Allah ile aldatanlar, eleştiri kabul etmez. Kabul ettiği anda kendini inkâr etmiş olurlar. Allah ile aldatan din simsarı, iddiaları akıl ve din dışı da olsa o, ısrarla dinin temsilcisi olarak hep kendini öne çıkarır. Dinin savunucusu da odur.
Allah ile aldatanları eleştirdiğiniz anda din dışı ilan edilirsiniz. Din dilinde buna ‘aforoz’ denir. İslam’da din sınıfı olmadığı için aforoz da yoktur. Ancak bu, işin nazarî yanıdır. Gerçekte İslam ülkelerinde aforozun en kahırlısı işletilmektedir. İslam dünyasında aforoz kurumunu Allah ile aldatanlar işletmektedir. Siyasal İslam dedikleri Haçlı güdümlü kurum da bu yapay aforoz sistemine destek vermektedir.
Aforozculuğun kurumsallaşmasına çağımızda entegrizm denir. Ünlü Fransız düşünürü Roger Garaudy (Roje Garodi), İslam dünyasında entegrizmi en iyi inceleyen düşünce adamı oldu.
Garaudy, bir zamanlar iman ve kültür kimliğini taşıdığı Batı'yı acımasızca eleştirdiği gibi, seksenli yıllardan sonra iman ve kültür kimliğini taşıdığı Müslüman dünyayı da aynı mertlik ve cesaretle eleştirmiştir. Bu iki eleştiriyi birleştirdiği eseri ise ‘L'Integrismes’ adını taşıyor.
AFOROZUN İRİNLEŞMESİ: ENTEGRİZM
Entegrizm, Allah ile aldatanların tutuldukları temel hastalıklardan da biridir. Taassubun irinleşmesi diye tanıtabileceğimiz entegrizm Garaudy'nin eserinde maharetle tespit edilip mertçe eleştirilmiştir. Entegrizm, Garaudy'ye göre bir kültürel intihardır. Bir imanın mensupları, entegrizme gittikleri takdirde, kendi imanlarını içten ve sessizce ölüme götürürler. Ve ne yazık ki bunu, o imana hizmet olarak ortaya sürmek gibi bir fenalığı işlemekten de geri kalmazlar.
Garaudy’nin yakındığı bu, ‘İslam’ı çürüten yozlaşma’, bugün artık tüm İslam dünyasını sarmış bulunuyor.
Bakın, o büyük ışık Muhammed İkbal’in Pakistanı’na. Zıyaul Hak ile yönetime el koyan yobazların Ortaçağ engizisyon gettosuna çevirdiği Pakistan bugün artık İslam’ın aydınlık ve ümit yüzünü değil, karanlık ve karamsarlık dolu bir gericiliği temsil ediyor. Pervez Müşerref bu bâdirede ABD’yi ürkütmeme politikası dışında bir şey yapabilmiş değildir. Pakistan, süratle Talibanlaştırılıyor.
Yakın tarihe değin, Türkiye bir istisna idi. ABD ve AB güdümlü BOP operasyonlarıyla o istisnanın da işini bitirmek istiyorlar.
Garaudy, entegrizm irinine örnek olarak Suut entegrizmini seçip ayrıntılıyor. Özeti şu:
“İran devrimi ertesinde, Reagan, 'Suudî Arabistan'ın yeni bir İran haline gelmesine asla müsaade etmeyeceğiz' beyanında bulunur. Halktan kaynaklanmayan ve siyasal bir temeli olmayan Suut rejimi, tam dört çeyrek asırdır, önceleri İngiliz ve bugün ise Amerikan himayesi ile ayakta durabilmektedir.”
“Suudî hanedanı bu bağımlılıklarını, kendi anladıkları bir İslam'ın dış görünüşünün savunucusu gözükerek maskelemektedirler. Hırsızın elini keserek 'şeriatı uyguluyor' olduğunu sanmak, Suudî Arabistan'a has bir durumdur.”
“Ürkütücü cezaların Suudî buyurucuları sadece ve sadece küçük suçluları yakaladıkları için sistemin ikiyüzlülüğü apaçık ortaya çıkmaktadır. Zira, silah siparişleri veya büyük işlerin kotarılması için Batı'nın büyük firmalarından 'masa altından' 500 milyon dolar alan ve bu servetleri Divone kumarhanelerinde veya Marbella içki âlemlerinde dağıtan prenslerin ellerinin kesildiği bugüne kadar hiç görülmemiştir.” (Bu satırlar ve daha geniş bilgiler için bk. Garaudy; Entegrizm, 72-79)
Allah ile aldatanları eleştirdiğiniz anda din dışı ilan edilirsiniz. Din dilinde buna ‘aforoz’ denir. İslam’da din sınıfı olmadığı için aforoz da yoktur. Ancak bu, işin nazarî yanıdır. Gerçekte İslam ülkelerinde aforozun en kahırlısı işletilmektedir. İslam dünyasında aforoz kurumunu Allah ile aldatanlar işletmektedir. Siyasal İslam dedikleri Haçlı güdümlü kurum da bu yapay aforoz sistemine destek vermektedir.
Aforozculuğun kurumsallaşmasına çağımızda entegrizm denir. Ünlü Fransız düşünürü Roger Garaudy (Roje Garodi), İslam dünyasında entegrizmi en iyi inceleyen düşünce adamı oldu.
Garaudy, bir zamanlar iman ve kültür kimliğini taşıdığı Batı'yı acımasızca eleştirdiği gibi, seksenli yıllardan sonra iman ve kültür kimliğini taşıdığı Müslüman dünyayı da aynı mertlik ve cesaretle eleştirmiştir. Bu iki eleştiriyi birleştirdiği eseri ise ‘L'Integrismes’ adını taşıyor.
AFOROZUN İRİNLEŞMESİ: ENTEGRİZM
Entegrizm, Allah ile aldatanların tutuldukları temel hastalıklardan da biridir. Taassubun irinleşmesi diye tanıtabileceğimiz entegrizm Garaudy'nin eserinde maharetle tespit edilip mertçe eleştirilmiştir. Entegrizm, Garaudy'ye göre bir kültürel intihardır. Bir imanın mensupları, entegrizme gittikleri takdirde, kendi imanlarını içten ve sessizce ölüme götürürler. Ve ne yazık ki bunu, o imana hizmet olarak ortaya sürmek gibi bir fenalığı işlemekten de geri kalmazlar.
Garaudy’nin yakındığı bu, ‘İslam’ı çürüten yozlaşma’, bugün artık tüm İslam dünyasını sarmış bulunuyor.
Bakın, o büyük ışık Muhammed İkbal’in Pakistanı’na. Zıyaul Hak ile yönetime el koyan yobazların Ortaçağ engizisyon gettosuna çevirdiği Pakistan bugün artık İslam’ın aydınlık ve ümit yüzünü değil, karanlık ve karamsarlık dolu bir gericiliği temsil ediyor. Pervez Müşerref bu bâdirede ABD’yi ürkütmeme politikası dışında bir şey yapabilmiş değildir. Pakistan, süratle Talibanlaştırılıyor.
Yakın tarihe değin, Türkiye bir istisna idi. ABD ve AB güdümlü BOP operasyonlarıyla o istisnanın da işini bitirmek istiyorlar.
Garaudy, entegrizm irinine örnek olarak Suut entegrizmini seçip ayrıntılıyor. Özeti şu:
“İran devrimi ertesinde, Reagan, 'Suudî Arabistan'ın yeni bir İran haline gelmesine asla müsaade etmeyeceğiz' beyanında bulunur. Halktan kaynaklanmayan ve siyasal bir temeli olmayan Suut rejimi, tam dört çeyrek asırdır, önceleri İngiliz ve bugün ise Amerikan himayesi ile ayakta durabilmektedir.”
“Suudî hanedanı bu bağımlılıklarını, kendi anladıkları bir İslam'ın dış görünüşünün savunucusu gözükerek maskelemektedirler. Hırsızın elini keserek 'şeriatı uyguluyor' olduğunu sanmak, Suudî Arabistan'a has bir durumdur.”
“Ürkütücü cezaların Suudî buyurucuları sadece ve sadece küçük suçluları yakaladıkları için sistemin ikiyüzlülüğü apaçık ortaya çıkmaktadır. Zira, silah siparişleri veya büyük işlerin kotarılması için Batı'nın büyük firmalarından 'masa altından' 500 milyon dolar alan ve bu servetleri Divone kumarhanelerinde veya Marbella içki âlemlerinde dağıtan prenslerin ellerinin kesildiği bugüne kadar hiç görülmemiştir.” (Bu satırlar ve daha geniş bilgiler için bk. Garaudy; Entegrizm, 72-79)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder