31 Ara 2011

Çok Üzülüyor ve Öfkeleniyorum...


Cumhuriyet 29.12.2011


Kişinin inanç ve düşüncelerine ters düşen oluşumlara sabır ve itidalle dayanması gerektiği tanımı, genelde iyi niyetli, eğitimli ve kültürlü insanlarca kabul gören bir kavramdır. Bu tanım benim de ilkelerimin önde gelenlerindendir. Gelin görün ki son yıllar, aylar ve giderek günlerde erenlerin bile sabrını taşırıp isyan ettirecek dayanılmaz olay ve işlemleri yaşıyoruz.
Önde gelen ilk tepkim, Milli Eğitimdeki uygulamalardır. Atatürkün bizlere emanet ettiği cumhuriyetin ortaöğretiminde Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni olarak, 24 yıl, 12 Eylül darbesinden önce İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğünün Özel Öğretim Kurumları Müdür Yardımcılığında 3 yıl, 6 ay, 24 gün olmak üzere 27 yıl, 6 ay, 24 gün içtenlikle eğitime hizmet vermiş bir kişi olarak, bugün milli eğitimimizin aydınlanma yolundan uzaklaştırılmasını içeren uygulamalarını kabul edemiyorum.
İlk şaşırtan uygulama ivedilikle Meclise getirilmeden Milli Eğitim Temel Kanununa göre hazırlanmış olan Teşkilat Kanununun KHK ile ortadan kaldırılması olmuştur. Bu kaldırılan yasa; 1924te getirilen üç temel yasadan biri olan tekke ve zaviyelerin ortadan kaldırılmasından sonra anayasanın 42. maddesi kapsamında, Milli Eğitimde Eğitim ve öğretim Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda çağdaş, bilim esaslarına göre yapılacaktırderken, çocuklarımıza, Atatürk cumhuriyetinin ilke ve devrimleriyle milliyetçiliğini öğretme amacını taşır. Eğiticilikte bu kuralları cüretle kaldıran Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, bir de Teşkilat kanununun yeri ve zamanı geçmiştirdiyerek Cumhuriyetin temel ilkelerini öğretimden yoksun kılmıştır. Bu yetmemiş, yıllardır kadro bekleyen 400e yakın gerçek öğretmenlere, Hiç beklemesinler, onlara kadro açamıyoruz, gitsin kendilerine başka işler arasınlar” dedikten sonra, boş kalan sınıflara öğretmen olmayanları, geçici, ücretli öğretmen olarak görevlendirmiş, böylece eğitimi-öğretimi altüst etmiş, niteliksizleştirmiştir.
Bir ihaneti de Kadın Araştırmaları Derneğinin gazetemizde çıkan duyurusundan öğrendik. Buna göre; ilköğretimde 4. sınıf öğrencilerine, büyüklerin bile öğrenmekte güçlük çektiği Arap harfleriyle yazım ve bunu kolaylaştırmak için de Arap dilini öğretime koymuş?! Eğitimde ilk devrimle Osmanlıda Arapça, Farsça ve az miktarda Türkçeden oluşan karma Esperanto dil ortadan kaldırılmış, anadilimize dönülmüştü. Bunu sağlamak için de Dil Tarih Kurumu oluşturulmuştu. 12 Eylül darbesinde bu resmi kurum özel dernekler haline getirilerek suikasta uğradıİşte şimdiki Bakan da Arap alfabesiyle dilinin öğretilmesine kalkışarak, Atatürke ve Harf Devrimine doğrudan saldırıyla ihanet etmiştir. Ana muhalefet, hem de Atatürkün kurduğu CHP nerede? Milli Eğitim davul zurnayla ilkelerinden koparılırken onların gözleri görmez, kulakları işitmez mi? Benim onlardan bir beklentim daha var. Dersimden CHP milletvekili yapılan Hüseyin Aygünün iktidarın suçlamaları eşliğinde, o tarihlerde İngilizlerin kışkırtmalarına kendisi de o fikirde olan Seyit Rızanın öncülüğünde başlatılan kalkışmanın, o günlerin tek partisi CHP hükümetince bastırılmasına -ki hangi devlet olursa olsun düzeni korumak için her türlü önlemi almak zorundadırDersimde katliamı yapan CHP, yaptıran da Atatürktürdiyebilmiş. Bu zat, düşünmeden olaylardan yoksunca zorunlu savunmayı, bilinçsizce suç sayan sözleri sarf ederken suçlamada AKP ile eş çizgide olmuştur. Ondan bunun hesabı sorulmalıdır. Kuvayı Milliyeden gelen, Kurtuluş Savaşında İzmirin Yunanlılarca işgaliyle iki şehit veren, ailesi, evi barkı yok edilen, Mustafa Kemalin Başkumandan olarak zaferle sonlandırdığı Kurtuluş Savaşından geriye sadece anneannesiyle annesi kalan ve CHPye 60 yılı aşkın hizmet veren, çağdaş ülkelerdeki gibikadın kotasının parti tüzüğüne konmasında başı çeken bir Cumhuriyet kadını olarak bu aymazlıklara karşı içimin yanmasıyla öfke duymamı önleyemiyorum. Aynı nitelikte bir aymazlık da, geçen yazımda da değinmiştim, AKPnin Ordu milletvekili İhsan Şenerden geldi. Ona göre 15 Mayıs 1919da Yunan ordusu İzmire çıkmamış, onların tarihinde bu işgal yokmuş!”...


Tepki getiren bir konu da Cumhurbaşkanının Zaman gazetesi yazarı Mümtazer Türköneyi Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumunun Yönetim Kuruluna ataması oldu. Bu zatın gazetesindeki yazıları, TVde katıldığı açık oturumlardaki söylemleriyle Atatürke ve cumhuriyete karşıtlığı bilinirken, Sayın Gülün bu hatayı yapması, gençlerimizin haklı olarak tepkiyle sokaklara dökülmelerine neden olmuştur.

Hiç yorum yok: