28 Tem 2012

Dinde faşizm yoktur!


Kur’an-ı Kerim’in Bakara suresi’nin 256. Ayetini makaleme başlık yaptım. Ayetin tam çevirisi böyle. “Dinde zorlama yoktur” değil! “Dinde faşizm yoktur...”
“la ikrahe fi ed dini” ibaresinde yer alan “ikrahe” vurgusu, modern çağda “faşizm” kelimesine karşılık gelir. Dinde faşizm yoktur!
“ikrahe” kelimesinin göğü olan “krh” kökü; “insana dışarıdan uygulanan baskı nedeniyle zorla yaptırılan işler” manasına gelir. (Bkz. Ragıp El İsfehani, El-Müfredat, c2. Sf.465, krh mad. Çıra Yayınları)
Şimdi kilit noktaya geliyoruz;
Emperyalizm ve kapitalizm “insanlara dışarıdan uygulanan bir baskı yoluyla, bir işi zorla yaptırmaya” gayret etme mesleğinin örgütlü halidir. O halde, Bakara Suresi’nin bu ayetine göre “Dinde faşizm, emperyalizm, kapitalizm yoktur!” ibaresi kullanmak durumundayız.
Dinde faşizm yoktur, yani hiç kimse bir diğerini bir ibadeti icra etmeye zorlayamaz! Bunu baskı yolları kurgulayarak dayatamaz, mahalle baskısı, otorite kurma ve fetva verme yoluyla, kitleleri bir işe zorunlu kılıcı bir konjonktür üretme gibi işlere girişemez. Bunu yaptığında bu ayeti “tahrif ve ılgaya teşebbüs etmiş sayılıp, din dairesinin dışına çıkmış olur...”
O halde bu ayet, tarih boyunca insanlık şerefini hiç etmiş “ruhban sınıfının” dayatmacı dilini de karşısına aldığından, ruhban karakterini yok eden ve ortadan kaldıran bir ayettir.
Dinde faşizm yoktur, dolayısı ile “hiçbir dindar, bir ötekini tahakküm altına alamaz. Ya da inanan, inanmayanı; bu durumundan ötürü yargılayamaz.” Aksi taktirde “ikrahe” vurgusu ihlal edilmiş olup, kişi hududu aşmış sayılır. Bu durum, faşizmi icra eden kişiyi “din dairesinin dışına çıkartır...”
Dinde faşizm yoktur, dolayısı ile “hiçbir dindar, dindar olmayanı tekfir/aforoz edemez. Bu yolla kitlelerin o kimselere mesafeli davranmasını ve o kimselerin yaşamının bundan olumsuz etkilenmesini sağlayamaz. Çünkü bu durum, temel yaşamsal gerekliliklerin teminini olumsuz etkileyip, bir kimseyi zorla “dindar” olma yoluna sevk edeceğinden, bu ayetin ılga ve inkarıdır. Dolayısı ile böyle davranan birisi de “bu ayeti tahrife yeltenmiş olup” din dairesinin dışına çıkar...
Evet, memleketin %99’u Müslüman (?) Gerçekten de öyle mi?
VIP camii ve şirk!
TOKİ tarafından 40 milyon TL (!) kadar bir bütçeyle yapılan ve içinde VIP salonu bulunan camii’nin açılışı Başbakan tarafından yapıldı.
Muaviye bozguncuğulunu dahi sollayan bu icraat, Kur’an’ın şu ayetini zihnimde belirginleştirdi;
“Zarar vermek, gerçeklerin üzerini örtmek, müminleri birbirinden ayırmak/sınıflara bölmek(tefrikan) ve Allah Resulü’ne evvelce savaş açmış kişilere destek vermek adına mescid yaparlar! Ve biz sadece iyilik, güzellik istiyoruz diye yeminler ederler. Allah onların ne kadar yalancı olduğuna şahittir! (Tevbe Suresi 107)
Ayette geçen “tefrika” fırka kelimesi ile aynı kökten gelir. Olumsuz çekimlenmiştir. Fırka “grup” manasına gelir. Tefrika ile “olumsuz bir fiil üzre ayırmak” manasındadır. Dolayısı ile bugünün dünyasında “sınıflara bölmek” manası öne çıkar.
VIP bölümü, tam manasıyla bu anlam üzere oturur. VIP bölümlü camiler “tefrika” amaçlıdır. Çünkü müminleri sınıflara ayırırlar.
İşte Kur’an bunlara Dırar Mescidi diyor. Zararlı mescidler. Ve Allah elçisi bu türden mescidleri yıktırmıştır!
Bizimkiler ise, Peygamberimizin yıktırdığını “yaptırıyor.” Alenen Resulullah efendimize açılmış bir savaş! Bir kin ve nefretin nişanesi olarak, gösteriş ve şatafatın tapınakları dikiliyor!!!
Yezid iktidarının bozgunculuğunu dahi sollayan bu anlayış, tarih ve toplum nezdinde, Mahşer günü muhakkak hesap verecektir. Tabi “öncesinde de...”
Hayırlı Ramazanlar! Ve bu işe susan Diyanet’e de yazıklar olsun!
Son Güncelleme: Salı, 24 Temmuz 2012 21:21

Hiç yorum yok: