Halen görevde olan bir Komutan, Tümamiral Semih Çetin’in (Donanma Komutan yardımcısı), Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yönelik “Düşman operasyonu”nu yazdığı kitabı “Bir İhanetin Öyküsü” Kaynak Yayınları’ndan çıktı.
“Balyoz” ve “Ergenekon” davalarından yargılanan çok sayıda emekli subay ve astsubay, karşı karşıya kaldıkları komployu çeşitli yönleri ile yazdılar. Sayın Çetin’in kitabı, hala görevde olan bir Amiral tarafından yazılması nedeniyle ayrıca önem taşıyor.
KİTABIN ÖZETİ
Tümamiral Semih Çetin’e göre; Türkiye Cumhuriyeti’ni hedef alan saldırıyı ana başlıkları ile şöyle ifade etmek mümkündür:
1. Saldırının arkasında “Müttefikimiz olan Süper Güç” bulunmaktadır. Atlantik ötesindeki bu güç, içerideki işbirlikçileri aracılığı ile tertibi tezgâhlamıştır.
2. Hedef Türkiye Cumhuriyeti’dir. Atatürk’ün bağımsız, laik ve demokratik Türkiye’sini yok etmektir.
3. Türk Silahlı Kuvvetleri, yani “Kemal’in askerleri” tasfiye edilmeden, düşman Türkiye’ye yönelik amaçlarına ulaşamaz.
4. Bu tertipte Deniz Kuvvetleri özel olarak hedef alınmıştır. Çünkü Deniz Kuvvetleri son otuz yılda aldığı tedbir ve yaptığı atılımlarla, bağımsız bir güç olma yolunda stratejik başarılar elde etmiş, Akdeniz, Ege ve Karadeniz’de emperyalist oyunları bozmuş, Türkiye’nin çıkarlarını savunmada başarılı olmuştur.
5. Deniz Kuvvetlerimize, ancak tarihteki “Navarin” ve “Çeşme” felaketleri ile kıyaslanabilecek, hatta daha ağır bir darbe vurulmuştur. Deniz Kuvvetleri, tasfiye edilen komuta kadrosunun yarattığı boşluğu ancak 20 yılda doldurabilecektir.
6. “Adil yargılama” bir safsatadan ibarettir. Tertip merkezinde alınan kararların uygulanmakta olduğu bir tiyatro sahnelenmektedir.
7. Türk Silahlı Kuvvetlerine ve Deniz Kuvvetleri’ne bu tertibi kuranlar amaçlarına ulaşacaklarını düşünüyorlarsa yanılıyorlar. Tertipçiler er geç sanık sandalyesine oturtulacaklardır.
NEDEN ÖZELLİKLE DENİZ KUVVETLERİ
Deniz Kuvvetlerindeki toplam subay sayısı 5 000 civarındadır. Balyoz davasının soruşturmasına ise her rütbeden 1800’den fazla subayın adı karıştırılmış.
Balyoz Davası’na, “Poyrazköy” ile “I. ve II. Casusluk ve Fuhuş Davaları”nda da adı geçen deniz subaylarını ekleyin, toplam subay sayısının neredeyse yarısı gibi bir rakam çıkıyor ortaya!
Bu kadar kapsamlı bir saldırının özel bir nedeni olmalı. Açıklıyor Semih Çetin:
“Emperyalist güçlerin, Türkiye’yi, İspanya’nın Sevile Üniversitesi’nde yayınlanan bir haritada gösterildiği üzere, Doğu Akdeniz’de Antalya Körfezi açıklarında dar bir deniz alanına mahkûm etme girişimlerine yakın geçmişte set çeken,
“Karadeniz’de Türkiye’nin başlattığı; Rusya, Ukrayna dahil kıyıdaş tüm devletleri bir araya getiren, çok uluslu harekat, tatbikat ve eğitim faaliyetleri ile Karadeniz’i tam bir huzur ve barış denizi yapan girişimlere ön ayak olan,
“Kardak’taki krizi lehimize çeviren harekâta katılan, Ege’deki, Kıbrıs’taki oldu bittileri engelleyen,
“Hepsinden önemlisi, Deniz kuvvetlerimizin, Batılı silah tüccarlarının yağlı kapısı olmaktan çıkmasını sağlayan MİLGEM, GENESİS gibi devasa projeleri başlatan veya bu projelerde çalışan bir çok emekli ve muvazzaf subay bu tertibin hedefi olmuş.
“Cumhuriyet’in kuruluş ilkelerine, Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimlerine gönülden bağlı, ulusal çıkarlarımızın inatçı savunucusu bu subaylar, bugün sahte davaların mağdurları olarak Hasdal ve Silivri cezaevlerinde hapis yatıyor…
“Türk Deniz Kuvvetleri, Kıbrıslı Rumların Doğu Akdeniz’deki petrol ve doğalgaz arama faaliyetlerine engel olduğu için, 2009 AB ilerleme raporunda açıkça ismi zikredilerek şikayet konusu yapılmıştı. Bugünse Rumlar, Doğu Akdeniz’de Platform kurup petrol çıkarma aşamasına geldi. Ne rastlantı!”
DOĞRU MEVZİDE VE HAKLI OLMANIN VERDİĞİ GÜVEN
Bütün bu olumsuzlukların yanı sıra kitap, aynı zamanda geleceğe ilişkin büyük bir umut ışığını da içinde taşıyor.
“Kemal’in askerleri” tertibi görmüş ve doğru mücadele mevzisine girmiş durumdalar. Sayın Semih Çetin’in kitabında her şeyden önce bu gerçeği görüyoruz.
Kitap ile ilgili olarak yazdığımız bu yazıyı, Tümamiral Semih Çetin’in sayfalarına aldığı, silah arkadaşı Tuğamiral Cem Çakmak’ın savunmasının sonunda söyledikleri ile tamamlayalım:
“Son olarak, hainlik ve ihanetin odağı olan ve dış mihraklara uşaklık eden şerefsizlere sesleniyorum: Bu salondaki koltuklara oturacaksınız ve vatana ihanetten yargılanacaksınız. Bundan kaçışınız asla mümkün değildir.”
“Bir İhanetin Öyküsü”, Türkiye’ye karşı sürdürülen emperyalist tertibi anlayabilmek açısından mutlaka okunması gereken bir kitap.
“Balyoz” ve “Ergenekon” davalarından yargılanan çok sayıda emekli subay ve astsubay, karşı karşıya kaldıkları komployu çeşitli yönleri ile yazdılar. Sayın Çetin’in kitabı, hala görevde olan bir Amiral tarafından yazılması nedeniyle ayrıca önem taşıyor.
KİTABIN ÖZETİ
Tümamiral Semih Çetin’e göre; Türkiye Cumhuriyeti’ni hedef alan saldırıyı ana başlıkları ile şöyle ifade etmek mümkündür:
1. Saldırının arkasında “Müttefikimiz olan Süper Güç” bulunmaktadır. Atlantik ötesindeki bu güç, içerideki işbirlikçileri aracılığı ile tertibi tezgâhlamıştır.
2. Hedef Türkiye Cumhuriyeti’dir. Atatürk’ün bağımsız, laik ve demokratik Türkiye’sini yok etmektir.
3. Türk Silahlı Kuvvetleri, yani “Kemal’in askerleri” tasfiye edilmeden, düşman Türkiye’ye yönelik amaçlarına ulaşamaz.
4. Bu tertipte Deniz Kuvvetleri özel olarak hedef alınmıştır. Çünkü Deniz Kuvvetleri son otuz yılda aldığı tedbir ve yaptığı atılımlarla, bağımsız bir güç olma yolunda stratejik başarılar elde etmiş, Akdeniz, Ege ve Karadeniz’de emperyalist oyunları bozmuş, Türkiye’nin çıkarlarını savunmada başarılı olmuştur.
5. Deniz Kuvvetlerimize, ancak tarihteki “Navarin” ve “Çeşme” felaketleri ile kıyaslanabilecek, hatta daha ağır bir darbe vurulmuştur. Deniz Kuvvetleri, tasfiye edilen komuta kadrosunun yarattığı boşluğu ancak 20 yılda doldurabilecektir.
6. “Adil yargılama” bir safsatadan ibarettir. Tertip merkezinde alınan kararların uygulanmakta olduğu bir tiyatro sahnelenmektedir.
7. Türk Silahlı Kuvvetlerine ve Deniz Kuvvetleri’ne bu tertibi kuranlar amaçlarına ulaşacaklarını düşünüyorlarsa yanılıyorlar. Tertipçiler er geç sanık sandalyesine oturtulacaklardır.
NEDEN ÖZELLİKLE DENİZ KUVVETLERİ
Deniz Kuvvetlerindeki toplam subay sayısı 5 000 civarındadır. Balyoz davasının soruşturmasına ise her rütbeden 1800’den fazla subayın adı karıştırılmış.
Balyoz Davası’na, “Poyrazköy” ile “I. ve II. Casusluk ve Fuhuş Davaları”nda da adı geçen deniz subaylarını ekleyin, toplam subay sayısının neredeyse yarısı gibi bir rakam çıkıyor ortaya!
Bu kadar kapsamlı bir saldırının özel bir nedeni olmalı. Açıklıyor Semih Çetin:
“Emperyalist güçlerin, Türkiye’yi, İspanya’nın Sevile Üniversitesi’nde yayınlanan bir haritada gösterildiği üzere, Doğu Akdeniz’de Antalya Körfezi açıklarında dar bir deniz alanına mahkûm etme girişimlerine yakın geçmişte set çeken,
“Karadeniz’de Türkiye’nin başlattığı; Rusya, Ukrayna dahil kıyıdaş tüm devletleri bir araya getiren, çok uluslu harekat, tatbikat ve eğitim faaliyetleri ile Karadeniz’i tam bir huzur ve barış denizi yapan girişimlere ön ayak olan,
“Kardak’taki krizi lehimize çeviren harekâta katılan, Ege’deki, Kıbrıs’taki oldu bittileri engelleyen,
“Hepsinden önemlisi, Deniz kuvvetlerimizin, Batılı silah tüccarlarının yağlı kapısı olmaktan çıkmasını sağlayan MİLGEM, GENESİS gibi devasa projeleri başlatan veya bu projelerde çalışan bir çok emekli ve muvazzaf subay bu tertibin hedefi olmuş.
“Cumhuriyet’in kuruluş ilkelerine, Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimlerine gönülden bağlı, ulusal çıkarlarımızın inatçı savunucusu bu subaylar, bugün sahte davaların mağdurları olarak Hasdal ve Silivri cezaevlerinde hapis yatıyor…
“Türk Deniz Kuvvetleri, Kıbrıslı Rumların Doğu Akdeniz’deki petrol ve doğalgaz arama faaliyetlerine engel olduğu için, 2009 AB ilerleme raporunda açıkça ismi zikredilerek şikayet konusu yapılmıştı. Bugünse Rumlar, Doğu Akdeniz’de Platform kurup petrol çıkarma aşamasına geldi. Ne rastlantı!”
DOĞRU MEVZİDE VE HAKLI OLMANIN VERDİĞİ GÜVEN
Bütün bu olumsuzlukların yanı sıra kitap, aynı zamanda geleceğe ilişkin büyük bir umut ışığını da içinde taşıyor.
“Kemal’in askerleri” tertibi görmüş ve doğru mücadele mevzisine girmiş durumdalar. Sayın Semih Çetin’in kitabında her şeyden önce bu gerçeği görüyoruz.
Kitap ile ilgili olarak yazdığımız bu yazıyı, Tümamiral Semih Çetin’in sayfalarına aldığı, silah arkadaşı Tuğamiral Cem Çakmak’ın savunmasının sonunda söyledikleri ile tamamlayalım:
“Son olarak, hainlik ve ihanetin odağı olan ve dış mihraklara uşaklık eden şerefsizlere sesleniyorum: Bu salondaki koltuklara oturacaksınız ve vatana ihanetten yargılanacaksınız. Bundan kaçışınız asla mümkün değildir.”
“Bir İhanetin Öyküsü”, Türkiye’ye karşı sürdürülen emperyalist tertibi anlayabilmek açısından mutlaka okunması gereken bir kitap.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder