23 Oca 2011

WIKILEAKS’İ OKUMAK

Amerikan gizli belgelerini yayınlandığı iddiası ile ortaya çıkan Wikileaks adlı yapının yayınlandığı belgeler son günlerde dünya gündemi kadar Türkiye’yi de meşgul ediyor. Yapılan açıklamalara göre 251.287 belgeden 7.918’i Ankara’daki ABD Büyükelçiliği orijinli ve Washington’dan sonra Ankara ABD Dışişleri için en hareketli başkent olma özelliğindedir.

Ancak su ana kadar Ankara orijinli belgelerden 2004-2010 yılları içinden yazıldığı belirtilen sadece 19’una ulaşabiliyorsunuz. Bu belgelerin çoğu da Amerikan’ın ne kadar cici olduğuna, Başbakan Erdoğan’ın karizmasına ve kötü çocuk İran’a vurgu yapan değerlendirmeler.

Wikileaks, diğer ülkelerdeki Amerikan imajının düzeltilmesi görevini edinen ABD Kamuoyu Diplomasi Baskanlığı’nın yeni bir projesi gibi duruyor. Ancak gene de henüz yayınlanmamış belgeleri bekleyelim ve ona göre karar verelim. Simdi önce ABD istihbaratı içinde Dışişleri Bakanlığı’nın fonksiyonuna sonra da Wikileaks’in neleri deyip-demediğine, neler olup bittiğine bir bakalım.

ABD İstihbaratı ve Dışişleri Bakanlığı
ABD devlet istihbarat sistemi içindeki istihbarat teşkilleri; (1) Bağımsız CIA, (2) Savunma Bakanlığı istihbarat teşkilleri ve (3) Diğer Bakanlıkların istihbarat teşkilleri veya işlevleri olmak üzere üç gruba ayrılmaktadır. ABD’deki 17 istihbarat teşkilatının büyük çoğunluğu askerlerin kontrolündedir ve zaten tüm istihbaratın %80’ini de Savunma Bakanlığı’na gitmektedir. Bakanlık istihbarat teşkilleri arasında ise işi sadece analiz yapmak olan Dışişleri Bakanlığı istihbarat ve Araştırma Bürosu (INR1), İçisleri Bakanlığı Federal Soruşturma Bürosu (FBI), Enerji Bakanlığı İstihbarat Teşkilatı (OEI) ve Hazine Bakanlığı İstihbarat Teşkilatı (OIA) bulunmaktadır. INR, Dışişleri Bakanlığa istihbarat kaynaklarından aldığı bilgiyi ulaştırma yanında diğer istihbarat teşkilleri ile ilişkilerinde bakanlığın odak noktasıdır. INR’nin uzmanlık ihtiyacı; bağımsız dış politika analistleri, diplomatik raporlar, kamuoyu anketleri ve ülke içi ve dışında temas edilen bilim adamları ve akademisyenler vasıtası ile karsılanır. Siyasi eylem çalışmalarında; genellikle ilişki kurulan yerel hükümetin istenilen politikayı gütmesinde, istenilen tedbirleri almasında; yetki sahibi yerli politikacıların seçimleri kazanmalarına yardım etmekle ve çalışmalarına yön vermekle ön görülen amaçlara ulaşılır.

INR ve Dışişleri Bakanlığı’nın diğer ülkelerdeki temsilciliklerinde çalışanlar zaten ya CIA’nın elemanı ya da yakın iş birliği içindedir. CIA’nın dış istihbarat çalışmalarının temeli parayla tutulan ajanların iş birliği üzerine oturtulur. Bunlar, en yüksek kademelerdeki politikacılar (Cumhurbaşkanı ve Başbakan düzeyinden, Bakanlar ve yüksek diplomatlara kadar), askeri liderler, iktisatçılar, bilim adamları ya da tanınmış yazar ve gazetecilerdir. Bu kesim birinci kademedirler. İkinci kademedekiler; ikna edilemeyen ancak önemli yetkililerin yanında yer alan kişilerden (müsteşarlar vb.leri) seçilir. Gelecek vaat edenler birinci kademeye yükseltilirler. Üçüncü kademe ise; pratik islerde kullanılan ajanlardır. Öte yandan istihbaratçılar ile planlamacı CIA görevlileri birbirlerine karıştırılmaktadır. Ortalıkta daha çok istihbarat şubesinin (Analiz Bölümü olarak da adlandırılan) görevlilerinin adı dolaşmaktadır. Aslında görevleri kamuoyunu ustaca yanıltmaktır. Kariyer meraklısı, etnik özürlü akademisynler ve gazeteciler bunların göz bebeğidir. Bunlar daha çok ”bilimsel” çalışma ve değerlendirmeler görüntüsü altında bilinçli olarak basına sızdırılan dezenformasyon raporlarının sahipleridirler.

1 INR: Bureau of Intelligence and Research.

2 Office of Director of National Intelligence: An Overview of the United States
Intelligence Community, DNI

Handbook, Office of DNI, (2007), 7.


Hedef ülke ile ilgili çalışmalarda; ülke hakkındaki istihbaratın esas kullanıcısı olan veya fonksiyonel bir görevde bulunan 5 ila 10 politika görevlisi belirlenir. Analizci bu görevlilerin önemli konularla ilgili olarak ne yazdığını veya ne söylediğini araştırır ve esas istihbarat kullanıcıları için çalışan politikacıları, olayın istihbarat tarafında olan ve bu politikacıların mesleki alışkanlıklarını bilen biri gibi sorgular. Amaç, önemli görevlilerin halihazırda öncelikli çıkarlarını öğrenmenin yanında bilgiyi ne şekilde özümseyip, nasıl yargıya vardıklarını öğrenmektir. Kullanılan bilgi ağı sistemi içinde Intelink, istihbarat elemanlarının günlük olarak giriş yapabildiği ve bilgilerin toplandığı bir bilgisayar ağını temsil etmektedir. Kurulan ağ, politika yapıcılara gerçek zamana yakın olarak konusu, nereden temin edildiği ve nereden girildiğine bakılmaksızın istenen bilgiye nüfuz etme imkânı sağlamaktadır. Intelink’in; Intelink-SCI, Intelink-S ve Intelink-Policynet gibi versiyonları üretildi. Intelink-SCI’da çok daha fazla bilgi ve analiz vardır ancak giris müsaadesi verilen kullanıcılar çok sınırlıdır. Global olarak yaygın bir sistem olan Intelink-S’de ise koruyucu güvenlik amacıyla aslında çok az bilgi depolanmıştır. Askerler de SPRNET ve İntelink-S’i yoğun olarak kullanmaktadır.

Wikileaks neler diyor ya da ne mesajlar vermek istiyor? Wikileaks’in sızdırdığını iddia ettiği bilgiler ABD Büyükelçilikleri için düzenlemiş, kablolu bilgi ağı sistemi içinde ulaşılabilen ve belirli bir gizlilik seviyesindeki bilgileri içermektedir. Dışişleri istihbaratı diğer 16 istihbarat teşkilatı ile karşılaştırıldığında en zayıf ve genellikle en az itibar edilen istihbarat olmakla birlikte, ABD’nin dış politikasını etkilemek bakımından belirli ölçüde dedikoduya dayanması da normaldir. Şimdilik bahsedilen 250.000 doküman yerine ortalıkta her bölge ile ilgili 10-20 doküman bulunmaktadır. Belgeler başka gizlilik derecesi yokmuş gibi sadece confidental (özel), secret (gizli) ve unclassified (tasnif dışı) özelliklere sahip gözükmektedir. Günler öncesinden birileri medyaya bu bilgilerin propagandasını yaparak, uluslararası kamuoyunun ilgisini topladı. Sözde ABD ve müttefiklerini zor durumda bırakacak bilgiler var örtüsü altında su ana temaların propagandası yapılmaktadır;

- ABD tüm dünyada demokrasileri destekliyor, sandığınız gibi kötü bir ülke değil, istihbaratı zayıf,

- Ülkeler arasındaki pazarlıklarda öyle gizli oyunlar ve komplolar yok, siz ne biliyorsanız genellikle geri planda bunun biraz daha detayları var,

- Tüm ülkeler İran ve Kuzey Kore’nin nükleer silah edinme gayretlerinden endişeli.
Türkiye ile ilgili belgelerde de ABD’nin gene müttefik yüzü özenle gösteriliyor, Ankara’nın demokratik reformlarını ve AB üyeliğini desteklediği, dış politikasında Batı çizgisini koruması ile ilgili endişeler ve Türkiye’ye verdiği önem isleniyor. Türkiye ile ilgili 19 belge su konulara odaklanmış;
- İktidardaki AKP’nin lider kadrosu, eğilimleri, ilişkileri,
- Son dönem Türk Dış Politikası ve Amerikanın beklentileri,
- Asker-sivil ilişkileri,
- Türkiye-İran-Suriye-Đsrail dörtgeninde yasananlar,
- Füze Savunma Sistemi ve silah satısı ile ilgili hususlar.

Türkiye ile ilgili sözde ifşa edilen bilgiler pek etliye-sütlüye dokunmayan cinsten ve bu belgeleri okuyunca su sonuçlara varıyoruz;
- ABD, AKP’yi yakından izliyor ve İslamcı hatta yeni Osmanlıcı olarak tanımlıyor ancak yerine başkasını seçemiyor,
- İktidar partisinin içinde önemli kırılmalar, yolsuzluklar ve adam kayırmalar var,parti mensuplarının motivasyonları hatta İslamcı kökenleri araştırılıyor,
- Türk-İsrail ilişkilerinden gerilmesinden ve son dönem Türkiye’nin kendi başına aldığı (İran, Suriye, Hamas vb.) inisiyatiflerden rahatsızlık duyuluyor.
- Kamuoyundan uzun süre gizlenmiş olmakla birlikte Füze Savunma Sistemi ile ilgili uzun süredir bir pazarlığın devam ettiği görülüyor,
- Türkiye’de hatırı sayılır bir Amerikan istihbarat ağı var, pek çok akademisyen, devlet görevlisi bu ağa bir şekilde ortak olmuş, hatta analizci olmuş, pek çok devlet görevlisinin ise çenesi düşük.
Yukarıdakilerin hepsi bize gösterilmek istenenler, peki, ya saklananlar neler? Đste bunlar Amerikan belgelerinin ne kadar kurgu ya da inandırıcı olduğu yönünde bize ip uçları vermektedir. Toplam 9.000 civarında belgenin henüz 19’u açıklandığına göre şimdiden nelerin gizlendiğini söylemek doğru değil ama açıklananlara bakarak sunları bekliyoruz;
- ABD’nin PKK terör örgütü ile ilgili 1990’lardan itibaren gelişen ilişkileri, Irak’ın kuzeyindeki Kürt nüvesi ile pazarlıkları, Kürt Devleti kurulması için yapılan çalışmalar,
- Büyük Orta Doğu Projesi’nde neler olup-bittiği, es başkan Türkiye’nin konumu,
- ABD’nin Ergenekon operasyonlarındaki rolü, ABD’deki cemaat ile bağlantıları, Türkiye’ye getirilen istihbarat unsurları ve dinleme cihazları,
- Türkiye üzerine planları; ılımlı islam ve Kürdistan projeleri.
- Türkiye içinde kurduğu istihbarat ve etki ajanı ağı, sivil toplum örgütleri, üniversiteler ve devlet kurumları içindeki örgütlenmesi.

Sonuç Yerine

Wikileaks tarafından ortaya çıkarılan belgelerde yapılan değerlendirmelerin analitik düzeyinin olmaması, yüzeysel ve acele yazılmış öngörülere dayanması bizce dışişleri istihbaratının zayıfladığından ziyade bu bilgilerin kurgu olduğuna işaret ediyor. Belgelerde ABD’deki diğer politika uygulayıcı kurumlar ve istihbarat unsurlarının olaylara katılımının gözden kaçırılmış olması ve hep belirli temaların islenmiş olması bu tezi doğruluyor. işin ilginç yanı sızdırılan bilgiler sadece beş Batılı ülkeye veriliyor ve hepsi de aynı kalemden çıkmış gibi benzer yorumlarla yayınlanıyor. Su ana kadar sadece Amerika’nin cici bir ülke olduğu mesajını alıyoruz. CIA’in islerinden, NED’in demokrasi projelerinden, kadife devrimlerden, Soros’un gazete ve üniversitelerinden, Amerika’nın ılımlı İslam projesinden henüz bir haber alamadık. Öte yandan Wikileaks önümüzdeki dönemde başlayabilecek uluslararası düzeyde yeni sanal ifşaatlar ve siber saldırılara karsı korunma çalışmaları için bir milat olabilir. Bu da 11 Eylül sonrası tüm dünyada terörle savaş için inisiyatif elde eden Amerika’ya NATO’da yeni yeni empoze etmeye çalıştığı siber tehditler kapsamında yeni bir manevra alanı sağlayabilir.

Hiç yorum yok: