrası konuştunuz…
Zalimce, zulüm diliyle…

Sınavlarda soruları çaldınız, Allah adına hak yediniz. Atamalarda, adamcılığın Tillahını yaptınız. Türkiye Türkiye olalı ehliyetsiz kadrolaşmayı sizin gibi yapanını görmedi.
Kendi evlatlarınız, Müslüman kapitalistlere direnirken, gaz yerken ve ölürken sustunuz.
Hayır, susmadınız, zalimin ağzıyla konuştunuz. O pırıl pırıl gençlere terörist dediniz.
Dini, tedbir adına yalanla özdeşleştirdiniz. Yalanı gelenek haline getirdiniz.
Şimdi Allah cezanızı veriyor, çok mu? Zulme uğrattığınız, hakkına girdiğiniz her bir insan için bedel ödeyeceksiniz. Hesabınız öte âleme kalmayacak. Allah verdiği nimeti alıyor elinizden, olan budur.

İki günlük dünya hayatında, sanki size bu doğrultuda bir vazife verilmiş gibi, sözde İslam adına hizmet ettiniz ama 30 yıllık hizmetiniz hep efendiye yaradı. En zeki evlatlarını topladınız Anadolu’nun. Ülkeye, insanlığa katkı sunan bir kişi çıktı mı içlerinden? Bir ilaç bulan, bir teknoloji markası geliştiren, bir fikir, kavram, felsefe geliştiren var mı? Hepsi, efendinin kalifiye eleman ihtiyacını karşılıyorlar şimdi.

“Nasıl olsa Allah için hizmet ediyoruz” deyû haramları mubah kılmadınız mı? Üç kurban bağışı yapanlarla, Çanakkale şehitlerini bir tutmadınız mı?

Yarattığınız canavar sizden bir ısırık alınca feryat ediyorsunuz. Çünkü siz hiçbir zaman bedel ödemediniz. “Başlarınızdan ayaklarınıza demir taraklarla taranmadınız.”Arananlar listesine girmek veya memuriyetten atılmak dışında, küfrettiğiniz komünistlerin binde biri kadar işkence görmediniz. Darbeler onların üzerinden geçti ama mağdur hep siz oldunuz. Gene ağlıyor, birilerini Allah’a havale ediyorsunuz. Gördüğünüz gibi, size dokunmayan yılan bin yaşamadan size de dokundu.

Siz zulmettiniz, kader adalet etti…
Allah ile aldatan, aldatılır…
Allah ile bölen, parça parça olur…

Allah’ı kendi tekelinde gören, “rabbul cemaatîn” olarak gören, iflah olmaz…
Hiç kimsenin âhı tutmasa bile, Cumhuriyeti kuranların, annelerimizi düşman askerinin kucağından kurtaranların âhı tutacak sizi. Onlara, ne iftiralar attınız mahrem sohbetlerde, biliyoruz…

Şimdi ağlayın…

Erkek gibi duramadığınız her platform için ağlayın…
Yaşlı kadınlar gibi ağlayın…
Bu, dilinizden düşürmediğiniz şefkat tokadı değildir güzel kardeşlerim…
Bu, insanları alınlarından yakalayacak olan Allah’ın kahr tokadıdır.
Kaçamayacağınız…
“Cezakellahu kesira”


Hiç yorum yok: