22 Mar 2013

ÖZEL KUVVETLER’E GLADYO PENÇESİ


İhanet içerikli uygulamalar o kadar arttı ki, bir çok önemli konu gözümüzün önünde, aleni olarak icra edilmeye başlandı. Geçim ve güvenliğin derdine düşmüş insanımızın bu ihanetleri fark etmemesi için uyutma taktikleri pervasızca ve arsızca uygulanmaya devam ediliyor.
Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmay Başkanlığı ile ABD Avrupa Özel Harekat Kuvvetleri tatbikatlarının icrasına yönelik Mutabakat Muhtırası tam da yukarıda anlatmaya çalıştığım “aymazlık ve ihanet“ ince çalışmasının bir örneğidir. Bu sözde tatbikat mutabakatı 10 Temmuz 2012 tarihinde imzalanmış. 22 Kasım 2012 tarihnde de Başbakan Tayyip Erdoğan imzası ile TBMM Başkanlığına gönderilmiş.
Anayasamıza göre TBMM tarafından onaylanması gereken bu sözde mutabakatın Meclis’te görüşülmediği ve onaylanmadığına dair açıklama, üç gün önce İşçi Partisi Gn. Bşk. Yrd. Sn. Mehmet Cengiz tarafından Ulusal Kanal ve Aydınlık Gazetesi aracılığı ile yapıldı. Ben Yüce Türk Milletine bu mutabakatı başka bir açıdan izah etmek istiyorum:
ABD askerine meşruiyet
Bahse konu Mutabakat (Antlaşma) Muhtırası ABD ve TC Özel Kuvvetler Birliklerinin, Özel Harp Dairesi döneminden sonraki ilk antlaşmasıdır. Yani CIA ve Pentagon’un yıllar öncesinde bazı aymaz işbirlikçileri vasıtası ile, hemen hepsi de kahraman olan personelden oluşan Özel Harp Dairesi üzerinde uyguladığı yöntemleri şimdiki Özel Kuvvetler Komutanlığı bünyesinde de icra etme niyetinde olduğunun göstergesidir.
Bu mutabakat, ABD Colorado’da yapılmış olan bir tatbikat için hazırlanıp imzalanmış olarak sunulmaya çalışılsa da, asıl niyet; ABD özel kuvvetlerinin Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde dilediği kadar personel, silah, araç ve gereç ile en önemlisi de istediği süre kadar KONUŞLANMASINI sağlamaktır.
ABD askerinin, Türk toprakları üzerinde istediği gibi konuşlanması 1 Mart 2003 tezkeresinin reddi ile engellenmişti. Şimdi gördüğümüz ise, bu sözde mutabakatın BOP eşbaşkanınca uygun görülerek TBMM Başkanlığına gönderilmesi ABD askerinin topraklarımıza rahatça girmesine meşruiyet kazandırmak amaçlı olduğudur. Bu düşüncemizi haklı çıkaran mutabakat maddelerinden bazı örnekleri Yüce Milletimizin dikkatine sunuyorum:
Silah ve mühimmat sokabilecek
Mutabakat Muhtırasının 3. maddesi 3. şıkkında: “... ev sahibi ülke katılımcısı herhangi bir patlayıcı ve mühimmatın intikali de dahil olacak şekilde ülke sınırlarından emniyetli bir şekilde giriş, ülke içinde intikal ve topraklardan çıkışını diğer ev sahibi ülke hükümet kuruluşları ile koordine edilmesine yardımcı olacaktır“ denilmektedir. Bunun anlamı ABD Özel Birliklerinin her türlü silah, mühimmat, araç ve gereci hiçbir sınırlamaya tabi olmadan Türk topraklarına sokabilmesidir. (Mevcut Anayasa ve Uluslararası hukuk kurallarına göre yabancı asker, silah, patlayıcı madde vs. nin topraklarımıza girişi, hareketi ve süresi TBMM onayına bağlıdır ve bu satırların yazıldığı gün itibar ile bu husus hâlâ Meclis onayına sunulmamıştır.)
Saldırı üssü olacağız
Muhtıranın 5. maddesi 3. şıkkında: “... katılımcılar her özel tatbikatın uzunluğu ve kapsamı ile ilgili olarak kendi askeri ve devlet makamlarından onay almak zorunludur” denilmektedir. Yani süre belirsizdir. Amaçlarına uygun süre ve kapsam konusunda mevcut Genelkurmay ve AKP iktidarı onayı zaten hazırdır.
Muhtıranın 5. maddesi 6. şıkkında: “... katılımcılar kendi silah sistemleri ile kişisel askeri teçhizatlarını tatbikat alanına intikal ettirmelidirler” denilmekte, 7. madde 3. şıkkında ise “ Gönderen ülke personeli ev sahibi ülke sınırlarındaki HER YERDE kendi ulusal üniformalarını giyebilir“ denilmektedir. Bunun anlamı; ABD Özel Birliklerinin İran, Suriye ve belki de başka bir ülkeye yapacağı saldırılarda Türk topraklarında rahatlıkla konuşlanabilme özgürlüğüne sahip olmasıdır. Zaten Patriot Füze sistemlerinin topraklarımıza üslendirilmesinin esas amacı da budur. ABD başkanı Obama 14 Mart 2013 de İsrail basınına verdiği demeçte “ İran’ı durdurmak için her çareye başvurabileceklerini “ söyleyerek ABD nin esas niyetini belli etmiştir.
Uluslararası kuralsızlık
Muhtıranın 14. maddesi 1. şıkkında “... herhangi bir uyuşmazlık katılımcılar arasında istişare yoluyla çözümlenecek ve çözüm için uluslar arası bir mahkeme ya da üçüncü tarafa başvurulmayacaktır. Anlaşmaya varılmaması halinde uyuşmazlıklar çözüm için diplomatik kanallara havale edilecektir“ denilmektedir. Bunun açık ve net anlamı, ABD’nin BM, Cenevre Sözleşmesi, AİHS (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) vs. gibi hiçbir uluslararası merciye HESAP VERMEMEYİ garanti altına almasıdır. En son çare olarak yazılan husus ise uyuşmazlığın, geçenlerde ABD Dışişleri Bakanı ve bir gazetecinin basın toplantısı sırasında adeta fırçaladığı Davutoğlu Ahmet Bey’in, diplomasisidir.
ÖKK’ya Gladyo pençesi
Bütün bunlardan daha vahim olan ise ABD derin devletinin Türk Özel Kuvvetleri bünyesinde yeniden yapılanmaya girişmesidir. Onlara göre mevcut Genelkurmay bu konuya son derece uygundur. Geçmişte Özel Harp Dairesi üzerinde yapmaya çalıştıklarını şimdi Özel Kuvvetlerimiz üzerinde uygulamak peşindedirler. Ben mensubu olmaktan daima gurur duyduğum Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bu tezgaha gelmeyeceğini umuyor ve diliyorum. Büyük Türk Millletinin de bu konuda uyanık takipçi olmasının elzem olduğuna inanıyorum.
Netice olarak bu sözde mutabakatın iki amaçlı olduğu çok nettir, birincisi TÜRK Topraklarında istediği şekilde konuşlanma hakkını elde etmek, ikincisi de KAHRAMAN Özel Kuvvetlerimiz üzerinde ince çalışmalar yapmaktır. Şu hususun da hem millletimiz hem de dünya tarafından bilinmesini isterim ki; yakında kurulacak MİLLİ HÜKÜMET tarafından bu ihanet anlaşmalarının tamamı YIRTILIP ÇÖPE ATILACAKTIR.

Son Güncelleme: Çarşamba, 20 Mart 2013 00:49

Hiç yorum yok: