Sivas toplu kıyımının yaşandığı o alacakaranlık günlerde kaleme aldığım ve Cumhuriyet gazetesinde 8 Eylül 1993’te yukarıdaki başlıkta yayımlanan yazımda bağnazlık konusunda en kapsamlı açıklamayı yapan Mısır’ın ünlü din bilgini şeyh Muhammed Abduh (1845-1905)’un *Mehmet Akif Ersoy (1873-1936) tarafından Arapça’dan Osmanlıcaya çevrilmiş bir yazısının ilginç ve çarpıcı bölümlerini, dilini sadeleştirerek alıntılamıştım. Bu yazımda da “bağnazlık” sözcüğünün tanımlanması üzerinde dururken şeyh Muhammed Abduh’dan yine alıntı yapmamak olanaksız.

Kubbealtı Lugatında ise “bağnazlık = taassup”un anlamı şöyledir: Taasup (Ar. te’aşub)
1. Bir kimseye veya şeye karşı aşırı taraftarlık gösterme, aşırı derecede yan tutma.
2. Bir din ve inanışa, bir fikre aşırı derecede bağlı olup onun dışındakileri düşman gibi görme.
“Bağnaz” sözcüğünün Andreas Tietse’nin etimolojik sözlüğündeki karşılığı “dar kafalı”dır. Falih Rıfkı Atay (1894-1971) bağnazlık için “Doğrudan doğruya vicdan ve düşünce özgürlüğüyle mücadele halindedir” der. Şemsettin Sami (1850-1904), Kamus-u Türki’sinde bağnazlığı “Kendi din ve ulusunu son derece üstün tutarak diğer bir din ve ulustan olanlara kin, düşmanlık ve nefret gösterme” biçiminde tanımladıktan sonra devam eder: “Bağnazık, gelişme ve medenileşmeye manidir. Diyanet (dindarlık) ne kadar memduh (övülmeye değer) ise bağnazlık o kadar mezmumdur (yerilir)."
“Bağnaz” sözcüğünün Andreas Tietse’nin etimolojik sözlüğündeki karşılığı “dar kafalı”dır. Falih Rıfkı Atay (1894-1971) bağnazlık için “Doğrudan doğruya vicdan ve düşünce özgürlüğüyle mücadele halindedir” der. Şemsettin Sami (1850-1904), Kamus-u Türki’sinde bağnazlığı “Kendi din ve ulusunu son derece üstün tutarak diğer bir din ve ulustan olanlara kin, düşmanlık ve nefret gösterme” biçiminde tanımladıktan sonra devam eder: “Bağnazık, gelişme ve medenileşmeye manidir. Diyanet (dindarlık) ne kadar memduh (övülmeye değer) ise bağnazlık o kadar mezmumdur (yerilir)."
Tanzimat dönemi yazarlarından Ebüzziya Tevfik (1848-1913)ise, ancak iki cildini yayımlayabildiği Lûgat-ı Ebüzziya (1886) adlı sözlüğünde şöyle yazar: “Bu sözcük çok yanlış anlaşılmakta Sözcüğün anlamı: Aile bireylerini ve akrabalarını, daha geniş anlamda budununu (kavmini) korumak ve kollamak. Terim olarak: Gerek din işlerinde ve gerek budununun gelenek, görenek ve kurallarını kollamada eylemli olarak yan tutmaktır. “Bağnazlık, akla uygun bir konuda, aşırıya varmamak üzere memduh (övülür), akla uygun olmayan davranışlarda nasıl olsa mezmumdur (kınanır). ”Şeyh Muhammed Abduh da uzun yazısından özetle “Bağnazlık; yurdunu, ulusunu ve dinini kayırma, kollama anlamındadır. ”der ve onu üç bölüme ayırır: Bağnazlıkta itidal (ölçülü ve yapıcı olma); bağnazlıkta tefrit(ölçüyü gevşetme, ilgisizleşme) ;bağnazlıkta ifrat (aşırıya kaçma, şiddet uygulama). Bağnazlıkta itidal (ölçülü bağnazlık): “Ortak inanç ve düşünce sahibi kişilerle yakın ilişkilerde ölçü korunur; davranışlarda adaletsizliğe yer verilmez; dinsel ya da düşünsel karşıtlarına saygı gösterilir, haklarını tanımamak gibi davranışlarda ve saldırılarda bulunulmazsa bu tür bağnazlık, insani erdemlerin en yücesi, en yararlısıdır. Böyle ölçülü bir bağnazlık en kutsal, en yüce bir bağlılıktır ki, bu yüksek dereceye çıkanları, efendiliğin doruğuna, büyüklüğün ve onurun zirvesine yükseltir.”
(*) Özgeçmişinde Türkmen kökenli olduğunu belirten şeyh Muhammed Abduh, Mısır müftülüğü de yapmış ünlü bir İslam bilginidir. Zamanın Fransa Dışişleri Bakanı G. Hanotaux’ya karşı İslam dinine ilişkin ünlü savunmasıda Türkçeye çevrilmşltir.•
ORHAN VELİDEDEOĞLU - (Bütün Dünya)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder