24 Haz 2012

Caydırıcılık Bitti


Cumhuriyet 24.06.2012


ANALİZ
Utku Çakırözer


Suriye Nasıl Bu Kadar Rahat Vurabildi?

Silahsız, keşif amaçlı uçan hava kuvvetlerine ait uçağın Suriye hava savunma sistemleri tarafından vurularak düşürülmesi, üzerinde düşünülmesi gereken bir olaydır. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de haklı bir biçimde söylediği gibi “Ege’de Karadeniz’de başka yerlerde bunlar rutin şeyler. Kötü niyet içermeyen, uçakların süratinden dolayı elde olmadan olan şeylerdir.”
O halde Suriye ordusu en son atması gereken öldürücü adımı neden en başta atabilme cesaretini göstermiştir? Sorunun yanıtı basit ama bir o kadar da kaygı vericidir.
Çünkü Türkiye’nin muhatapları nezdindeki caydırıcılığı kalmamıştır.

Geleneksel Türk dış politikasının en önemli unsurlarından biri on yıllar boyu  ‘askeri caydırıcılık’ oldu. Yani muhataplarınız sadece gücünüz ve yapabileceklerinizden çekindikleri için sizin ulusal çıkarlarınıza aykırı adımları atmayı göze alamaz.
ABD’nin, Rusya’nın, Çin’in büyük güç olmalarının ardında da ekonomik güçlerinden daha fazla bu caydırıcılık konsepti yatar. Türkiye’nin askeri caydırıcılığının saydığımız bu ülkelerden temel farkı ise yayılmacı, sömürgeci bir amacının olmayıp, sadece ulusal çıkarların korunması hedefi ile sınırlanmış olmasıdır.
Askeri caydırıcılığımızın en bilinen örneği Kıbrıs harekâtıdır. Rumlar ve Yunanistan, 1960’larda izledikleri ENOSİS politikaları Türkiye’nin 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında bıçak gibi kesmek zorunda kalmıştır. O günden sonra da o senaryolar bir daha gündeme dahi getirilememiştir.
Yakın tarihten bir diğer canlı örnek iseAbdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkarılış sürecidir. Dönemin kara kuvvetleri komutanının Suriye sınırından yaptığı açıklamayla Şam yönetimi üzerinde çok büyük bir askeri korku yaratılmıştır. Bu caydırıcılık sayesindedir ki tek kurşun dahi atmaya gerek kalmadan Öcalan’ın, Suriye’den çıkarılması sağlanmıştır.

Suriye’nin uçağımızı nasıl vurduğunu anlamaya çalışırken askeri caydırıcılık ve itibar kaybı konusunda AKP iktidarı döneminde yaşanan bazı olayları hatırlatmakta yarar var:
2003’te Süleymaniye baskını yaşandı. Amerikan birlikleri ve peşmergeler Türk askerini kafasına çuval geçirererek götürdü. Ülkemizi yönetenler Amerikalı muhataplarına günlerce ulaşamadı. Sonrasında da özür yerine üzüntü beyanı ile yetinmek durumunda kaldı.
2010’da bu kez Akdeniz’in uluslararası sularında Mavi Marmara gemisine İsrail ordusu baskın düzenleyerek 9 vatandaşımızı öldürdü. Bölgenin en büyük hava gücü ve donanmasına sahip ordumuz parmağını dahi oynatamadı. Henüz resmi özür dilettirilemedi.
Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Türkiye’nin uluslararası sözleşmelere aykırılık uyarılarına rağmen ada açıklarında petrol ve doğalgaz aramalarına başladı. Bölgeye tek bir firkateyn dahi gönderilemedi.
Eskiden sadece Ege’de hava sahası ihlaliyapan Yunanistan savaş uçakları artık Akdeniz’deki kasabalarımızın üzerinden uçar hale geldi.
Son 10 yıl içinde Kuzey Irak kaynaklı, kimisi aynı karakollara, onlarca PKK saldırısı yaşanmasına rağmen etkili sınır ötesi harekâtlar, nokta operasyonları yapılamadı. Hatta Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel böyle bir harekât için ABD’nin rızasının şart olduğunu dahi açıkladı.

Karar verici makamdaki Suriyeli askeri yetkili siz olsanız, son 10 yılda bu yaşananlar ışığında “Ben bu Türk uçağına ateş açarsam başıma kötü şeyler gelmesi kaçınılmaz” der miydiniz?
Dış politikada itibar kaybı ya da caydırıcılığı yitirmek denen hadise işte budur.
YUMURTA KAPIYA GELİNCE
Akşam saatlerinde gelen haber hükümeti bu kez ilk defa karşı karşıya oldukları bir sorunu muhalefet ile paylaşma noktasına getirdi. Yukarıda saydığımız Türkiye’nin caydırıcılığını yitirmesine neden olan gelişmelerde muhalefeti bilgilendirme ve görüşünü alma ihtiyacı hissetmeyen Başbakan bugün CHP, MHP ve BDP liderleriyle bir araya gelecek. Başbakan’ın deyim yerindeyse ‘Yumurta kapıya gelince’ başvurduğu bu yöntem konusunda muhalefet liderlerinin çok dikkatli olmasında fayda var. Türkiye üzerinde uçak düşürülme vakasından çok önce başlayan‘Suriye’ye müdahale’ baskısı olduğunu akıllarının ucunda tutarak bu görüşmeye girmeleri gerekir.

Hiç yorum yok: