8 May 2008

SAĞLIK, BİLİM, İNANÇ

Prof. Dr. Coşkun ÖZDEMİR

İyi bir sağlık hizmeti verebilmek için sadece iyi doktorların, iyi sağlık birimlerinin, iyi hastanelerin olması yeterli değildir. Aynı zamanda halkın eğitimli ve bilinçli olması gerekir. Bunu birçok kez yineledim. Bir programda sunucunun, "Sevgili vatandaşlar akraba evliliğinden zarar gelmez, çünkü buna Allah izin vermiştir" diye seslendiğine tanık olmuş, yerimden fırlayarak çevremdekilere bu adamın cehaletini, bunun neye mal olduğunu anlatmıştım. Bu zavallı sunucu sözde din ve Allah adına konuşuyordu ama halkına hitap ederken genetik diye bir bilim dalının varlığından haberdar değildi; bilimden, akıldan, bilinçten yoksundu.Yanlış bir mesaj veriyordu Allah adını kullanarak. Ben bu insanlara, bu cehaletinizle verdiğiniz zarar için yarın Allah'ın huzurunda hesap vereceksiniz diyorum. Çünkü bu insanlar bu ve benzer sözleri ile Tanrı'nın bilimden haberdar olmadığı gibi çok ters ve affedilemez bir eylemde bulunmuş oluyorlar. Yurtdışında bulunduğum sırada (ocak) çok akıllı, literatürü ve bilimdeki gelişmeleri izleyen ve 30 yıldan beri yaşamını tekerlekli sandalyede sürdüren bir kas (SMA) hastası aracılığı ile STV kanalındaki bir programdan haberdar oldum. Ekrana çıkarılan SMA tanılı bir bebek tanıtılırken spiker, "Acaba Allah bu çocuğu bu duruma sokarken o anneye ne demek istedi, bunun hikmeti nedir" gibi bir sorgulama yapıyor. Alın size bir cehalet örneği daha. O annenin düşürüldüğü durum bir ilahi ceza ile eşanlamlı değil mi?.. Yine Allah adına yapılıyor bu. Sözünü ettiğim hastamız bu beyanlardan çok rahatsız olarak RTÜK Başkanı'na bir mektup yazıyor ve bilimin bize öğrettiklerini anlatıyor. Bir cevap alabildi mi bilmiyorum. Bilimden, bilimsel gerçeklerden haberdar, bu hastalığın (kendi hastalığı) anne ve babanın taşıdığı birer kusurlu genden ileri geldiğini, bu nedenle akraba evliliğinin burada önemli bir rol oynadığını, ayrıca her 40 kişide bir insanın bu geni taşıdığını bilen hastamız program yapımcısı ile de konuşmak fırsatını buluyor. Bu kişi yaptığı yanlışlığın, verdiği yanlış mesajın farkında değil elbette. Yine asla anlayamadığı, algılayamadığı Allah adına konuşuyor ve ona çok şey öğretebilecek hastamızı "Siz Allah inancından mı rahatsız oldunuz diye sorguluyor" ... Diyanet İşleri Başkanlığı'na, din adına yapılan bu akla, bilime aykırı davranışlar nedeni ile büyük görev ve sorumluluk düştüğünü düşünüyorum.
25. defa geldiğim Amerika'da kör inançların nelere mal olduğunu bir kez daha yakından gördüm. Dünyanın en zengin, en güçlü ülkesinin başkanı dünyayı kana bularken bunu Tanrı iradesi ile yaptığını söylüyor. En iyi üniversitelere sahip, en çok bilgi üreten bu memlekette yaşayan insanların yaklaşık yarısı kosmosun 6000 yıl önce yaratıldığına (demek ki Sümerlerden sonra), dünyadaki kötülüklerin Âdem ve Havvanın işlediği günahlar, kötü ruhlar, şeytan ve cinler yüzünden oluştuğuna inanıyor. Bu yüzden dünyanın sonunu bekliyorlar. Bu dindarlar için öncelikli olan moral sorunlardır ( eşcinseller gibi, kürtaj gibi). En büyük zamanı ve çabayı bunun için harcıyorlar. Yoksa yeryüzündeki insan ıstırabı, Irak'ta günde 40-50 kişinin ölümü çok önemli değildir. Bir uygarlık kurmak, insanları insanca yaşatmak gibi inisiyatifler yoktur. Tüm günahları yüklenip temizleyecek olan İsa yakında gelecek ve her şeye el koyarak tüm dünyayı düzene sokacak, kötülükleri, kötü insanları yok edecektir. İşte size kör inançlar dünyasından sahneler. Böyle bir dünyada bilime inananlar nasıl bir misyon üstlenebilirler, güçleri neye yeter dersiniz?..

Hiç yorum yok: