23 Oca 2013

Lavoisier’den Fatih Hilmioğlu’na...


Antoine-Laurent de Lavoisier 26 Ağustos 1743 yılında Paris’te doğdu. Kimya biliminin dehalarından biri sayılır. Asıl eğitimi hukuktu. Üstelik Paris Barosu’na kayıtlı bir avukattı.
İlk büyük başarısını 21 yaşındayken yakalar. Açılan “Paris Sokaklarını Aydınlatma Proje Yarışması” nda birinciliği alır. Bu nedenle de Fransız Bilim Akademisi’nce altın madalya ile ödüllendirilir. 25 yaşında özellikle kimya alanındaki çalışmaları göz önüne alınarak Akademi’ye üye seçilir. Genç bilim adamı, metrik sistemin oluşturulması, Fransa’nın jeolojik haritasının çıkarılması dışında tarımda verimin yükseltilmesine uzanan pek çok uygulamalı bilim çalışmalarını da düzenler.
‘Bu kelleler hiçbir şeye yaramaz’
1789 Fransız Devrimi sonrasında Kimya bilimini reddedenleri gösterip “Bu kelleler hiçbir şeye yaramaz” dediği için tutuklanır. Aynı gün yargılanıp, giyotinle ölüme mahkum edilir. Lavoisier; kafasının kesilmesinden hemen önce matematikçi Lagrange’ i çağırırır ve “Kafam sepete düştüğünde gözlerime bak. Eğer iki kere göz kırparsam; insanın kafası kesildikten sonra bir süre daha beyin düşünmeye devam ediyor demektir” der. Lavoisier’ in kafası kesilir, sepete düşer ve gülerek iki kere göz kırpar. (1794) Matematikçi Lagrange bu olayı şöyle yorumlar: “Lavoisier’ in son saniyedeki ispat arayışı, bilimselliğin yüzyıllar sürecek meşalesidir. Ancak o yobaz/gerici kafalar yüzyıllarca karanlıkta sürünecekler, insanlığı da süründüreceklerdir”....

Ünlü yazar Gabriel Garcia Marquez, “Kırmızı Pazartesi” adlı romanında bir kasabada genç bir adamın öldürülmesini anlatmaktadır. Tüm kasabalılar bu kişinin öldürüleceğini bilmektedirler. Ancak insanlar bilmezden gelmekte, olacaklara gözlerini ve kulaklarını kapamaktadırlar. Sonuçta göstere göstere cinayet işlenir.
Ergenekon davasında Silivri’de yatmakta olan Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu önemli bir bilim adamıdır. Malatya Üniversitesi rektörü iken içeriye alınmıştır. İçerdeyken oğlunu yitirmiş, cenazesine yetişebilmesi bile olay olmuştur. Kanserdir Hilmioğlu.. Tedavisinin yapılabilmesi için tutukluluğunun kaldırılması yaşama umudunu yükseltecektir. Ülkemizde benzeri iki olay geçmişte de yaşanmış ve Ruhi Su ile Orhan Apaydın’ın yurtdışında tedavi görmeleri için gerekli olan yurtdışına çıkış izni faşist yönetimce verilmeyerek bu iki değerimizin erken ölmelerine neden olunmuştur. Kaldı ki sayın Fatih Hilmioğlu’nun yurtdışında tedavi talebi yoktur. Ülkeyi terkedip kaçacak hali de yoktur. Yargılanması yine yapılacaktır.
Hilmioğlu tutuksuz yargılansın
Silivri’deki sayın yargıç ve savcıları empati yapmaya ve Sayın Hilmioğlu’nun tutuksuz yargılanması için gereğini yerine getirmelerini talep ediyorum. Çünkü Sayın Hilmioğlu’nun bu şekilde kaybedilmesinin ülkemize de, hiç kimseye de bir yararı olmayacak, tam tersine imajımız bağlamında zarar verecektir hepimize. Kaldı ki bu ve benzeri olaylardaki insani davranış ülkemizdeki iklimin değişmesine de katkı sağlayacaktır. Kısacası “Kırmızı Pazartesi” yi 2013 yılında Türkiye’de yaşamak, ülkemize yakışmayacaktır.
Lütfen, lütfen kıymayın bu bilim adamımıza...

Hiç yorum yok: