Perşembe, 03 Kasım 2011 01:22
Selcan Taşçı’nın Yeni Çağ’daki “Medya Polemik” sayfası ilgiyle izleniyor. Taşçı, hem medya haberleri veriyor hem de Türkiye mevzisindeki polemikleriyle militan gazetecilik yapıyor.
‘Referans’ Atatürk değil Abdülhamit olmuş
‘Referans’ Atatürk değil Abdülhamit olmuş
Selcan Taşçı’nın 29 Ekim yazısı, hem Türkiye’nin geldiği yeri hem de milliyetçilerimizin durumunu yansıtması açısından dikkat çekiciydi. Yazarımız, İkinci Abdülhamit’in Anıları’ndan bir alıntıyla başlıyor yazısına. Ve bu alıntıda dile getirilen duyguları paylaştığını belirtiyor. Anlıyoruz ki II. Abdülhamit vatansever bir konumda görülmektedir.
Ancak yazının asıl çarpıcı görüşü, bu girişin arkasından gelen itiraftadır. Taşçı, bu “girizgâhı”, Abdülhamit’ten değil de Atatürk’ten yapsa hedefine ulaşamayacağını belirtiyor. Çünkü “nesillerin beyni yıkanmış” ve “zihinler referansı Atatürk olan satırları okumadan reddedecek biçimde karılmış”.
Buradan anlıyoruz ki nesilleri ikna için milliyetçilerimizin kaynakları Atatürk değil, Abdülhamit olmuş.
Taşçı’nın yazısı, Türk milliyetçilerinin yüzyıllık serüvenini yansıtan yönüyle çok öğreticidir. Çünkü Abdülhamit’i kaynak haline getiren “Milliyetçilik”, Selcan Taşçı kardeşimizle başlamıyor.
Abdülhamit milliyetçiliğin baş düşmanıydı
Abdülhamit kimdi, hangi konumdaydı?
Biricik sağlıklı yöntem, Abdülhamit dönemi milliyetçilerinin konumlarına ve mücadelelerine göz atmaktadır. Türkiye’de Milliyetçilik ve Vatanseverlik, Abdülhamit’e karşı hürriyet mücadelesi içinde doğdu ve gelişti. Milliyetçilerimiz, Abdülhamit’le savaşarak, Abdülhamit’in zindanlarında milliyetçi oldular. Abdülhamit’in saltanatı ise eğer bir cümleyle özetlemek gerekirse, Milliyetçi-Türkçü akımı ezme pratiğidir.
Bu konuda en öğretici kitap, Yusuf Akçura’nın “Türkçülüğün Tarihi”dir. Eski Türkçe’den en doğru çevriyazısı Babam Sadık Perinçek tarafından yapılmış ve Kaynak Yayınları’ndan okuyucuya sunulmuştur. Yakın tarihimizin en temel başvuru kitaplarındandır.
Abdülhamit’in zindanlara attığı Milliyetçilik
Türk milliyetçiliğinin doğuş ve yükseliş döneminin ilk düşünürlerinin hepsi Abdülhamit düşmanıdır. Hüseyinzade Ali Bey, Ziya Gökalp, Yusuf Akçura, Ömer Seyfettin, Mehmet Emin Yurdakul, Ali Canip Yöntem, Ömer Naci, Kazım Nami, Hakkı Baha Pars, Enis Avni (Aka Gündüz), aklınıza ne kadar seçkin milliyetçi ve vatansever gelirse, hepsi Abdülhamit’in vatan ve hürriyet düşmanlığına karşı savaşmıştır. Vatan Şairi Namık Kemal’in şiirlerini, piyeslerini, yazılarını yasaklayan Abdülhamit’tir. Büyük vatansever Mithat Paşa Abdülhamit tarafından Taif’te boğdurulmuştur. Osmanlı devletinin tarihindeki en büyük toprak kaybı Abdülhamit devrindedir. Kıbrıs’ı İngilizlere sözüm ona “kiralayan” da Abdülhamit’tir.
Abdülhamit’i milliyetçiler yıkmıştı
Abdülhamit’i Talat Paşa, Enver Bey, Ohrili Eyüp Sabri Bey, Resneli Niyazi Bey, Mustafa Kemal Bey (Atatürk) ve diğer İttihatçı önderler başta olmak üzere Milliyetçi-Devrimciler yıkmıştır. Mehmet Akif gibi büyük vatansever şairimiz, Abdülhamit’in “iblis” olduğunu şiirleriyle tarihin tutanağına geçirmiştir. Büyük vatansever Mahmut Şevket Paşa, 31 Mart olayı üzerine Harekât Ordusu’yla Yeşilköy’e geldiği zaman, Abdülhamit’e “Köhne Bizans’ın Yıldız Burcu’nda ikâmet eden Baykuş” diye seslenmiştir (Murat Bardakçı, plağa alınan konuşmayı Habertürk’te yayımladı, 11 Nisan 2009).
Selcan Taşçı’nın da mahkûm ettiği Derviş Vahdeti’ler, Abdülhamit gericiliğinin safında ve İngiliz güdümlü Ahrar Partisi’nin (Liberal Parti) kışkırtmalarıyla vatansever Türk Ordusuna karşı kıyama kalkmışlardı.
Peki Abdülhamit, Türk milliyetçiliğini zindanlara attığı halde, nasıl olmuştur da bugün “milliyetçiliğin” “referans” tahtına oturtulmuştur?
Bu soruya cevabın tarihi, Türkiye’nin Atlantik sistemine bağlanmasıyla başlar. Emperyalizme karşı savaşlar içinde yükselen Türk milliyetçilerinin önemli bir kesiminin ABD denetimine alınması, Alparslan Türkeş’le etkin liderine kavuşur. Bu “Milliyetçilik”, ABD’nin vurucu gücü misyonunu benimserken, aynı zamanda dincileşir ve Abdülhamit Han’ın vatanseverliğini de keşfeder. Türkiye, ABD güdümüne girerken ve girdikten sonra bu “milliyetçilerimizin” sesi çıkmaz. Tersine 1960’lı yıllarda “Bağımsız Türkiye” diyenlerin üzerine sürülürler. Dahası MHP, 1974 yılından beri ABD işbirlikçisi hükümetlerin koalisyon ortağıdır. 1999’da Türkiye’yi AB kapısında çarmıha geren hükümette yine MHP’yi görüyoruz. İkiz İhanet Yasaları’nı kabul eden hükümet kararında Devlet Bahçeli’nin imzası bulunuyor. Aynı MHP liderinin 2002 operasyonunda AKP’yi iktidara getirmedeki rolü, arkasından Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı yapılmasındaki kritik katkısı hep Abdülhamitçi “milliyetçiliğin” tarihinden sayfalardır.
MHP’nin Fethullah Hoca ile ilişkisi de Abdülhamit milliyetçiliğinin devamıdır.
Türkeşlerin Abdülhamit’e uzanan kökleri
Mustafa Kemal Atatürklerin, Yusuf Akçuraların, Ziya Gökalplerin devrimci milliyetçiliğini terk ederek Atlantik sistemine bağlanan bazı “Milliyetçiler”, “referanslarını” değiştirmişlerdir. Türk milliyetçiliğinin emperyalizme karşı savaşlar tarihinden kopmuş ve kendilerine vatan ve hürriyet düşmanı Abdülhamitlerin kişiliğinde Atlantik ölçülerine uyan kökler üretmişlerdir.
Milliyetçi-Devrimci köklere sarılmak gündemde
Bunları, Selcan Taşçı’yı eleştirmek için belirtmiyoruz, herkesin yaptığı işi görüyor ve değerini biliyoruz. O yazıyı yazmakla cerahati deşmiş oldu.
Artık herkes düşünmeli ve doğru bir cevap bulmalıdır:
Türkeş milliyetçiliği nasıl olmuştur da iki kasetle teslim alınabilmiştir? Bunun nedeni şantaja boyun eğilmesi değildir. MHP, Atlantik sistemine teslimiyetten, Abdülhamitlerin, Fethullah Gülenlerin gölgesinden kurtulamadı.
Ancak böyle gitmeyeceği açıktır.
Ancak böyle gitmeyeceği açıktır.
Samimi milliyetçilerin yeniden Abdülhamit zulmüyle mücadele içinde yükselen o devrimci köklere sarılmaları kaçınılmazdır. Bunun işaretleri görülüyor ve şartlar bu süreci olağanüstü hızlandırmaktadır.
Atatürk yalnız Türkiye bilimsel sosyalistlerinin, devrimcilerin, milliyetçilerin, halkçıların değil, bütün dünya devrimcilerinin “referansı”dır.
Atatürk’le dünya devrimcileri gurur duyuyor; Türkiye’nin “milliyetçileri” nasıl utanıyor?
İNCELENECEK KİTAP:
Yusuf Akçura, Türkçülüğün Tarihi, Kaynak Yayınları
Arda Odabaşı, Osmanlı’da Sosyalizm Türkçülük ve İttihatçılık, Kaynak Yayınları (Yeni çıktı).
Arda Odabaşı, Osmanlı’da Sosyalizm Türkçülük ve İttihatçılık, Kaynak Yayınları (Yeni çıktı).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder