6 Oca 2012

AKP VE KADIN - YAKIN İLİŞKİ LAFI SAÇMALIĞI!????


“Kirli savaşın” aldığı 35 canla ilgili tartışmalar süredursun...
35 milyon kadını ilgilendiren bir olay gözlerden kaçtı:
Geçenlerde Bakanlar Kurulu’na sunulan bir yasa taslağının şiddetten kimlerin korunacağına ilişkin maddesinden “yakın ilişki içinde yaşayanlar” ifadesi çıkartıldı.
Böylece yasa, yalnızca “resmi nikâhlı evliler, boşananlar ve nişanlılar” için geçerli olacak.
Birlikte yaşayan kişilerse koruma kapsamına alınmayacak.
Peki ya başka kadınlar?..
Arkadaşı, sevgilisi, imam nikâhıyla yaşadığı adam, yüz vermediği komşusu, iş arkadaşı tarafından şiddete maruz kalan veya şiddet tehdidi altında olanlar…

Gerçekten anlamıyorum...
Kadına şiddet sadece “resmi” yakınları tarafından mı uygulanır?..
Sadece aile içinde mi var?
Siz hiç sınıf arkadaşının, komşusunun, iş arkadaşının şiddetine veya tehdidine uğrayan kadın duymadınız mı?
Bu yasayı hazırlayanlar nerede, hangi toplum düzeninde yaşıyor?
Yasa taslağının birinci maddesi kimlerin şiddetten korunacağını düzenlemiş:
“Kanun, şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan; kadınların, çocukların, eşlerin, nişanlıların, yakın ilişki içinde yaşayanların, nişanlılık veya evlilik birliği ya da beraberliği herhangi bir sebeple sona ermiş olan bireylerin veya diğer aile bireylerinin, tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasları kapsar.”
Zaten yetersiz ve muğlak metni yoruma açık olan bu tasarıdan “yakın ilişki içinde yaşayanlar” ifadesinin dahi çıkartılması ne anlama geliyor?
Şiddetten korunmak için mutlaka “resmi ilişki içinde” olmak mı gerek?
Örneğin şu aptal soru geliyor insanın aklına:
Bir erkekle ilişki yaşamayı reddettiğinden dolayı şiddete uğrayan kadınlar ne olacak?
Şiddet tehdidi alan, şiddete uğrayan kadının ilişkisini mi irdeleyeceğiz önce?
Bu ilişkiyi kim irdeleyecek?
Yakın ve gerçek bir şiddet tehdidi karşısında olan kadına, “Sen gel de önce şu adamla olan ilişkini bize bir anlat hele bakalım!” mı denilecek?
Ama medyaya sansür ve ceza unutulmamış:
Tasarıda şiddete uğrayanın ve yakınlarının kişilik haklarını ihlal eden, dinleyiciyi veya izleyicilere duygusal açıdan zarar veren ifade ve görüntüleri kullanan yayın kuruluşlarına 10 bin liradan az olmamak kaydı ile 20 bin liraya kadar para cezası verilecek.
Elbette iyi maddeler de var:
Eşine veya çocuklarına şiddet uygulayan erkekler, hem zorunlu ruhsal tedavi alacak hem de işsizse meslek edindirme gibi kurslara yönlendirilecek.
Şiddet uygulayan ya da uygulama ihtimali bulunan birey evden uzaklaştırılacak ve müşterek konut mağdura tahsis edilecek. Mağdurun hayati tehlikesinin bulunması halinde kimliği de değiştirilecek.
Yargıç, şiddet uygulayan kişinin elektronik sistemle takibine karar verebilecek. Ayrıca mağdur kadınlara da “panik kolyesi” sistemi getirilecek.
Bütün bunlar iyi hoş da kadın “hangi ilişki içinde olduğu erkeklere karşı korunacak” ya da “ilişki içinde olmadığı veya ilişkiye girmeyi reddettiği erkeklere karşı korunmayacak mı” soruları yasa tasarısının olumlu yönlerini silip süpürüyor...
“Kadının yeri evidir” diyen, tesettürü “özgürlük” adına dayatan zihniyet, iyi niyetle de olsa, ancak böyle eksik, yoruma açık, muğlak metinli tasarılar hazırlayabiliyor ve tasarıda da ancak olumsuz değişiklikler yapabiliyor galiba!

Hiç yorum yok: