Ortadoğu, hedef coğrafyadır.. Bu BUGÜN böyle değil, yüz yıldır aynıdır. Uludere olayları ya da Kırıkkale mühimmat deposunun defalarca patlatılması, aydınların suikaste kurban gitmesi, küresel güçlerin hedef coğrafyadaki adımlarıdır.. Zamanında Batıya amade bir başbakanın asılışı da, birkaç kuşağın sağ sol diye birbirini kırışı da, bir ülkenin mezhep ve etnik kökenlere ayrılıp savaştırılışı da, Sultanahmet meydanında ortalığa ateş açan tetikçiler de, Genel Kurmay ve kozmik odaya müdahale de, ‘Ergenekon’ adı verilen adımlar da, bir genelkurmay başkanının içeri alınması da bu oyunun parçalarıdır…
Kurulan oyunun aktörleri vardır.. O aktörler arasında da ayrı oyunlar oynanır.. Sonunda bağlı oldukları küresel elitler, kiminin ipini çeker kimini tahta oturtur. Zamanı gelince birini kafese tıkar diğerini öne çıkarır… MİLLİ İRADE ile yönetilmeyen ülkelerde hep küresel çetelerin çıkar savaşları doğrultusunda değişimler olur.. Ve sonunda eziyet ve kahır millete kalır! Ta ki o millet iradesini ele alması gerektiğini anlayıp, AKLIYLA hareket edene kadar, bu böyle sürüp gider.
Türkiye, Suriye, Irak ve İran hakkında batı basınında yeralan tüm haberler bölgenin kaosa sürüklenmesi, bu dört ülkenin bölünmesi ve paylaşımı amaçlıdır.. Bunun binlerce örneği basındadır..
Bu ülkeler etnik ve mezhepsel olarak bölündüğünde tek dünya devletine bağlı, bankerlerce yönetilecek şehir devletler oluşturulacaktır.
Bölgenin zengin petrol ve gaz ve maden kaynaklarına el konulacaktır.
Bunu engelleyecek tek şey birbiriyle omuz omuza vermiş bölge ülkeleri ve onların güçlü, küresel çetelerden bağımsız ordularıdır. Ve tabii orduların da milli iradeyi yansıtan siyasilerce yönlendirilmesi şarttır.
Eğer bağımsız siyasiler, bağımsız bir silahlı kuvvetler ve antiemperyalist cephede ittifak eden ülkeler YOKSA durum kolaydır.. Geriye sadece başını bağladıkları ülkelerin bağımsız ruhlu vatansever milleti ile uğraşmak kalır.. Bir kısmını ekranlardan kontrol ederek., aydınlarını içeri tıkarak, geniş halk kitlelerini de açlığın ve yoksulluğun önüne atarak yoketmeye çalışırlar.
Eş zamanlı olarak milleti parçalara bölmek için politikalar devreye sokarlar… İç savaşa zemin hazırlarlar. Tüm basın organları ele geçirilmiştir, bu yönde yayın gerçekleştirir.. Nefret politikası sonunda kana dönüşecektir..
Bunun adı ‘kaos politikası’dır. 2012 Suriye, Lübnan, İran ve Türkiye’nin hedefe konulduğu yıldır. Batı kendi arasında 3. petrol kavgasında. Aynı anda Suriye’yi indirme işinde Türkiye’yi tam manasıyla ikna edemedi.. Bu satırı yazarken, ajanslar ABD başkan yardımcısı Biden’ın başbakanı telefonla aradığı haberini geçti..
Biden’ın istediği belli.. ‘Ortadoğudaki ABD jandarması Türkiye’ görevini yerine getrimeli! Suriye’ye girilmeli.. Dün ABD İsrail’le bir askeri tatbikat daha çevirdi… Vakit daraldı.. Küresel sırtlanların cebi boşaldı.. Acele yemek için yeni kuzular lazım.. Yeni savaş alanları.. Yeni petrol sahaları… Orta Asya’nın tam ortası….
Ağızlarından salyalar akıyor…
Türkiye’ye 2. dalga ‘gaz verme’ operasyonu başlıyor. Önümüzdeki birkaç günü iyi takip edin. ‘Aslan Kaplan Türkiye, hadi gir Suriye’ye!’ diyorlar.. Aynı anda eski metodlara başvuruyorlar, İran- Irak savaşı için de kolları sıvadılar…
Haçlılar, 1. DÜNYA SAVAŞI’na girerken de böylelerdi… Yendiklerini zannettikleri Türk milleti, komşularıyla beraber ağızlarının payını vermişti!
Yeter ki o millet batı tarafından yönetilen yöneticilerinin gözlerine çektiği perdeyi aralasın.. Onu tutana aşk olsun o zaman…
Hadi, perdeyi kaldırıp atma dönemi!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder