15 Ağu 2011

On İki Milyon İnsan Kaç Para Eder?


Cumhuriyet 15.08.2011


DEĞİŞEN DÜNYADAN
Hüseyin Baş


“12 milyon insan kaç para eder?” diye soruyor L’Humanite gazetesinin, 4 Ağustos 2011 tarihli başyazısında Patrick Le Hyaric. Kendisi gibi bir deri bir kemik annesinin kucağına sığınmış Somalili ya da Etiyopyalı çocuklar, üzerlerine sineklerin üşüştüğü. Kaç para eder, bu dünyanın güçlüleri bayanlar, baylar; etrafı ölümle kuşatılmış bu on iki milyon insan?
Kaç para mı eder? On milyon Avro diye yanıtlıyor Fransa utanç duymadan. Fransa’nın açlıkla savaşa katkısı bu kadar.
On milyon Avro, Fransız oligarşisinin sıradan bir kişisinin, zengin mahallesi Neuilly’deki rezidansının fiyatından daha az. Hafta sonu yatlarında istakoz ve havyarla bezeli sofralarına oturmadan önce, ders verircesine yanıtlayacaklar sizi, “kriz var” diyecekler. Hangi krizden söz ediliyor? Fransa yararsız ve saçma Afganistan ve Libya savaşına her gün iki milyon Avro harcıyor. Birleşik Devletler’in savunma bütçesi 600 milyar dolar. Ama açlar için yirmi milyon doları yeterli gördüğü gün, borçlarını 2100 milyar dolara artırmanın yolunu buluyor.
Oysa BM, açlık çeken insanlara acil yardımın artırılması için ek olarak sadece iki milyar dolar gereksinimi olduğunu söylüyor, boşuna. Ne ki son günlerde dünya gündemine oturan Afrika’daki açlığa çare bulmak için çoğu sözde kalan, geciken üç kuruşluk yardımları iç ve dışta siyasal rant olarak gören kimi ülkeler, gıda kutularının yanında poz veriyorlar. Aslında Afrika’daki açlık yeni değil. En azından 60 yıldan bu yana sürmesine karşın, zengin ülkeler bu insanlık ayıbını geriletmek için keselerinin ağzını açmıyorlar.

Yukarıda yazısını “mealen” özetlemeye çalıştığımız L’Humanite yazarı, sorunu derinlemesine irdelemekten de geri durmuyor. Zira yazar açlık sorununa arızi olarak bakmıyor, sorunun temel nedenlerini de ortaya koyuyor. Açlığın sorumlularını sergiliyor. Gezegenin para babalarını para babası yapan, açlığın gerçek yaratıcısı küresel serbest piyasacılığın bir kez daha ipliğini pazara çıkarıyor. 12 milyon insan, gezegenin yırtıcıları için kaç para eder? Bu takımın ön sıralarda yer alan üçünün zenginliği, 50 az gelişmiş ülkenin toplam zenginliğinden daha fazla. Ama para babaları öncelikle şu can alıcı soruyu yanıtlamalıdırlar: Ay’a gidip araştırma yapanlar, dünyanın parasını harcayıp Mars’ta su olup olmadığını araştıranlar, neden deniz suyunu tuzdan arındırıp milyonlarca Afrikalının temiz su sorununu çözmeye yanaşmıyorlar? Yazar, açlığın nedenlerini ortaya koyarken bugün acil olma vasfını çoktan yitirmiş, her zaman geç kalan, verilen sözleri yerine getirmeyen, inanılmaz ölçüde dezorganize sözde yardımların, bırakınız açlığı geriletmeyi, daha da artmasının yolunu açtıklarını vurguluyor. Yazara göre açlık sorununun kaynağı temelde tekniktir. Ama salt teknik de değildir. Açlık, gezegenin dengelerini torpilleyen finansın hizmetindeki siyasal kararlardan kaynaklanmaktadır. Evet siyasal kararlar, spekülasyonlara karşı kamu hububat stokları ve tarımla ilgili ham madde stokları oluşturulmasını engellemişlerdir. Ve böylece uluslararası finans devlerinin daha da semirmelerini sağlamışlar, açlığın önünü açarak milyonlarca yoksul insana yaşamı zehir etmişlerdir. Ne idüğü belirsiz, sözde ekoloji adına beslenmeye dönük tarım yerine, yoksul ülkelere arabalarının depolarını doldurmaları için tarımdan yakıt sağlamanın gereklerini, Avrupa’nın çiçek ihtiyacını karşılamasını dayatmışlardır. Küreselleşmiş ve finansallaşmış bir sistem olarak kapitalizm devleri silahlanma yarışı için milyarlarca doları har vurup harman savururken, insanlığa felaket getiren iklim değişikliklerinin önlenmesine, temiz içme suyu, temiz hava, temiz enerjiye para harcamayı akıllarının ucundan bile geçirmemektedirler.
Sistemin krizi, uygarlığın bugün ulaştığı düzey her alanda işbirliği ve adil paylaşımdan geçmektedir. Ne ki bunu kapitalizmin rant kapma yarışması engellemektedir. Krizlerin kâhini olarak ünlenen ve kısa bir süre önce basına yansıyan “Marx haklıydı, kapitalizm bir noktadan sonra kendini yok edecektir”diyen ekonomist Roubini’yi Marx’ın öngörüsünü yansıtan sözleri için kâhin mi saymalıyız? (Sözcü gazetesi, 13.08.2011)
Dünyanın çivisini çıkaran küresel serbest piyasacıların dünyayı soyup soğana çevirmelerinin, bir avuç para babasını daha da semirmesini sağlamaktan öte acaba kendi yurttaşlarına yararı var mıdır? Ne gezer! Birleşik Devletler’de nüfusun yüzde 16’sını oluşturan 46 milyon Amerikalı, devletin gıda yardımlarıyla karnını doyurmaktadır. Bu 2010 yılı için devlete 68 milyar dolar ek yük getirmektedir. İşsizlik zirvededir. Daha da arttırılması sağlanan rekor dış borç, salt Amerika’yı değil, dünya ekonomisini de sarsmıştır. Ülkenin Irak, Afganistan, Libya’da, kimbilir belki Suriye’de bitmek bilmeyen savaşlarla başı derttedir. Dünyayı sömüren sistem, oyunun kuralına uygun olarak bir avuç para babası dışında Amerikan yurttaşlarını da sömürmektedir.

Hiç yorum yok: