12 Mar 2012

19 yıldır içimizde yanıyor


Cumhuriyet 12.03.2012
Sivas’ta yakınlarını yitiren acılı aileler isyan etti
SİVAS - Sivas katliamı davasının bir sonraki duruşması 13 Martta yapılacak. Yaklaşık 19 yıldır süren dava zamanaşımından düşürülme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Interpol tarafından kırmızı bültenle aranan zanlılar evlendi, askere gitti, işe girdi ama bir türlü yakalanamadı. Madımakta yaşamını yitirenlerin yakınları, katliamın insanlık suçu olduğunu vurgulayarak zamanaşımı kapsamında değerlendirilemeyeceğine dikkat çekti. Acılı aileler, 19 yıldır yaşananlara isyan etti.
Sivasta 2 Temmuz 1993te Pir Sultan Abdal Şenliklerinde Madımak Otelinde 33 aydın ve sanatçı ile 2 otel görevlisi yakılarak katledildi. Sivas katliamı sonrası gözaltına alınan 190 kişinin 124ü hakkında laik anayasal düzeni değiştirip din devleti kurmaya kalkışma” suçundandava açıldı. Madımak katliamı davası, 26 Aralık 1994te karara bağlanarak 22 sanık hakkında 15er yıl, 3 sanık hakkında 10ar yıl, 54 sanık hakkında 3er yıl, 6 sanık hakkında 2şer yıl hapis, 37 sanık hakkında ise beraat kararı verilmişti. Yargıtay, katliamın “Cumhuriyete, laikliğe ve demokrasiye yönelik olduğunu” belirterek DGMnin kararını bozdu. Yeniden başlayan davada 28 Kasım 1997de, 33 sanık idama ve 14 sanık 15 yıla kadar değişen hapis cezalarına mahkûm edildi. Yargıtay tarafından hapis cezaları onandı, 33 idam cezası ise usul noksanlıkları gerekçesiyle bozuldu. 1999 Şubat ayında tekrar başlayan yargılama sonucunda 16 Haziran 2000de 33 sanık devlet güvenlik mahkemesince yeniden idam cezasına çarptırıldı. 2002 yılında idam cezasının yürürlükten kaldırılması sonucunda idam cezası hükümlülerinin cezaları ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çevrildi.
İnsanlık suçu sayılsın
6 sanığın davası ise firari olmaları nedeniyle devam ediyor. Anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüse iştirak suçundan yargılanmakta olanŞevket Erdoğan, Köksal Koçak, İhsan Çakmak, Hakan Karaca, Yılmaz Bağ veNecmi Karaömeroğlu isimli 6 sanığın zamanaşımından yararlanmaları gündemde. Anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüse iştirak” suçunda zamanaşımı 15 yıl, ama Türkiyenin 2005 yılında kabul ettiği insanlık suçu kavramında zamanaşımı bulunmuyor.
Katiller askere gitti, evlendi, işe girdi!
Firari altı sanığa savcı tarafından zamanaşımı istenirken bir diğer firari sanık Cafer Erçakmak, Interpol tarafından kırmızı bültenle bütün dünyada aranmasına rağmen Sivasta Emniyet Müdürlüğüne 400 metre bir mesafede kızının evdinde öldü. Erçakmakın yurtdışına hiç çıkmadığı ortaya çıktı. Sivas davasından müebbet hapisle hükümlü olan Vahit Kaynar ise Polonyada yakalandı. Ancak Polonya yasalarına göre 40 gün içinde iade edilmesi gereken Kaynar, Adalet Bakanlığının geç başvurusu sonucunda kefaletle serbest kaldı. Yine katliam sanıklarından İhsan Çakmak, Altınyayla Belediyesinde nikâh yaptı, 1997’de askere gitti, 2000 yılında Emniyetten ehliyet aldı. 2007 İstanbul Güngörende yakalanan Çakmakın üç yıldır İstanbul Belediyesi Ulaşım AŞnin Güngören Yavuz Sultan Selim Mahallesi metro durağında gişe memuru olarak çalıştığı ortaya çıktı. 35 kişinin katledildiği Madımak Otelinin utanç müzesiolması talebi 19 yıldır görmezden gelindi. Sivas Valiliği tarafından kamulaştırılarak, otel, bilim ve kültür merkezine dönüştürülen otelde, katillerin adının katliamda yaşamını yitirenlerle aynı yere yazılması aileleri kahretti. Aileler, 19 yıldır yaşananlara isyan etti.
Madımak 19 yıldır içimizde yanıyor
Katliamda 12 yaşında ölen Koray Kayanın annesi Hüsne Kaya, On dokuz yıldır aynı şeyleri konuşuyoruz, dolanıp fırlanıp yine aynı yerdeyiz. Canımız yanmaya devam ediyor. Madımak hiç sönmedi ki. Adalet yerini bulmadı. Suçlular bulunamadı, cezasını almadı. Benim çocuğum, Korayım henüz on iki yaşındaydı. Herkes serbest bırakıldı, elini kolunu sallayarak geziyor. Yurtdışında sefa içinde yaşayan katiller niçin getirtilemedi? Bu nasıl bir ülkedir, nasıl bir adalettir? Yetkililere sesleniyorum. On dokuz yıldır Madımak içimizde yanmaya devam ediyor. Gözyaşlarımız kurumadı. Bizim yavrularımız Pir Sultan yolunda gitti. Bizi ciğerimizden yakanlara kefen kısmet olmasın, onların da ciğerleri yanasın. Gelmişler, zamanaşımı diyorlar. Suçluları affediyorlar. Olur mu, bu vicdanlara sığar mı?” dedi.
Kimi kime şikâyet edelim
Halk ozanı Hasret Gültekinin eşi Yeter Gültekin ise Bu kadar cesaretle, açıktan yapılan ve açıktan desteklenen bir katliamın başka bir örneği yok. Hiçbir katliam, dünyanın hiçbir yerinde canlı yayın kameraları önünde gerçekleşmedi. Hiçbir katil bu kadar açık, güpegündüz yüzünü gizlemek ihtiyacı duymadan insan öldürmedi. Sanıklara evladımdiyen hâkimler, Koray Kayanın, Yasemin Sivrinin anneleri ağladığında mahkeme salonunda attıŞimdi böyle başlayan bir süreç tabii ki zamanaşımı gerekçesiyle sumen altı edilmeye çalışılıyor. Bu ilk günden beliydi. Toplumun çeşitli katmanları üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmedikleri için de bu noktaya geldik. Adaletin yerini bulmasını sadece iktidar sağlamaz. Adaletin yerini bulmasına muhalefetin de bir desteği ve çabası olmalıdır. Biz ne yazık ki bunu da göremedik. Başkaca katliamlar, hukuksuzluklar eklene eklene bugünlere geldik. Bu davaya başlayanlar kimi kime şikâyet ediyoruz hissini yaşattı bize” diye konuştu.
Bundan sonra adalet beklemiyoruz
Sanatçı Muhlis Akarsunun yeğeniSelahattin Akarsu, Bundan sonra hiç adalet beklemiyoruz. AKP hükümeti var olduğu sürece bu tür davaların da istediğimiz gibi sonuçlanması mümkün değil. Zamanaşımı diyerek olayı unutturmak, toplumun hafızasından silmek istiyorlar. Madımak önünde anma töreni, basın açıklaması yapılmasını bile yasakladılar. Savcının zamanaşımı istemini mahkemenin kabul etmesi gelinen noktada sürpriz olmayacak. Suçlular cezasını bulmadıkça yeni katliamlar bizi bekliyor. Adaletin yerini bulmaması bizi yakmaya, yaralamaya devam ediyor. Kimse bu yarayı kapatamaz da örtemez de. Aynı Kerbelagibi ömür boyu bizlerle devam edecek, bir dram olarak kalacak. Haksızlığın, hukuksuzluğun sembolü olacak” dedi.
Bu ülke bitmiştir
Katiamda kızları Huriye ve Yeşim Özkanı yitiren Hikmet Özkan ise umudunu yitirdiğini söyledi. Özkan, Başından beri adaletin yerini bulacağı konusunda hiç umudum yok. Türkiyede hak, hukuk diye bir şey kalmadı. Bir ülke eğer ki devlet işlerini din işleri ile yönetiyorsa o ülke bitmiş demektir. On dokuz yıldır eğer ki bir devlet bu canileri yakalayıp ülkesinegetirmiyorsa, kanun karşısına dikmiyorsa ne bekleriz bunlardan biz? Hâlâ evleri işaretliyorlar. Diyecek hiçbir şey bulamıyorum. En büyük üzüntümüz de bu ülkenin içine düştüğü durum.Atatürkün şehit vererek kurtardığı, kurduğu bu ülke bu takunyalıların, yobazların eline mi kalmalıydı?” diye konuştu.

Hiç yorum yok: