2. ERGENEKON DAVASINDA SAVUNMA YAPAN MANİSALI, ‘BEN NEYMİŞİM, TÜYLERİM DİKEN DİKEN OLDU’ DEDİ
İstanbul Haber Servisi - 2. Ergenekon davasında tutuksuz yargılanan ve bir süre kanser tedavisi gören gazetemiz yazarı Prof. Dr. Erol Manisalı, savunmasında “Benim ‘Hükümeti devirme diye bir mantalitem olamaz’ diye haykırarak ifade etmek istiyorum. Benim dünya görüşüme ters gelen ifadeler iddianamede yer almış”dedi.
Davanın 163. duruşmasında konuşan Manisalı “Erol Manisalı’nın iddia edildiği gibi bir örgüte taraf olması, üye olması mümkün değildir. Bu iddianamede anılan kişi ben değilim” dedi. Manisalışöyle devam etti: “Ben bir akademisyen olarak bilgisini insanlarla paylaşan bir kişiyim. Ben bir araba lastiği satıyorum. Lastiği takan adam kaza yapıyor, ancak bana ‘Lastiği sen sattın, verilen zararı da sen karşılayacaksın’ deniliyor. Böyle bir ilişki kuruluyor. O insanlara ben çarpmadım. Hayatım boyunca demokrasiyi savundum ve darbelere karşı çıktım.”
Elektronik posta atmayı dahi bilmediğini söyleyen Manisalı, “Hayatımda kimseye mail atmadım” dedi. Manisalı, şöyle konuştu:“Bu iddiaları okuyunca tüylerim diken diken oluyor. ‘Ben neymişim haberim yokmuş’ diyorum.” Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile de 1995 yılında Türkiye-AB konularında görüştüğünü ifade eden Manisalı, “Sayın Gül, 8 Mart 1995 yılında Meclis’teki konuşmasında benim görüşümü, adımı da vererek destekledi” dedi. Manisalı savunmasını şöyle sürdürdü: “Hakkımdaki TBMM’yi devirmeye teşebbüs suçlamasını asla kabul etmiyorum. Bu suçlama kara mizah hadisesidir. Bu benim demokrasi anlayışıma aykırıdır.”Manisalı’nın avukatı Mehmet İpek ve Aydın Metin, mahkemeye sundukları dilekçede Manisalı’nın ilişkilerini akademisyen, köşe yazarı çerçevesinde sürdürdüğünü belirterek suçlamaları ifade özgürlüğünün ihlali olarak nitelendirdi. İddianamede hukuka aykırı delillere dayanarak zorlama yorumlarla Manisalı’nın suçlandığını dile getiren avukatlar müvekkillerinin beraatını talep etti.
‘Atatürkçülerin görüşmeleri suç oldu’
Türkiye Gençlik Birliği Kurucu Başkanı Adnan Türkkan da “Belki de ilk defa bir şehit eylemi iddianamede dava konusu haline getirildi. Bu iddianame Atatürkçülerin kendi arasında görüşmelerini suç saymaktadır” diye konuştu.
Cumhuriyet 02.03.2012 |
5 aydır tutuklu bulunan Tuğamiral Ünsal ‘Balyoz’un Adaleti’ başlıklı mektubunda 1500’ün üzerinde somut sahteciliğin tespit edildiğini söyledi
‘Rahmetli amiraller de darbeci yapıldı’
İstanbul Haber Servisi - İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen “Balyoz Harekât Planı” davasında üçüncü iddianame kapsamında 5 aydır tutuklu bulunan Gölcük Ana Üs Komutanı Tuğamiral Ali Sadi Ünsal avukatı aracığıyla gazetemize“Balyoz’un Adaleti!” başlıklı bir mektup gönderdi. Mayıs 2011 tarihinden bu yana tiroid kanseriyle mücadele eden Ünsal, mektubunda hastalığından hiç söz etmedi. Ünsal, “Bu davaya esas olan sözde kanıtların tamamı imzasız, sahte dijital verilerdir. Bu dijital verilerin sahteliği yabancı ve yerli bilirkişi ve uzmanlar tarafından belgelenerek ispat edilmiştir. Bugüne kadar 1500’ün üzerinde somut, yani tartışılmayacak seviyede sahtecilik tespit edilmesine rağmen ne yazık ki bunların hiçbiri yazılı ve görsel medyada ciddi anlamda yer almamıştır” dedi. Ünsal mektubunda,“Geldiğimiz bu noktada çok açıkca söyleyebiliriz ki adil bir yargılama yoktur. Bunun da ötesinde bu dijital terör çetesinin hâlâ varlığını sürdürüyor olmasıdır. Şu anda bu çetenin kimler üzerinde komplolar hazırladıklarını kimse bilmiyor” ifadelerine yer verdi.
‘İddianamedeki seminer yasal’
Ünsal, cezaevinden gönderdiği mektubunda, davada iddiaların dayandırıldığı 5- 7 Mart 2003 tarihlerinde 1. Ordu Komutanlığı Karargâhı’nda gerçekleştirilen plan seminerinin yasal olarak icra edildiğinin altını çizerek “Bu seminer, hayali kurgu ürünü iftiralarla topluma darbe hazırlığı olarak sunulmuştur. Bu iddianın gerçek olmadığı ve bir darbe olasılığının tespit edilmediği Genelkurmay Başkanlığı, MİT ve Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından resmi olarak mahkemeye bildirilmiştir. Üstelik seminere katılan 162 kişiden sadece 50’si yargılanmaktadır. Seminere katılan 162 kişiden 112’si ise ifade vermek için bile çağrılmamıştır. Bu seminer bir darbe provası ise bu nasıl açıklanacaktır?” dedi.
Ünsal, sahtecilik ürünü olduğunu belirttiği dijital verilerden bazılarını şöyle özetledi: “Donanma Komutanlığı’nda bulunan bilgisayar yazıları arasındaki 19 Şubat 2003 tarihli Emekli Müzahir Personel Listesi’nde 1998 ve 2000 yıllarında vefat etmiş olan iki emekli amiralin ismi yer almaktadır. Emekli Tuğamiral Nevzat Hilmi Sertel 3 Kasım 1998’de, Emekli Tuğamiral Burhan Durcan ise 5 Temmuz 2000 tarihinde vefat etmiştir. Yani yıllarca önce vefat etmiş rahmetli amiraller de darbeci yapılmış! Yine Donanma Komutanlığı’ndaki aramalarda diğer sahte bilgisayar yazılarının da yüklendiği 5 No’lu harddisk içinde bir personele ait 18 Ağustos 2008 tarihli ve gerçek imzalı ‘Bireysel Emeklilik Alındı Belgesi’bulunmuştur. Ancak yapılan incelemede, kötü niyetli kişilerce yapılan çok acemice bir hata sonucu sahte belgelerle karıştırılarak bu belgenin son kayıt tarihinin 20 Ağustos 2003 olarak değiştirildiği tespit edilmiştir.”
Davaya dayanak oluşturan aramalar konusunda kamuoyunun her şeyi bilmediğinin altını çizen Ünsal, şöyle devam etti: “Şimdiye kadar başka davalar kapsamında birçok askeri personelin evleri yatak odalarına varıncaya kadar didik didik aranırken, bu operasyonda soruşturma konusu ‘casusluk’ olmasına rağmen askeri veya sivil savcılar tarafından anılan şubede görevli 8 personelden hiçbirinin şahsi bilgisayarları ve evleri aranmamıştır. Bilgisayar sistemlerinden sorumlu teknik personelin ise ne işyerleri ne de evleri aranmıştır.”
Öte yandan, darbe planı yapıldığı iddia edilen 1. Ordu Plan Semineri 2003’ün gözlemci raporunda imzası bulunan TuğgeneralÖmer Şevki Gençtürk tanıklık ifadesinde “3 gün boyunca katıldığım seminerde hukukun dışına, rutinin dışına çıkılmadı” dedi. Gençtürk“Seminerde ne cami bombalanması ne de uçak düşürülmesi gibi şeyler duydum. Böyle bir şey ifade edileseydi herkesin dikkatini çekerdi” dedi. |
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder