4 Ara 2011

Savaş Atatürk mevzisinde


Anayasa Mahkemesi kararıyla Cumhuriyet yıkıcılığından hükümlü Recep Tayyip Erdoğan, Soros Vakfı kurucusu Kemal Kılıçdaroğlu’nun pasını anında değerlendirdi ve Atatürk’e karşı sinsi savaşı açık savaşa dönüştürdü.
CHP yönetiminin ısrarlı kışkırtmaları
Kılıçdaroğlu ve görevlendirdiği memurları, 1 yılı aşan bir zamandır, Recep Tayyip Erdoğan’a “Dersim arşivini aç” diye kışkırtmada bulunuyorlardı. Evet bu kışkırtma sözcüğünün altını çiziyorum. Aynı işi Kılıçdaroğlu üç-dört gün önce CHP Sözcüsü Birgül Ayman Güler’e de yaptırdı. Hayretler içinde dinledik. Anladık ki Birgül Hanım da halkın değil, Soros kurucusunun vekillerinden olmuş. O da BOP Eşbaşkanına “Arşivleri aç” diye seslendi. Recep Tayyip Erdoğan duymazdan geldi, kışkırtmanın Yeni CHP’nin Genel Başkanlık katına tırmanacağından emindi.
Soros kurucusundan BOP Eşbaşkanına tarihi çağrı
Nitekim Kılıçdaroğlu Soros Vakfı kuruculuğunu gösterdi ve 22 Kasım 2011 günü Hürriyet gazetesinden Tayyip Erdoğan’a tarihi çağrısını yaptı:
“Biz CHP olarak Dersim’le yüzleşiriz, kendisi ülkenin başbakanı olarak Dersim’le ilgili özür dilemeye hazır mı?” (Hürriyet, 22 Kasım 2011)
“Hazır mı?” ne kelime, zaten olay bu paslaşmalar üzerine kurgulanmıştı. Herkes, Atatürk Devrimi’ne karşı üstlendiği rolü yerine getiriyor.
Kılıçdaroğlu’nun Onur Öymen’e yönelik emperyalist cadı kampanyasına hemen koşması, şimdi gözüküyor ki bir Dersim duyarlılığı değil, fakat Soros Vakfı misyonuymuş.
Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı bilgiler ise zaten açık. 13 bin 160 insanımızı kaybettiğimizi saptayan 4. Umum Müfettişlik Raporu’nun verdiği bilgi, o rapora gönderme yaparak çok yerde yayımlandı. Bu satırların yazarının “Kemalist Devrim-7 Toprak Ağalığı ve Kürt Sorunu” başlıklı kitabında da var (s. 129).
Acıları bütün açıklığıyla saptayan o kadar çok devlet belgesi var ki, en önemlisi Genelkurmay Başkanı Org. Kazım Orbay’ın “Doğu Bölgesinde Geçmiş İsyanlar ve Alınan Dersler” başlıklı, 16 Mart 1946 tarihli raporudur (bkz. Genelkurmay Belgelerinde Kürt İsyanları-II, Kaynak Yayınları, s. 227 vd.).
Mesele bugün başkadır. Tayyip Erdoğanların amacı, Dersim’deki acıları dindirmek değildir.
Yüzyılın komplosu
ABD’nin Eşbaşkanı, zaten adı üstünde Eşbaşkan! ABD sıradüzeni içindeki görevini yapıyor. Kemal Kılıçdaroğlu da Soros Vakfı disiplinine sadakatini bir kez daha ispatladı ve elbirliğiyle, tam bölünmenin dayatıldığı koşullarda, Atatürk Devrimi’ne karşı yüzyılın komplosunu hayata geçirdiler.
Dertleri Dersim’in acıları değil Devrim yıkıcılığı
ABD’nin BOP Eşbaşkanı da biliyor, Soros Vakfının kurucusu da biliyor: Türkiye’ye karşı açılan savaş, Atatürk Devrimi mevzisindedir. Onların derdi, Dersim Harekâtı sırasında yaşanan acılar değildir.
Yalnızca birtakım saf yürekli solcular, hâlâ Dersim’de öldürülenlere göndermeler yaparak, Tunceli halkını ve genel olarak Kürt halkını kazanacaklarını sanıyorlar. Oysa tek bir Kürt yurttaşımızı kazanamadıkları gibi, Tayyip Erdoğanların tertibine katkıda bulunuyorlar. Atatürk'e karşı açılan savaşın tek galibi, karşıdevrim ve faşizm tezgâhçıları olur.
Torbada ne katliamlar var!
Amerikancı-gerici güçlerin planları bellidir. Bu savaş, Atatürk, İnönü ve Celal Bayar’ı “Devrimlerin katili” ilan ederek bitmeyecek. Arkasından neler geleceğinin işaretini Tayyip Erdoğan verdi, Atatürk Devrimi’nin İskilipli Atıf Hoca’yı “infaz etmesinin” hesabını da sormaya kalktı. Yetmez ama evet, derken, Menemen’deki Derviş Mehmetlerin katili de pek yakında ilan edilecek! Sonra Vahdettin’in payitahttan kaçmasına neden olan “suçlar”, sonra Yunan ordusunu denize döken “Rum soykırımcıları”, sonra 1915-1923 arasında Ermeni soykırımını yapanlar, sonra Çanakkale’de ülkemize “demokrasi” getirmek isteyen 130 bin İngiliz-Fransız askerinin katliamcıları...
Bu emperyalist intikam programını kimse abartma veya şaka sanmasın. Burada sayılan “soykırım ve kırımların” hepsinin Soros Vakfı tarafından araştırmaları yaptırılmış, telif ücretleri ödenmiş, uluslararası konferanslarda tartışmaları yapılmıştır.
Atatürk yüzleşme konusu değil bugünümüz ve yarınımızdır
Türkiye’yi bölme ve komşu ülkelerin üzerine sürme planının önündeki en büyük engel, Atatürk’tür. O nedenle Atatürk, bir tarihle yüzleşme konusu değil, Türkiye’nin bugünü ve yarınıdır. Bugün Atatürk’ü hedef alan her hamle, Türkiye halkına, Türkiye emekçisine en büyük suikasttır.
Partiler, sendikalar, halk örgütleri, görmüyor musunuz, faşist dikta, Türkiye’nin üzerine Atatürk Devrimi’ni yıka yıka geliyor.
Atatürk düşmanı Tayyip-Gül yönetimi yasa dışıdır
Cumhuriyet yıkıcısı faaliyetin odağı olmaktan Anayasa Mahkemesi kararıyla hükümlü Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül hakkındaki kararın ne kadar yerinde ve adil olduğu şimdi daha iyi anlaşılıyor. O hükmün iddianamesinde, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, “Eğer AKP kapatılmazsa onlar Atatürk Devrimi’ni yıkacaklar” diye yazıyordu.
Ne var ki Atatürk’ü AKP tek başına yıkamazdı. Atatürk’ü ve İnönü’yü Atatürk’ün partisine yıktırıyorlar. Kılıçdaroğlu’nun bu misyonla CHP’nin tepesine oturtulduğu artık apaçık ortadadır.
Atatürk yönetimini katliamcı ilan edenler yasa dışıdır.
Yalnız Anayasa Mahkemesi kararıyla değil, Atatürk düşmanlıklarıyla da yasa dışıdırlar. ABD’nin Haçlı Savaşı’na alet oldukları için de yasa dışıdırlar. İsviçre bankalarındaki gizli hesaplarıyla ve “2 sayfa 9 maddelik gizli anlaşmalarıyla da” yasa dışıdırlar. Atatürk Devrimi’ni yıkanlar, kendi yıkılışlarına hazır olsunlar!
MUTLAKA İNCELENMELİ: Mehmet Perinçek, Sovyet Kaynaklarında Kürt İsyanları, Kaynak Yayınları (Yeni çıktı)

Hiç yorum yok: