24 Ocak kararları ise uluslararası bir senaryonun bir parçasıdır. 1970’lerin sonunda yeni liberal saldırıda kavramlar uçuşmaktadır: Serbestleşme (kuralsızlaştırma) anlayışı, M. Friedman’ın Parasalcılık akımı vb. Bu saldırı aynı zaman diliminde ABD’de Reagan döneminde Reagan’cılık, İngiltere’de Thatcher döneminde Thatcher’cılık ve Türkiye’de de Özalizm olarak uygulanmıştır.
24 Ocak kararlarının içeriği
1970’lerdeki bunalım dalgasına ‘ilaç’ diye sunulan istikrar izlencesi aslında Uluslararası Para Fonu (IMF) yapımı Yapısal Uyum izlencesiydi. Süleyman Demirel ve müsteşarı Turgut Özal (TÖ) döneminde yürürlüğe konulan bu izlencede iki ana unsur vardı: İçte ve dışta piyasa serbestisi (özellikle dışalımda serbestleşme, dışsatımda düşsel dışsatıma yol açacak biçimde cömert teşvikler, hem uluslararası hem de yerli sermayenin emeğe karşı güçlenmesi. Bu stratejik hedefe yönelik olarak; a) TL.nin uluslararası sermeye çevrelerinin istediğinden de fazla değersizleştirilmesi (devalüasyon), b) bu uygulamanın rahatça yapılabilmesi için bir askersel rejim uygulamasının eşdeyişle 12 Eylül rejiminin uygulamaya konulması da söz konusu oldu.
Askersel rejimin başındaki Genkur. Bşk. Kenan Evren’in halka daha ilk konuşmasında yüksek ücretlerden yakınmasını ve 12 Eylül’ün öncülü 12 Mart Muhtırası’nın Genkur. Bşk. Memduh Tağmaç’ın “Sosyal uyanış ekonomik gelişmenin önüne geçti” saptamasını yapmasını anımsayınız.
Borsa-faiz-döviz vurguncusu mafyokrasinin ortaya çıkışı: Ulusal gelir içinde faizlerin payının yüzde 2’den yüzde 10’a çıkması, büyük şirketlerin gelirleri içinde faiz gelirlerinin yüzde 56’ları bulması.
Ara malı ve yatırım malı açısından dışalıma bağımlı sınai-ticari yapının temellerinin atılması: Yüksek enflasyon nedeniyle ticaret sermayesinin palazlanarak milli gelirdeki payının yüzde 15’ten yüzde 20’ye çıkması.
Cemaat-tarikat sermayesinden yeni öbekler oluşmaya başlaması: Özalizmin kredi ve vergi teşvik sistemleri ile.
Emekçilerin etkilenmesi: Ücretin katma değer içindeki payı yüzde 37,2’den yüzde 15,4’e düşmesi.
Köylü kesiminin etkilenmesi: Tarımsal ticaret hadleri açısından yüzde 40 yitime uğraması.
Sadaka ekonomisinin temellerinin yoz bir popülizm ile atılması: Kentsel bölgelerde dağıtılan tapu tahsis belgeli imar afları, bol suistimalli ücretliye vergi iadesi sistemi, fak-fuk fon uygulaması, böylece geniş kitlelerin sınıf bilincinden uzaklaştırılması.
Mali mafyokrasinin gelişmesinin temellerinin ortaya çıkması: Sadece örgütlü finans kesiminin milli gelirden aldığı pay yüzde 1,9’dan yüzde 3,3’e çıkması. Buna yasadışı veya değil kayıtdışı finansal akışların da eklenmesi gerekir. Anlaşılan finansallaş(tırıl)ma başlatılmıştır! 1990 sonrası bu süreç ‘hortumlama’ biçiminde yeni bir alt döneme evrilecektir.
Sonsöz
1988 yılındaki son istikrar hamlesi de başarısız olmuş, kamu açığı daralmasına karşın, enflasyon dizginlenememiştir. Finansallaşmanın ilk perdesi banker faciası skandallarıyla kapanır. Banker ve düşsel dışsatım skandalları vb. TÖ’nün de başbakanlık koltuğundan çıkıvermesine (inmesine değil) neden olur!
Başarım karnesi şöyledir: Halk kesimleri açısından başarısızlık; emperyalist mafyokrasi
açısından başarı! TÖ de 1989 Ekim’inde Çankaya’ya çıkar(t)ılarak ödüllendirilir! 1993’te öbür
dünyaya göçer! Sonra RTE çıkar sahneye ve şöyle der: Durmak yok yola devam! Ya siz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder