17 Oca 2012

Kıbrıs’ın Atası...


Cumhuriyet 17.01.2012
KAVŞAK
Özgen Acar


51 yıllık gazetecilik yaşamımda hâlâ “Kıbrıs sorunu” ve“Avrupa Birliği’ne Türkiye’nin üyeliği” konusunda yazıp duruyorum. Gençler için Rauf Denktaş’ın Kıbrıs’ını özetleyelim.
“Kıbrıs sorunu” ile masa başında değil, 23 Nisan 1958’de Magosa’da Namık Kemal’in sürgünde yaşadığı “zindanın”önündeki kürsüde yaptığım konuşma ile tanıştım!

İngiliz egemenliğindeki adada Rumlar, Atina’nın çomaklamasıyla EOKA adlı bir yeraltı örgütü kurmuşlardı. Örgüt, İngilizlere karşı silahlı eylemler yapıyor, “Enosis” söylemi ile adanın Yunanistan’a bağlanması için mücadele ediyordu.
Bu gelişmelere Hürriyet gazetesinin sahibi Sedat Simavi,Kıbrıs Türklerine destek için “Ya taksim ya ölüm”söylemi ile bayrak açmıştı. 1958’de de Milliyet gazetesi, Kıbrıslı Türklere destek için “Türk Bayrağı” kampanyasını başlatmıştı.
Milliyet Ankara Temsilcisi Faruk Demirtaş başkanlığında bir grup gazeteci ve öğrenci de bu bayrakları Kıbrıs’a götürmekle görevlendirilmişti. Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğrenci Derneği’nden bazı arkadaşlar ile ben de bu heyetteydim. Heyet üyeleri çeşitli kentlere dağılarak bir yandan bayrak dağıtıyor, bir yandan da 23 Nisan kutlamaları için konuşmalar yapıyorlardı. Bana Magosa düşmüştü.
O ziyarette Kıbrıs Türklerinin önderi Dr. Fazıl Küçük ile tanışmıştım. Adadaki Türklerin ileri gelenleri, bir Türk savcısı ile de tanışmamızı önerdi. 34 yaşındaki Lefkoşa Savcısı Denktaş ile makamında tanıştık.
Denktaş, dört ay sonra istifa etti, arkadaşları ile “Türk Mukavemet Teşkilatı’nı (TMT)” kurdu. Rum saldırıları yön değiştirmiş, Türkleri hedef almıştı. Denktaş, Küçük ile Ankara’ya geldi, dönemin Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’dan adaya asker gönderilmesini istedi.
İngiltere, Türkiye, Yunanistan arasında adanın geleceğine ilişkin görüşmelere başlandı. 11-19 Şubat 1959’da Zürih-Londra anlaşmaları imzalandı. İngilizler adadan çekiliyor, yerine 16 Ağustos 1960’da “Kıbrıs Cumhuriyeti” kuruluyordu.
Londra Anlaşması imzalanırken Yunan Dışişleri BakanıEvangelof Averof, “Adada Türkleri ne zaman silahlandıracaksınız” diye sorunca Zorlu, “Aaa! Siz daha yeni mi silahsızlandıracaksınız!” yanıtını veriyordu.
Anlaşma, Türkiye ve Yunanistan’ın adada askeri birlik bulundurmalarını da öngörüyordu. İki bakanın sözünü ettikleri “silahlanma” bu askeri birlikler değildi. Şakayla karışık bu sözler bile yapay Kıbrıs Cumhuriyeti’nin geleceğini gösteriyordu!

30 Kasım 1963 akşamı Cumhuriyet’te nöbetçiydim. Cumhurbaşkanı Makaryos, Türkiye’ye nota vererek Türkleri “azınlığa” dönüştüren anayasa değişikliğini önermişti. Ankara’da o gece Çankaya’da, Başbakanlık’ta, Dışişleri’nde, Genelkurmay’da sabaha kadar ışıklar sönmedi. Başbakan İsmet İnönü öneriyi reddetti.
21 Aralık 1963’te Lefkoşa’da bir Rum polis devriyesi bir Türk çiftini öldürünce olaylar patlak verdi. Tarihe “Kanlı Noel” olarak geçen 21-24 Aralık döneminde emekli Tuğgeneral Dr. Nihat İlhan’ın eşi ve üç çocuğunun banyo küvetinde öldürülmeleri, olayları tırmandırdı.
Türkler bu katliamda 92 ölü, 475 yaralı verdi. Denktaş’ın (TMT) örgütü direnişe geçti. 25 Aralık 1963’te Türk Hava Kuvvetleri uçakları Kıbrıs üzerinden uçunca, geçici ateşkes sağlandı.
Sonradan bu olayların Yunan-Rum ortaklığında hazırlanan “Akritas Planı’nın” gereği olarak yapıldığı açıklanacaktı.
Rumların saldırıları 9 Mart’ta Baf’ta, 19 Mart’ta Gaziveren’de yeniden başlayınca, (TMT) Türklerin güvenilir bölgelere göçlerini sağladı. Makaryos’un“istenmeyen adam” ilan ettiği Denktaş Ankaraya geldi. Türk uçakları, 8-9 Ağustosta Erenköy ve Güzelyurt Körfezi çevresinde bulunan Rum mevzilerini bombaladı. Rumlar, uçağı düşen Yüzbaşı Cengiz Topeli işkenceyle öldürdü.
Denktaş, 1967’de direnişi örgütlemek için adaya gizlice girerken tutuklandı. Bir yıl sonra karar kaldırılınca adasına döndü. Denktaş 1970’de Türk Cemaat Meclisi Başkanlığı’na, 1973’te Dr. Küçük’ün görevden ayrılması üzerine de Cumhurbaşkanı Yardımcılığı’na seçildi.

Ada, 11 yıl süreyle barıştan yoksun yaşadı. Kıbrıs’ta Yunan birliğinde komutanlık yapan bir generalin Atina’da yaptığı darbeden sonra Makaryos’un koltuğu sallanır oldu. 15 Temmuz 1974’te Yunan cuntasının desteğinde Nikos Samson, Makaryos’u devirerek yerine geçti. Amaç, artık “anayasa değişikliği” değil, “Adanın Yunanistan’a bağlanması” idi.
20 Temmuz’da Türk Hükümeti, Londra ve Zürih anlaşmalarının tanıdığı yetkiye dayanarak Kıbrıs’ta “Barış Harekâtı’nı” başlattı. Ada ikiye bölündü.
Denktaş, 13 Şubat 1975te federasyon hedefine yönelikBirleşik Kıbrısı hedefleyen Kıbrıs Türk Federe Devletini ilan etti. 1976da Devlet Başkanlığına seçildi. Adanın bölünmüşlüğü insanlara huzur getirdi ama kalıcı çözümü getiremedi.
Denktaş, 15 Kasım 1983’te bağımsız “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni (KKTC)” ilan ettiğinde Atina’da görevliydim. Türkiye karşıtlığı ve Kıbrıs’ta “Enosis”söylemleri ile Atina’da iktidara gelen Andreas Papandreu’yu ve Yunanları sarsıp dehşete düşürdüğüne tanık oldum. O gün Denktaş adanın bölünüşünü kesinleştirmişti.

Kıbrıs sorunu konusunda ilk “plan” ABD Dışişleri Bakanı Dean Acheson’dan geldi. Onu Başkan Lyndon B. Johnson’un İnönü’ye gönderdiği tehdit mektubu izledi. Sonuç değişmedi.
1987-1990 yılları arasında Nev York’ta görev yaparken Denktaş’ı, yılda birkaç kez Birleşmiş Milletler (BM) görüşmelerine geldiğinde, izledim. Denktaş’ın hangi BM Genel Yazmanları ile görüşmeler yaptığını anımsayalım:U Thant, Kurt Valdheim, Javier Perez de Cuellar, Butros Butros-Gali, Kofi Annan, Ban Ki-mun…
Cuellar da Annan da “plan” sundular. BM Güvenlik Kurulu’ndan Kıbrıs hakkında bugüne değin 23 karar çıktı. Ne değişti?
Bir zamanlar Anadolu için Atina’nın izlediği “megalo idea (büyük ülkü)” siyasası ne ise Kıbrıs için de “Enosis” aynı ülkünün uzantısı idi. Yunanların ruhlarını çok iyi bilen Denktaş, bu olguya karşı mücadeleye ömrünü adamıştı. Kıbrıs siyasasını, Türk hükümetleri değil, o belirlerdi.
AKP Hükümeti, “Annan Planı” karşıtlığı nedeniyle Denktaş’ı devre dışı bıraktı. KKTC’den plana “evet”,Rumlardan “hayır” oyu çıktı. Ne değişti? Çünkü onlar oldum olası “dediğim dedik” diyorlar. Artık BM uyanmalı, Çekoslovakya’da yaşanan gerçeği Kıbrıs için de görmelidir. Tabii bazı Türk yetkililer de…

Hiç yorum yok: