12 Haz 2012

Türk Olmak Güç Sevil,Özellikle Türkiye’de


Cumhuriyet 12.06.2012
DÜNYADA BUGÜN
Ali Sirmen


Eskişehir Cezaevi Tutuklusu Sevil Sevimli
Evladım Sevil,
Pazar günkü gazetedeki öykünü okuyunca yüreğim burkuldu.
Sen kalk, anne babanın göçtüğü Fransa’nın Lyon gibi seçkin bir üniversitesinde okurken, Erasmus Değişim Programı’ndan yararlanarak, ailenden duyduğun anavatanını görmek üzere, Eskişehir’deki Anadolu Üniversitesi İletişim Fakültesi’ne gel, sonra da kendini tutuklu olarak, H tipi cezaevinde bul.
Ne kadar köken itibarıyla Türk olsan ve anne babandan Türkiye’yi uzunca dinlesen de, yine de Fransa’da doğup büyüyen bir Fransız vatandaşı olduğun için, içeri tıkılmanın gerekçelerine akıl erdirmen güçtür.
Haklısın!
Parasız eğitim isteyen bir afişi yapıştırmanın, bir müzik grubunun konserine gitmenin, resmi 1 Mayıs mitingine ve ondan önce de öğrenci arkadaşlarınla bir pikniğe katılmanın, terör örgütüne üyelik gerekçesiyle gözaltına alınıp ardından tutuklanmayla sonuçlanmasına, çağdaş, aklı başında hiç kimse akıl erdiremez.
Ama Türk olmak güçtür Sevgili Sevil, aklı başında çağdaş insanların akıl erdiremediğine sen akıl erdirmek zorundasın.
Evet Türk olmak güçtür Sevil, aklı başında çağdaş bir insanın düşlemesine bile imkân olmayanı sen yaşayıp çekmek zorundasın!
Şimdi artık sen de gördün ve anladın ki Sevil, Türk olmak gerçekten güçtür.

Gerçi yabancı ülkelerde yaşayan Türkler, daha oralarda Türk olmanın çok güç olduğunu kendi başlarına gelenlerle öğrenirler.
Koca bir imparatorluğun dağılma döneminde acılarla dolu tasfiye yıllarının mirasının taşınması, zaten güç bir yüktür.
Bu taşınması güç yük, üzerine ırkçılığın, önyargıların ağırlığı da eklenince daha tahammül edilmez olur.
Bir Türk olarak, bir yabancı ülkenin sınırını aşıp içine girmen, bir Bulgardan, bir Yunanlıdan, bir Rustan, bir Letonyalıdan, bir Çekten daha güçtür.
Sana sınır kapılarını açacak olan vizeyi elde etmen güçtür, onu elde etsen, oturma iznini alman güçtür. Bütün bu engelleri aşsan, şimdi anne babanın ve senin olduğun gibi, bulunduğun ülkenin yurttaşı olsan da önyargıları aşman daha da güçtür.
Vatandaş bile olsan, o ülkenin yerlisiyle eşit kabul edilmen, eşit koşullarda işe alınman, eşit ücrete ulaşman, eğitimde eşit koşullardan yararlanman hep güçtür.
Çünkü sen Türksündür ve unutma Sevil, Türk olmak güçtür!
Ve bu güçlükler, hor görülmeler yüzünden, uzaktan dinlediğin vatanın hasreti içinde büyür de büyür, sonunda fırsatı bulunca kalkıp gelirsin anavatana.

İşte o zaman görürsün ki Sevil, yad ellerde Türk olmak güçtür, ama anavatanında Türk olmak daha da güçtür.
Yad ellerde, hiç değilse pikniğe katıldığın için sol örgüt üyesi sayılmazsın.
Yad ellerde Sevil, 1 Mayıs gösterisine ya da bir folk grubunun konserine katılmak, hakkında suç karinesi olarak kabul edilmez ve işin sonu hapiste bitmez.
Yad ellerde Sevil, bedava eğitim istemek bir suç değil, bir haktır ve sen yad ellerde yetiştiğinden, bunu doğal kabul edersin.
Gelirsin ülkene, seni bağrına basmayan ülkede sana hak olarak tanınanların, burada hakkın olmadığını görürsün.
Yad elde kalsaydın, seni bağırlarına basmayacaklardı Sevil, ama hapse de atmayacaklardı.
Yad ellerde, Türk’e elin keferesinin hak olarak tanıdığını, Türkiye hak olarak vermez.
Görüyorsun Sevil, Türk olmak güçtür, her yerde güçtür, ama Türkiye’de daha da güçtür.
Bütün bunları yaşıyorsun evladım. Ben de seni kahrolarak izlerken bir türküyü biraz değiştirerek çığırıyorum:
“Memlekete gelmeyi Sevil, oyun mu sandın?
Türkiye’deki diktayı Sevil, koyun mu sandın?”

Hiç yorum yok: