21 Eki 2011

Açılım mı? Saçılım mı?




Cumhuriyet’in 14 Ağustos 2009 günkü sayısında bu köşede “Feto’nun Kâbesi’ne Hoş Geldiniz” başlıklı yazım şöyle başlıyordu:
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Kürt açılımınaFetonun Kâbesi yapılmak istenen ‘Güroymak-Norşin’den başladı! Gül, Bitlisin Güroymak ilçesine girerken eski adına gönderme yaparak Norşinde sevgiyi gördümdedi. Bu sözlerle ‘Kürt açılımına’ olumlu bir ileti verdiğini sanırken olağanüstü bir ‘pot kırdığını’ ya fark etmiyor ya da bazı çevrelere olağanüstü bir gönderme yapıyordu!
İlçenin adı 1972’de ‘Norşin’den ‘Güroymak’a çevrilmişti. 1988’de ilçe olmuş, 2004’te belediye meclisi adının yeniden ‘Norşin’olması önergesini işleme koymamış, yakınlarda AKP Bitlis Milletvekili Vahit Kileraynı amaçla TBMM’ye bir yasa önerisi sunmuştu. Cumhurbaşkanının ‘Norşin’ sevgisi birden bire nereden kaynaklandı? (…)”

Norşin, “Nurculuğun” ağababası diyeceğimiz Bediüzzaman Saidi Nursi’nin karargâhı idi.“Nursi” sözcüğü “Norşin”in Kürtçe bozulmuş lehçe söyleniş biçimidir. Saidi Nursi, “Norşinli Said” demektir. Norşin, Nurcu yayınlara göre“Bilinen en önemli Nakşibendi Merkezi”dir. Saidi Nursi’den başka pek çok şeyh-şıh takımı arasında Şeyh Fethullah El Verkanaside bu medreseden yetişmiştir. Dolayısıyla Norşin, Nurculuğun Kâbesi’dir. Norşin, Veliaht Feto hazretlerinin PKK’ye karşı çomaklaması ile gündeme taşınmıştı.
Oysa “Norşin” sözcüğü bu konuların iki uzmanı Prof. Dr. Bilge Umar ve Sevan Nişanyan’a göre Kürtçe değil Ermenicedir. Her iki araştırmacı nor” sözcüğünün Ermenice yeni” anlamına geldiğini yazdılar. Zazacada yeni” sözcüğü, İngilizce, Fransızca ve Almancadaki gibi nevedir. Arapça nur (ışık)” ile bağlantısı yoktur. Gül gibi, pek çok yazarımız da Norşinsözcüğünden yanlışlıkla Kürtçe diye söz ediyorlar.
Gül, iki yıl önce bu “pot” ile Güroymak’ın adını değiştirerek Kürt açılımına Norşin seferi ile başlamıştı.
Sonuç: PKK, 18 Ekim’de Norşin’e saldırdı, beş polis ve biri çocuk üç sivili öldürdü. Gerçekte bu saldırı, Güneydoğu Anadoluda PKKye karşı yayılmak isteyen Fetoya yöneliktir. Sivillerden neden şehit” diye söz edilmez ki?

“Norşin açılımını” izleyen “Kürt açılımı” 19 Ekim 2009’da Habur Sınır Kapısı’nda somutlaştı. 34 PKK’li kapıdan girdi ve ayaklarına kadar gönderilen 4 savcının aldığı ifadelerinden sonra serbest bırakıldı. Bir yıl sonra 17’si “PKK propagandası yapma suçu”ile tutuklandı, 7’sine çeşitli cezalar verildi. Açılım saçılım oldu!
Sonuç: PKK, Habur açılımının 2. yılını “havai fişekler” ile değil, kurşunlarla, roket atarlarla, el bombalarıyla kutladı! İlk belirlemelere göre 24 askerimiz “şehit”, 18’i de “gazi” oldu. Niyazi sayısı açıklanmadı!

Hem de ne zaman? Koskoca “Başkomutan”Gül’ün kendi egemenlik sınırları içinde“gizlice” Hakkâri’ye “askere moral vermeye”gidişinden 4 gün sonra.
Hem de nereye? “Başkomutan” Gül’ün“gizlice” Hakkâri’ye “askere moral vermeye”gittiği yerin 15 km ötesindeki Kekliktepe’ye! Bu, PKK dilinde “Ben devleti keklik gibi avlarım” demek değil mi? Buna “İstemem eksik olsun, böyle moral” denilmez mi?

TBMM’de yeni anayasa için kollar sıvandı. Partiler karşılıklı peşrev çekmeye başladılar. BDP de anayasa ringinde yerini aldı.
İşte bu sırada PKK 8-9 koldan saldırdı ve son yılların en büyük katliamını yaptı. Nerede“askeri istihbarat”, nerede MİT’in “haber alma(herhalde al-ma)” gücü?
Bu “Sen bu ülkede kanunsan, ben de bu ülkede sana meydan okuyan bir gücüm!” demek değil mi? Anlamı, “Kürdistan Özerk Eyaletine” yeni anayasada yer verilmesini, son yıllarda açıkça söyleyen BDP’ye destek çıkmak, öteki partilerin temsilcilerinin başlarının üstüne “Demokles’in kılıcını ”koymak değil mi?
Dolayısı ile Ankara’da Kumrular’daki bomba olayı ile başkente de sıçratılan, “Güroymak”ta, Çukurca’da yapılan ve “açılım”süresinde toplam 260 kişinin ölümü ile sonuçlanan saldırılar AKP’nin “Kürt açılımının”ne anlama geldiğine doğru teşhis koymanın zamanı geldiğini gösteriyor.
“Bıçağın kemiğe dayandığı yerdeyiz… Sözün bittiği noktadayız… Kanları yerde kalmayacak… Geniş kapsamlı operasyonlar sürüyor… Jetlerimiz hedefleri geceli gündüzlü bombalıyor… Tanklar sınırda ilerliyor…”palavralarına gözü yaşlı bu ulusun artık karnı tok.
Sayın Gül, Askerlik yan gelip yatma yeri değildir” diyen Sayın Recep Tayyip Erdoğan,“Allah bu acıları yaşatanları helak etsin” diyerek “devleti” küçük düşüren Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, istifalarla torbadan çıkan Genelkurmay Başkanı OrgeneralNecdet Özel ve PKK ile Oslo’da pazarlık yapan MİT Başkanı em. Astsubay Dr. Hakan Fidan artık eğri oturup doğru konuşmayı öğrenmelidirler.

Norşin’de Kürt açılımı ile yanılgısını eninde sonunda anlayan Gül, “Bu saldırının intikamı çok büyük olacaktır. Misliyle alınacaktır!”diyerek “kana kan” mı demek istiyor? Bekleyelim, hep birlikte göreceğiz.

Hiç yorum yok: