Yazımızın genel konusu Cumhuriyetimizin Düşmanları üzerine. Özel konusu ise Cumhuriyet Düşmanlığının vücut bulduğu Nakşibendîlik üzerine. Ve okuyacaklarınız iki temel gerçek üzerine hazırlanmıştır.
1. Siyasi tarihin verileri.
2. Politik gerçekliklerin vurguları.
Yazımızın daha sonraki bölümlerinde görüleceği üzere AKP’nin tüm üst düzey kadroları birer Nakşibendi’dir. Tarihi hesaplaşmada bugün“Gericilik” Cumhuriyete yönelik düşmanlığını Atatürk Karşıtlarının Partisi üzerinden yürütmektedir.
AYDINLIK ve KARANLIĞIN KAVGASI
Tüm Aydınlanma Tarihimizde iki ana çizgi görülür. Halkının bağımsızlığı için mücadele eden ilericiler ile Halkını kul ve köle gören gericiler. Bu ülkenin ilericileri güçlerini halktan alırlar;Pir Sultan gibi, Mustafa Kemal gibi. Bu ülkenin gericileri güçlerini dışardan alırlar; Damat Ferit gibi, Vahdettin gibi ve günümüzde Fettullah Gülen gibi, Tayyip gibi. Bu ülkenin gericilerinin temel karakteristiği, işbirlikçi olmalarıdır. Emperyalist efendilerine hizmet ederler. Fettullah Gülen gibi,Tayyip gibi Abdullah Gül gibi. Halkın manevi duygularını sömürerek “çıkar” elde ederler.
Günümüzün AKP’si gibi.
Bu gericiler emirlerini emperyalistlerden alırlar, günümüzde ABD ve AB bu emirleri verir, Tayyip ve Abdullah Gül gibiler uygular. Bu ülkenin gericilerinin boğazından helal lokma geçmez, Unakıtan ve onu “AK”layan hükümet ve bir kısım meclis üyeleri gibi. Bu gericiler, dün söylediklerini bugün inkar ederler, Tayyip ve Gül gibi.
İşte slaytımızda bu gericilerin hikayesini bulacaksınız. 1919 ve 1923’ün “rövanşını” almak isteyenler var. Biz bunlara “karşı devrimci” diyoruz. Hikayemiz onların Hikayesidir. Bir ucubenin dizlerinin dibine çökmüş bir başbakan. ABD’nin bu adama vermiş olduğu görevi, ülkenin gericilik batağına saplanması için yaptıklarını “tarihsel ispatları” ile açıklayacağız. Duymayan, bilmeyen, görmeyen kimse kalmasın.
Bu bakış açısıyla ülkemizde Cumhuriyetimize ve Atatürk’ümüze yönelik gerçekleştirilen “Karşı Devrim” sürecinin, 1950 Demokrat Parti iktidarı ile başladığı bilinen bir gerçekliktir.
Bu savlamanın çok ciddi kanıtları vardır. Adnan Menderes’in ülkede gizli örgütlenmeler ile varlığını sürdürmeye mahkum olan tarikatlar ile yapmış olduğu seçim pazarlığı, verilen tavizler, her şeyden önce, Cumhuriyet’in başbakanı olmuş Menderes’in bir tarikat şeyhi olan Said-i Nursi’nin elini eteğini öpmesi.
ABD Emperyalizmine teslim bayrağını çekmesi. Ve tarihe denk düşecek biçimde. Tayyip’in Fettullah’ın eteğini öpmesi, Hikmetyar’ın dizinin dibine çökmesi, ABD Emperyalizminden icazet alarak ülkenin başına geçmesi.Karşı Devrim süreci işliyor.
ABD dünya üzerinde nasıl bu kadar hakim, nasıl bu kadar güçlü. Her ülke içinden kendine uşaklar bulmasa bu mümkün olabilir mi?
Peki bizim ülkemizdeki
Uşaklar kim.
Kim bu işbirlikçiler
AKP’nin ABD’ci bir parti olduğunu ispatlamak için çokça örnek gösterilebilir.
AKP geldikten sonra tüm bu politikalar terk edildi. Yeşil Kuşağın Amerikancıları, Erbakan’dan ayrılıp emperyalizme maşa olacak yeni partilerini kurdular. Türkiye’nin kucağındaki bu partinin babası bellidir.
1 mart tezkeresi öncesinde, Tayyip, milletvekillerini ikna etmek için üçerli beşerli görüşmelere aldı. Neye ikna edecekti onları: Türkiye’nin güneydoğusuna 65 bin ABD askerinin süresiz yerleşmesine.
AKP geldikten sonra tüm bu politikalar terk edildi. Tayyip tüm bu gayreti, diyet ödemek içen sarfetti.Bilindiği gibi Türkiye’de bir DSP-MHP-ANAP hükümeti vardı.Bülent Ecevit ve Devlet Bahçeli, ABD’nin Irak’ı işgaline olur vermiyorlardı.Kıbrıs’ı da vermiyorlardı.
“Kuzey Irak’taki Kürt Devletini savaş nedeni” sayacaklarını bağıra bağıra
söylediler.
Sonra ne oldu…
DSP ikiye bölündü…
Erken seçim kararı alındı… ve…
1. Siyasi tarihin verileri.
2. Politik gerçekliklerin vurguları.
Yazımızın daha sonraki bölümlerinde görüleceği üzere AKP’nin tüm üst düzey kadroları birer Nakşibendi’dir. Tarihi hesaplaşmada bugün“Gericilik” Cumhuriyete yönelik düşmanlığını Atatürk Karşıtlarının Partisi üzerinden yürütmektedir.
AYDINLIK ve KARANLIĞIN KAVGASI
Tüm Aydınlanma Tarihimizde iki ana çizgi görülür. Halkının bağımsızlığı için mücadele eden ilericiler ile Halkını kul ve köle gören gericiler. Bu ülkenin ilericileri güçlerini halktan alırlar;Pir Sultan gibi, Mustafa Kemal gibi. Bu ülkenin gericileri güçlerini dışardan alırlar; Damat Ferit gibi, Vahdettin gibi ve günümüzde Fettullah Gülen gibi, Tayyip gibi. Bu ülkenin gericilerinin temel karakteristiği, işbirlikçi olmalarıdır. Emperyalist efendilerine hizmet ederler. Fettullah Gülen gibi,Tayyip gibi Abdullah Gül gibi. Halkın manevi duygularını sömürerek “çıkar” elde ederler.
Günümüzün AKP’si gibi.
Bu gericiler emirlerini emperyalistlerden alırlar, günümüzde ABD ve AB bu emirleri verir, Tayyip ve Abdullah Gül gibiler uygular. Bu ülkenin gericilerinin boğazından helal lokma geçmez, Unakıtan ve onu “AK”layan hükümet ve bir kısım meclis üyeleri gibi. Bu gericiler, dün söylediklerini bugün inkar ederler, Tayyip ve Gül gibi.
İşte slaytımızda bu gericilerin hikayesini bulacaksınız. 1919 ve 1923’ün “rövanşını” almak isteyenler var. Biz bunlara “karşı devrimci” diyoruz. Hikayemiz onların Hikayesidir. Bir ucubenin dizlerinin dibine çökmüş bir başbakan. ABD’nin bu adama vermiş olduğu görevi, ülkenin gericilik batağına saplanması için yaptıklarını “tarihsel ispatları” ile açıklayacağız. Duymayan, bilmeyen, görmeyen kimse kalmasın.
Bu bakış açısıyla ülkemizde Cumhuriyetimize ve Atatürk’ümüze yönelik gerçekleştirilen “Karşı Devrim” sürecinin, 1950 Demokrat Parti iktidarı ile başladığı bilinen bir gerçekliktir.
Bu savlamanın çok ciddi kanıtları vardır. Adnan Menderes’in ülkede gizli örgütlenmeler ile varlığını sürdürmeye mahkum olan tarikatlar ile yapmış olduğu seçim pazarlığı, verilen tavizler, her şeyden önce, Cumhuriyet’in başbakanı olmuş Menderes’in bir tarikat şeyhi olan Said-i Nursi’nin elini eteğini öpmesi.
ABD Emperyalizmine teslim bayrağını çekmesi. Ve tarihe denk düşecek biçimde. Tayyip’in Fettullah’ın eteğini öpmesi, Hikmetyar’ın dizinin dibine çökmesi, ABD Emperyalizminden icazet alarak ülkenin başına geçmesi.Karşı Devrim süreci işliyor.
ABD dünya üzerinde nasıl bu kadar hakim, nasıl bu kadar güçlü. Her ülke içinden kendine uşaklar bulmasa bu mümkün olabilir mi?
Peki bizim ülkemizdeki
Uşaklar kim.
Kim bu işbirlikçiler
AKP’nin ABD’ci bir parti olduğunu ispatlamak için çokça örnek gösterilebilir.
AKP geldikten sonra tüm bu politikalar terk edildi. Yeşil Kuşağın Amerikancıları, Erbakan’dan ayrılıp emperyalizme maşa olacak yeni partilerini kurdular. Türkiye’nin kucağındaki bu partinin babası bellidir.
1 mart tezkeresi öncesinde, Tayyip, milletvekillerini ikna etmek için üçerli beşerli görüşmelere aldı. Neye ikna edecekti onları: Türkiye’nin güneydoğusuna 65 bin ABD askerinin süresiz yerleşmesine.
AKP geldikten sonra tüm bu politikalar terk edildi. Tayyip tüm bu gayreti, diyet ödemek içen sarfetti.Bilindiği gibi Türkiye’de bir DSP-MHP-ANAP hükümeti vardı.Bülent Ecevit ve Devlet Bahçeli, ABD’nin Irak’ı işgaline olur vermiyorlardı.Kıbrıs’ı da vermiyorlardı.
“Kuzey Irak’taki Kürt Devletini savaş nedeni” sayacaklarını bağıra bağıra
söylediler.
Sonra ne oldu…
DSP ikiye bölündü…
Erken seçim kararı alındı… ve…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder