Bugün, kerametizm gölgesinde kalmış bir hadiseden bahsedeceğim. Birçoğunuz bilir, ahirette insanlar cennet ya da cehenneme sevk edilecek. Bir kısım da tam ortada kalacak. Bunlara “araf ehli” deniliyor.
Geleneksel anlatılar genellikle bu çerçevededir. Lakin meselenin özü hiç böyle değildir. Araf gibi sosyolojik bir kavram nasıl olmuş da böyle çarpıtılmış; benim aklım almıyor açıkçası!
Efendim, “urf” kum yığını, yerden yüksek olan yer manasındadır. “Araf”, “urf”un çoğuludur, tepeler manasına gelir.
Arafat, itiraf, irfan gibi kelimeler de bu kökten gelir. Bilgi tepeciği manası ağır basar. Ki bir farkındalık düzeyine işaret eder.
Cennet ve cehennem ile alakası nedir?
Araf Suresi’nin 46. ayeti meseleyi başlatır:
“ 46- İki taraf arasında bir perde, araf üzerinde de herkesi yüzlerinden tanıyan erler vardır. Cennet halkı, özleyip durdukları halde henüz ona girmemiş olanlara şöyle seslenirler: ‘Selam size!’
47- Gözleri ateş halkı tarafına çevrildiğinde de şöyle yakardılar: ‘Ey Rabbimiz, bizleri zalimler topluluğuyla birleştirme.”
48- Araf halkı, yüzlerinden tanıdıkları bazı erkeklere seslenip şöyle derler: ‘Bir araya gelmeniz de büyüklük taslamanız da size hiçbir yarar sağlamadı.’
49- ‘Şunlar mıydı o, ‘Allah kendilerini hiçbir rahmete erdirmeyecek’ diye yemin ettikleriniz? Ey cennetliler!’ Siz de girin cennete. Ne bir korku var size ne de kederleneceksiniz.”
47- Gözleri ateş halkı tarafına çevrildiğinde de şöyle yakardılar: ‘Ey Rabbimiz, bizleri zalimler topluluğuyla birleştirme.”
48- Araf halkı, yüzlerinden tanıdıkları bazı erkeklere seslenip şöyle derler: ‘Bir araya gelmeniz de büyüklük taslamanız da size hiçbir yarar sağlamadı.’
49- ‘Şunlar mıydı o, ‘Allah kendilerini hiçbir rahmete erdirmeyecek’ diye yemin ettikleriniz? Ey cennetliler!’ Siz de girin cennete. Ne bir korku var size ne de kederleneceksiniz.”
Dikkatli incelediğimizde, araf üzerindeki insanların, cennetlikleri ve cehennemlikleri yüzlerinden tanıyacak kadar güçlü bir donanıma sahip olduğunu görürüz. Tam olarak, tevil (anlamlandırma) gereği, araf kelimesi bu bab nedeniyle “bilgi tepeciği” anlamını alır.
Ve devamı çok önemlidir:
“Bizleri zalimler topluluğuyla birleştirme.”
Tekil bir anış ile zalimler bir topluluk olarak tanımlanmıştır. Ancak zulüm fiili kullanılması hasebiyle “bir yeryüzü sürecinden bahsetmek gerekir”. Çünkü zalimler ile bir arada bulunmama talebi, zulüm karşısındaki endişeden ileri gelir. Ve önemli olan ise eğer burası “ahiretteki cehennem ise”, zalimlerin zulmü, cehennemin ıstırabından daha korkutucu olamaz. Ki eğer cehennemin ıstırabı değil de zalimlerin zulmü endişelendiriyor ise bu ayet yeryüzü cehennemine işaret ediyor demektir.
Araf/devrimci ahlakı...
Devamında (49. ayette) cennetliklere seslenenler araf ehlidir. Pasajın bütünlüğüne göre, cennetliklere cenneti tanımlamaktadırlar. Dikkat edin: “Ne bir korku vardır ne de kederleneceksiniz.”
Hz. Peygamber Efendimiz’in Hıra Tepesi’ne çıkması bir anlam taşır. Sisteme tepeden bakarak, çelişkilerden arınarak gözlem yaptığı manasına gelir. İşte araf ehli budur. Cenneti (sınıfsız toplumu-kedersiz toplumu) ve cehennemi (sınıflı toplumu) belirgin biçimde gören, algılayan ve insanları cennete davet eden “ilim erbabıdır”.
Bugünün terminolojisiyle araf ehli, teorisyenlerdir. Zalimler topluluğundan uzak, kedersiz, eşit ve hür bir toplum inşa etme adına, bilgi tepelerinin başından halka seslenen yiğitlerdir!
Araf Suresi’nin devamında:
“56- Yeryüzünde, orası barışa kavuştuktan sonra bozgun çıkarmayın. Ürpererek ve ümit ederek dua edin ona. Hiç kuşkusuz, Allah’ın rahmeti, güzel düşünüp güzel iş yapanlara çok yakındır.
58- Güzel ve temiz beldenin bitkisi Rab’binin izniyle çıkar. Pis ve çorak beldeden ise zararlı bitkiden başkası çıkmaz. Şükreden bir topluluk için ayetleri işte böyle çeşitli şekillerde sergiliyoruz.
59- Andolsun ki biz, Nuh’u toplumuna gönderdik de o şöyle dedi: ‘Ey toplumum! Allah’a kulluk ve ibadet edin. Sizin ondan başka tanrınız yok. Üstünüze çok büyük bir azabın inmesinden korkuyorum.’
60- Toplumunun kodamanları dediler ki: Vallahi biz seni açık bir sapıklık içinde görüyoruz.”
Efendim sure kendisini işte böyle somutlar. Dikkatli okuyunuz!
Sure devam ederken, araf anlatılırken, araya Nuh kıssası girer. Allah dışında kulluk edilenler (altın, gümüş, dolar) olan bir topluma gider; onları azaptan (cehennemden) cennete çağırır.
Ve ilk kimler tepki gösterir: “Kavmin kodamanları”
Servet ve iktidar sahipleri, mal-mülk-tarla-parsel tekelleri...
Araf ile ilgili pasajın hemen dibine bu bölümün gelmesi ne manaya gelir?
Efendim, cehennem ehlini, yani sınıflı toplumu inşa eden sürecin mimarlarını reddeden, onların inşa ettiği toplum karakterinden uzak duran, halkı cennete, yani eşitliğe, kardeşliğe çağıran her öncü, araf ehlidir.
Araf ehli, cennet ile cehennem arasında durur. Cehennemden cennete geçişin kilididir.
Ve anlatıldığı gibi, ölüm sonrası bir süreç değil, bizzat yeryüzünde vuku bulan bir hakikattir. Araf ehli mi arıyorsunuz?
“Devrim” diyenlere bakın!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder