Kimse hayın olmak istemez. Hiç kimse tarihe hayın olarak geçmek istemez. Yaptıklarınızla yapmaya çalıştıklarınızla ya hayın, ya vatansever olursunuz. Kişisel çıkarlarınız, siyasal çıkarlarınız sizi ya vatansever, ya hayın yapar.
Susmak da zulme katılmak
Tarihin yazdığı hayınlar yalnızca ülkeyi yönetenler olmaz. Ülkeyi yönetenlere yardım edenler, onların kişisel ve siyasal amaçlarına hizmet edenler de hayınlıklar yapabilirler. Ulusun bireyleri, adaletsizliklerle karşı karşıya kalıyorlarsa ve bu adaletsizlikler dayanılmaz ve inanılmaz boyutlara eriyorsa buna neden olanlar da hayın olarak tarihe geçerler. Adaletin olmadığı yer vatan değildir.
Ergenekon, Balyoz adlı siyasal içerikli davaları hiç şaşırmadan izliyoruz. Bu davaları yaratanlar, bu davaları sürdürenler kendilerine yakışanı yapıyorlar. Onlar tarihimizin her aşamasında vardılar. Yine varlar. Ve yaptıklarıyla tarihe hayın olarak geçtiler. Ergenekon, Balyoz davalarında yargılananlar, kaçacaklar, kanıtları yok edecekler diye tutuklananlar, kendiliklerinden gelerek teslim oldular. Cumhuriyetin Ordusunun kahraman subayları yurt dışında yaptıkları görevlerinden, arandıklarını öğrenince kendiliklerinden ve tutuklanacaklarını bilerek gelip teslim oldular. Artık onları kaçacaklardı diyerek tutuklamak ve bu tutuklamaları yıllarca sürdürmek ne anlama gelmektedir. Bunları yapanlar tarihe nasıl geçtiler acaba.
Vatansever aydınlanmacı Fatih Hilmioğlu’nu onca yaşamsal hastalıklarına karşın ve yakın zamanda oğlunu yitirmesi nedeniyle çektiği acıya karşın içeride tutmanın başka adı olabilir mi? Sevgili Doğu Perinçek’i, oğlu Mehmet Perinçek ile birlikte tutsak etmek hayınlık değil de nedir ? Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Mehmet Haberal ve öteki vatanseverler ne yaptılar da beş yıldır tutsak tutuluyorlar. Önceki Genel Kurmay Başkanı Başbuğ nasıl olur da terör örgütü yöneticisi sayılabilir? Bunlara susarak katılmak, zulme katılmak değilmidir?
Onur madalyalı generaller, vatanseverler cezaevlerinde tutsak tutulurken, Paris’te öldürülen üç PKK’lı kadın, Kürtçüler tarafından birer kahramanmış gibi karşılanıyorlar. Yazıklar olsun. Güzel yurdumuz nefesini tutmuş sessizce ve sabırla olanları izliyor. Kürtçüleri bu kadar şımartan AKP yönetimidir .
Yargılanan vatanseverler tarihte Namık Kemallerin, Mustafa Kemallerin yanında yerlerini aldılar. Onları yargılayanlar, yargılatanlar ise, Ali Kemallerin, Şeyh Saitler’in, Saidi Nursiler’in, Seyit Rızalar’ın, İskilipli Atıf Hocalar’ın yanlarında yerlerini aldılar.
Savunmalar alınmadan, sahte kanıtlar için bilirkişi incelemesi yapılmadan, gerçek dışı uydurma değerlendirmelerle onur madalyalı generaller, kahraman subaylar nasıl olurda yirmi yıl hapis cezasına çarptırılabilirler. Balyoz kararı gerekçesinde kanıtların asılları Genel Kurmay Başkanlığı’nda deniliyor. Genel Kurmay, bizde böyle belgeler yok diyor. Böyle hukuk, böyle karar olur mu?
Yüzlerine nasıl bakacaklar
Bir süre önce cezaevinden çıkan Soner Yalçın her hafta, belki kaçar düşüncesi ile karakola gidip imza veriyor. Aynı biçimde seksen yaşını aşmış önceki Genel Kurmay Başkanlarından Karadayı her hafta karakola gidip kaçmadığını göstermek için imza veriyor. Bunlara karar verenler hiç utanıp sıkılmıyorlar mı?
Bunca hukuksuzlukları yapanlar, ulusumuza acılar çektirenler çocuklarının yüzlerine nasıl bakacaklar. Onlar tarihe hayın olarak geçtiler. Ne acı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder