“Fatih Camii’ne yönelik eylem planı hazırlamakla suçlanıyorum. Halbuki sözde planların hazırlandığı ileri sürülen 2002-2003’te, Hara Harp Akademisi’nde öğrenim gören henüz yüzbaşı olmuş bir jandarma subayı idim. Darbenin provası olarak gösterilen seminere katılmadığım gibi, böyle bir seminerin yapıldığını da, 2010’da gazete haberlerinden duydum.
Soruşturma aşamasında yurtdışı görevde olduğum için ne poliste, ne savcılıkta ne de sorgu hâkimliğinde ifadem alınmaksızın, sorgum yapılmaksızın kanunlara aykırı bir şekilde sanık oldum, 11 Şubat 2011’de hukuksuz bir şekilde tutuklandım. Savcı, ifademi almadan hakkımda iddianame düzenledi, mahkeme de bunu maalesef kabul etti! Ben yine de suçsuzluğumu ispat etmek zorunda bırakıldım. Tutuklandıktan 7.5 ay sonra ilk kez bir adli makama ifade verdim!
26 Ağustos 2011’de verdiğim savunmamda ve dilekçelerimde, suçsuzluğumu, kurumlardan aldığım resmi belgelerle kanıtladım.
20 Ocak 2010’dan bugüne kadar yazılı ve görsel basında ‘bunlar cami bombalayacak, uçaklarımızı düşürecek, darbe yapacak’ biçiminde yayın yapan ve bizleri millet düşmanı olarak gösterenler, ordu ile ilişkisi olmayan sahte bir planı gerçekmiş gibi yazanlar, bu iddiaları çürüttüğüm savunmam konusunda tek satır yazmadılar.
Fatih Camii’ne yönelik sahte ‘Çarşaf Eylem Planı’ndaki sahtekârlıklardan birkaçını anlatmak istiyorum.
a) ‘cami ve çevrede bulunan kamera sistemleri tespit edilecektir’ deniyor. Oysa, resmi bilgilere göre, o bölgede kamera sistemi 2005’te kuruldu!
b) ‘Operasyon esnasında haberleşme, emniyetli cep telefonlarıyla sağlanacak’ deniyor. Oysa, ASELSAN ve TÜBİTAK’ça üretilen emniyetli cep telefonları, ilk kez 2 Aralık 2008’de kullanılmaya başlandı.
c) Sözde Gözlem ve Keşif formlarında bazı sokak ve cadde isimleri yazılı.. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan aldığımız bilgiye göre, bu formlarda adı geçen cadde ve sokak adlarından 10 tanesine isimleri, 2006 ve 2007 yıllarında verildi.
d) Yine bu formlarda ‘Taksim- Vezneciler- Edirnekapı’ belediye otobüs hattından bahsediliyor. Yine Büyükşehir Belediyesi, o tarihlerde bu hattın olmadığını bildirdi.
Şu ana kadar diğer sanıklar ve avukatları tarafından mahkemeye sunulan yukarıdakilere benzer 1500 kadar sahtecilik var. Ben sadece tarafıma yöneltilen, asılsız olduklarını kanıtlayan, 99’u resmi kurumlardan alınan belgeler olmak üzere toplam 117 sahtekârlığı açıkça ortaya koydum.
Gücümü suçsuzluğumdan alıyorum ve kimse tarafından affedilmek istemiyorum, yargılanmak ve aklanmak istiyorum. Bu yargılamanın tutuklu olarak sürmesini gerektirecek hiçbir hukuki gerekçe kalmamıştır.
Suçlamalara mesnet oluşturan ve adımın yer aldığı dijital görevlendirme çizelgesindeki 9 kişiden, benimle durumu aynı olan 7 kişi tutuksuz yargılanırken, hatta duruşmalardan vareste tutulmuşken, ben hangi gerekçe ile hâlâ tutuklu yargılanıyorum?”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder