Yarın merhum Bülent Ecevit’in doğum günü.
O bu ülkenin 1971 darbesi sonrasında yakaladığı en önemli şansıydı.
Ne yazık ki halkımızın yarısı bile bu şansı değerlendirmeye pek yanaşmadı...
“Yeni CHP - Ortanın Solu” iddiasıyla, 1972’de partideki Milli Şef İsmet Paşadönemine son vermeyi başardı.
Adını dağa taşa yazdırdı.
Meydanları dolduran mahşeri kalabalıklar onu kürsüyle birlikte omuzlarda taşıdılar.
Ortalığı her gittiği yerde “Karaoğlan”sesleriyle inletti.
Ama aynı kalabalıklar ona 30 yılı aşan liderlik hayatında, bir defa olsun tek başına hükümet kuracak bir çoğunluk sağlamadı!
Eksiklik onda mı, yoksa halkta mıydı?
Soru sakat olunca yanıtın da sağlıklı olması zor.
***
Ecevit kendi efsanesini 12 Mart 1971 darbesi sonrasında yarattı.
Bu efsane 1977 seçimleri öncesinde zirvedeydi.
Ama seçimlerde TBMM’deki 450 milletvekilinden 213’ünü kazanabildi. Kumar borcu olmayan 13 sağcı siyasetçi ile kapatmak zorunda kaldığı bu “çoğunluk” onun (ve solun gördüğü son zafer oldu).
***
1977’de yüzde 41.3 oy alan partisi hükümet kuramıyor...
Ama 25 yıl sonraki bir başka seçimde (2002) ülke aynı ülke,
yüzde 34 ile AKP 365 milletvekiline sahip olabiliyor.
Değil tek başına iktidar, tek başına anayasayı, hatta rejimi değiştirmeye yönelebiliyor!
***
Siyasetin bu sayısal cilvesiyle halkın Ecevit’e desteği hep güdük kaldı.
CHP’yi kendi haline terk edip, tek başına kurduğu partisi, 1999’te 1. parti oldu.
Ama durum daha acıklıydı... Halkın neredeyse yüzde 80’inden destek görmedi.
Milli Şef’in elinden aldığı partinin TBMM dışında kalması ise işin bir başka hazin yanıydı.
***
Bu konudaki naçiz arzım şudur:
Türk halkının çoğunluğu fıtraten sağa yakın ve yatkındır. Halkımızın geneli ne yazık ki, sol ile özdeş hale gelmiş bir lideri (lider adayını) kendisine yakın görüp “Halkçı!” diye bağrına basması sonucu değiştirmiyor. O lidere bilinçaltında tereddüt besliyor.
Ecevit için bu oldu...
Dürüstlüğü, karizması, halkla kurabildiği gönülden ilişki sonucu değiştiremedi.
Ama değil mi ki solcu!..
***
Ecevit ülkede “sol”u meşrulaştırmış ve“umut” ile eşanlamlı kılmış bir siyasetçi.
İsmet Paşa’nın da desteği ile o ortaya çıkıncaya kadar “sol”, büyük halk çoğunluğunun gözünde hep “şer” idi.
Kötülüğün de, günahın da öteki adıydı.
“Solundan mı kalktın?” tersliği ifade ediyordu.
Sol el taharete, sol omuz başı kötülük meleğine; sol, kısaca hayırdan uzak işlere tekabül ediyordu.
Ecevit’e geniş kitlelerin tam destek ver-e-memesinin arkasında bu gerçek yatıyor...
***
Ecevit de son döneminde “Sol” ile ilgili bu acıklı ülke gerçeğini fark etmişti.(O’nun Meclis kadrosunda, Hükümet kadrosunda ve Genel Merkez kadrosunda 15 yıl görev yapmış birisi olarak bendenizin naçiz kanaati bu merkezdedir!)
MHP ile tarihin en uzun koalisyonunu yürütmesi, toplumun en sağdaki isimleriyle ömrünün son yıllarında diyaloga girmesi, sağa yakın tanınan“Mehmet Haberal”ın adını Cumhurbaşkanı olarak telaffuz etmesi hep bundandı!
***
Sonuç mu?
Ecevit sağ siyasilerden sağladığı destekle beş kere iktidar oldu...
Dileğimiz ve çabamız Yeni CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu ile de bu kuralın sürmesidir!
Ama, ne Cumhuriyet okuru ne de bu köşenin yazarı solun tek başına iktidarı hedefinden hiçbir zaman vazgeçmeyecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder