4 Ara 2011

AKP ve CHP’nin Dersim kampanyasının tarihçesi


AKP’nin Dersim planı ve CHP’ye mayın patlatma görevi
Amaçları
1. Atatürk’ü Dersim’den vurmak
2. Dersim halkını PKK’nın kucağına itmek
3. Alevi kitlesini Atatürk’ten ve Cumhuriyet devriminden koparmak
4. AKP’nin karşıdevrimci bölünme anayasasının yolunu açımak
 Bu bir ABD planı. Aynı strateji Sovyetler’de de uygulandı. Şimdi de Türkiye’de, Atatürk’ü “Dersim halkının katili” ilan ederek, ardından “Cumhuriyet devrimi zorbalık rejimiydi” fetvasını yayarak yapacaklar. Orada başrolü Gorbaçov, burada Kılıçdaroğlu üstlendi
CHP’nin “Arşivleri açın” kışkırtması hayret verici. Çünkü arşivler çoktan açıldı. Dersim belgeleri daha önce Genelkurmay’ın “İç İsyanlar” kitabında yayımlanmıştı. Aynı belgeleri Kaynak Yayınları da yayımladı
AKP’nin Atatürk’ü Dersim’den vurma planıTayyip Erdoğan-Abdullah Gül ikilisi, yeni Anayasa’da Cumhuriyet’in temel hükümlerini ortadan kaldırmak için Atatürk’ü Dersim’den vurma planı uyguluyorlar. Önce Atatürk’ü “Dersim halkının katili” ilan edecekler, arkasından “Cumhuriyet devrimi zorbalık rejimiydi” fetvasıyla son kazmayı vuracaklar.

Plan, ABD planı!
Aynı strateji Sovyetler Birliği’nde Lenin ve Stalin’e uygulandı. Gorbaçov da ajan olarak kullanıldı.
Sorumluluğu sırtladı
Yeni CHP, genel af, türban ve cemaatler açılımından sonra, Dersim açılımıyla da AKP’nin yolunu açan fedaisi konumuna düştü.
Yeni CHP yöneticileri, önce AKP’ye “Yiğitsen Dersim arşivini aç” kışkırtmalarında bulundu. Şimdi de seçim bildirgesinde “Dersim arşivini açacağını” ilan etti.
Dersim arşivini açmayı ilk gündeme getiren zaten Tayyip Erdoğan’dı. İnönü’yü Hitler’e benzeten de o! AKP, Dersim üzerinden Atatürk, İnönü ve Bayar’ı vurma planını uyguluyor. Plan tehlikeli. O nedenle mayın tarlasına CHP sürülüyor.
Dersim arşivinin en önemli belgeleri yayımlanmıştı
1937-1938 Dersim olaylarını inceleyen ve arşivleri bilen uzmanlar, CHP’nin “Arşivleri açın” kışkırtmasını hayretle karşılıyorlar. Çünkü Arşiv çoktan açıldı.
Dersim belgeleri daha önce Genelkurmay’ın “İç İsyanlar” kitabında yayımlanmıştır. Aynı belgeleri Kaynak Yayınları da “Genelkurmay Belgelerinde Kürt İsyanları” başlığıyla üç kitap halinde okuyucuya sunmuştur. Yeni basımı iki kitapta toplandı. Bu kitaplarda, özellikle Genelkurmay Başkanı Org. Kzım Orbay’ın imzasını taşıyan, “Doğu Bölgesindeki Geçmiş İsyanlar ve Alınan dersler” başlıklı 16 Mart 1946 tarihli metinde, Dersim harektı konusunda hemen her şey bütün açıklığıyla ortaya konulmuştur (Genelkurmay Belgelerinde Kürt İsyanlarıII, Kaynak Yayınları, s. 227 vd).

Bu iki kitap yanında, yine Kaynak Yayınları, Jandarma Genel Komutanı ve daha sonra Genelkurmay Başkanı Org. Kzım Orbay’ın 1932 yılında yazdığı Jandarma Umum Komutanlığı Raporu’nu da basmıştır. Raporda Orbay’ın adı belirtilmiyor. Ancak İhsan Sabri Çağlayangil, raporun ona ait olduğunu belirtmiştir.

Bu kitap da Dersim arşivinden çok önemli bilgiler içermektedir ve olağanüstü açıklıkla yazılmıştır. 1932 yılına kadarki uygulamalar gizlenmeden ayrıntısıyla anlatılmıştır. Bu rapor, daha sonraki raporlara temel olmuştur.

AKP’nin amacı yeni bilgileri kamuoyuna sunmak değil. Cumhuriyet devriminin derebeylik güçlerine karşı uygulamalarını gündeme getirerek Cumhuriyet’e karşı psikolojik savaş kampanyası yürütmektir.

CHP, AKP’nin bu kampanyasının açılışını yaptıktan sonra kışkırtmaları sonuna kadar sürdürmüş ve Atatürk devrimine karşı yıkıcı faaliyetin yükünü ve sorumluluğunu sırtlamış durumdadır.

Kılıçdaroğlu: O zaman yaşamıyordum

CHP’nin açılımını bizzat Kemal Kılıçdaroğlu başlattı. Gazeteciler Dersim olayını sorunca, “O zaman yaşamıyordum” cevabını verdi. İstiklal Savaşı’nın ve Cumhuriyet devriminin uygulamalarını savunmak veya eleştirmek için “o zaman yaşamak gerektiği” gibi bir görüş, Türkiye’nin fikir hayatına ilk kez getiriliyordu.

Bir CHP Genel Başkanı’nın aynı zamanda kendi partisinin tarihine bu kadar kayıtsız davranmasına da ilk kez rastlanıyordu. Bu durumda Kılıçdaroğlu, “o zaman yaşamadığı için İstikll Savaşı ve Kemalist devrim mirasından da kurtulmuş bulunmaktadır.
Van Çalıştayı öncesi CHP’den Dersim özrü
 CHP’nin Van’da düzenlediği “Kürt Sorununa Çözüm” çalıştayını, Habertürk’te Muharrem Sarıkaya 22 Şubat’ta “CHP’nin Dersim özrü” başlığı altında “CHP, iktidar olduğu dönemlerde bölgede yaşanan tüm olumsuzluklardan dolayı Kürt halkından özür dileyip halkla barışmalı, sorumlular kim olursa olsun ortaya çıkarılmalı ve CHP’den uzak tutulmalı. Ergenekon ile ilişkilendirilecek söylemlerden kaçınılmalı” şeklinde, 24 Şubat tarihli Milliyet de “CHP Kürtlerden özür dileyip halkla barışmalı” ifadeleriyle verdi.

Kılıçdaroğlu: Yüreğin varsa Dersim arşivlerini açıkla
25 Şubat tarihli Vatan’da Dersim olaylarından bir fotoğraf ve altında Kılıçdaroğlu’nun resminin yanında “40 bin kişi öldürüldü” başlığıyla yer alan haberde, Kılıçdaroğlu, Erdoğan’a “Yüreğin varsa Dersim arşivlerini açıkla. Eğer Dersim’de yaşananlarla ilgili bütün arşivleri CHP’ye açarsa göreceksiniz çok şık bir rapor çıkacaktır ortaya. Açmıyorsa, korkuyordur, yürekli değildir. Yürekli adam konuşmaz, bütün belgeleri açar kamuoyuna” dedi.
Hüseyin Çelik: Foyaları çıkacak
26 Şubat tarihli Milliyet’te AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, “Gerek Genelkurmay, gerekse Başbakanlık arşivlerindeki belgelerin incelenmesi sonucunda esas foyaları çıkacak olan CHP’dir” ifadesini kullandı. Aynı tarihli Vatan’da Hüseyin Çelik, aynı haberin devamında Kılıçdaroğlu için “Kendisi Kürt asıllı bir Alevi olmasına rağmen bunu bile söyleyemiyor” dedi.

Bihlun Tamaylıgil’in Kılıçdaroğlu talimatıyla AKP’ye verdiği pas
27 Şubat tarihli Hürriyet’te ise tartışmayı CHP Genel Sekreteri Bihlun Tamaylıgil devam ettirdi. Tamaylıgil, Hüseyin Çelik’in açıklamalarına, “Sana ne kimin ne kadar zarar göreceğinden? Devlet elinizde, arşivler elinizde, açıklayın gerçek ortaya çıksın” ifadesini kullandı.

Önkibar’ın uyarısı

24 Şubat 2011 günü Yeniçağ’da Sabahattin Önkibar, “Başbakan, Kılıçdaroğlu’nun Van toplantısını niye es geçti? Belli ki Başbakan, Kılıçdaroğlu’nun o Van toplantısından rahatsız olmak şöyle dursun, memnun olmuştur. Zira Kemal Bey o tür etkinlik yaptıkça CHP’nin Batı’da oylarının düştüğünü ve de Kürtleri de asla etkileyemeyeceğini biliyor” diye yazdı.

CHP uyarılara aldırmıyor, mayın patlatmaya devam ediyor:
- Dersim Arşivi açılacak.
- Özerklik şartındaki çekinceleri kaldıracağız.

Yeni CHP, Atatürk devriminin neresinde?
Bu durumda özellikle CHP bünyesinde şu sorular tartışılır oldu:
Yeni CHP, Atatürk devriminin neresinde?
Karşısında mı?
Dışında mı?
Genel af, türban, cemaatler, laiklik, Libya tezkeresi ve Amerika açılımlarında ortaya çıkan bu sorular, Dersim açılımıyla birlikte gündemin merkezine oturdu.
Kemalistler ve CHP tabanı soruyor:

CHP’yi yıkma misyonu mu?Kılıçdaroğlu, AKP’yi yıkma misyonunun adamı mı yoksa CHP’yi yıkma misyonunun mu?
CHP’yi Atatürk’ten bütünüyle kopararak nereye varılmak planlanıyor? Atatürk yıkılınca, CHP ayakta kalır mı? Yoksa yeni CHP, Atatürk’ün CHP’sini dağıtarak mı kurulacak?
 Doğu Perinçek’in Kılıçdaroğlu’na uyarıları: ‘Aman bu oyuna gelmeyin’
4 Mart 2011 günü, Manisa Milletvekili Şahin Mengü, Afyon Milletvekili Halil Ünlütepe, Kırklareli Milletvekili Tansel Barış ve İstanbul Milletvekili Sacit Yıldız’dan oluşan CHP milletvekili heyeti, Silivri 1 No’lu Cezaevi’ne Doğu Perinçek’in ziyaretine gitti. Perinçek, sıcak ve dostça bir ortamda geçen görüşmede, Dersim meselesinde AKP’nin amacını anlatarak Kılıçdaroğlu’nun dikkatini çekmeye çalıştı:

“Lütfen CHP’nin Dersim açılımının içerdiği tehlikeyi Sayın Genel Başkan Kılıçdaroğlu’na sunmanızı diliyorum. AKP’ye yapılan ‘Yiğitsen Dersim arşivini yayınla’ türünden çağrılar, CHP’yi AKP’nin mayın eşeği rolüne sürükler. AKP, yeni Anayasa hazırlığı çerçevesinde, Cumhuriyet yöneticilerinin Dersim katilleri olduğu tartışmasını açmak istiyor. Bunu daha önceki girişimleriyle belli etti. Şimdi Cumhuriyet devrimini hedef alan bu işi CHP’ye yaptırmış olurlar. Aman bu oyuna gelinmesin.” (Bu uyarı, 25 Nisan 2011 günlü Aydınlık’ta yayımlanmış.)

Köşe yazısında da seslenmişti

Perinçek, bu mesajla da yetinmedi. Aynı gün Aydınlık’taki Rota köşesinden Kemal Kılıçdaroğlu’na şöyle seslendi: “Galiba Kılıçdaroğlu dışında herkes farkında, Tayyip Erdoğan ‘Dersim katili’ni ilan hazırlığı içinde. (...) Bugün ABD, Dersim’i gedik olarak görüyor, Türkiye halkını etnik kamplara ayırıp iç çatışmalara itecek malzeme oradan üretiliyor. (...) Dersim’de Devrimci Cumhuriyet derebeylikle çarpışmıştır, olayın esası odur. Bu açıdan Dersim olayı, Kurtuluş Savaşı yıllarındaki gerici kalkışmalarla aynı sınıflandırma içindedir. Fransız, Sovyet ve Çin örneklerinde de yaşandığı gibi ölçüsüz uygulamalar bütün devrimlerde görülüyor. Bunlar hoş görülmez, halk açısından büyük acılar yaşanmıştır. (...) Ancak bu acıları devrimlerin tasfiyesi için kullanmak başka bir iştir ve bugün yapılan da budur. (...) Atatürk’ü Dersim’den vurma girişimi, Türk’üyle Kürt’üyle bu toprakların bütün emekçilerini, bütün insanlarını hedef alıyor. (...) Atatürk Devrimi, bu topraklarda yaşayan bütün halkın eşitlik, özgürlük ve insanca yaşama davasının temelidir. O nedenle günün görevi, Hollywood senaryosunda rol kapmak değil, bu planı Kürdümüzle birlikte cepheden göğüslemektir.”
CHP'nin tarihi pası: AKP, Atatürk Devrimini katliamcı ilan etti
27 Kasım tarihli Vatan’da, CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, Dersim tartışmasının fitilini Meclis’e 14 Eylül günü verdiği soru önergesinde ateşlediği ve Erdoğan’a, “Dersim için devlet adına özür dileyecek misiniz?” diye sorduğunun ortaya çıktığını yazdı.
CHP’li Hüseyin Aygün’ün 14 Eylül günü yaptığı soru önergesinde Meclis’e sunduğu soruları şu şekildeydi:
1937-1938’de Erzincan ili sınırları içinde ‘Dersim olayları’ çerçevesinde kaç kişi öldürülmüştür?
Öldürülenlerin toplu mezar yerleri ile ilgili kayıtlarınız, bilgi, belge var mıdır?
Ölü insanlar hakkında hükümetiniz ne yapmayı düşünmektedir?
Bu insanların hala hayatta olan çocukları ve yakınlarından Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına özür dilemeyi düşünüyor musunuz?
Genel olarak 1938 Dersim katliamından ölenler için başta maktul yakınları daha sonra bugünkü Tunceli çevresi ve ahalisinin acılarının dindirilmesi için hükümetiniz herhangi bir çalışma yapacak mı?

Kışkırtmanın seyri
CHP’li Aygün’ün 10 Kasım günü, Fethullah’ın Zaman gazetesine verdiği röportajda Dersim’le ilgili sarfettiği sözleri, CHP’yi karıştırmış, bazı milletvekilleri rahatsız olduklarını dile getirerek, Genel Merkez’den tepki göstermesini talep etmişti. CHP Samsun Milletvekili Haluk Koç’un da aralarında bulunduğu 14 milletvekili daha sonra Aygün’ün sözlerini kınayan bir bildiri yayınlamış, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu olaylara ilk başta sessiz kalmıştı. Ardından Aygün’ün Kılıçdaroğlu ile görüşmesi sonucu Kılıçdaroğlu tavrını değiştirmiş ve bu bildiriyi yayımlayanlar hakkında da gerekli işlem yapılacağını söyleyerek Aygün’e sahip çıkmıştı.
Ardından CHP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) tartışmalar üzerine CHP Milletvekili Hüseyin Aygün’ün savunmasının istenmesine karar vermiş. Yaklaşık 3 saat süren toplantının ardından Kılıçdaroğlu CHP Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Birgül Ayman Güler’i cepheye sürmüş (21 Kasım 2011). Güler, CHP Milletvekili Hüseyin Aygün’ün Zaman gazetesine verdiği demeçte Atatürk, Dersim ve CHP ile ilgili sözlerinin MYK’nın gündemine geldiğini belirterek, “Hüseyin Aygün arkadaşımızın yaptığı bu açıklamaya ilişkin savunmasının alınmasına karar verildi” dedi. Güler, Aygün’ün açıklamalarının “kuşkusuz” partinin resmi görüşü olmadığını ifade ederek, “Arkadaşımızın kendi görüşlerini dile getirdiği, açık. Yaptığı açıklama da çeşitli rahatsızlıklar verdiği için zaten MYK kendisinden savunmasını talep ediyor” diye konuşmuştu.
‘Devlet adına özür diliyorum
Başbakan Erdoğan, AKP’nin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda Başbakanlık’ın Dersim olayları ile ilgili arşivini açıklamış, ‘Başbakan özür dilesin’ diyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik, ‘’Dersim yakın tarihimizdeki en acı, en trajik olaylardan biridir. Dersim aydınlatılmayı, cesaretle sorgulanmayı bekleyen bir faciadır. Dersim, CHP hükümetlerinin onlarca, yüzlerce faciasından en acısıdır, en kanlısıdır. Dersim faciası karşısında özür dileyecek olan, bu faciayla yüzleşecek olan, AKP değil, AKP hükümeti değil, bizzat bu facianın, bu kanlı eserin sahibi olan CHP ‘dir, CHP’nin Tunceli milletvekilleridir, CHP’nin Tunceli kökenli Genel Başkanıdır (...) Devlet adına özür dilemek gerekiyorsa ve böyle bir literatür varsa ben özür dilerim ve diliyorum.”

‘Dersim’den Atatürk’e giden yol’
CHP ile AKP arasındaki paslaşmalar sonucunda gazeteler ve köşe yazarları birbirleriyle yarış halinde “Dersim için Başbakan yetmez hepimiz özür dilemeliyiz”, “Sadece Dersim değil, Ermenileri de konuşalım” (Mehmet Ali Birand) diyerek tartışmanın dozunu biraz daha arttırmış; Radikal gazetesi ise 28 Kasım’da ‘Atatürk vur dedi, vurduk’ başlığıyla Atatürk’ü hedef tahtasına koymuştu.

Yeni Şafak‘tan Hilal Kaplan’ın, “Dersim’den Atatürk’e giden yol” başlığıyla kaleme aldığı 25 Kasım tarihli köşesinde, Cumhuriyet devrimine veryansın etmiş ve Atatürk’ü hedef göstermişti: “Örneğin Şapka Devrimi’ni müteakip asılan onlarca din adamına yapılanlarla yüzleşecek miyiz? Mevzubahis kitapta geçen Şeyh Said, Saidi Nurs, Şeyh Esad Efendi, İskilipli Atıf Hoca, Süleyman Efendi ve Abdulhkim Arvas Efendi’ye çektirilen eziyetlerle de yüzleşecek miyiz? Bu zulümlerdeki payı yadsınamayacak olan Mustafa Kemal’in yapıp ettiklerini tarihsel gerçeklere sadık kalarak sorgulayabilecek miyiz?”.

Hiç yorum yok: