26 Şub 2014

"Kuzu"nun tweet'i

Kuzu tweet'inde "Halkın arasındayım;İnanın bu uydurma kaset ve ses kayıtlarına doğru olsa bile inanan yok. Millet bu iktidardan memnun. Enerjinizi başka yere. Kasetlerin muhtevasını bırakın Mahkemeler değerlendirsin. Kesin karar olmadıkça masumiyet esastır ve herkes suçsuz sayılır. Ben buna hep uydum" dedi.





Yukarıdaki sözler ne acıdır ki doğru. Aşağıdaki beyanlarda bunu teyit ediyor.

"Ben başbakanın götünün kılıyım"
"Dik dur eğilme"
"Kefenimizle geldik ölümüne seninleyiz"
"Tayyip reis, bu millete ne yapsan arkandayız"



Şimdi ben 54 yaşındayım ve soruyorum.

Bu histerik ve cahil insan grubu 10 yıl öncesine kadar laik, demokratik, sosyal hukuk devleti olduğunu söyleyen bir ülkede nasıl yetişti?
Bunlar her sene 29 Ekim, 19 Mayıs, 23 Nisan ların kutlandığı bir ülkede nasıl varoldular?
Biz 54 yıl bu insanlara eğitim sistemimiz içinde ne anlattık, neyi öğrettik.
Bilim,  felsefe anlatan öğretmenlerimiz, üniversite hocalarımız başka bir şey mi öğretti?Aklıma öğrenciyken kitaplarımızın içine saklayıp okuduğumuz tommiks, teksas dergileri geldi. Acaba eğitmenlerimiz üniversite hocalarımız ders kitapları içinde başka bir şeyin ilmini mi anlattı insanlarımıza?
Kemikleşmiş ve sorgulamayan kafa yapısını nasıl ürettik?
Eleştiri yapmak yerine yanlışa daha çok yapışan fanatizmi nasıl oluşturduk?
İlahiyat fakültelerinde, imam hatip liselerinde hangi Kuran'ı öğrettik?
Hukuk fakültelerinde adalet adına ne anlatıldı gençlerimize?
Gençleri yetiştiren eğitimcilerimizi kim yetiştirdi ve ne öğretti?
Güzel ülkemiz 10 yılda nasıl 2 tane takunyalı ebu cehil kafalı insanın eline nasıl teslim edildi?

Demokrasi ile yönetilen bir ülkede 17 Aralık sonrası hiç bir hükumet ayakta kalamazdı. 

Türkiye Cumhuriyetinde 1970 yılı itibari ile iktidarlar AB Ülkeleri -ABD desteği ve yönlendirmesi ile birlikte ülkemizin yüzünü bir daha sola, aydınlanmaya, insan haklarına, hakka ve hukuka, ulusal birliğimize çevirmemek konusunda plan ve programlarını uygulamaya geçirdiler. 12 Eylül darbesi ve güvenlik konseyi üyelerinin yeşil kuşak projesi ile uygulamaya hız verildi. Ayınlarımız haince planlarla yok edildiler. (Öldürülen aydınlarımızın listesine ve tarihlerine bakın) Onlara göre dindar nesiller "gomonist" geçliğe tercih edildi.


12 Eylül 1980 öncesi

1) Deniz Gezmiş,Yusuf Aslan,Hüseyin İnan (6 Mayıs 1972) 3 Bizden 3 onlardan olsun diye asıldılar.

2) Doç. Orhan Yavuz (15 Haziran 1977)
Erzurum Atatürk Üniversitesi''nde ögretim
üyesiyken kampüste biçaklanarak öldürüldü.

3) Dogan Öz (24 Mart 1978)
Ankara Cumhuriyet Savcilarindan, demokrat
kimligiyle taninan Dogan Öz, evinin önünde
otomobiline binerken 6 el ates sonucu
öldürüldü.

4) Hamit Fendoglu (17 Nisan 1978)
Malatya''nin bagimsiz belediye baskani iken,
evine gelen bombali paket sonucu gelini ve
iki torunuyla birlikte öldü.

5) Doç. Dr. Bedrettin Cömert (11 Temmuz
1978) Hacettepe Üniversitesi Sanat Tarihi
Kürsüsü ögretim üyelerinden ve Türk Dil
Kurumu üyesi olan Cömert evinden çikista 3
katil tarafindan öldürüldü.

6) Bedri Karafakioglu (20 Ekim 1978) ITÜ
Elektrik Fakültesi Dekani iken öldürüldü.

7) Abdi Ipekçi (1 Subat 1979) Milliyet
Gazetesi basyazari Abdi Ipekçi,
Tesvikiye''deki evinin yakininda otomobilinde
kursunlandi. Katili Mehmet Ali Agca halen
Papa''ya suikastten tutuklu.

8) Cevat Yurdakul (28 Eylül 1979) Adana
Emniyet Müdürü iken öldürüldü.

9) Prof. Ümit Doganay (20 Kasim 1979)
Istanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi
ögretim üyesiyken evinin önünde öldürüldü.

10) Prof. Cavit Orhan Tütengil (7 Aralik
1979) Istanbul Üniversitesi Iktisat
Fakültesi Sosyoloji Enstitüsü Baskani iken
evinin az ilerisindeki otobüs duraginda
öldürüldü.

11) Ümit Kaftancioglu (11 Nisan 1980) TRT
Programcisi ve yazar Kaftancioglu
Mecidiyeköy''de vuruldu.


11) Dr. Sevinç Özgüner (23 Mayis 1980) Türk
Tabibler Birligi Merkez Heyeti üyesi iken
evlerine yapilan baskin sonucu öldürüldü.

12) Kemal Türkler (15 Temmuz 1980) DISK
Genel Baskani, sendikaci Türkler, evinin
önünde öldürüldü.

12 Eylül 1980 sonrasi

13) Prof. Muammer Aksoy (31 Ocak 1990) Eski
CHP milletvekili, Atatürkçü Düsünce Dernegi
kurucularindan Muammer Aksoy, evine dönerken
öldürüldü.

14) Çetin Emeç (7 Mart 1990) Hürriyet
Gazetesi Genel Yayin Koordinatörü ve yazari
gazeteci Emeç, evinini önünde arabasinina
açilan ates sonucu öldürüldü.

15) Turan Dursun (4 Eylül 1990) Özellikle
dine yönelik elestirileriyle taninan yazar
Dursun, Kosuyolu''ndaki evinin az ilerisinde
öldürüldü.


16) Bahriye Üçok (6 Ekim 1990) Ilahiyat
Fakültesi eski dekani ve o zamanki SHP''nin
parti meclisi üyesi doçent Üçok evine
yollanan bir bombali paketin patlamasi
neticesi öldü.

17)Musa Anter (20 Eylül 1992) Kürt aydin ve
yazari Anter, Diyarbakir''da öldürüldü.

18)Esref Bitlis (17 Subat 1993) Jandarma
genel komutani Esref Bitlis''in ölümü resmen
"uçagindaki buzlanma" olarak açiklansa da,
kanaatler bunun bir suikast oldugu yönünde.

19) Ugur Mumcu (24 Ocak 1993) Cumhuriyet
gazetesi yazari ve Türkiye''deki sol
aydinlarin en seçkinlerinden Ugur mumcu
evinin önünde arabasina konulan bombanin
patlamasi sonucu öldürüldü.

20)Ahmet Taner Kışlalı (21 Elim 1999)Ankara'da evinin önünde uğradığı bombalı saldırı sonucu hayatını kaybetmiştir.

21) Necip Hablemitoğlu (18 Aralık 2002)Devletçi bakış açısı ile maruf bir kişiydi. alman vakıflarına, bilumum bölücü ve irticai oluşumlara, özellikle fethullahçılara takmıştı.

22) Sivas Madımak Otelde yakılarak öldürülen 35 aydınımızı unutmayalım.


ANAP ve AKP cemaatin devlet kurumlarına nüfus etmesi için uygun ortamı yarattı ve istenen şimdi gerçekleşmek üzere.

Ulus bilinci,
Vatan sevgisi,
Bağımsızlık savaşı (Kurtuluş savaşımız),
Atatürk sevgisi diyemiyorum en azından onu anlamak,
Cumhuriyet,
Hakça üretim ve paylaşım,
Bayrak,
Türk olmak gibi değerler, kavramlar sayelerinde belinden kırılmış ve anlamını yitirmiştir.

Tehlikeyi bir tek Türk Silahlı Kuvvetleri farkına varmıştı. Onlarda sahte delil ve belgelerle planın bir parçası olarak hapiste çürütülüyorlar.(Bence artık TSK değil SK)

Sermaye çevresi ulusal olmaktan çıkarılmış, yumuşatılmış adıyla acımasız globalizme entegre edilmiş bir yapıya kavuşturulmuş.(Biat edenler şanslı) Üretemeyen ihale için iktidara kapılanan durumunda.

Eleştirmeyen, analiz edemeyen, mantıklı düşünemeyen, fanatik, kemikleşmiş, mürit şeyh ilişkisi içerisinde seçimden seçime gidip kendisini bir kutu makarnaya satın almışa oy veren güruh.

Bizim topraklarımızda ekmek yeyip, suyunu içip bu güruhu yaratanları, onlara çeşitli kaygılarla kapı aralayanları kınıyorum ve üç evladımı onlara teslim edip bu dünyadan göçmek istemiyorum. Onları imamların fetvalarının yönettiği bir ülkede kaybedemem.

Yakın tarihte gerçekleşecek 3 seçim sonrası ülkemin geleceği netlik kazanacak. Güruh kazanırsa Irak, Libya, Mısır, Suriye ve Ukrayna'da olanlar bizimde başımıza gelecek gibi görünüyor.






Hiç yorum yok: