Kim otoriter olacak?
İşte meselenin esası budur: Dersim’de ağalar ve aşiretler mi otorite olacaktır, yoksa Cumhuriyet ve devrim mi?
Sayısız detaya girmeye gerek yok, tek başına ele geçirilen silah sayısı bile Dersim meselesini anlamaya yeterlidir. Çünkü silah otoritedir!
O gün devrimci Cumhuriyet, feodaliteyle hesaplaştı ve son tahlilde köylüyü özgürleştirdi. Ancak harekât sırasında kayıpları artıran yanlışlar da vardı. Ayrı bir yazının konusu olan bu yanlışlıkların temelini, 1926-1938 arasındaki 12 yıllık “sorunu barışçı yöntemlerle çözme döneminin” iyi değerlendirilemeyip üstelik bir gecikmeye dönüşmesi ile Cumhuriyet yönetiminin sınıfsal yetersizliklerinin birleşmesi, oluşturmuştur.
En yakıcı ihtiyaç: Devrim
“Cumhuriyet devrimciyken, feodaliteyle hesaplaştı” dedik... Ya karşı-devrimciliğin, daha 1939’larda, 46’larda harekete geçmesi, 50’lerde büyümesi, 80’lerde Cumhuriyet’i kuşatması ve 2000’lerde Cumhuriyet’i “yıkması” döneminde durum neydi?
Anımsayalım: Diyarbakır Bismil’e bağlı Sinanlı ve Aslanoğlu köylüleri, “Yaşasın Cumhuriyet, yıkılsın ağalık” diye ayağa kalktığında, toprak istediğinde, karşısında ağa ile birlikte kimi buldu? Kaymakamı ve jandarmayı!
Yani Cumhuriyet devrimciyken, ağaya karşı köylünün yanında yer aldı; ancak karşı-devrimciliğin yıktığı Cumhuriyet köylüye karşı ağanın yanında saf tuttu.
Bu çıplak gerçek bile bir devrime nasıl da ihtiyaç duyduğumuzu gözler önüne sermektedir!
NOT: Dersim konusunu işleyen Mehmet Ali Birand dün köşesinin başlığından sormuş: “Genelkurmay arşivi neden açıklanmaz?” Büyük sıfatlı meslektaşlarımızın cehaletini önlemek için anımsatalım: Kaynak Yayınları, “Genelkurmay Belgelerinde Kürt İsyanları” diye o arşivi milletimizin hizmetine sundu ve iki ciltlik çok önemli bir eser yayımladı. Üstelik ikinci cilt Dersim’le ilgilidir! İlk kez 1992 yılında basılan bu kitaplar, Nisan 2011’de düzenlenerek okurlara yeniden sunulmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder