Bir hadis paylaşayım;
Öldüğünde arkasında “kenz”(birikim) bırakan kişi, kıyamet günü bıraktığı o “kenz” gözlerinin üstü simsiyah kocaman bir yılana dönüşür ve onun ardına düşer. Kişi; “ne oluyor sana, ne istiyorsun benden” der. Yılan; “ben geride bıraktığın kenz’inim” der. Ve o mal toplayanı takip eder, ağzıyla ellerini lime lime ederek çiğner. Sonra da bedenini kemirir. (buhâri, tefsîru sûre (3), 14, hayl, 3; müslim, zekât, 27, 28; nesâî, zekât, 2, 6; ibn mâce, zekât, 2)
Bir de “Hakim” de geçen bir hadisi aktarayım.
Faizin 73 kapısı vardır. Bunların günah bakımından en küçüğü, kişinin öz annesiyle zina etmesi gibidir.
Kar payı, katılım, matılım, atılım, satılım, enflasyon oranında kazanç..vb. Bir kişi kendisine “Müslüman” diyorsa, bu bahanelerin hiçbirine sığınamaz. Çünkü, Kur’an’ın ve Peygamber’in en hiddetli tepkisi, mal toplayanları hedeflemektedir.
Lakin “Faiz’i caiz yapan” cemaat Profesörü Hayrettin Karaman şöyle diyor;
“Devlet, banka gibi bir “faizci kuruluş” olmadığı için ve tasarruf kesintisi ile faizcilik yapmadığı, nakit ihtiyacını karşıladığı için, ödünç aldığı bu parayı geri öderken “enflasyon farkını aşmayan” rakam fazlalığına faiz demek mümkün değildir. Devletin ödediği nema, kestiği paraların yıllarca birikmiş enflasyon farkının çok altındadır ve dine göre borcunu ödeyen, enflasyon farkını da ödemekle yükümlüdür”
Katılım bankalarının başdanışmanı Prof.Karaman, enflasyon rakamının altında ki getirinin faiz olmadığını söylüyor. Ama “yalan söylüyor.”
Enflasyon’un hali hazırda varlığı; paranın otomatik değer kaybına işaret eder. İslam’da paranın durduğu yerde “kazanması, artması” ribadır. Yani emek verilmeden, kendiliğinden para artışına riba/faiz denir.
Eğer bir yerde, para “durduğu yerde kaybediyorsa” artış da söz konusudur. Bu koşullarda verilecek tek fetva; “bu duruma neden olan ekonomik altyapının tamamen değiştirilmesi yönünde gayret sarf etmek” olur. Bunun dışında, vaziyete kılıf giydirmeye çalışmak; din dairesinin dışında kalan bir eğilime işaret eder.
Sürekli olarak “ribaya” kılıf arayan Karaman; “katılım bankalarının kenz’i meşrulaştırma boyutuna hiç değinmiyor.” Sadece, işin teknik geyiklerini öne çıkartarak günü kurtarmaya çabalıyor. Bu işler yanlış işlerdir.
Öyle ya, “Suud kralından milyon dolarlar alarak, meal hazırlayıp; Bakara Suresi’nin 219. Ayetini değiştiren Hayrettin Karaman’ın bu davranışına şaşırmayalım...”
Yanlış duymadınız. Hayrettin Karaman; yıllar önce, Suud Kralı’nın finanse ettiği bir proje kapsamında bir meal hazırlamış, mealde Bakara suresinin 219. Ayetini “fiilen değiştirmişti.”
Karaman kapitalizme abdest aldırma yarışında
Ne diyordu o ayet?
“Sana neyi dağıtacaklarını sorarlar,De ki; ihtiyaçtan artanın tümünü.”
Karaman nasıl değiştirmiştir;
“Sana iyilikten ne yapacaklarını sorarlar, “De ki; affetmektir.”
Vay vay vay!
Vay anam vay!
Petro-dolarlar, icabında “kitabı-ı mübin’in” hakikatlerini değiştirtebiliyor. Vay ki ne vay!
Şimdi de kalkıp, “kapitalizme abdest aldırma yarışında başı çeken Hayrettin Karaman, faizi caiz kılıyor.”
Mümkündür arkadaş!
Gayet mümkündür!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder