28 Tem 2012

Genelkurmay El Kaide terörünün hamisi mi?


Başbakan Tayyip Erdoğan, F-4 jetimizin Suriye tarafından düşürülmesinden sonra, 26 Haziran’da AKP grup toplantısında yaptığı konuşmada, Genelkurmay Başkanlığı’nın askeri “angajman kurallarını” değiştirdiğini söyledi. Erdoğan’ın ifadesine göre, Suriye tarafındaki her askeri hareketlilik tehdit sayılacak ve ateş açılabilecek.
Genelkurmay Başkanlığı, bugüne kadar konuyla ilgili bir açıklama yapmadı. Düşürülen jetimizin NATO’nun hava saldırısı hazırlığı çerçevesinde istihbarat yapmak amacıyla Suriye üzerine gönderilmesine ses çıkarmayan Genelkurmay’ın angajman kurallarının değiştirilmesi konusunda da sessiz kalması, bu “siyasi kararı” onayladığı izlenimini güçlendiriyor.
Çeteler yeni angajmandan güç alıyor
Erdoğan’ın seslendirdiği haliyle yeni “angajman kuralları” Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ve Genelkurmay Başkanlığını, nesnel olarak El Kaide terör çetelerinin hamisi konumuna sokuyor. Bu nesnel hamiliğin sonuçları da ortaya çıkmış bulunuyor. Terör çeteleri, Hatay Cilvegözü Gümrük Kapısı’nın karşısındaki Suriye Babesselam Sınır Kapısı’nı, Karkamış’taki Cerablus Sınır Kapısı’nı ve Kilis Öncüpınar Gümrük Kapısı’nın karşısındaki Esselame Sınır Kapısı’nı, sınır muhafızlarını katlederek ele geçirdi. Sınırlar, Türk karakollarının gözü önünde, zaten yol geçen hanı... Türkiye sınırından Libyalısı, Katarlısı, Suudisi 10 bin dolayında teröristin Suriye’ye sızdığına ilişkin iddialar var.
Sınır kapılarının El Kaide çetelerinin eline geçmesinin en başta gelen nedeni, askeri angajman kurallarındaki değişikliktir. Suriye yönetimi, Türk milleti ile düşmanlığa yol açacak eylemlerden kaçındığı için, ordu birliklerini sınırın hayli gerisine çekmiştir. Bu da terör çetelerine, sınırlardan istediği gibi sızması, sınır kapılarına saldırması, sınır muhafızlarını katletmesi ve kapıları ele geçirmesi fırsatını sağladı.
Lübnan ve İran ile gerginlik
Geçtiğimiz aylarda İran’dan dönen Lübnanlı hacı kafilesi, sınır kapısından geçer geçmez Halep yakınlarında kaçırıldı. Aralarında Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın bir yakınının da bulunduğu 11 Lübnanlının halen Hatay-Adana arasında bir yerlerde rehin tutulduğu belirtiliyor. Terör çetelerinin eseri olan bu olay, Suriye’den başka Türkiye ile İran’ı ve Lübnan’ı da karşı karşıya getirdi.
Tehlike, daha ileri boyutlara varma potansiyeli taşıyor. Arkasını yeni angajman kurallarına dayayan terör çeteleri, sınırdan ve kapılarından ilerleyerek Suriye kent ve kasabalarına saldırılar düzenliyor. Suriye ordusu, doğal olarak bu çeteleri püskürtüp sınıra kadar kovalayacaktır. Bu da Suriye birlikleri ile sınıra konuşlandıran Türk birliklerini karşı karşıya getirecektir. Angajman kuralları değişikliği, askeri çatışmayı kaçınılmaz duruma getirebilir. Eşbaşkanlığın planladığı komplo, sınırdaki bir çatışmanın arkasından, Suriye içine doğru askeri koridoru öngörüyor. Zaten terör çetelerinin liderleri, Suriye’nin kuzeyinin Bingazi gibi olacağını söylüyorlar. Libya da Bingazi’ye CIA devşirmesi teröristler indirilerek işgal edilmişti.
Utanç kaynağı
Sınır kapıları komşu devletler arasındaki anlaşmalarla korunur. Sınır kapılarından başka devlet uyrukluları da geçer. Sınırdaş devletlerin kapıların ve sınırların güvenliğini sağlaması uluslararası yükümlülüktür. Devletler, bu yükümlülüğü yerine getirmeyenleri kaydeder ve ona göre davranır.
Bunun da ötesinde, Atatürk’ün Genelkurmay’ının terör çetelerinin koruyucusu haline gelmesi büyük utanç kaynağıdır. Türk subayı bu onursuzluğa ne diyor acaba?
Son Güncelleme: Salı, 24 Temmuz 2012 21:17

Hiç yorum yok: