15 Mar 2012

Dinler tarih ve felsefe dersinde öğretilmeli


Türkiye’de din dersini ancak bir cunta zorunlu kılabilirdi. Ne Erbakan‘ın ne de Tayyip Erdoğan‘ın gücü buna yetmezdi. Amerikancı 12 Eylül darbesi onların yapamayacağını yaptı. ABD’nin “Yeşil Kuşak” projesi ve geniş yığınları tarikat-cemaat ağı içinde denetleme siyaseti bunu gerekli kılıyordu.
Herkese kendi dininin dersi
Mafya-Tarikat diktası orada duramazdı. Arada 28 Şubat’ın 5 yıllık direncinden geçerek bugünkü 4+4+4 sistemine geldik.
Din dersi, kaçınılmaz olarak herkese kendi dininin dersidir. Farklı dinler var. İslamiyet’in içinde çeşitli mezhep ve tarikatlar da var. Herkesin kendi cemaati ve hatta camisi olduğuna göre, kendi din dersi de olacaktır. Zaten ABD’nin “küreselleşme” dediği Yeni Orta Çağ programı da bunu gerektiriyor.
Herkes kendi “dershanesine”
Nitekim oraya da geldik. Öğrenciler, 9-10 yaşından sonra, Kuran derslerinin yanında farklı mezhep ve dinlere ilişkin dersleri de seçebilecekmiş. AKP’nin getirdiği tasarı bunu içeriyor. Cumhuriyet gazetesi, haberi Aleviler açısından şu başlıkla veriyor veya “müjdeliyor”:
Din derslerinin mezheplere veya dinsel yollara göre seçmeli olması, el işi dersinin seçmeli olmasına benzemez.
Bu seçmeli ders, yeni kuşaklara daha 9-10 yaşlarındayken, bölünmeyi aşılayacaktır. Her cemaat kendi seçmeli dersine! Böylece millette ve yurttaşlıkta eşitlenme süreci, bir de bu cepheden dinamitlenmektedir.
Oysa öğretilecek olan, herkes için aynı din gerçeğidir.
İnsanlığın 5 bin yıllık gerçeği
Demokratik ve laik bir ülkede, din dersi zorunlu olamaz.
Dinler, kuşkusuz sınıflı toplumun Sümerlerden bu yana beş bin yıllık büyük gerçeğidir. Öğretim, bu gerçeğe sırtını dönemez. Dinlerin öğretilmesi, elbette bir eğitim görevidir.
Melih Cevdet Anday ne demişti
1986 sonlarıydı. Türkiyemizin büyük aydını Melih Cevdet Anday ve bilgi-birikimle siyaset yapan ender siyasetçilerden büyükelçi Coşkun Kırca ile birlikte, İstanbul’da bir açık oturumda birlikteyiz. “Devlet ve Din” konusunu tartışıyoruz. Melih Cevdet, çok önemli bir gerçeği, çok yalın dile getirdi:
“Dinler, dinin içinden öğretilemez, ancak dinlerin dışından öğretilebilir.” (Saçak dergisi, “Bugünün Türkiyesinde Devlet ve Din”, sayı 36, Ocak 1987)
Herkese kendi cennetinin anahtarı
Dinleri dinlerin içinden öğrettiğiniz zaman, kaçınılmaz olarak farklı din ve mezheplere düşmanlık, hadi daha yumuşak belirtelim; ayrımcılık konumuna gelirsiniz. Dahası böyle bir eğitim sistemi, en sonunda cennetin anahtarını dağıtmak içindir; hiçbir yönetim bunun dışına çıkamaz.
Cennetler de din ve mezheplerde farklı farklıdır. Zorunlu din dersleri, herkese kendi cennetinin anahtarını dağıtacaktır. Yurttaşlar, bu dünyada olduğu gibi, “öte dünyada da bölünecektir. Herkese kendi dininin ve mezhebinin dersinden herkese kendi mezhebinin cennetine gidilir.
Haçlıya boyun eğme dini
Kim ne derse desin, Türkiye’de zorunlu din dersi, en sonunda Afganistan’da, Irak’ta, Libya’da ve bugün Suriye’de toplam milyonlarca Müslüman’ı katleden Haçlı Seferi’nde piyon görevi yapan bir yönetime boyun eğen yığınlar imal etmek için uygulanmıştır. Haçlı emperyalistlerine kul yetiştirilmektedir. Öyle bir din öğretilmektedir ki, öğrenenler Haçlı Seferinin karşısına dikilmiyor. Öğretilen din, ABD emperyalizminin dinidir, Hazreti Muhammed‘in tebliğ ettiği din değildir.
Dinler tarihseldir
Bütün dinler, tarihseldir; toplumsal hareketlerle ortaya çıkmıştır ve ancak tarihin içinde anlaşılabilir. Tarihin dışında bir din yoktur. Bunu birçok İslam düşünürü ve uzmanı da kabul eder. Cumhuriyet dönemi Tarih kitapları, aynen böyle anlatır.
İkincisi, bütün dinler, belli toplumsal hareketlerle bağlantılı olarak ortaya çıkmış ve toplumları etkilemiş, yönlendirmişlerdir.
Üçüncüsü, bütün dinlerin ideolojisi, dünya görüşü, felsefesi vardır.
Örneğin çağdaş tarih biliminin kurucusu olan İbn Haldun, dinleri ve peygamberleri tarihsel-toplumsal süreçlerle bağlantılı olarak anlatmıştır. Hem de 14. yüzyılda.
Her coğrafyada geçerli hakiki din öğretimi
Bu nedenlerle hakiki din öğretimi, ancak tarih dersleriyle verilebilir.
O zaman 9-10 yaşında çocuklar, farklı farklı dershanelere götürülüp birbirine yabancılaştırılmaz, küçücük yaşta kamplara bölünmez. En önemlisi, küçücük zihinler, Orta Çağ hurafeleriyle işgal edilmez.
O zaman, örneğin Hazreti Muhammed’in tarihteki büyük devrimci eylemi ve kişiliği, bütün insanlık açısından kavranır. Ve yine o zaman peygamberin torunlarını ve bütün sülalesini kılıçtan geçiren ve zehirleyen Orta Çağ zulmünün, gerçek tarihsel nedenleri, bilimsel gerçeklere dayanarak öğretilir ve anlaşılır.
Zorunlu din dersleri kaldırılmalı, dinler, tarih, sosyoloji ve felsefe derslerinde öğretilmelidir. Laik bir ülkede başka çözüm olamaz.

Hiç yorum yok: