23 Oca 2013

CHP bu kadro ile iktidar olamaz


Deniz Baykal’ın Genel Başkanlığı döneminde genişleme süreci yaşayamayan CHP, Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanlığı’nda ise umutsuzluk batağına gömülmeye başladı. Bu dönemde Chp hızla Atatürk ilke ve devrimlerinden uzaklaşmaya, kadrolarının çoğunluğunu CHP ile ilgisi olmayan kişilerden oluşturmaya çalışan bir tabela partisi görüntüsü vermeye başladı. Kendisine iktidar yolunu açacak çalışmalar yapıp, programlar hazırlayacağına AKP’nin dümen suyunda politika yapmayı sosyal demokratlık olarak kabul etti. Cumhuriyetin temel niteliklerini değiştirecek olan yeni Anayasa çalışmalarına ısrarla katkıda bulunmayı sürdürmesini anlamak mümkün değildir. Demokrasinin içini boşaltmış ve sadece biçimsel olarak var olan bir demokrasi anlayışı ile yetinen AKP Karşısında doğru dürüst muhalefet yapamayan CHP ezilenlerin, sömürülenlerin umudu olmaktan çok uzaktadır. Başbakana laf yetiştirmekten başka hiçbir olumlu girişim sergileyemeyen CHP Genel Başkanı, CHP’nin bugün içine düşürüldüğü umutsuz durumun başlıca mimarıdır.
Büyük yanlış TBMM kadrolarının oluşturulmasında yapılmıştır. Siyasette başarı bir kadro sorunudur. Yeteneksiz, inançsız kadrolar siyasal kavganın çıtasını yükseltemez. Aksine partiyi üretemeyen, yönetemeyen bir konuma getirir ve seçmenin güvenini yitirmesine neden olur. Bugün işçilere, “Neden AKP’ye oy veriyorsun?” diye sorduğunuzda alacağınız yanıt, “Oy verecek başka parti yok”tur. Bunun nedeni, Kılıçdaroğlu’nun belirlediği milletvekilleridir. Atatürk’ün kurduğu partide, Atattürk’e “Katliamcı” diyen, Kurtuluş Savaşı’na, “Etnik temizlik yapılan bir savaş” olarak bakan ve bu söylemleri suskunlukla karşılayarak onaylayan bir Genel Başkanın var olduğu partinin halka güven vermesini nasıl beklersiniz.
İşçilerin oy vermek için güvenmediği bir parti durumuna düşmüş CHP’nin bugünkü konumu içler acısıdır. Çok basit bir örnek verelim: Yeni yasalaşan 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası 15 milyon işçiyi ilgilendiren bir yasadır ve işçilerin sendikalaşması, etkili toplu sözleşme yapmasının önüne yığınla engel çıkarmıştır. Bu konuda CHP hiçbir etkili eylem yapamamış, Meclis’te görüşülmeden önce bir alternatif yasa taslağı hazırlayarak, işçilere umut verme ve aydınlatma yoluna gidememiş, işçiler AKP’nin önünde kurbanlık koyunlar gibi yalnız bırakmıştır. Kendisini böyle yalnız ve sahipsiz bırakan CHP’ye işçiler neden güvensin ve neden oy versin?
CHP’nin bugün içine düşürüldüğü durum gerçekten vahimdir. Kadrolarının çoğunluğu Atatürk ve devrimlerin ne olduğunu bilmemektedir ve onun adının ülke tarihinden silinmesi için AKP’ye adeta yardımcı olmaktadır. Milletvekilleri devşirmedir. CHP kökeninden ve kültüründen gelmeyen milletvekillerinin perişan durumu ortadadır. İstanbul gibi işçilerin yoğun olduğu bir sanayi merkezinde işçiler ile ilgili toplantı yapmak, onların sorunlarına eğilmek, emek büroları kurmak yerine bedeli kişi başına on bin lira olan yemek düzenlemek, CHP’nin halktan ne kadar kopmuş olduğunun çok açık bir göstergesidir.
CHP’nin Ar-Ge’si vardır ama bugüne kadar geleceği yönelik hiçbir şey üretememiştir. Alternatif programlar ve sosyal demokrat bir iktidar için (CHP’nin eğer sosyal demokratlığı kalmışsa) bir yol haritası yapmak üzere Bilim Danışma Kurulu oluşturup, bu konuda çalışmalar başlatamamıştır. Emekçilerle ilişkisi sıfır noktasındadır.
CHP tez elden Atatürkçülüğün ve altı ilkesinin özüne dönmeli ve bu ilkeleri çağdaşlaştırıp bu ilkelere odaklanmalıdır. Yöneticiler koltuk kapma, koltukta kalma tutkusundan vazgeçip, “CHP benim için ne yapabilir” değil, “Ben CHP için ne yapabilirim” söylemini dillendirmeye başlamalıdır. Bunu yapmazlarsa oturtacak koltuğu bile olmayan bir harabe partiye dönüşmesini kimse önleyemez.
CHP siyaset yapmak istiyorsa İşçi Partisi’ni gözlemlemeli, ondan ders almalıdır. Gazetesi, televizyonu, inançlı Gençlik Birliği ve üyeleri ile AKP’ye karşı nasıl mücadele edileceğini ondan öğrenmelidir. Bilmemek, bilmediğini öğrenmemek ayıp değil ama bildiğini uygulamamak çok ayıptır.

Hiç yorum yok: