20 May 2012

19 Mayıs’ı İnkârı Anlamaya Çalışmak


Cumhuriyet 20.05.2012


BILIM VE SIYASET
Orhan Bursalı


Çelenk koymak için izin istenecekmiş! Aklınıza şaşarım! Olmayacak işlere kalkışmayın! Milletin yasası mı, uyduruk uygulamalar mı! Her gün örneğin Taksim Cumhuriyet Anıtı’nı milletin çiçeğe çelenge boğmasını hangi güç engelleyebilir merak ediyorum! Taksim nasıl özgürleştirildi!?
19 Mayıs’lar ise hiçbir zaman esir alınamayacak bu ülkede! Bu nedenle de özgürleştirilmeleri gibi bir sorun olmayacak. Atatürk’ün Gençliğe Hitabe’sini okullardan kaldırdılar. Ama girip çıktığım yerlerde duvarlar bu hitabe ile tanışmaya başladı. Yüz binler, belki de hiçbir zaman okumadıkları Gençliğe Hitabe’yi okudular ve öğrendiler. Örneğin Şişli, dev Atatürk posterleriyle süslendi püslendi ve hayatının 19 Mayıs’ını yaşadı. 19 Mayıs bir ruhtur! Ülke’dir, Vatan’dır, Dil’dir, Yurttaş’tır, Kurtuluş’tur, Kültür’dür, Cumhuriyet’tir, Demokrasi’dir, Laiklik’tir, kadın erkek eşitliğidir! Kadın ve erkek özgürlüğüdür! Özgürlüktür! Bağımsızlıktır, yine özgürlük ve yine özgürlüktür! 19 Mayıs ulustur, millettir! 19 Mayıs gençliktir, mücadele ruhudur.. Varoluştur 19 Mayıs! Diriliştir!

Şimdi, 19 Mayıs’ın var ettikleri, 19 Mayıs’ın yarattığı ortamda iktidara gelenler, “analarını” beğenmiyorlar. Ana kutsaldır! Meydanlarda atıp tutmuyor musun kutsaldır diye! Hayır, bu ülkeyi var eden her şeyi yok etmeye giriştiler. Önce okumuş yazmış inkârcılarını saldılar dört bir yana. Sözde, Kurtuluş Savaşı dahil, öncesi ve sonrasıyla her şey kötüdür, yanlıştır... Yıkılıp yok edilmesi, bu ülkeden kazınması gerekir... Bu, ülkeyi kazımaya kalkışmaktır!
Başı poşetlenerek köşe yazarı yapılmış biri, tarih çarpıtıcılarının ortalığa saçtığı herzeleri geçenlerde köşesine taşımış. 19 Mayıs aslında resmi tarihin ve yalanın sıfır noktasıymış! Çirkinliğin ve çirkefliğin bu kadarı!

Temel soru şudur: Nasıl oluyor da Kurtuluş ve Kuruluş inkârcılığı bu kadar bir tepe yapabiliyor? Neden? Bu ulusun var oluşunu,“kutsal” saydıklarını adım adım bertaraf etmeye kalkışmak, neden? Adım adım, deneme yanılma ile, sözde yasaklar koyarak, bir adım ileri bir adım geri atarak ama hiç vazgeçmeyerek... Ama niçin?
Şöyle sayıp dökün son yıllarda Türkiye Cumhuriyeti’nin köklerini, kuruluş damarlarını tıkamak, ortalıktan hepten kaldırmak için yapılanları! Genç nesillerle Mustafa Kemal’in karşılaşmasını okullardan başlayarak engellemek, niçin?..
93 yılın üzerini şalla örtmeyi bir kenara bırakın, çimentolamaya kalkışmak, ama neden? Başarılamayacak bir işe kalkışmanın anlamı nedir?
Bu temel soruyu anlamaya çalışmalı. Düşünüyorum taşınıyorum, tarihe karşı bu büyük kalkışmanın nedeni olarak salt bir noktaya odaklanıyorum.

Yeni Türkiye “kurucusu” ve onun tek adamı-lideri olarak Recep Tayyip Erdoğan yaratmak.
RTE’nin 10 yıllık “Türkiye pratiği”, ülkede kendisinden başka hiçbir “lidere”, yani rakip bir liderin “çıkmasına” asla tahammülü olmadığını gösterdi! Erdoğan Devlet demektir.. Türkiye demektir... Her şey demektir! Taa, kupanın Galatasaray’a Fener sahasında verilip verilmeyeceğinin kararına kadar!
Erdoğan, en büyük yasadır ülkede! “Beyefendi”den izin almak yeterlidir, yasaların uygulanmaması ve üzerine çıkılması için... (Hakan Şükür örneği.)
Beyefendi’nin geldiği yer, “ideolojik ekol”ü, zaten Mustafa Kemal’i reddeder. 10 yıllık zamanda, bu reddiyeye, bir de “yalan tarih”yazıldı, yazılıyor. Olmayan veya üçüncü-beşinci önemdeki “yan” veya eklenti tarih, ana tarihi akım yapılmaya çalışıldı. Neler neler!
Eğer bu başarılırsa, 2003’ten itibaren, hele hele 2023’te “Yeni Türkiye” kurulmuş olacak. Her şeyiyle yeni, geçmişi silinmiş veya yeniden kurgulanmış...
Ve yeniden yaratılmış bir “gerçek Türkiye”imajının kurucu sahibi ve lideri de Recep Tayyip Erdoğan!

Beyefendi’nin iki lidere tahammülü yok. Atatürk dönemini nasıl sahiplenecek bilmiyorum, nasıl tamamen silip atar bilemiyorum, nasıl yok edebilir...
Ama bunu yapabilmenin tek yolu olduğuna inanıyor belki de: Kendi döneminde tepeden tırnağa farklı, geçmişi kötüleyerek, tamamen yok ederek, üzerine kendi tarihini yazarak ve kendi Türkiye’sini kurarak...
Atatürk, zoraki bir “sahte lider”e, 19 Mayıs “yalan tarihin sıfır noktasına” indirgendiğinde ve bütün bunlar kitaplara da girdiğinde...
O zaman geride bir RTE kalacak ve onun yazdırdığı tarih...
Yeni bir “Kurucu Lider”e oynuyor RTE...
Bu mümkün mü?
Türkiye çapında bu soruya verilmeye başlanan yanıtı görme zamanlarındayız.

Hiç yorum yok: